Türk edebiyatımızın en önemli yapıtlarından biri olan, yoğun aşk hikâyesi ile hafızalarımızda yer edinen Kürk Mantolu Madonna romanının arkasında saklı kalan hikâyeyi sizler için inceledik.
Sabahattin Ali Kimdir?
25 Şubat 1907’de Bulgaristan’da doğmuştur. Babasının mesleğinden dolayı Anadolu’da birçok yerde yaşamış ve birçok yer görmüştür. Sanata ve serbest hayata ilgisi arttığı için okulun disiplinine ayak uyduramamış ve İstanbul Muallim Mektebine nakledilmiştir. Burada Ali Canip ile yolları kesişen Sabahattin Ali, dergilere şiirler ve hikâyeler göndermiş, okul müsamerelerine katılmıştır. İçine kapanık bir hayat yaşayan Sabahattin Ali yurt dışında yabancı dil öğretmenliği için bakanlık tarafından yapılan sınava girmiş ve sınavı kazanarak Kasım 1928’de Almanya’ya gitmiştir. İki yıl boyunca burada kalan yazar, Edgar Allan Poe, Maksim Gorki, Mauspassant, Turgenyev gibi yazarları tanımış ve onların eserlerinden ilham almıştır. İki yılın ardından Türkiye’ye dönmüş ve çeşitli okullarda öğretmenlik yapmaya devam etmiştir.
1930 yılında monotonluktan sıkılarak Almanca yeterlilik sınavına girmiş ve Almanca öğretmenliği yapmaya başlamıştır. Daha sonra siyasi olaylara adı karışmış, birkaç kez hapse girip çıkmıştır. Bu süreçlerde de öğretmenlik, zorunlu askerlik ve dergi işleriyle uğraşsa da 1948’de Kırklareli’nden Bulgaristan’a geçerlerken Ali Ertekin tarafından öldürülmüştür.
Sabahattin Ali, hikâyeleri ve romanlarında sade, yalın ve anlaşılır bir dil kullanmıştır. Halkın konuştuğu ve anlayacağı bir üslup benimsemiştir. Edebiyatı sanatçının duygu ve düşüncelerine araç görmüş; şiirlerinde ise toplumsal mesajlara daha az yer vermiştir.
Yazarın bu çok yönlülüğüne bir de mizah gazetelerinde hicivleri ve siyasi yorumları da eklenmiştir. Yalın ve temiz Türkçesiyle Anadolu’nun romantizmini en iyi şekilde bizlere anlatmıştır.
Kürk Mantolu Madonna Ne Anlatıyor?

Ana kahramanımız Raif Efendi tercümandır. Sessiz, sakin, içine kapanık bir kişiliği vardır. Bu sessizliği yüzünden hor görülen, ezilen bir insan olmuştur. Hem iş yerinde hem evde böyle bir muamele gören Raif Efendi içine kapanık bir şekilde yaşamaktadır. Hasta olan Raif Efendi bunu atlatamayacağını anlayınca sır gibi sakladığı defterinin yakmak istese de romanın anlatıcısı bu sırrı keşfetmek ister ve defteri okumaya başlar.
Roman tam olarak burada başlar. Artık romanın kalemi Raif Efendi’ye geçer ve hikayesini anlatmaya başlar. Yıllar önce babasının mesleği olan sabunculuğu geliştirmek için Berlin’e gönderilir. Bu işi Almanca öğrenmek için sürekli erteler. Günlerini sanat galerileri ve müzelerine giderek geçirir. Bir gün bir sanat galerisinde “Kürk Mantolu Madonna”nın otoportresini görür ve artık her gününü o portreyi izleyerek geçirir. Daha sonra otoportrenin sahibi Maria Puder ile tanışır ve aralarında bir ilişki başlar.
