Necil Sabit, kırklı yaşlarında yaşamını tamamen değiştirmeyi amaçlayan ve bu uğurda her şeyi yapmayı göze almış olan bir insandır. Fakat kendi çıkar ve menfaatleri uğruna etrafını saran insanlar sebebiyle bu arzusunu bir türlü yerine getiremez. Bu yolda Necil Sabit’in yalnızca kendiyle değil etrafındaki insanlar ve onların bencillikleri ile de büyük bir savaş vermesi gerekmektedir. Mahmut Yesari bu eserinde hayatını sorgulayan bir adamın hikâyesini anlatmanın yanı sıra, aldığımız kararların yaşamımızı ne denli değiştirebileceğini gerçekçi bir düzlemde ortaya koymaktadır.

Mahmut Yesari‘nin kıymetli eseri Kalbimin Suçu‘ndan en etkileyici alıntıları sizler için derledik. Keyifli okumalar!
- “Seviyor sanmışım, aldanmışım. Çok defa ikimiz de birbirimizi sevmediğimiz hâlde seviyor görünmüşüz. Neden? Bilmiyorum! Bu bir oyun ki yıllarca bıkılmadan, usanmadan tekrar edilmiş. Daima oyuncular değişmiş, roller değişmiş, fakat oyun, gene hep aynı oyun…” (s.20)
- “Hepsinden hoşnut olarak mı ayrıldım? Biri beni kızdırmadı mı? Hatta beni gülünç bir duruma düşürmedi mi ? Biri olsun, bana acı vermedi mi? Azap çektirmedi mi? İşkence etmedi mi? Hepsinden ayrı yaralar aldım. Fakat hepsini affettim.!” (s.21)
- “Kalbimde, enginleri bile küçük gören bir genişlik, uçsuz bucaksız bir ferahlık var.” (s.50)
- “Şu veya bu sebeple rahatsız eden yok. Birçok tanıdıklar arasında vaziyet, tavır, hâl gözetmek yok. Yalan söylemek, yalandan gülmek, yalandan sevinmek, yalandan acımak, yalandan ilgilenmek mecburiyeti yok. Bir tüy gibi hafifim!” (s.50)
- “Alay et, fakat acıma.” (s.56)
- “Dün öldüğün, mahvolduğun, harap olduğun mahlûktan bugün kaçıyorsun. Evvelce sesini duymak için uykun kaçarken bugün kulaklarında bıraktığı akislerden kaçıyorsun. Ne iğrenç mahlûklarız!” (s.63)
- “Bu gibi ayrılma, barışma sahnelerinden usanç geldi, anlıyor musun ? Dinleneceğim. Hiç, hiçbir şeyle uğraşmak istemiyorum. Şöyle birkaç gün vücudumu, kafamı dinlendireceğim.” (s.68)
- “Siz akrabalarınızı sevmezsiniz ki… Onlardan bucak bucak kaçarsınız. Ama biz arsız gönüllüyüz, her gelişimizde sizi sorarız.” (s.88)
- “Zaten bütün akılda olmayan aksilikler gelir beni bulur, bana çatar.” (s.91)
- “Kaçmak gülünç. Hangisi duysa kendi için sanacak. Bundan da kendi lehine manalar çıkaracak. Bak hâlâ bana karşı zaafı var yüzümü görünce dayanamayacak, kaçıyor diyecektir.” (s.93)
- “Merak ediyordu. Acaba herkes de kendisi gibi miydi ?” (s.94)
- “Bir bakış, bir kahkaha, bir kırıtma bazen gönül çeler.” (s.111)
- “Aile hayatı denilen huzur ve düzen yolu, program dâhilinde yaşayış sen ve ben mizaçta insanların harcı değil.” (s.125)
- “Sus…Bütün ümitlerimi kırıyorsun.” (s.127)
- “Leyleklerin yuva hakkındaki fikirleri senden çok kuvvetlidir. Haftalarca uğraştın, karıncalar gibi yuvana eşya taşıdın. Fakat hiç dikkat etmedin mi? Karıncalar kışlık yiyeceklerini yazdan hazırlarlar.” (s.130)
