Adına ilk kez psikanalizin kurucusu ve nörolog Sigmund Freud’un eserlerinde rastladığımız Madonna-Fahişe Kompleksi, erkeklerin annelerine duydukları sevgi ile romantik partnerlerine duydukları aşkı ayıramamaları durumunu tanımlar. Bu komplekste bir erkek; kutsal, saf, el değmemiş ve iyi kadın figürü olan Madonna’yı temsil eden annesine karşı yasaklı cinsel arzular beslerken kötü, obje haline getirilmiş ve cinselleştirilmiş ahlaksız kadın figürü olan Fahişe’ye karşı kabul edilebilir cinsel istekler duyar. (Keçe, 2016)
Nasıl Ortaya Çıkar?

Çocukluk döneminde erkek çocukların anneye duydukları aşırı sevgi ile babasının yerini alma isteğinin bulunduğu ve annesiyle istemsizce fanteziler kurma düşüncesine kapıldığı öne sürülmektedir. Bu görüşe göre; çocukta her an babası tarafından cezalandırılacağı korkusu oluşur. Çocuğun kendini günahkar, kirli ve diken üstünde hissetmesine sebep olan bu düşünceler, sadece geçmişte hatırlanacak duygular olmakla kalmaz aynı zamanda erkek figürünün gelecekteki ilişkilerini de etkiler. Örneğin; erkek, yücelttiği annesine benzeyen özelliklere sahip kadınlardan eş seçme veya annesinin özelliklerini eşine atfetme eğiliminde olduğunda annesiyle evli ya da ilişki yaşıyor hissine kapılır. Bunun sonucunda annesine beslediği hayali beraberlik hissinin ve fantezilerin getirdiği suçluluk duygusu, erkeğin sevdiği ve masum gördüğü eşiyle cinselliği yaşayamaz hale getirebilir.
Erkek Egemen Toplumda Kadın Düşmanlığı

Erkek egemen toplumda, “cinsel obje olarak görülen fahişe, kötü ve pis bir eylem olan seks için; evlenilen saf kadın temsili Madonna ise yemek ve sevgi ihtiyacı için vardır” anlayışıyla büyütülmüş bir erkek, değer verdiği eşinin masumiyetinin cinsellikle kirleneceğini düşünür. Aynı zamanda seksi yasallaştırdığı kadınlara (fahişelere) saygı göstermeme eğilimindedir. (Keçe 2016) Kadınları, kendi tecrübelerinden ve kısıtlamalarından yola çıkarak ve iki uç noktada kalıplara sokarak onların ya kusursuz yüce figür ya da önemsiz kullanılıp atılabilecek bir vücut olmalarını bekler. Böylece, cinsellik için arzu edilmediğini düşünen Madonna ve sadece bedeninin istenildiğini bilen fahişe; kendilerini çirkin, değersiz ve küçük hisseder.
Erkek ve iki kadın figür; erkeğin oluşturduğu rollerden dolayı sağlıksız ilişkilerin de merkezindedirler. Kadınlar, erkek figürünün tatminliği için benliklerinden ödün verirken erkek figür, kendi duygusal ve cinsel ihtiyacını karşılayamaz. Böylelikle, her uç taraf; tatminlik ve kabullenilme duygularını tamamıyla tecrübe edememiş olur. Ancak erkek figürünün “son sözüyle” tüm taraflar toplumda var olabilir. Erkek egemen toplumun bakış açısı, bir erkekten diğerine süregelen bu düşüncelerin ve söz sahipliğinin varlığıyla hem figürleri idealleştirerek hem de aşağılayarak dünyada hüküm sürer. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini ve kadın düşmanlığını gözler önüne serer.
Latin ve İspanya Kültürlerine Yansımaları
Madonna-Fahişe Kompleksini gözlemleyebileceğimiz en belirgin kültürler, zengin ve çeşitliliğe sahip olan Latin ve İspanya kültürleridir. Erkeğin yaşanmışlıkları ve tercihlerinin belirlediği; kadının toplumsal rolü, cinselliği, kimliksizliği üzerine belirgin ikiliklerin (Fahişe-Madonna, iyi-kötü) bulunduğu Madonna-Fahişe Kompleksini; dini ve tarihsel etkiler, aile ve toplum yapıları, müzik ve edebiyat gibi faktörler aracılığıyla bu kültürlerde inceleyebiliriz.
Dini ve Tarihsel Etkiler: Guadalupe Meryem Ana

Guadalupe Bakiresi, Meryem Ana’nın mucizevi bir şekilde Meksika’da reenkarne olduğuna inanılan Katolik Hıristiyanlığının önemli dini figürüdür. 9 Aralık 1551’de Juan Diego adlı bir yerli, Meksika’da Tepeyac Tepesi’nde Meryem Ana’nın belirdiğini iddia eder. Dini inanca göre, Meryem Ana, Juan Diego’dan Meksika’nın baş piskoposuna gidip Meryem Ana’nın geri döndüğünü bildirmesini ve yerel halktan kilise inşa etmesini ister. Baş piskopos, işaret olmadan bu duruma inanmaz. Bunun sonucunda, Guadalupe Bakiresi, Juan Diego’dan Tepeyac Tepesi’nde nadir bulunan gülleri toplamasını ve baş piskoposa vermesini bekler. Juan Diego, Meryem Ana’nın dediklerini yapar ve gülleri baş psikopos’a götürdüğünde güllerden Guadalupe Bakiresi Meryem Ana ortaya çıkar.