Raif Efendi aşık olsa da Maria’nın on aşık olmadığını, sevemediğini söyleyerek ayrılma durumuna gelirler. Maria bu ayrılıktan sonra hastalanır ve hastaneye kaldırılır. Bunu duyan Raif aralarındaki durumu umursamadan Maria’nın yanına gider ve bir an bile olsa yanından ayrılmaz. Maria Raif’in onu karşılıksız sevdiğini anlayınca ona olan aşkını itiraf eder. Fakat bu durum çok sürmeden Raif’in babası vefat eder, bu yüzden Türkiye’ye dönmek zorunda olan Raif, işleri yoluna koyduktan sonra Maria’yı yanına almak ister ve bunun için gerekli adımları atar. Ayrılırken Maria Raif’e Türkiye’de onunla yaşayacağına söylemiş olsa da bir süre sonra mektuplarına cevap vermez ve böylelikle ilişkileri biter.
On sene boyunca bu hayal kırıklığıyla yaşayan Raif Efendi evlenir ve baştaki anlattığımız duruma düşer. Bir gün Almanya’da aynı pansiyonda kaldığı kadını görür, kadın ona Maria’nın öldüğünü ve ondan bir kızı olduğunu öğrenir. Romanın sonuna yaklaşıldığında anlatıcı tekrar devreye girer ve Raif Efendi’nin ölümünü söyleyerek romanı bitirir.
Kürk Mantolu Madonna Nasıl Yazıldı?
İlk başta karakteristik bir durum olarak görülmeyebilir fakat roman pek çok açıdan Sabahattin Ali’nin hayatından deneyimler yansıtmaktadır çünkü aşkı hayatının odak noktası olarak belirlemiştir. Sabahattin Ali’nin kendi eserlerine, âşık olduğu kadınları yansıttığı belirtilir.
İşin romantik kısmına gelirsek Sabahattin Ali, okumayı seven biridir. Cebinde her zaman taşıdığı bir kitabı vardır. Bu eser de yazarın bu okuma tutkusunu birebir gösterir. Yazarın Almanya’da pansiyon odasında okuduğu kitaplar, romanın ana kahramanı Raif Efendi’nin de odasında okuduğu kitaplardır.
Yazar, Turgenyev’in Klara Miliç eserinden çok etkilenmiş ve onu “günlerce sarstığını” dile getirmiştir. Bu romanda da etkisini büyük bir şekilde hissettirir. Klara Miliç ile benzerliği yazılışından itibaren başlar. Ali, askerdeyken kolu çatlak bir şekilde Kürk Mantolu Madonna’yı yazmaya çalışır.
Romanın adı için Lüzumsuz Adam’ı düşünse de ses uyumsuzluklarından hoşlanmaz. Gerçek hayatta Almanya’da tanıştığı Frolayn Puder’in yirmi sekiz yaşında olmasından dolayı Yirmi Sekiz adını düşünür fakat Maria Puder’in yirmi altı yaşında olması onu bu fikirden vazgeçirir.
Klara Miliç’in en göze çarpan özelliği, ölümden sonra başlayan bir aşk öyküsü anlatılmasıdır. İkisi de hazin bir aşk hikâyesi anlatırken ortak olan bir diğer özellik de bir kadına ithafen yazılmış olmasıdır.
İki farklı kültür ve edebiyatın ürünleri olan bu eserlerden biri diğerinin yazılmasında etkili olmuştur. Sabahattin Ali’yi etkileyen bu durum Türk edebiyatımızın başyapıtlarından birini ortaya koymayı başarmıştır. Aslında her olay veya durum böyledir. Küçük nedenler büyük sonuçlar çıkarır önemli olan bunu iyi yönde ve istikrarlı bir şekilde kullanabilmektir.
KAYNAKÇA
Bulut, Yıldıray. “Sabahattin Ali’nin hayatında aşkın yeri ve aşk temli şiirlerinin tem, dil ve üslup açısından incelemesi’” Rumeli’de Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi (2022): 409-422.
Prof. Dr. Korkmaz, R. (2019). “Sabahattin Ali”. Ahmet Yesevi Üniversitesi Türk Edebiyatı İsimler Sözlüğü. 12.11.2020 Tarihinde https://teis.yesevi.edu.tr/madde-detay/sabahattin-ali Güncellendi.
Yetkin, Gülhanım Bihter. “Kürk Mantolu Madonna’da Klara Miliç İzleri”. Gazi Türkiyat (2018–2022): 203–213.