Matematiğin İllüzyonuyla Aklınızda Paradokslar Yaratacak Sanatçı: M.C. Escher

spot_img

Sanat ve sanatçı arasındaki bağı anlatabilecek onlarca kelime vardır. Bunlardan biri ilhamdır diyebiliriz. Sanatçı sanata dair olanı yaratabilmek ve bulabilmek için çok farklı şeylerden ilham alarak yaratıcı gücünü ortaya çıkarır. Bazı sanatçılar doğadan, bazıları toplumdan ilham alabilir. Hem biçimsel farklılıklardan hem de ele alış ve sanatçılar arası gözlem farklılıklarından sanat akımları doğmuştur.

M.C. Escher da ilhamını matematikten ve daha çok onun bir alanı olan simetriden almıştır. Bir sanatçının ilham alacağı ya da yaratıcılığını kazanması belli deneyimlerin ürünü olarak ortaya çıkabilir. Yaşadığı şehir, karşılaştığı kişiler, yaşadığı dönemin toplumsal ve tarihi dokusu deneyimlerini şekillendirmiş olabilir. O halde sanatçımızın hayatını kısaca ele alarak, varsayımlarımızın ne ölçüde doğru olabileceğini yordayabiliriz. Bu sayede  onun baskı ressamları ve matematikçiler için bir ekol haline nasıl geldiğini de anlama şansı elde ederiz.

Hayatı    

“Bilim eğitiminden yoksun olmama rağmen, kendimi sanatçı arkadaşlarımdan daha çok matematikçilere yakın hissettim”. M.C. Escher

Bağlılık Bandı 1956

1898 yılında Hollanda’da doğan sanatçının okul hayatı pek de parlak değildi. Hem ressam hem de grafik sanatçısı olarak bilinen M.C. Escher, okul hayatını grafik üzerine  yönlendirerek devam etti. Bu kararı almasında çizimlerini gösterdiği grafik öğretmeni Samuel Jessurun De Mesquita yönlendirici olmuştur. Öyle ki, De Mesquita, Escher’e, bildiği bütün ahşap baskı tekniklerini öğretmiştir. Çalışması için bir mekan sağlamış ve yeteneklerinin gelişmesi için onu elinden geldiği kadar desteklemiştir.

Escher, grafik bölümünden mezun olduktan sonra İtalya’ya giderek burada birçok çizim yaptı. 1922’de gerçekleştirdiği  birkaç yıllık İspanya gezisi ardından tekrar İtalya’ya döndü. 1924 yılında hayatını birleştirdiği Jetta Umiker ile Roma’da uzun yıllar yaşadı.  Escher’in  eşini  resmettiği eserlerinden biri:

İtalya, sanatçının eserlerinde oldukça iz barındıran ve sanat hayatını etkileyen bir ülke olmuştur. Ne var ki, 1935 yılında yükselen faşist hareket nedeniyle ailesiyle birlikte İsviçre’ye taşınmak durumunda kaldı. Çok sevdikleri İtalya gibi İsviçre’yi sevemeyen aile, Akdeniz seyahatlerine çıktı. Bu geziler sanatçıyı ve eserleri  etkiledi. Akdeniz gezisi sonrasında Alhambra’yı ikinci ziyaretinde, Alhambra Sarayı’nın kendisi üzerindeki etkisini “gördüğüm en zengin ilham kaynağı”  ifadesini kullanarak belirtmiştir.

El Hamra Sarayı Granadaİspanya

1937 yılında kardeşi Berend, onu matematiğe yönlendirdi ve Escher’i matematikle tanıştıran kişi oldu. Yaşamı boyunca pek çok kez ikamet değiştirmek zorunda kalan sanatçı, bu kez de 1937’nin sonlarına doğru ailesiyle Belçika’ya taşındı. Ancak, 1941’de Alman işgali yüzünden ailesiyle beraber Belçika’dan Hollanda’ya kaçmak zorunda kaldı.

