Çağlar boyu süregelen, anlatılan ve okunan birçok mit arasında en bilinen mitlerden biridir Narcissus. Özsevgi, farklılaşma ve dönüşüm olguları ile çok katmanlı mesajlar taşır. Üzerinde sıklıkla durulan ve irdelenen bu mit aynı zamanda psikoloji alanında bulunan Narsisizm kişilik bozukluğuna da adını vermiştir. Diğer yandan nergis çiçeğine de adını veren bu mit, birçok alanda olduğu gibi sanat tarihinde de farklı biçemler ile çeşitli eserlere konu olmuştur. Genel olarak eserlerde betimlenen Narcissus’un ‘ben’ ve ‘öteki’ arasındaki başkalaşmayı temsil ettiği görülür. Kimlik ve cinsiyet, hakikat ve temsil de bu eserlerde Narcissus’un tasvirini niteleyen diğer kavramlardır. Eserleri incelemeye geçmeden önce bu meşhur miti kısaca hatırlayalım.
Geniş bir coğrafyada bilindiği için çeşitli versiyonları bulunan bu mitin, şiirsel bir üslupla anlatılan Ovid’in ‘Methamorphoses’ eserinde yer alan versiyonuna yer vereceğiz.
Bir Su Perisi ve Nehir Tanrısı’nın oğlu olan Narcissus için kendi suretini görmediği sürece uzun ve sağlıklı bir yaşamı olacağına dair kehanette bulunulur. Yıllarca yüzünü görmezken, etkileyici güzelliği ile herkes tarafından dikkat çeken Narcissus, karşısına çıkan herkesi reddeder. Bu genç çoğunluk tarafından bir arzu nesnesine dönüşmüşken, onun aşkından kahrolan Echo’nun kötücül bir dileği İntikam Tanrıçası Nemesis tarafından kabul edilir. Bunun üzerine sıcak bir günde nehir kenarına su içmek için eğilen Narcissus, kendi yansımasını görür. Kendisine aşık olur ve gözlerini yansımasından bir türlü ayıramaz. Orada öylece kalan genç, gitgide hissiyatını kaybeder ve ölüme kucak açar. Ölümü üzerine bulunduğu yere kök salar ve orada bir nergis çiçeği doğar.
Ovid’in bu miti eserinde dile getirmesinin, Avrupa resim sanatında bu mitin resmedilmesi için önemli bir etkisi vardır. Caravaggio, Poussin, Waterhouse, Turner, Dalí gibi birçok sanatçı bu mite eserlerinde yer vermiştir. Sonuç olarak bu mit üzerinden ortaya farklı perspektiflerden bakabileceğimiz ve üzerine düşünebileceğimiz bir çeşitlilik zinciri doğmuştur.
Bu çeşitlilik zincirinin başını çeken eserlere bakacak olursak, bu eserlerin Ovid’in meşhur anlatımından önce resmedildiğini görebiliriz.
Narcissus, Octavius Quartio EviPompei duvar resimleri örneklerinden biri olarak bilinen bu eser, en eski örneklerdendir. Meşhur Ovid anlatımından önce resmedilmesine rağmen büyük ve detaylı bir temsil zenginliğine sahiptir. Hakkında çok detaylı bilgiler bulunmayan bu eser, Yunan mitolojisinden gelen bir anlatıma dayalı olarak ve kulaktan dolma bilgiler ile yerel sanatçılar tarafından resmedilmiştir.
Nicolas Poussin, Echo ve Narcissus (1630)Louvre müzesinde yer alan bu eser, Fransız ressam Poussin’e aittir. Mitoloji ve felsefeyle yoğun bir şekilde ilgilenen Poussin, döneminin ressamları gibi iletmek istediği mesajı, resmin biçemiyle uyumlu hale getirmeye özen göstermiştir. Poussin, Ovid’in Narcissus anlatımını titizlikle inceler ve Echo’yu da tasvirine dahil ederek miti kendi yorumuyla tuvale döker. Tutter, bu tablo üzerinden Ovid’in insanın ruhuna baktığı gibi başka hiçbir ressamın Poussin kadar Narcissus’a derin bir şekilde bakmadığını ifade eder (Tutter, 2014:6-7). Eseri kısaca inceleyecek olursak, Narcissus’un daha çok kadınsı bir şekilde gösterildiğini ve nergis çiçeğine dönüşümünün betimlendiğini ifade edebiliriz. Arkada kayaların arasında ise Echo bulunmaktadır. Her ikisinin de yoğun olarak hissettikleri tutku sebebiyle yaşadıkları dönüşüm burada tasvir edilir; Narcissus bir çiçeğe dönüşürken, Echo ise bir kayaya dönüşecektir.
