Klasik Romanlar Neden Hala Okunmalı?

Editör:
Alkın Sezen
spot_img

Dünya klasikleri diğer tüm romanlardan ayrılırlar. Romanlar, komplike kurguları, derinlikleriyle okurların kalbine işleyen derin karakterleri, dönemlerini kusursuz yansıtmalarıyla öne çıkan sanat eserleridir. Tabii, tüm bunları tek bir eser etrafında toparlayan yazar sayısı da, eser sayısı da tüm dünya tarihinde çıkmış roman sayısına bakıldığında oldukça azdır.

“Bir roman yazmak korkunç, yorucu bir mücadeledir, tıpkı bazı acı dolu hastalıklarla uzun süre mücadele etmek gibidir. Karşı koyamayacakları veya anlayamayacakları bir iblis tarafından ele geçirilmedikçe kimse bunun nasıl bir şey olduğunu anlayamaz.” der ünlü İngiliz yazar George Orwell. Bir klasiği günümüzde neden okumamız gerektiğini anlamadan önce bir klasik tam olarak ne demektir gelin önce bunu inceleyelim.

Klasikler Neden Klasik Olarak Kabul Edilir?

 

Nasıl ki her film Oscar ödülüne layık görülemeyeceği, her şarkı ödüllere boğulup zamanının ötesine taşamayacağı gibi, her ünlü roman da bir klasik olarak kabul edilemez. Klasik eserler yayınlandığı her döneme yaratıcı boyutta bir yenilik getirir. Dönemlerini kusursuz yansıtmalarının yanı sıra geleceğe ışık tutar, okurların zamansız kurgularda kaybolmalarını sağlarlar. Sadece o dönem insanına hitap etmekten ziyade, gelecekte tüm dünyanın sorunlarını sırtlayacak yeni nesillere yazıldıkları dönemden birtakım dersler verirler.

Klasikler, o ana kadar gelen türün en uç noktalarına kadar gidip, değişmez yasalarına ilişkin temeller atarlar. Ama bu vaatleri durağan değildir, bir yandan da açılacak yeni kapılar için yeni yollar, yöntemler gösterirler. Kendilerinin de aşılabilecekleri bir zemin yaratırlar. Gelenekle bağlantıları sıkı olmakla birlikte yeniyi de temsil ederler. Eserlerde geçmişin birikimi geleceğin öngörüsü, sezgisi vardır. Geleneği yeni, ışıltılı, parlak görünecek bir zemine oturtur, karanlıktaki cephesini aydınlatırlar. Çoğunlukla da geleneği zenginleştirirler.

Klasikler, öyle kitaplardır ki, onları okumuş ve sevmiş olanlar için olabildiğince değerli bir deneyim oluştururlar; ama, en çok tadını çıkaracakları duruma geldiklerinde okuma fırsatını saklı tutanlar için de aynı ölçüde zengin bir deneyim olarak beklerler.

Klasikler Neden Hala Okunmalıdır?

Okuma eylemi, okuma eylemini gerçekleştirecek kişilerden büyük bir zaman ve odak bekler. Eserin yapısı ve yazılma amacına göre okurlardan sanat eserinin kendisine katkı yapmaları bile beklenebilir. Tüm bunlar göz önüne alındığında okuma eylemini gerçekleştirecek kişilerde bir noktada çekince oluşabileceği gibi, bazı klasik romanların ilk başta korkutucu gözüken uzunlukları bazı insanların bu eserlere hiç yaklaşmamasına sebebiyet vermektedir.

Fakat, modern çağın gerekliliklerinden sıyrılıp, gerçekten etrafımıza dikkat kesildiğimizde bu klasik eserlerin, zamansız sorunları ele aldığını ve yeteri kadar dikkatli bakan herkesin kendinden bir nokta bulabileceğini görürüz. Belki de en güzeli, odamızın içinde olanca açık seçikliğiyle yankılanan klasiklerin sesini dinlerken, tıpkı bizi dışarıdaki trafik kargaşasından ve ani hava değişikliklerinden haberdar kılan gürültüye kulak verir gibi günümüze kulak kabartmaktır.

Kitap okuma alışkanlığı edinmek isteyen kişilere ilk önerilecek kitaplar da çoğunlukla klasiklerdir. Çünkü Dostoyevski‘nin, Tolstoy‘un, Kafka‘nın hayal gücüyle ortaklık kuran herhangi bir kişinin etkilenmeme ihtimali oldukça düşüktür. Bu eserlerden sonra okurlar üzerinde sürdürülebilir bir okuma alışkanlığı sağlanabilir. Tabii ki klasiklerin okunması ardında yatan nedenler okuma alışkanlığından ibaret değildir. İnsan doğasını anlamak, varoluşumuzun başından beri bizimle olan anlam arayışına farklı açılardan bakmak, duygularımızdaki karmaşanın karşılığı olduğunu görebilmek gibi bir çok sebep her insanın bir gün klasik roman okuması gerektiğinin altında yatan sebeplerdendir.

