Kültür ve toplum fark etmeksizin patriarkal yapının yer edindiği her toplumda, kadınlar baskıya maruz kalmış ve androsentrik düşünce sisteminin boyunduruğu altına alınmaya çalışılmıştır. Kore’de de Konfüçyüs öğretileri doğrultusunda kadınların değerinin toplumun her alanında düşürülerek belli bir kalıbın içerisine hapsedilmesi olarak bu örüntü tekrarlanmıştır. Kadınlar, tarihin her aşamasında özgürlüklerini kazanmaya çalışırken ellerindeki en büyük değerlerden biri okur-yazarlık olmuştur. Bu değer; onların uyanışı ve ayaklanması olmuş, seslerini kendi ağızlarından çıkarabilmeleri için onlara yardım eli sunmuştur. Bu doğrultuda edebiyat gibi önemli bir organın içinde kendine yer bulmaya çalışan kadın yazarlar, feminist düşüncenin fitilini ateşleyen ve erkek egemenliği içerisinde kadın varlığını duyuran bir unsur olmuşlardır.
Ataerkil Bir Sistemde Kadın Doğmak

Kore’nin kültürel kimliğini oluşturan unsurlardan biri olan Konfüçyüsizm, Joseon hanedanlığı döneminde altın çağını yaşamaktaydı. Konfüçyüs öğretileri; devlet tarafından bir ideoloji olarak kabul edilmiş, devletin ve halkın tüm alanlarına yayılmaya çalışılmıştı. Bu öğretiler içerisinde kadının rolü kendi hayatında dahi arka plana itilmiş, dar bir alana hapsedilmişti. Kadın, domestik bir hayatın içerisinde kısıtlandırılmış ve idealize edilerek androsentrik kalıpta bir şekillenmeye zorlanmıştır.
Konfüçyüsçü doktrin, kadına var olma konusunda belli şartlar sunmaktaydı. Kadın, bir sadakat timsali olmalı; evlenmeden önce babaya, evlendikten sonra eşe ve dul kaldığında oğluna bağlılık göstermeli, hayatını onlara adamalıydı. Bu Üç Bağlılık (Three Obediences/Samjong/삼종) ilkesi ile kadın, ataerkil yapının içerisinde kendi kimliğine ve fikrine sahip olamadan tutsak kalmaya zorlanıyordu. Toplum içerisinde kadın; kız evlat, eş ve anne konumlarına kıstırılmış ve Kadının Dört Erdemi (Yeojasadeog/여자사덕) olan ahlaki davranış, uygun konuşma, zarif görünüm ve ev işi becerisi doğrultusunda yetiştirilmiştir.

Eğitim, cinsiyet bazında oldukça farklı işlemekteydi. Erkeklere bu konuda sonsuz kaynak sunulurken kadınların ancak benimsenen ideolojinin dayatmasıyla kendilerini “iyi bir eş ve anne” olmaya hazırlayacak kitaplarla eğitim imkânları vardı. Dönemin elit sınıfının (yangban/양반) kadınları, Çin karakterleriyle (Hanja/漢字) bu öğretiye adapte edilirken “erdemli” kadınların biyografilerini okuyarak fedakarlık, itaat ve görev bilinci gibi kavramları hayatlarının bir parçası haline getiriyorlardı. Kore yazı sistemine (Hangeul/한글) geçişle halkın okur-yazarlığı da artarken halktan kadınların bu doğrultuda eğitimi de desteklenmiş oldu.
Edebiyatla Sesini Bulmak

Kadınlar hangi hiyerarşik katmanın parçası olursa olsunlar eğitimleri, patriarkal yapının onların erişmesine müsade ettiği yere kadar ve androsentrik zihniyette olmuştu. Hiçbir şekilde kadınların kendilerini ifade edebilecekleri türden yazılara, edebi bir harekete izin verilmemiştir. Bu durum ancak kadınlar çevresinde dönen yazılar ve şiirlerden ibaret olmuş, gizli bir şekilde sürdürülmeye çalışılmıştır.
Gyubang Gasa

