Pasifik Kuzeybatı Kıyısı’nın Kurtarıcı ve Düzenbaz Kuşu
Kuzey Amerika’nın Pasifik Okyanusu kıyısında yaşayan yerlilerde kuzgun, merkezî bir öneme sahiptir. Hem yaratıcı mitlerde kendisine yer buluyor hem de bir düzenbaz olarak karşımıza çıkıyor. Pasifik Kuzeybatı Kıyısı terimi; günümüzde Britanya Kolumbiyası, Washington Eyaleti, Alaska, Oregon ve Kuzey Kaliforniya olarak adlandırılan bu bölgelerin kıyılarında yaşayan Amerikan Yerlisi halk gruplarını ifade etmek için kullanılır.
Kanada‘nın pasifik kıyısından yaklaşık 60 kilometre açıklarda yer alan, 2010 yılına kadar Kraliçe Charlotte Adaları olarak bilinen Haida Gwaii takımadasındaki yerlilerin anlatılarında bir kuzgun; Güneş’i, Ay’ı, yıldızları, temiz suyu ve ateşi kartaldan çalarak Dünya’ya armağan eder. Bu öykü de, tıpkı Yunan mitolojisinde olduğu gibi, kuzgunun neden siyaha büründüğünü anlatır. Yunan ve İskandinav mitolojilerindeki kuzgun hikayelerini merak ediyorsanız Kuzgun İmgesinin Yunan ve İskandinav Mitolojilerindeki Tezahürü – Mitoloji (soylentidergi.com) adlı yazıya göz atabilirsiniz.
Uzun zaman önce, Dünya’nın ilk vakitlerinde Gri Kartal Ay’ın, yıldızların, Güneş’in, temiz suların ve ateşin koruyucusuydu. Kartal insanlıktan o kadar nefret ederdi ki bu güzel kaynakları onlardan saklardı. Bir gün Kuzgun, Gri Kartal’ın kızına âşık oldu. Başlarda bembeyaz olan Kuzgun bu haliyle Gri Kartal’ın kızını cezbetti. Kızı, onu babasının evine davet etti. Kuzgun, Kartal’ın evinin köşesinde asılı duran Ay’ı, Güneş’i, suyu ve yıldızları görünce onları kaçırmaya karar verdi. Dikkatler üstünde değilken hem onları hem de bir meşaleyi çalmayı başardı ve evin bacasından uçup gitti. Kaçınca yaptığı ilk iş, Güneş’i göğe asmak oldu.
Güneş öyle çok ışık yayıyordu ki, Kuzgun, okyanusun ortasındaki bir adaya kadar rahatça uçabildi. Güneş battıktan sonra Ay’ı göğe sabitledi ve yıldızlarıysa gelişigüzel noktalara yerleştirdi. Bu yeni ışık sayesinde, Kuzgun çaldığı temiz su ve meşaleyle uçmaya devam etti. Uygun bir yere temiz suyu bırakmasıyla beraber, nehirler ve göller meydana gelmeye başladı. Kuzgun tepede uçmayı sürdürürken ağzında meşale vardı. Gagası ve tüyleri yanıp kararmaya başlayınca meşaleyi atmak zorunda kaldı ve meşale kayalara çarparak onların arasına saklandı. Haida yerlilerine göre, iki taşı sürterek ortaya çıkan kıvılcımın sebebi budur.

Haida halkının farklı bir hikayesinde Kuzgun hem düzenbaz hem de yaratıcı olarak tasvir ediliyor. Bu efsaneye göre canı sıkılmış olan Kuzgun, istiridyenin içine hapsolmuş canlıları bulup serbest bıraktı. Bu ürkek canlılar gezegenin ilk insanlarıydı. Bir süre sonra Kuzgun bu canlılardan sıkıldı. İlk başta onları istiridyelerine geri koymaya karar verdi fakat daha sonra bu planından vazgeçip bu erkek canlıların dişilerini aramak için harekete geçti. Kuzgun, bir kitona hapsolmuş dişi insanlar buldu ve onları serbest bıraktı. Bu iki cinsin birbiriyle girdiği etkileşimden eğlenen düzenbaz Kuzgun, Haida tarihinde insanları koruyan bir varlık olarak öne çıkar.