Guadalupe Meryem Ana; azize, ideal, merhametli ve fedakar anne, saf, el değmemiş pasif eş: Madonna rollerini temsil eder. (Petty, 2000) Bu roller, erkek egemen toplumda bir kadının nasıl olması gerektiğine dair olumlu niteliklerin hepsini kapsar. Madonna-Fahişe Kompleksinin cinsellikten arınmış bir şekilde, evinde işlerini gerçekleştiren anne ve eş figürü Madonna beklentisi; erkeklerin idealize ettiği Guadalupe Meryem Ana’nın Latin kültürüne yansımasıdır.
Guadalupe Bakiresi, kadın eşlerin cinselliklerini ve benliklerini baskılayarak kocalarına itaat etmelerini ve özverili kayınvalidelerini temsil eden Madonna figürünü benimsemelerini bekler. Bu beklentiler, erkeklerin isteklerini yerine getirerek onların cinselliğe doymaları için toplumun benimsetmeye zorladığı Fahişe rolündeki kadınlara, yani Bakire Meryem Ana’nın tam tersi olan tarihi figür La Malinche temsilcilerine yönlendirir.
La Malinche (Dona Marina ya da Maritzin)

Günümüz Meksika topraklarında 1500’lü yıllarda doğan La Malinche yani Maritzin, genç yaşta Maya tüccarlarına Aztekli köle olarak satılır. Seyahatleri sırasında Maya ve Aztek halkının Yucatec ve Nahuatl dillerini akıcı bir şekilde konuşmaya başlayan Malintzin’in hayatı, İspanyol fatihi Hernán Cortés’in gelişiyle değişir. Malintzin, Hernan’a şehir liderleri tarafından barış teklifi olarak verilen yirmi kadın köleden biridir. Hernán’ın Aztek İmparatorluğunu fethetme hayali vardır ve Malintzin’in Yucatán Yarımadası‘nın iki ana dilini akıcı bir şekilde konuştuğunu fark etmesi, Cortés’i bu hayalini gerçekleştirmede bir adım öne geçirir.
Aztek İmparatorluğu’nun, Cortés tarafından, Malintzin’in tercümanlığı ve aracılığı sayesinde fethedildiği iddia edilmektedir. Malintzin’in kendi ülkesi dışında yabancı bir ülkeye yardım etmesi, çoğunluk tarafından ihanet olarak görülür. “La Malinche” takma adı, gün geçtikçe ihanet anlamına gelerek yerel halkına yardımcı olmayan Malintzin’i temsil etmeye başlar. Bu ihanet sembolü, Malintzin’i toplum tarafından kötü kadın rolünü benimseyen saf ve el değmemiş Madonna yerine Fahişe kadın tiplemesine sahip biri olarak algılanmasına iter. Köle olarak satılan Malintzin, ülkesine işlediği ihanetin yanında cinsel bir obje olmasıyla da Madonna-Fahişe Kompleksi’nde Fahişe temsilidir.
Evlilik dışında yaşanan cinsellik ve kölelik, evliliğin ve kutsal Bakire Ana figürünün eksikliğinden dolayı Malintzin’i vücutsal bir durak olarak algılanmasına sebep olur. İspanya’nın güçlenmesi için kullanılan hain, kirli, toplumun doğru bulmadığı ve reddettiği kadın La Malinche’nin, Cortes’e evlilik dışı bir çocuk bahşetmesi; temiz, merhametli anne figürü rolünde bulunmadığı kanısını derinleştirir. Toplum, La Malinche ve Fahişe arketipine sahip kadınları; saygı duyulmayan, kutsallıktan yoksun ve yuva kurulacak bir kadın olarak değil, “gecelik buluşmalar için uygun görülen bir kadın” olarak anar.
Aile ve Toplum Yapıları: Macho Kültürü