1950’lerin ortalarında ilgisi, sonsuzluğun tasvirine kaydı. Bu ilgiyi 2 boyutlu düzlemlerde tasvir etti. Daha sonra 1958’de tanıştığı Coxeter‘in çalışmaları Escher’in birçok eserine ilham kaynağı oldu. Onun bir makalesinde ele aldığı ve makaledeki şekillerde kullandığı hiperbolik “mozaik benzeri şekillere” (tesselation) ait kurallardan etkilendi. Bu kuralları temel alan çalışmalarından biri olan“Çember Sınırı I” eserini yaptıktan sonra Coxeter’e teşekkürlerini, çalışmasının bir kopyasını göndererek  gösterdi. Bu yıllarda 2 boyutlu ve 3 boyutlu öğeleri aynı anda içeren birçok çalışmaya imza attı. Sanata farklı bir yaklaşım getiren Escher büyük bir üne kavuştu. Escher, 1972 yılının 27 Mart günü vefat etti.

Circle Limit I

Escher yaşamı boyunca 448 litografi ve 2000’in üzerinde çizim yapmıştır. Eserleri beş ana dönemde incelenebilir.

Beş Dönem

Erken dönem çalışmaları diyebileceğimiz 1925’e kadar olan çalışmalar ilerleyen dönemdeki eserler için ipucu vermekle beraber perspektif açısından daha basit ve ilksel  olarak yorumlanabilir.

1925’ten 1935’e doğru eserler daha karmaşık bir biçimde ele alınmıştır. Sanatçının tanınmasında önemli bazı baskı ve litografi çalışmaları bu zaman diliminde ortaya çıkmıştır. 1928 olarak bilinen oluşturulma yılı ile Tower of Babel isimli çalışma:

1941’e kadar olan, İsviçre ve Belçika’da yaptığı eserleri başka bir dönem oluşturur.  Bu döneme damgasını vuran eserleri daha sonraları çok ünlenecek olan simetrik çalışmalarıdır. Aynı zamanda bu dönemde yaptığı eserleri incelendiğinde şu kanıya varılabilir: Escher, Belçika ve İsviçre’den daha çok Akdeniz seyahatlerinden etkilenmiş ve bu etkilenişini eserlerine bir şekilde yansıtmıştır. Bu dönemde yaptığı ünlü eserlere şu örnekler verilebilir; Metamorphosis I (1937), Day and Night (1938), Sky and Water I (1938) ve Metamorphosis II (1940).

Day and Night 1938

1954’e kadar, Hollanda’da geçirdiği bir sonraki dönemde güçlü 3 boyutlu eserler de yapmıştır. Bu dönemdeki eserlerin bir kısmında 2 boyutlu ve 3 boyutlu ögelerin bir arada kusursuz bir biçimde bağlantılı olarak bulunduğu görülür. İki boyutu bir arada kullanabilmesi sanatında imzası olabilecek güçlü izlerin ona atfedilmesine neden olmuştur. Ayrıca bu dönem,  sonsuzluk kavramı üzerine ilk  eserlerini  verdiği bir dönem de olmuştur. Bu dönemdeki bazı ünlü eserleri şunlardır: Reptiles (1943), Up and Down (1947), Drawing Hands (1948), House of Stairs (1951) ve belki de gelmiş geçmiş en ünlü eseri olan Relativity (1953).

Relativite

1972’deki ölümüne kadar olan son döneminde ününün zirvesindedir. Pek çok sanatçı gibi yılların birikimiyle oluşturduğu sanatçı kimliği ve kendine özgü tarzı bu ünün oluşmasını haklı kılar. Bu dönemde yaptığı eserler hayatı boyunca yaptığı belki de en kompleks ve en başarılı eserlerdir. Bu eserler arasına, Convex and Concave (1955), Rind (1955), Bond of Union (1956), Waterfall (1961), Moebius Strip II (1963), Metamorphosis III (1967-1968) ve en son eseri olan Snakes (1969) gösterilebilir.

Snakes 1969

Escher’ın Sanatını Kavramlarla Açıklamak

Matematik

Sanatçı matematikle bir şeyler yaratma kaygısını taşımıyordu. Onun ilgisi ve hayal gücü matematik tarafından kurgulanıyordu. Matematiğin sağlayabileceği pek çok şeyin farkında olan sanatçı;  illüzyonu, simetriyi, fraktalı, yansıtmayı, optiği ve geometriyi eserlerinde  matematikten alabileceği tüm verimi kullanarak işledi.