Tlingit halklarında da aynı şekilde Kuzgun insanlığın kurtarıcısı olarak öne çıkar. Her şeyin sahibi Büyük Ruh yarattıklarını kutuların içine ayrı ayrı yerleştirdi ve kutuları insanlardan daha kadim olan hayvanlara bahşetti. Hayvanlar kutuları açtıkça dünyayı oluşturan elementler ortaya çıkmaya başladı. Kutularda dağlar, ateş, su, rüzgâr ve tüm bitkiler için tohumlar vardı. Bir kutuda ise dünyanın tüm ışığı saklıydı. Bu kutu, Martı‘ya verilmişti. Martı kutusunu diğerlerinden sakındı ve onu kanadının altında tutarak açmaya yanaşmadı. Tüm insanlar, Martı’ya kutuyu açması için yalvardı, iltifatlar etti, çeşitli hileler yaptı fakat Martı tüm bunlara kayıtsızdı. Sonunda Kuzgun hiddetlendi ve Martı’nın ayağına bir diken sapladı. Kuzgun, dikenin acısını Martı’nın kutuyu bırakmasına neden olacak kadar derine itti. Böylece kutu açıldı ve içinden güneş, ay ve yıldızlar çıktı, dünyaya ışık geldi ve böylece ilk gün başlamış oldu.
Washington’ın Kuzeybatı sahilinde yer alan Puget Boğazı bölgesinde Kuzgun’un aslen ruhlar diyarında yaşadığı tasvir edilir. Kuzgun bir gün kendi diyarından o kadar sıkılmış ki gagasına bir taş sıkıştırarak yaşadığı yeri terk etmiş. Kuzgun taşı taşı taşımaktan yorulup onu düşürdü. Okyanusa düşen taş, insanlığa hayat veren atmosferi oluşturana kadar genişledi.

Kuzey Kanada, Alaska ve Grönland yerlileri olan ve Eskimo olarak da bilinen İnuitler, kuzgunun karanlıktan meydana geldiğine inanır. Kuzgun zayıf ve amaçsızdı. Başıboş bir şekilde dolanırken Tüm Yaşamların Yaratıcısı olduğunu, Kuzgun Baba olduğunu fark etti. Gerçek benliğini kavrayınca gücü yerine geldi ve karanlığın içinden uçarak Dünya’ya vardı. Tüm bu olanlara rağmen hala yalnız olan Kuzgun Baba, bitkileri yarattı. Dünya’yı keşfetmek amacıyla uçarken efsaneye göre ilk İnuit ile karşılaştı. Kuzgun, adamı besledi ve bu gezegene karşı saygılı olmasını tembihledi. Kısa süre sonra bir kadın meydana geldi ve Kuzgun ikisine de giyinmeyi, ev inşa etmeyi ve suda seyahat edebilmeleri için kano yapmayı öğretti. Kuzgun onların çocuklarına göz kulak oldu ve ilk İnuitleri eğittiği gibi onları da eğitti.
Sibirya’nın Kudretli Şamanı Kutkh
Bering Boğazı’nı aşıp Sibirya’ya geçtiğimizde, Kuzeybatı Kıyısı’ndaki kuzgun imgesinin pek de değişmediğini göreceğiz. Bu topraklardaki en ünlü kuzgun tasvirlerinden bir tanesi de çeşitli Sibirya halkları tarafından hürmet edilen kuzgun ruhu Kutkh’dur.
Kutkh yaradılışın vazgeçilmez unsuru, insanlığın verimli atası, kudretli bir şaman ve düzenbaz olarak pek çok efsanede kendisine yer edinmiştir. Kutkh, Çukçi – Kamçatka halklarından Koryakların şamanistik geleneklerinde önemli bir rol oynar. Zaten genel olarak şamanın en çok suretine girdiği hayvanların kaz, karga, baykuş ve kuğu olduğu bilinir. Kutkh bir yandan alay konusuyken diğer bir yandan insanlığa ışık, ateş, dil ve tatlı su gibi çeşitli nimetleri bahşeden yüce bir ruh olarak tasvir edilir. Sibirya ve Kuzey Amerika yerlileri arasındaki tarihi ortaklığın bir başka örneği: kuzgun hikayelerinin benzerliğidir.
Bir Çukçi yaratılış mitinde kuzguna bu sefer fareler eşlik ediyor. Kudretli kuzgun Kutkh, kâinatta uçarken yoruldu ve bağırsağındaki Dünya’yı kustu. Daha sonra yaşlı bir adama dönüştü ve dinlenmek için kustuğu topraklara indi. Attığı adımlar farelerin ortaya çıkmasına sebep oldu. Bu meraklı ve korkusuz fareler uyuyan Kutkh’un burnundan içeriye girdiler. Kuzgun bundan rahatsız olarak şiddetli bir şekilde hapşırdı ve bunun sonucunda yeryüzü büküldü, ardından dağlar ve vadiler oluştu. Kutkh’un fareleri ortadan kaldırma girişimleri okyanusun ve mevsimlerin oluşmasına yol açtı.