Bilim insanlarına göre, bir klasik okumanın eleştirel düşünme becerisi üzerinde oldukça verimli etkileri olduğu gözlemlenmiştir. Eleştirel düşünme, alınan bilginin doğru ve mantık sınırları içerisinde analiz edilme becerisidir. İnsan hayatında bu becerinin kazanılmasında dünya klasikleri de çok önemli rol oynayabilmektedir. Çünkü, klasik okuduğumuz zaman bizimkinden çok daha farklı bir kültüre ve yaşayışa tanıklık ederiz. Bu da daha önce hiç karşılaşmadığımız tema ve çatışmaları algılamamıza olanak sağlar. Eğer bu noktaları doğru analiz etmeyi başarabilirsek başka hiçbir yerde elde edemeyeceğimiz yeni bakış açıları elde etmiş oluruz.

Kültürel Miras

Dünya klasikleri, yazıldığı zamanın koşullarını eksiksiz karşılayan, kültürel ve edebi olarak geniş çapta etki uyandıran unutulmaz kitaplardır. Edebiyatın insanlık tarihi boyunca uygulanmış en etkili ifade aracı olduğu göz önünde bulundurulduğu zaman, bir toplum, medeniyet ya da zaman diliminin kültürel mirasını ve tarihini anlamak için başvurulabilecek en doğru adres dünya klasikleridir.

Örneğin, bir Charles Dickens romanı okuduğumuzda, Viktorya Dönemi İngiltere’sinin sosyokültürel koşullarını anlayabilirken, aynı zamanda dönemin kusurları ve gelecekte nasıl iyileştirilebileceği gibi noktaları başka hiçbir kurgusal metinde bulamayacağımız kadar iyi anlamış oluruz. Veya Ahmet Hamdi Tanpınar okuduğumuz zaman, batıya henüz yeni yüzünü dönmüş Türk toplumunun doğu ve batı arasındaki kültürel ve sosyal çatışmalarına tanıklık edebiliriz. Böylece klasiklerde işlenen bir çok tema üzerinden dünden bugüne süregelen kültürel mirasımızın evrimleşme sürecini inceleyerek, tarih boyunca insanların dünyayı nasıl gördüğüne ve algıladığına dair derin analizler yapma fırsatı bulabiliriz.


Kaynakça

Klasikleri Neden Okumalı? Italo Calvino Web 24.09.2023

spot_img
Eren Yıldız
Eren Yıldız
They won’t fear it until they understand it. And they won’t understand it until they’ve used it.

1 Yorum

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İstanbul Mimarisi: Ragıp Paşa Apartmanı

Ragıp Paşa Apartmanı, İstanbul'un Beyoğlu ilçesinde, Batılılaşma dönemi mimarisiyle inşa edilmiş, tarihi ve estetik açıdan önemli bir yapıdır.

Yanmış Kibritlerden Olağanüstü Başarılara: Louis Kahn’ın Hikâyesi

Yanmış dallarla ve kibritlerle başlayan yolculuğuyla mimarlık tarihine kazınan bir isim: Louis Kahn.

Yalın Tutku Aslında Ne Anlatıyor?

Yalın Tutku, sıradan bir aşk hikâyesi değil, bir kadının arzusunu sakınmadan taşıma çabası.

Adolescence Dizi İncelemesi: Incel Alt Kültürü

Netflix'te yayınlanan Adolescence, dijital bir dünyada büyümeye dair zor sorular sorarken 2025'in en iyi yapımlarından biri olarak uyarıcı bir hikaye sunuyor.

Flow Film İncelemesi: Suyun Akışında Bir Yolculuğun Hikayesi

Flow, yaşanan sel felaketi sonrası bir tekneye sığınan farklı hayvanların hayatta kalma hikâyesini diyalogsuz bir şekilde anlatıyor.

“Ayna Karşısındaki Kız” Tablosunu Anımsatan Şarkılar

Ayna Karşısındaki Kız tablosunun gizemi ve tablo ile özdeşleşen şarkıları sizler için listeledik!

Orta Çağ Avrupası: Zamanın Trajedisi Günümüzün Komedisi

Bilimden uzak, salgın hastalıkların kol gezdiği ve kilisenin çıkarları doğrultusunda din faktörü ile insanların baskılandığı Orta Çağ Avrupası'na derinlemesine bir bakış.

Dünyanın İlk Kadın Yönetmenlerinden Günümüze: Kadınların Sinemadaki Rolü

Kadın yönetmenler, sinema tarihine yön vererek sektörde kalıcı izler bıraktı.

Unutulmuş Olmak Nasıl Hissettiriyor?

Selena Gomez How Does It Feel To Be Forgotten şarkısıyla eski bir bağın yankısını mı yoksa yeniden doğan benliğini mi anlatıyor?

Söylenti Radarında Bu Ay: The 1975

Söylenti Radarı serimizin bu ayki konuğu, pop-rock müziğin en çarpıcı grubu The 1975!