TRT’nin absürt komedi türündeki yeni dizisi Tutunamayanlar, yayınlanan iki bölümü ile dikkatleri üzerine çekti. Öncelikle söylemeliyiz ki; ismini ilk duyduğumuzda hepimizin aklına Oğuz Atay’ı, onun eserini getirse de, hatta Olric karakteri beklentisine soksa da, ne yazık ki dizinin Oğuz Atay’ın kitabıyla bir alakası yok.
Gelelim dizinin konusuna:
Tutunamayanlar dizisinde hayatı boyunca hiç çalışmayan ve çalışmayı da düşünmeyen Tarık’ın yine ümitsizce gittiği bir iş görüşmesinde, çok zenginken babasının iflas etmesi sonrası her şeyini kaybeden İrem ile tanışmasıyla olaylar başlıyor. Tarık İrem’e aşık oluyor ve kendi mahallesine davet ediyor. İrem, Tarık’ın mahallesinde kitap kafede çalışmaya başlıyor. İrem’i etkilemenin yolunun iş kurmaktan geçtiğini gören Tarık ise, mahallenin ilham perisi İlhan’dan yardım istiyor ama İlhan’ın kısa yoldan zengin olmak için verdiği her fikir eğlenceli olsa da sonunun hüsran olduğunu görüyoruz.
Dizinin konusuna sürpriz kaçıran vermeden genel hatlarıyla bu şekilde değinebiliriz. Fakat, bu yazıda asıl değinmeyi istediğimiz konu; oldukça büyük bir kitle tarafından çok fazla sevilen TRT’nin eski dizilerinden Leyla ile Mecnun ile Tutunamayanlar dizisinin benzerlikleri. Tutunamayanlar’ın henüz iki bölümünü izlesek de, dizinin ilk bölümünden Leyla ile Mecnun havası görmeye başlıyoruz. Üstelik bu benzerlikler oldukça paralel. Tabii ki, iki dizinin de absürt komedi dizisi olduğunu unutmadan bu benzerlikleri göz önünde tutmak gerekir. Eleştirel bir tavırdan ziyade, örtüşen yönleri ile bu benzerlikleri gelin inceleyelim:
Mecnun ve Tarık
Leyla ile Mecnun izleyicileri iyi bilir, Mecnun Çınar tam bir aylaktır. Çalışmayı sevmez, açık öğretimden okuduğu üniversiteyi bitirmeye çalışır. Genelde arkadaşlarıyla zaman geçirip çay içerler. Tabii bazen üzüme de düşerler. Annesiyle olan ilişkisini babası İskender ile olan ilişkisi kadar özümseyemesek de ebeveynleri Mecnun’un iş güç sahibi, nitelikli biri olmasını ister.
Tarık da aynı Mecnun gibi aylaklığı seviyor, sorumsuz ve düzensiz. Annesinin zoruyla sürekli iş görüşmelerine gidiyor. Bu görüşmelere kaçamak cevaplar veriyor, istekli olmayışından dolayı ve ortaya absürt diyaloglar geçen iş görüşmeleri çıkıyor. Henüz daha gözlemleyemesek de, Tarık’ın da arkadaşlarıyla zaman geçirmeyi sevmesi aşikar.
Ebevenyler demişken…
Mecnun’un annesi Pakize’nin niye gittiğini üç sezon boyunca bir türlü öğrenemesek de, dizi bittikten sonra Leyla ile Mecnun’un gerçek finalinin anlatıldığı videoda öğrenebilmiştik. Pakize ile Leyla ile Mecnun dizisinde öyle çok fazla bir bağ kurduğumuz söylenemez. Ailesini ve mahalleyi bırakıp gitmesi, hep soru işaretiyle hatırlamamıza neden oluyor. Mecnun böylelikle tek bir ebeveyni ile yaşantısını sürdürüyor.
Gelelim Tarık’ın annesine… Zaten ilk bölümü izlerken görür görmez “Aaa Pakize?!” tepkisini verdik. Cemile, oğlunun bir işe girmesi için çok istekli bir anne. Leyla ile Mecnun’da olduğu gibi burada da tek ebeveynli aile yapısını görüyoruz. Fakat burada da, baba rolünü göremiyoruz. Tarık, ablası ve annesinden oluşan bir aileden söz etmek mümkün. Leyla ile Mecnun’u düşündüğümüzde aile yapısında da çok bir fark göremediğimizi söyleyebiliriz.
Ak Sakallı Dede ve İlham Perisi İlhan
Ak sakallı dede, asasıyla istediği mistik dünyalara Mecnun ve çevresini götüren, iyiliği ve doğruluğu komik ama bazen de hayatın üzücü yönleriyle gösteren kendisini oldukça sevdiren bir karakterdi. Dizinin en başından beri olağanüstü özelliklerle olaylara dahil olup, olmazsa olmaz kişilerinden biri oldu.
