Türk televizyon tarihinin en iddialı yapımlarından biri olan Kurtlar Vadisi, konusundan müziklerine kadar her noktada adından söz ettirmiş başarılı bir dizidir. Kurgusunun gerçek hayata dayanmasıyla daha da ilgi çekici hale gelen dizi, yayınlandığı perşembe günü akşamlarında sokakları bomboş bırakacak kadar ünlüdür.
Hâlâ bıraktığı izleri görebildiğimiz dizi, özellikle Türk televizyonuna kaynaklık etmiştir. Günümüzde hâlen küçük ayrıntıların çıkarıldığı dizi, yer verdiği müziklerle de bu ayrıntılara göz kırpmaktadır.
Gelin efsane dizi Kurtlar Vadisi’nde çalan müzikler ve olaylara daha yakından bakalım.
Eğer diziyi daha önce izlemediyseniz, yazımızda sürpriz bozan bilgilerle karşılaşabilirsiniz.
1. Elif Dedim
Dizide çalan en etkileyici türkülerden biri olan Elif Dedim türküsü, Elif ve Polat sahnelerinde karşımıza çıkıyor genelde. Oldukça trajik bir hikayeye dayanan türkü, elbette dizideki Polat ve Elif aşkıyla da benzerlik gösteriyor. Polat’tan ziyade Ali ile Elif aşkı da diyebiliriz aslında.
Türkünün hikâyesine bakacak olursak; Elif ve kahramanımız çok küçük yaşlarda tesadüfen tanışmış iki aşık olarak çıkar karşımıza. İlk görüşte birbirine tutulan bu iki aşık, yıllar içinde birbirleriyle gizli gizli buluşarak aşklarını canlı tutmuşlardır. Yaşları ilerleyince de evlenmek istemişlerdir. Ancak elbette bir sorun vardır. Kahramanımız verem hastasıdır ve Elif’in babası verem hastası olan birine kızını vermek istemez. Bunun üzerine kahramanımız, sırf Elif ile evlenebilmek için köyden şehre gidip tedavi olmaya karar verir. Ancak hastalığı ilerlemiştir. Yine de direnir ve yaşamak için uğraşır. Durumu ağırlaştığında ise ölmeden önce yalnızca Elif’i görmek ister ve köye mektup yazar. Ancak Elif’in babası buna izin vermez. Elif’in yüzü yavaş yavaş zihninde silinen kahramanımız, istediği gerçekleşmeden ölür. Eşyalarının arasından da bu şarkı sözleri çıkar.
Şarkının, Elif ve Polat sahnelerinde özellikle de her zaman oturdukları banktayken çaldığından bahsetmiştik. Şarkıyı onların ilişkisine uyarladığımızda ise, Ali’nin ağzından Elif’e yazılmış gibi görüyoruz. Özellikle Polat’ın “Ben sizin yerinizden olsam, ölümü değil yaşamayı göze alırım. Sevdikleriniz için.” repliği de kahramanımız ve Polat arasındaki yaşama çabasını gözler önüne seriyor. Ali’nin ölmesi, ancak Polat olarak yaşama tutunması şarkıyla paralellik gösteriyor diyebiliriz. Ancak dizide Elif’in vedasına tanık oluyoruz.
2. Acem Kızı
Kurtlar Vadisi’nde çalan en can alıcı parçalardan biri de şüphesiz Acem Kızı. Hem verdiği hava hem melodisi hem de sonunda çalan o zurna sesi, insanı bambaşka alemlere götürüyor adeta.
Şarkının hikâyesi ise tarlada birbirlerini görüp beğenen iki gencin aşkını konu alıyor. Ancak çoğu hikaye gibi ne yazık ki bu da mutlu sona ulaşmıyor. Dönemin şartları ve kadının söz hakkının olmayışı sebebiyle türkünün sahibi kahramanımızın “Acem Kızı” diyerek seslendiği sevdiğinin, başka bir köydeki bir ağayla evlendirilmesi sonucu ortaya çıkıyor bu şarkı.