- “Seni üzgün zamanında yalnız bırakamam. Şu var ki hakikati bütün acılığı ile görmelisin. Görmen ve bilmen lazım.” (s.130)
- “Kibar insanların dedikoduları, mahalle karılarınınkinden daha sessiz, gürültüsüz, daha terbiyeli lakin daha çok zehirlidir.” (s.131)
- “Tercih kadınların cehennemidir. Sevdikleri değil, nefret ettikleri bir erkeğin bile başka bir kadını tercih etmesine tahammül edemezler.” (s.150)
- “Demek ki hayatta bazı saadetler var ki, kendi felaketi pahasına dahi olsa, insan zevkle, hazla minnetle karşılıyordur.” (s.163)
- “…beyninin içinde ateşten kurtların kaynaşmaya, kıvır kıvır kıvranmaya başladığını duyuyordu. Galiba yavaş yavaş çıldırıyordu.” (s.168)
- “Fakat bu sahte tebessüm, kalbindeki sızıların çok acı çok hazin bir aksiydi. Kalbi keskin bir ustura ucuyla deliniyor, deliniyordu.” (s.171)
- “Bir sigara yaktı, odada gezindi. Bir kitap aldı okumayı denedi. Hepsi boşuna, nafileydi.” (s.185)
- “Yumuşak davranıyorsun, çok yumuşak davranıyorsun. Bunca yıldır bu yadigârlarla düşer kalkarsın, hâlâ mı öğrenemedin? Hâlâ mı, onların ne mal, ne matah olduklarını anlayamadın? Nezaketten anlamazlar. Laf, mantık onlara vız gelir.” (s.187)
- “Beni çıldırtmak için söz birliği etmişler galiba.” (s.188)
- “Sen ne kadar gayret edersen et, yolunu kesiyorlar yavrum… Bak, serbestçe yürüyebiliyor musun?” (s.191)
- “…aczini, miskinliğini itiraf eden erkeklerden korkmak lazımdır.” (s.201)
- “Mazideki hataları düzelteyim derken öyle karıştırmış, çığırından çıkartmıştı ki tekrar düzelmesi ümidi, ihtimali kalmamış gibiydi.” (s.205)
- “Başımı dinleyeceğim, vücudumu dinleyeceğim, yorgun sinirlerimin istirahate ihtiyacı var dedin ve bu karar, seni avare, serseri etti.” (s.207)
- “Ben biraz sezer, öğrenir, bu hayatın sırrına erer gibi oldum, fakat sen daha emeklemiyorsun bile.” (s.209)
- “Hayale dalmaya, düşünmeye korkuyordu. Bir şeyi düşünmek için görünür bir ümit olması lazımdı.” (s.213)
- “Buna sebep ne biliyor musun? Çünkü sen etrafınla meşgul olmadın. Kimsenin iyiliğinde, fenalığında, girdisinde, çıktısında değilsin. İşte senin ve benim bu kayıtsızlığımızı, bu, alakasızlığımızı affetmiyorlar. Dedikodu yapmıyorsun. Demek ki korkulacak, çekinilecek bir adam değilsin. O hâlde hücuma, tazibe en müstahak adam da sensin.” (s.217)
- “Serserilik ettikçe, kendi kendime uzun etme, bunlar da geçer. Bir gün gelecek, evleneceksin. O vakit bol bol, istediğinden fazla dinlenirsin, diyordum. Maalesef bu ümit, kalbimin yıllardan beri aşinası olan bu yegâne teselli de mahvoldu.” (s.218)
- “Bir şeye iman ettim, hayatın hangi yolundan yürüyecek olsak, sırtımıza aynı zahmet, aynı zorluk binecek, yalnız şekil değişiyor.” (s.246)
Kaynakça
Yesari, Mahmut. Kalbimin Suçu. İstanbul: Karbon Kitaplar, 2021.