Still Life and Street Natürmort ve Sokak 1937

Düzlemi Bölmek

1958’de “Düzlemin Düzenli Bölümlendirilmesi” adlı eserini yayınladı, bu eserinde matematik ile ilgili söylediği ifadeler:

        “Matematiksel çerçevede, düzlemin düzenli bölümlendirilmesi teorik olarak tartışılmaktadır. …Bunun anlamı, düzlemin düzenli bölümlendirilmesinin tamamen matematiksel bir sorun olması mıdır? Benim fikrime göre, değildir. [Matematikçiler] Geniş bir alana açılan bir kapıya sahipler; fakat kendileri bu kapıdan geçmediler. Doğalarının bir gereği olarak, arkasında uzanan bahçeden daha çok, kapının açık olup olmaması ile ilgilendiler.”  

Belirlenen birkaç motifin birbirinin üzerine gelmeden ve aralarında boşluk kalmadan  düzlemi doldurabilmesi için yaptığı tasarımları da olan sanatçı; genellikle hayvan figürlerini bu teknikte kullanmayı tercih etmiştir. Bu teknikle ele aldığı ve  hiperbolik düzlem kullandığı Circle Limit (Çember Limiti) serisi vardır. Hiperbolik düzlem Öklid olmayan geometrilere örnek olarak Poincare tarafından geliştirilmiştir. Poincare hipotezi etrafında incelenir.

Metamorfozlar

Doğadaki  değişim,  başkalaşım anlamına gelen metamorfozlar; sanatçının eserlerinde düzlemdeki düzenliliği bozmadan sürekli deforme edilen şekiller birbirine dönüştürülerek verilmiştir. Öyle ki, gecenin gündüze veya balıkların kuşlara dönüştüğü pek çok eseri görmek mümkündür. Yüzey ve figürler birbirine karışmaz, figürler arası bir dönüşüm görülür.

Gökyüzü ve Su 1938

Paradokslar

M.C.  Escher’in eserlerinde dikkat çeken bir diğer nokta da döngüsel hareketliliktir. Nesneler arasındaki sonsuzluk ilişkisi yukarı ve aşağı yönleri etrafında kurgulanmıştır. Bu sayede bir  paradoksun içinde hissettiren çizimler ortaya çıkar.

Up and Down Yukarı Aşağı 1947
Başka Bir Dünya
Baskı Galerisi 1956

Sanatçının matematik ile kurgulanmış eserlerini gören pek çok sanatseverin görsel hafızasına bu eserlerin akıcılığı ve güçlü yapısı kazınacaktır. Sanatçı, matematikçiler üzerinde de eserlerine yönelik bir çekim atmosferi yaratmıştır. Öyle ki, eserleri pek çok matematikçi tarafından tartışılmaya ve incelenmeye değer görülmüştür.

Sanatçının diğer birkaç eseri ile sizi baş başa bırakıyoruz:

Balcony Balkon 1945
Reptiles Sürüngenler 1943
Su Birikintisi 1952
Dokulu Kağıt Üzeri Litograf
Üç Dünya 1955
Dokulu Kağıt Üzeri Litograf

KAYNAKÇA:

https://www.herkesebilimteknoloji.com/slider/unlu-ressam-escher-resmin-de-matematikcisi

https://www.istanbulsanatevi.com/category/sanatcilar/soyadi-e/escher-mc/

http://elyad.baskent.edu.tr/pivolka/pivolka05-ek.pdf

 

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

5 Farklı Sebeple Neden Yaşlı Adam ve Deniz Okumalıyız?

Yaşlı Adam ve Deniz, mücadelenin değerini ve kaybetmenin içinde de bir başarı ve onur olduğunu dile getiren zamansız bir hikayedir.

Türk Mitolojisinde Kartal Figürü

Kartal, Türk mitolojisinde önemli bir yere sahip hayvan figürüdür. Destanlara ve efsanelere konuk olarak hükümdarlık alametine dönüşmüştür.

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.