Yine Kurtlar Vadisi’ne baktığımızda aynı imkansızlığı görüyoruz. Ancak bu şarkıda imkansızlıktan çok Acem Kızı’na lütfedilen iltifatlar daha çok ön plana çıkıyor. Zira Polat’ın Elif’i “Burnu fındık, ağzı kahve fincanı” diyerek sevdiğini hatırlıyorsunuzdur. Ayrıca Polat’ın telefon zil sesinin de bu efsane şarkı olduğunu hatırlatmakta fayda var.
3. Hekimoğlu
Türk televizyon tarihinin en ikonik karakterlerinden biri olan ve izleyiciler tarafından oldukça sevilen Çakır karakterini çoğu kişi hatırlıyordur. Öyle ki her yıl 8 Nisan’da ölümü anılıyor ve neredeyse herkes 43. bölümde vurulup 45. bölümde öldüğünü biliyor diyebiliriz.
Onun ölüm sahnesinde çalan bu şarkı da yine trajik bir hikâyeye sahip. Ordu yöresine ait bu şarkı Hekimoğlu adında yiğit bir delikanlının Gürcü Bey‘i ile olan kavgasını konu ediniyor. Aynı kadına aşık olan bu iki güçlü isimden Gürcü Bey bunun öğrenince Hekimoğlu’nu düşman beller ve teke tek hesaplaşma önerir. Hekimoğlu bunun kabul eder ancak gittiğinde Gürcü Bey’in tek olmadığını görür ve Bey’in adamları tarafından ateşe tutulur. Bunun üzerine kaçan Hekimoğlu, dağlara çıkıp köylülerle samimi olur. Hekimoğlu’nu öldürmek isteyen Bey ise durmaz ve onu bulmaya çalışır. Başta Hekimoğlu’nun tarafında gibi görünen muhtar tarafından ihanete uğrayan Hekimoğlu, ateş çemberinde kalarak ölür.
Türkünün Çakır’ın ölüm sahnesiyle paralellik göstermesi dizinin ne kadar ince işlendiğini bizlere tekrar gösteriyor. Dizi; Çakır’ı, Hekimoğlu’yla benzetiyor ve ihaneti izleyicilere türküyle de vermiş oluyor. İlk olarak Çakır’ın Karadenizli olduğunu biliyoruz. Hekimoğlu türküsünün seçim sebeplerinden birisi de bu. Türkünün hikâyesinde yer alan statü olarak yüksek olan Muhtar, yaptığı ihanetle Baron‘u temsil ediyor. Gürcü Bey ise Cerrahpaşalı Halit‘i temsil ediyor. Çakır’ın üst üste kurşunlaması da Hekimoğlu’nun yaylım ateşine tutulmasıyla paralellik gösteriyor.
4. Halil İbrahim Türküsü
Kurtlar Vadisi’nin en sevilen karakterlerinden biri olan ve Kurtlar Vadisi Pusu‘da ölen Halo Dayı‘nın parçası olarak geçiyor bu türkü. Halo Dayı’nın sahnelerinde bazen sadece melodisiyle bazen de sözleriyle çalan bu türkü, dizinin en sevilen türkülerinden.
Türkünün hikâyesi ise çok eskiye dayanıyor. Müzik aleti tamiriyle uğraşan Halil İbrahim‘in yaşamını anlatıyor bu türkü. Evlendikten kısa bir süre sonra askere giden ancak memlekette kalanların eşinin başkasıyla evlendiğine dair mektuplar alan Halil İbrahim bunun üzerine dayanamayıp askerlikten kaçmıştır. Köye geldikten sonra eşinde gözü olduğunu düşündüğü bir Bey’i öldürmüş ve yakalanmıştır. Kaçak olması sebebiyle çok fazla dayak yemiş ve bunun sonucu zihinsel anlamda sarsılmıştır. Bu sarsılmalarla da insanlardan ve ailesinden uzaklaşarak tek başına yaşamaya başlamıştır. Askerlerden korkan biri haline gelmiştir. Bu korku yüzünden de hiç alakası olmayan bir olayda yanlışlıkla ateş altında kalıp ölmüştür.