Joseon döneminin ikinci yarısında üst sınıfa ait kadınlar arasında Gyubang Gasa (규방가사/ Kadınların Özel Yaşam Alanından Balladlar/ Lyrical Verse of the Inner Room) adı verilen edebi bir tür ortaya çıkmıştır. Bu anlatı, çoğunlukla anonim bir şekilde ele alınmıştır ve halk dilininden uyarlandığı için ezberlemesi kolaydır. Gyubang Gasa; kadınların aile yaşamı, eşe ve ailesine bağlılık, Budizm ve Konfüçyüsçülük öğretileri, doğa teması ve özlem ve yalnızlık gibi konularla diğer kadınlara ve kız çocuklarına aktardığı şiirler olarak kayda geçmiştir. Kendi dünyalarına küçük de olsa bir kapı aralayan kadınlar, edebi bir yolla kendi seslerini bulmaya çalışmışlardır.
Gisaeng (기생)

Uzak Doğu kültürlerinde yer edinen bir uygulama olan kadınların eğlence sektöründe meslek edinerek sınıflaşması durumu Kore’de “gisaeng” kavramı üzerinden meydana gelmiştir. Sanat, müzik, dans ve şiir alanlarında uzmanlaşan gisaengler; toplumda hem sanatçı hem de eğlence sektörünün bir parçası olarak görülüştür. Sosyal sınıflaşmada alt tabakalarda yer alan bu sektörde kadınlar; resim yapma, müzik aleti çalma ve geleneksel danslar sergilemenin yanında şiir yazarak yeteneklerini sergilemektedirler.
Hwang Jini [황진이] (1506-1560)

Güzelliği ve zekasıyla Kore tarihinde gisaeng olarak öne çıkmış bir isimdir. Jini, Kore’nin geleneksel şiir biçimlerinden biri olup halk ve soylu kesim tarafından yaygın olarak kullanılmış olan sijo (üç dizelik şiir) türünde şiirler yazmadaki ustalığıyla bilinmektedir. Özellikle aristokratlar arasında şiiri ve sanatı büyük ilgi görmüştür. Şiirlerinin içeriği, genellikle duygusal yoğunluklu olmakla birlikte aşk ve bağlılık konusunu sıkça ele almıştır. Erkek egemen sistemin kadınlara belli roller biçtiği ortamda bir kadın olarak Hwang Jini, sanat yoluyla kendini ifade etmeyi başaran nadir kadınlardan biri olarak tarih sahnesinde övgü toplamıştır.
“Ah, keşke yakalayabilsem bu derin kış gecesinin özünü,
Ve nazikçe onu bir ilkbahar-ay kırlentine sarıp,
Sonra sevgilim döndüğünde, sevgiyle onu açsam.”
Hwang Jin Yi (2006) ve The Legendary Courtesan Hwang Jin Yi (2007), Hwang Jini‘nin hayatından esinlenerek ele alınan iki yapıt olarak karşımıza çıkmaktadır.
Heo Nanseolheon [허난설헌] (1563-1589)

Nanseolheon, Joseon döneminde öne çıkan mühim kadın yazarlardan biri ve Taoist bir şair olarak binir. Eserlerini bir araya toplayıp yayınlayan ilk kadın yazar olarak Kore tarihinde istisnai bir yer tutmaktadır. Yine aynı şekilde Kore tarihinde ilk kez halk dilinde eser veren erkek kardeşi Ho Kyun (허균/1569-1618) ile birlikte döneminin önemli alimi ve şairi olan Yi Tal tarafından özel eğitim görmüştür. Gasa (가사) ve sijo (시조) türünde eserler veren Nanseolheon; şiiirlerinde kadın yaşamına ve zorluklarına değinmiş, içsel düşünceler ve doğaya olan hayranlığını yapıtlarına yansıtmıştır. Evlendikten sonraki şiirleri iki çocuğunun kaybıyla yas teması üzerinden kyubang kasa biçiminde yazılmıştır.
“…Ama elimde makasla
On parmağım bu soğuk gecede kaskatı kesiliyor.
Bir başkası için gelinlik dikiyorum,
Her yıl yalnız uyumaya mahkûmum.”
Lady Hyegyeong [혜경궁 홍씨] (1735-1816)