Erkeklerin güçlerini, otoriterlerini, bağımsızlıklarını ve cinsel olarak üstünlüklerini vurgulayan sosyal norm Macho kültürü, boşanma ve evlilik dışı ilişkilerde kadınlara kötü bakmakla kalmaz sadık ve erdemli anne Madonna rolüne sahip olmayan Fahişe arketipindeki kadınları aile ve toplumun dışında bırakarak dışlar.
Cinselliği kadınla ilişkilendirmeyi reddeden erkek egemen Macho kültürü, erkeğin işten eve geldiğinde hizmet eden eşi Madonna ve geceleri uğrayacağı, toplumda kabul görmeyen Fahişe rollerini net bir şekilde ayırır. Erkeğin hem Madonna’ya hem de Fahişe’ye ihtiyaç duymasını sağlayan Macho kültürünün bu çift standardı; erkeklerin cinsel gücünü, özgürlüğünü ve aile içindeki kontrolcülüğünü korurken kadınları katı ahlaki normlarla sınırlar. Kadın ya cinselliğini bastıramayıp Fahişe olmayı seçer ya da Macho kültürünün savunduğu gibi erkeğe hizmet eden, evde annelik ve ev işlerini üstlenen rolü benimseyerek kız çocuğuna Madonna’lığın yüceliğinden bahseder. (Franklin, 2021)
Müzik: Corrido

Kahramanlık, tarih ve toplumsal olaylara değinen ve Meksika Halk müziğinin önemli bir türü olan corrido, 19.yüzyılın sonlarında ve 20.yüzyılın başlarında Meksika Devrimi sırasında popüler hale gelir. Bu dönemde, corrido’lar; devrimci hareketler, savaşlar, kahramanlar, tarih ve toplumsal sorunlar hakkında hikayeler anlatmak için başvurulur. Kadınların da yer yer konu edildiği corrido müziğinde, toplumsal özgürlüğün kadınlar için söz konusu olmadığını gözlemleriz.
Erkek egemenliğini yücelten ve övgüyle bahseden müzik türü corrido, aynı zamanda kadınların toplumsal algısına da karar veren niteliktedir. Kadınlar bu müzik çeşidinde de, iki uçta tasvir edilir. İlki saf, masum Madonna; fedakar anneler veya sadık sevgililerdir. Bu tasvirde, kadınlar sadece pasifliğiyle övgü alır. Diğer bir tasvirde ise cinselliği ön planda, bağımsız Fahişe figürlü kadınların, tehlikeli ve baştan çıkarıcı olarak gösterilmesidir. (Herrera-Sobek, 1991)
Edebiyat ile Kültürün Kesişimi: Sandra Cisneros

Chicana, diğer adıyla Meksika kökenli Amerikalı yazar Sandra Cisneros; Chicana kadınlarının Amerika’da tecrübe ettikleri aidiyetsizliklerini, acılarını ve kötü kadın Fahişe arketipinde La Malinche ile temiz anne Madonna arketipinde Guadalupe Bakiresi figürlerinin kadınlara etkisini romanlarında tekrar ederek işler. Toplum tarafından kadınlara benimsetilen kötü kadın, iyi kadın ikililiğine karşı gelerek kadınların özgürlüğünü ve benliklerini savunur.
Sandra Cisneros, “Mango Sokağındaki Ev” ile “Bağıran Kadın Çayı” adlı eserlerinde; kadın karakterlerin toplumsal baskılarla ve içsel çatışmalarla mücadelesini derinlemesine işlerken aynı zamanda kadınların sesini duyurmaya, onlara güç kazandırmaya ve toplumun dayattığı Madonna ve Fahişe rolleriyle yeni kadın figürleri oluşturmaya çalışır.
Kaynakça:
Brownlee, Brooke. “The Psychology of the Madonna Whore Complex.” Modern Intimacy, 11 Aug. 2022
Chan, Katharine. “Madonna-Whore Complex: Definition, Effects on Men & Women’s Mental Health.” Verywell Mind, 12 July 2023
Franklin, Courtney. “The Impact of Machismo on Women.” UAB Institute for Human Rights Blog, 5 May 2021
Herrera-Sobek, María. “The Mexican Corrido: A Feminist Analysis.” Hispanic American Historical Review, vol. 71, no. 4, Nov. 1991, pp. 905-906, Duke University Press”
Life Story: Malintzin (La Malinche) (ca. 1500-1529).” Women & the American Story, New-York Historical Society
Cisneros, Sandra. The House on Mango Street. Vintage Books, 1991.
Cisneros, Sandra. “Woman Hollering Creek.” Woman Hollering Creek and Other Stories, Vintage Books, 1991, pp. 44-55
Petty, Leslie. “The ‘Dual’-ing Images of la Malinche and la Virgen de Guadalupe in Cisneros’s The House on Mango Street.” MELUS, vol. 25, no. 2, pp. 119-132.
Saldívar-Hull, Sonia. “Women Hollering: Transfronteriza Feminisms.” Cultural Studies, vol. 13, no. 2, 1999, pp. 251-262
Kapak görseli: medium.com