Hachiko umudunu asla yitirmeyen ve sahibine en sadık köpeklerden biriydi. Sahibi her zaman Hachiko’nun Japonya’nın en akıllı ve en iyi köpeği olduğunu düşünür ve onu her zaman: ‘’Ne kadar iyi bir köpeksin, ne kadar iyisin, Hachi, sen Japonya’daki en iyi köpeksin.’’ diye severdi. Kitabımız gerçek hayatta esinlenilmiş ve bazı yerleri değiştirilerek yazılmış. Okurken özellikle hayvanseverlerin ağlayacağına emin olduğum bir kitap.
Kitaptan bahsedecek olursak her şey 1924 yılının ocak ayında başlıyor. 1924 yılında Profesör Eizaburo Ueno üç aylık sevimli bir Akita yavrusu sahipleniyor. Tabii ki profesörün, ona sonsuza dek sadık kalacak bir köpek sahiplendiğinden haberi olmuyor. Profesör bu sevimli Akita yavrusuna Hachi (Japoncada sekiz anlamına geliyor.) adını veriyor. Profesör, Hachi ile çok yakın bir bağ kuruyor. O kadar yakın oluyorlar ki Hachi artık her gün Profesör ile birlikte tren istasyonuna gidip onu trene binene kadar beklemektedir. Ancak daha sonra ise evine gidip Profesörün dönüş saatinde geri dönmektedir. İşte bu yüzden Profesör hep onu en sadık köpek olarak görmektedir.
‘’Profesör ve Hachi, baharda kiraz çiçekleri açtığında; yazın yağmurlar başladığında tren istasyonuna birlikte yürürlerdi. Sonbaharda yapraklar renk değiştirdiğinde; kışın karlar düşmeye başladığında da birlikte yürürlerdi.’’
Akitalar, önemli bir olay olmadığı takdirde havlamazlar ve çoğu zaman sessiz dururlar. Hachi de bir Akita olduğundan bu özellik onda da var tabii ki. Hachi sahibinin her dediğini kolayca anlayıp yapan bir köpektir, tek bir şey dışında: havlamak. Profesör Ueno Hachi’ye birçok kez havlama emri verse de Hachi hiçbir zaman havlamaz. Ancak uzun zaman sonra, artık Hachi yetişkin bir köpek olduğu zaman Hachi bir sabah Profesör Ueno’ya tren istasyonundayken havlamaya başlar. Profesör Ueno onun havlamasını dinlemek istemektedir fakat işe gitmesi gerekmetedir. Hachi o gün Profesör Ueno gelmeden 5 dakika önce yine tren istasyonuna sahibini karşılamaya gelir. Ancak her zaman gelen ilk trenden inen Profesör Ueno olmasına rağmen o gün Profesör trende inmez ve Hachi orada akşama kadar sahibini bekler , gelen her trene umut dolu gözlerle bakar ama Profesör o trenlerin hiçbirinden çıkmaz. Hachi’nin yanında tren istasyon müdürü (Profesörün arkadaşı aynı zamanda) ve Profesörün tren istasyonundayken tanıştığı Yasuo (uzun yıllardır birbirlerini tanımaktadırlar, Yasuo daha ilkokul çağlarındayken) ve annesi Bayan Takahashi Profesör Ueno’yu son tren gelene kadar beklerler. Profesör o gün eve dönmez, ertesi gün de dönmez. Artık Yasuo, annesi ve istasyon müdürü ne olduğunu anlamıştır. Ancak garip bir şey olmuştur, Hachi belki durumun farkındadır ama aylar yıllar geçse bile umutla her gelen trene bakıp sahibini beklemektedir.
‘’Günler geçti, aylar geçti, yıllar geçti, Hachiko platformda beklemeye, oturmaya devam etti. Hiçbir şey onu saat üç trenini beklemekten alıkoyamazmış gibi görünüyordu.’’
Hachi ömrünün son anlarına kadar Profesör Ueno’yu bekledi, hatta Hachi bu umutla bekleyişinden dolayı gazetelere bile çıktı. Ülkenin dört bir yanından insanlar onu görmeye geldi ve Japonların saygı ve sevgi eki anlamına gelen ‘’-ko’’ eki, Hachi’nin ismine eklendi, heykeli yapıldı.
Kitabımızın üslubuna gelirsek yazar bana göre olayları çok hızlı geçmiş ve asıl olayları çabuk bir şekilde geçmiş. Olayları atlarken masallardaki gibi tekerlemeye benzer sözler yazıp geçmiş. Uzun cümlelerden kaçınmış ve genelde sade bir dil kullanmış. Ayrıca kitaba kurgu karakterler de eklemiş (Yasuo ve ailesi). Hachiko kitabı yaşanmış bir olay ve beni en çok etkileyen olaylardan biridir. Bence herkes bu kitabı okuyup hayvanların da duyguları olduğunu anlamalı…
‘’ Hachiko bize birçok şey öğretti. Hachiko bize hiçbir zaman vazgeçmemeyi öğretti. Bize sadakati ve bağlılığı öğretti. Ama hepsinden öte, Hachikonbize arkadaşlığın gerçek anlamını öğretti.’’