Aynı coğrafyada olmaları sebebiyle, Çukçiler ile Sibirya Türklerinin arasında bazı kültürel ortaklıklara rastlamak mümkündür. Kutkh kabaca Türk mitolojisinde ateşi insanlara veren tanrı Ülgen‘e de benzer. Sibirya’daki Kamçatka Yarımadası‘nın yerlisi olan Koryak halkı, kendi dillerinde “Büyük Kuzgun” anlamına gelen “Quikinna’qu” olarak Ülgen’e atıfta bulunur. Benzer şekilde Itelmen mitolojisinde Ülgen tasviri “Kutka” olarak karşımıza çıkar. Türk mitolojisinin kudretli tanrısı Ülgen ile alakalı daha detaylı bilgi almak istiyorsanız Yağmur Kadıoğlu‘nun yazdığı Türk Mitolojisi’nin Zeus’u: Ülgen adlı içeriğe bakmanızı tavsiye ederiz.
Yakut Türklerinin efsanelerine göre, ateş insanlara “Ateş Kargası” aracılığıyla, göklerin üçüncü katında oturan Ulu-Toyon tarafından gönderilmiştir. Ek olarak Türklerin arasında altın ya da kırmızı renkli bir karga güneşin simgesiyken kara karga kötülüklerin ve şeytanın sembolü olarak görülür.
Yakutların anlatılarına göre onların ilk ataları Omogoy Baai ve Ellei Bootur idi. Genelin aksine, Khoro Yakutları ise Uluu Khoro adlı yaşlı bir adamın ataları olduğuna inanır ve onların halk hikayelerinin önemli bir kısmını kuzgun anlatıları oluşturur. Jakob Lindenau‘ya göre Kuzgun onlar için dinî bir imgedir ve kuzgundan bahsederken “atamız” ve “tanrımız” ifadelerini kullanırlar.
Anlatıları, Pasifik Kuzeybatı Kıyısındaki yerli halkların hikayelerine oldukça benziyor. Tıpkı onlar gibi Khoro Yakutlarına göre de kuzgun, insanlar hayatta kalabilsin diye onlara çakmaktaşı bahşetmiştir.
Kaynakça
- “Raven Mythology and Folklore.” Trees for Life, 2022, https://treesforlife.org.uk/into-the-forest/trees-plants-animals/birds/raven/.
-
Chowning, Ann. “Raven Myths in Northwestern North America and Northeastern Asia.” Arctic Anthropology, vol. 1, no. 1, 1962, pp. 1–5. JSTOR, http://www.jstor.org/stable/40315536.
-
Richards, Eliza. “Outsourcing ‘The Raven’: Retroactive Origins.” Victorian Poetry, vol. 43, no. 2, 2005, pp. 205–21. JSTOR, http://www.jstor.org/stable/40002615.
-
Thornton, Thomas F., and Patricia M. Thornton. “The Mutable, the Mythical, and the Managerial: Raven Narratives and the Anthropocene.” Environment and Society, vol. 6, 2015, pp. 66–86. JSTOR, http://www.jstor.org/stable/26204951.
- “Antoninus Liberalis, Metamorphoses.” Topostext, Aikaterini Laskaridis Foundation, Piraeus, Greece, https://topostext.org/work/216#20.
- “Ancient Influences Theme Analysis.” LitCharts, https://www.litcharts.com/lit/the-raven/themes/ancient-influences.
- Öztürk, Özhan. Hyperborea Ve Hyperborlular (Yunan Mitolojisi) . https://ozhanozturk.com/2018/03/28/hyperborea-ve-hyperborlular-yunan-mitolojisi/.
- Ovid. The Metamorphoses. https://www.poetryintranslation.com/PITBR/Latin/Metamorph2.php#anchor_Toc64106123.
- Perseus Digital, Pythian 3 For Hieron of Syracuse Horse Race ?474 B. C, http://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A1999.01.0162%3Abook%3DP.%3Apoem%3D3.
- https://www.perseus.tufts.edu/hopper/text?doc=Perseus%3Atext%3A1999.04.0104%3Aalphabetic+letter%3DC%3Aentry+group%3D33%3Aentry%3Dcoronis-bio-1
- Sax, Boria. Crow.
- Norse Mythology: A Guide to Gods, Heroes, Rituals, and Beliefs. Oxford University Press, 2002.
- Mackay, Edward. “Of or Pertaining to a Raven.” Ambit, no. 205, 2011, pp. 81–81. JSTOR, http://www.jstor.org/stable/44344264. Accessed 2 May 2023.