Tutunamayanlar dizisinde de İlham Perisi, zamanda yolculuk yapıyor. Henüz iki kere bu yolculuklara şahit olmuş olsak da, bu yolculuklar hep edebiyatta yer edinen kişilere ziyaretlerden oluşuyor. İlham perisinin kanatları ve İç Anadolu ağzıyla konuşması tebessüm etmemizi sağlıyor. Zamanda yolculuk yaptırması ve mistik bir karakter olmasından dolayı aklımıza Ak Sakallı Dede’yi getiriyor böylelikle. Ayrıca geçmişe yapılan ziyaretler, Leyla ile Mecnun’daki İsmail Abi’nin geçmişteki soyuna/genlerine ziyaret etmesini de çağrıştırıyor diyebiliriz.
Erdal Bakkal ve Kitap Kafe
Leyla ile Mecnun dedik mi kuşkusuz akla ilk gelecek kişilerden ve yerlerden birisi Erdal Bakkal. Dizide oldukça fazla zamanın burada geçirildiğini hatta geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Mahalle havasını, dayanışma olgusunu fazlasıyla görebildiğimiz mekanlardan birisiydi dizide. Ekibimiz sık sık burada oturur, çay içer ve sohbet ederlerdi. Kimi zaman tatlı tatlı atışırlar kimi zaman da “Çay, Erdal Bakkal’da içilir.” söylemi tebessüm etmemize neden oluyordu.
Tutunamayanlar’da mahalledeki kitap kafenin sahibi Hikmet, hırsları ve para kazanma derdi olmayan, babacan birisi. Bu özelliğiyle Erdal Bakkal’dan ayrıldığını söylemek mümkün. Mekan olarak baktığımızda ise, burada da karakterlerimizin sık sık çay içmeye geldiğini görüyoruz. Mahalleden Eylem, Hikmet’in yanında çalışıyor. Leyla ile Mecnun’daki Kaan’ı aklımıza getirmiyor değil. Henüz karakterlerle ilgili bilgilerimiz ve tanışıklığımız olmadığı için kesin ve net tanımlamalar zor olsa da, benzerlik kurma açısından oldukça paralel diyebiliriz. Mahalle kültürünü ve dayanışmayı Tutunamayanlar dizisinde de görüyoruz. Hatta İrem’in bu kitap kafede işe girmesi, Hikmet’in ona babacan bir tavırla yardım eli uzatması da bu dayanışmanın bir parçası.
Diziyi mekansal olarak düşünmeye devam edersek, tıpkı Leyla ile Mecnun’da olduğu gibi bolca sahil sahneleri görüyoruz. Leyla ile Mecnun’a bu denli çağrıştıran unsurlardan birisi de bu.
Biraz da diğer karakterleri düşünelim…
Leyla ile Mecnun dizisinde şiir denilince aklımıza Yavuz gelir. Edebiyata yer etmiş dizeleri Yavuz’un sesiyle dinleriz sık sık, içimize işler. Tutunamayanlar dizisinde de Şair Lütfü karakteri diziye edebiyat yönüyle eşlik ediyor denilebilir.
Bunun haricinde, Leyla ile Mecnun’daki Arda karakterini ilk sezondan hatırlayalım. Arda, maddi durumu yerinde olan, Leyla’ya aşık, absürt bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.
Tutunamayanlar dizisinde ise, ablası Belgin’le birlikte yaşayan Yağız, çocukluğunda Tarık ve diğerlerinin kendini dışlaması nedeniyle mahalleliye fakirler gibi yaşadığını göstermeye çalışan birisi. Yağız’ın İrem’e karşı hissetmeye başladığı aşk Tarık’ın kendisinden daha da uzaklaşmasına neden olacağı aşikar. Bu noktada da Tarık ile Yağız arasındaki çatışmaların Mecnun ve Arda arasındaki çatışmalara benzeyebileceğini düşünebiliriz.
Genel olarak Tutunamayanlar dizisine baktığımızda, Leyla ile Mecnun dizisine benzerliklerinin olduğu aşikar. Daha ilk bölümlerden işsiz gençlere, merdiven altı şeklinde nitelendirebilecek apartman üniversitelere, sosyal medya ünlüleriyle ve işverenlerin tutumlarına, edebiyata verilen değere değinilmesi oldukça güzel. Türkiye’deki TV dizilerine bakıldığında absürt komedi dizilerinin yok denilecek kadar az olduğunu görüyoruz. Leyla ile Mecnun gibi olamaz, diye düşünenler illa ki olacaktır. Ancak zaten Leyla ile Mecnun gibi güzel bir dizi geçmişimizde var, neden yenilerine şans vermeyelim? Daha en başından benzerlikleri var diye bir köşeye atma düşüncesinin doğru olmadığını, zamanla kendi özgünlüğünü ve üslubunu bulacağı ümidi içerisinde izlemeye devam edeceğiz.