Prens Sado‘nun eşi ve Kral Yeongjo‘nun annesi olarak tarihte yer almasının yanı sıra Lady Hyegyeong (Hong In-bong/홍인봉), edebiyat tarihinde bir kadın olarak önemli bir yer tutmaktadır. Babası Kral Yeongjo tarafından ruhsal sorunları sebebiyle öldürtülen kocası Prens Sado’nun ardından dul bir kadın olarak hem mental zorluklarla hem de dışardan gelen baskılarla geçirdiği bir hayat sürmüştür. Tarihi bir belge olarak görülmesinin yanında edebi bir eser konumunda bulunan “Lady Hyegyeong’un Anıları” (Memoir of Lady Hyegyeong/혜경궁 홍씨의 일기) adlı otobiyografisiyle saray içindeki çatışmaları ve yaşadığı zorlu hayatı detaylarıyla aktarmıştır. Güçlü kalemiyle ele aldığı bu eserinde Lady Hyegyeong, Kore tarihine çok yönlü bakış sunarken bir kadının kişisel mücadelesini de gözler önüne sermiştir.
Sinyeoseong: Modern Kadın ve Edebiyat

19. yüzyıl sonlarında Kore’deki reform çağrılarına cevap veremeyen Joseon ve Konfüçyüsizm etkisini kaybederken Japon sömürgesi altına giren Kore, Japonya’nın modernleşme hareketleriyle birlikte yeni bir çağa girmiştir. Bu dönemde, Japonya’nın sömürgeci çıkarları doğrultusunda eğitim sisteminde modernleşmeye gittiği ve bu reform içerisine kadınları da dahil ettiği görülmektedir. Kadınlara yönelik okulların açılması ve kız çocuklarının okumaya teşviki ile Batı’da “The New Woman“, Kore’de ise “Sinyeoseong” (신여성) olarak anılan “Modern Kadın” profilinin temelleri atılmış oldu. 20. yüzyıla girerken kadınların eğitimi ve modern kültüre ayak uydurması, milliyetçi reformistler tarafından önemli bir adım olarak görülüyordu. Bu gelişmelerle edebiyatta kendi kişiliğini kazanmış modern kadın karakterlerin oluşumunun saptanmasının yanı sıra artan okur-yazarlık oranıyla kadın yazarların sayısında da artış göze çarpmaktadır.
Na Hyeseok [나혜석] (1896-1948)

Na Hyeseok; Kore’nin ilk modern kadın ressamı ve yazarı, feminist aktivistlerinden biridir. Japonya’ya giderek sanat alanında eğitim almış, Batılı tarzda eğitim alan ilk Koreli kadınlardan biri olarak da adından bahsettirmiştir.
Na Hyeseok, eserlerinde ve söylevlerinde kadınların bir birey olarak dikkate alınması ve değer görmesi gerektiğini vurgulamış, hemcinslerinin toplumdaki yerleri ve cinsel hayatları konusunda özgür olması gerektiğini savunmuştur. Modern Kore edebiyatının öncülerinden biri olarak eserlerinde cesur bir dille toplum eleştirisi yapmış, kadınların iç dünyalarını kaleme alarak “Modern Kadın” profilinin inşaasında önemli bir yer tutmuştur. Düşünceleriyle toplumun belli bir kesimi tarafından dışlanması ve maddi-manevi çöküntüye uğraması; Hyeseok’un fikirlerinin, döneminin ne kadar ötesinden olduğunu göstermektedir.
“Özgürlük bekleyişi içinde /Nora’yı rahat bırak//Ben insanım/Kocamın eşi olmadan önce/Evladımın annesi
olmadan önce /Her şeyden önce insanım./İnsan olarak /Göz hapsinden kurtuldum. / Özgürlüğün yolunu açtım./Yerin ve
göğün gücü sınırları aşıyor./Ah, genç kızlar!/Uyanın ve beni takip edin./Ayağa kalkın ve gücünüzü benimle
birleştirin./Geleceğin ışığı olun.”
(Oyuncak Bebek Evi, Nora şiirinden bir bölüm)
Kim Myeongsun [김명순] (1896-1951)