Şarkı ise Halo Dayı’nın cezaevinden kaçmasıyla uyuşuyor diyebiliriz. Ancak çoğunlukla Halo Dayı ve Halil İbrahim arasındaki benzerliklerden dolayı bu şarkının seçildiğini düşünüyoruz. Zira hatırlarsanız Halo Dayı’nın kendisine de “Uslan be Halil İbrahim” dediğine şahit olmuştuk.
5. Tanrı’dan Diledim
Dizinin tartışmasız en etkileyici sahnelerinden biri olan Polat’ın hastaneye Elif’i görmeye geldiği sahne, hem müzik hem de olayın verdiği hüzünle çoğu izleyicinin hala etkisinden çıkamadığı kesittir.
Polat, olayın etkisiyle hastaneye geldiğinde Elif’e doğru yürümesiyle giriyor türkümüz. O sekanstan sonra etraftaki herkesin Polat’ın önünden çekildiğini görüyoruz. Çünkü kendisi de yaralı. Türkünün girişi ve ilerleyişiyle sahne etkisini daha arttırıyor. Çünkü, türkü “Bana kısmet değil, dizinde yatmak” dediğinde Elif’in ameliyatına gidiyoruz. Metafordan ziyade bir gerçeklik karşılıyor bizi burada. Çünkü Elif’in bacağı kesiliyor. Sonrasında da Polat ameliyata girerek Elif’e “Artık senin elin de benim, ayağın da benim” diyor ve sahne üst seviyede tamamlanıyor.
Şarkı, Polat’ın Elif’le vedalaştığı sahnede yeniden çalıyor. İlk olarak “Elif Dedim” şarkısı çalan bu sahnede Polat’ın “Elifi’nin noktalandığını” anlıyoruz aslında. Sonrasında bu türkünün çalması da artık imkansız olan kavuşmayı izleyiciye notalarla geçiriyor.
6. Oy Asiye
Laz Ziya sahnelerinde çalan bu türkü ise aslında Laz Ziya’nın intihardan başka çare bırakmadığı eski eşiyle arasındaki ilişkiyi yansıtıyor dizide. Çok severek evlendiği Asiye‘yi para karşılığı alan Laz Ziya, eşi tarafından aldatılınca Asiye’nin önüne ip atarak onu intihara zorlamıştır. Hâlâ ona olan aşkını gördüğümüz bölümlerde ise bu acısını kızı Meral temsil ediyor diyebiliriz.
Ayrıca türkünün, Laz Ziya’nın ölümüne kadar giderek yavaşladığını da hatırlatmakta fayda var. Dizinin yapımcıları bu şekilde Laz Ziya’nın düşüşünü de veriyor diyebiliriz.
7. Deniz Üstü Köpürür
Memati’nin ölümünde çalan bu türkü bizzat Gürkan Uygun tarafından söylenmiştir. Ayrılık ve özlem temalarını ağırlıkta gördüğümüz parçanın özellikle bu sahnede çalmasıyla izleyiciyi kalbinden vuruyor diyebiliriz. Özellikle tam kurşun sıkma yerinde türkünün sesinin boğuk bir şekilde gelmesiyle sahne etkileyiciliğini arttırıyor.
8. Bu Şehir Girdap Gülüm
Sözleri Ömer Lütfü Mete‘ye müzik ve düzenlemeleri Gökhan Kırdar‘a ait bu parça da yine Gürkan Uygun tarafından seslendirilmektedir. Memati’nin daha ön plana çıktığını görüyoruz bu şarkıyla aslında. Bu amaç güdülerek yapılmış bir şarkı zaten. Özellikle her duyduğumuzda “Kazım, ses ver.” diyeceğimiz bu parça, Kurtlar Vadisi‘nin bıraktığı en önemli miraslardan biridir.