Kim Myeongsun, Kore’nin ilk modern kadın yazarlarından biri olmasının yanında şair, çevirmen ve feminist bir figürdür. Na Hyeseok gibi Japonya’da eğitim görme fırsatını yakalamış isimlerden biridir. Yaşamının erken dönemlerinden itibaren yazmaya ve sanatla uğraşmaya başladı, çeşitli gazete ve dergilerde yazıları yayımlandı.
Gayrimeşru bir çocuk olarak dünyaya gelen, yenilikçi düşünceleriyle ailesi ve yaşadığı toplum tarafından dışlanan yazar; kendi iç yalnızlığını eserlerine aksettirerek hemcinslerinin içinde bulunduğu yalnızlığa, sıkışmışlık duygusuna ve özgürlük arayışına değinmiştir. Ruhsal derinliğe sahip karakterler ile kadınların duygu durumlarına ve iç çatışmalarına yer vermiştir. Eğitim hakkından mahrum bırakılan ve ekonomik özgürlüklerini eline alamayan, toplum tarafından hürrüyetleri engellenen kadınların temsilcilerinden biri Kore edebiyatı tarihinde yerini almıştır.
“Her şey yalnızdır, hatta bu yalnız kadının yalnız odasındaki yalnız gölgesi bile.
Elektrikli bir lamba o kadar yalnızdır ki
dönüp bir daha bakmak gerekir.
Yalnız lamba. Yalnız ben.
Sözcükleri eksik. Ve sözcüklerim eksik.
Ama bizi sessiz aşıklara benzetmek,
o kötü söylentilerle asla kıyaslanamaz.”
(Modern Bir Şiir)
Park Kyeongni [박경리] (1926-2008)

Modern Kore edebiyatının önemli isimlerinden biridir. Kore’nin çalkantılı dönemlerinden Japon sömürgesini ve Kore Savaşı‘nı eserlerinde konu olarak alır. Bireyleri, sosyal ve tarihsel dönüşümler içerisindeki durumlarıyla ele alır. Eserlerindeki kadınlar tarihi olaylar içerisinde güçlü bir profilde aktarılır ve kadın mücadelesi konu alınarak geleneksel kadın imajını toplum içerisinde sorgulatır. Öne çıkan epik romanı “Toji” (Toprak) ile doğa ve toprak metaforunu kullanarak Kore’nin köklerine ve kimliğine gönderme yapmıştır.
Uluslararası Başarı
Shin Kyeong-sook [신경숙] (1963–)

2011 yılında “Lütfen Anneme İyi Bak” (Please Look After Mom/엄마를 부탁해) romanıyla Man Asian Literary Prize ödülünü kazanarak uluslararası alanda adını duyurmuştur. Tarihi kurgusu “The Court Dancer” ile kültürel değişim ve kimlik temaları üzerinde yoğunlaşmıştır. Etkili ve çarpıcı bir anlatımla eserlerini ele alan Kyeongsook; aile, bellek, kimlik ve sosyal değişim gibi konuları kaleminde bulundurmaktadır. Bireysel temaların yanında Kore toplumundaki sorunları ele alırken kadınların toplumdaki beklentilerle verdikleri mücadeleyi büyük bir hassasiyetle ele alır.
“Annem gülümsemiyor. Ağlamıyor da. Acaba biliyor muydu? Tüm hayatım boyunca benim de ona ihtiyaç duyduğumu biliyor muydu?”
The Nobel Prize sitesinden yazarın ödüle layık görülmesindeki motivasyon olarak:
“Tarihsel travmalarla yüzleşen ve insan hayatının kırılganlığını gözler önüne seren etkileyici şiirsel üslubu sebebiyle.”
Kaynakça:
- “Korean Women in History”. womenslibrary. web. 23.11.2024
- Koh, Helen. “Women and Korean Literature.” Getting to Know Korea: Resource Book for K-12 Educators (2002): 35-41.
- Gyubang Gasa alıntı: Choi, Don Mee. “Instructions from the Inner Room”. Feminist Studies 35, no.3 (Fall 2009): 627.
- Hwang Jini alıntı: “Hwang Chin-i”. allpoetry. web. 23.11.2024
- Heo Nanseolheon alıntı: “‘Song of a Poor Woman’ by Heo Nanseolheon”. literacytrust. web. 23.11.2024
- Na Hyeseok alıntı: Türközü, Hatice Köroğlu. “Na Hye Seok 나혜석 ‘un Hayatı ve Edebiyat Dünyası.” Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 39 (2018): 119-127.
- Kim Myeongsun alıntı: “Five Poems”. asymptotejournal. web. 24.11.2024