Caravaggio di Merisi, Narcissus (1597)Diğer birçok eser gibi Caravaggio’nun bu eseri de Ovid’in anlatımından esinlenilerek oluşturulmuştur. Bu eser o zamana dek resmedilen Narcissus biçemlerinden çok daha farklıdır. Eserde Narcissus’un yüzü belirgin bir şekilde resmedilir ve yansıması aracılığıyla bu görüntü bir bütünlük algısı ile tüm tabloyu kaplar. Tutkusu ile tükenen Narcissus’un hikayesi ile oldukça bağdaşan bu eser, karanlık bir havaya sahiptir ve melankolik bir izlenim yaratır. Bu eser üzerine sanat eleştirmeni Stigliani, Narkissos hikayesinin “kendisini çok sevenlerin mutsuz sonunu” açıkça gösterdiğini ifade eder (Sohm, 2002:463). Caravaggio’nun resimde baskın olarak bir figürü işlemesi ve mitte yer alan doğa unsurları gibi unsurlara yer vermemesi de döneminin tartışılan bir konusu olmuştur. Tamamen “ben” üzerine işlenen bu eserde, Caravaggio’nun bir nevi kendini resmettiği de düşünülmüştür. Bu düşünce, Kemp’in “her ressam aslında biraz da kendisini boyar” ifadesi ile örtüşür (Kemp, 1976:1).
Gustave Moreau, Narcissus (1890)Sembolizm akımının önemli isimlerinden biri olan Moreau, Narcissus’u betimleyen bu eserinde döneminin tipik mitolojik karakter betimlemelerini yansıtır. Karakterler başını kendi bedenine yönelten erkeksi bir bakışla resmedilirken, vücutlarına kadınsı kıvrımlar hakim olacak şekilde betimlenmiştir. Moreau’nun bu eserine baktığımızda da aynı tasvirleri görebiliriz. Narcissus burada baskın olarak bir figür halinde değil, duygu yoğunluklu ve çocuksu tarafı ile resmedilir. Moreau, Narcissus üzerine yaptığı başka eserlerde de onu daha kıvrımlı, uzun saçlı ve dolgun kalçalı olarak resmeder. Mitte belirtildiği gibi bir arzu nesnesi olarak betimler. Eserlerinde dikkat çeken bir diğer detay ise figürün cinsel organını gizlemesi ve çift cinsiyet özellikleri kullanmasıdır. Bu yorumları ile eserlerde figür gelişiminde önemli yeniliklerin yaşanmasına öncü olmuştur (Germ, 2012:102).
John William Waterhouse, Echo ve Narcissus (1903)Sembolizm öncesi Narcissus betimlemeleri tek bir figür olarak Narcissus üzerine yoğunlaşırken, sembolizm sonrasında doğa unsurları ve Echo figürü gibi detaylarda eklenmiştir. Bu detayların örneklerini taşıyan eserlerden biri de Waterhouse’a aittir. Sanatçı, eserinde Narcissus’un kendine olan hayranlığı ve Echo’nun ona olan hayranlığı arasındaki üzücü detaya dikkat çeker. Echo, nergisler arasından Narcissus’a bakarken, Narcissus yansımasından gözünü alamamaktadır. Mit üzerinde baskın olan tutku kavramı bu eserde de yoğun bir şekilde hissedilir. Resmin arka planında yumuşak bir şekilde tasvir edilen doğa, baskın olan tutku izlenimini daha çok ön plana çıkarır.
Salvador Dali, Narcissus’un Dönüşümü (1937)Narsisizm teorisi psikoloji alanında tam olarak hakim olmadan önce, Freud bu miti bastırılmış dürtülerimizi ve isteklerimizi ifade etmek için cinsel gelişim kuramına dahil eder. Bu gelişme üzerine modern dönemde mit, daha farklı biçemlerde ele alınmaya başlanır (Mallen, 2015:1). Bu değişimin örneklerinden biri Salvador Dali’ye ait bu eserdir. Dali, aynı zamanda Freud hayranıdır ve Freud’un psikanalitik kuramı ile meç ettiği bu mit onun için oldukça önemlidir.
İlk bakışta başını dizine koymuş ve acınası bir şekilde duran bir Narcissus varmış gibi görünse de, kasvetli bir havaya sahip bu tabloda yan yana duran iki el bulunmaktadır. Bir el parmak ucunda yumurta çatlamasıyla açan bir nergis çiçeği gösterir ve doğumu temsil eder. Diğer el ise parmak ucunda solmuş bir nergis çiçeği bulundurur, ki bu da ölümü temsil eder. Dali, eserinde sadece mit üzerine yoğunlaşmaz, eser sanatçının kendi yaşamından izler taşır. Kendisini Narcissus figürü olarak nergis çiçeğini ise ilhamı ve umudu olan eşi Gala olarak sembolize eder.
Eser üzerine yapılan bir diğer yorumlama ise ellerin özdeşleşmeyi simgelediği üzerinedir. İmgenin birbirimizi tamamlamak için gerekli olan ancak asla birleşemeyeceğimiz “öteki” bir kavram olarak betimlendiği ifade edilir (Uçar, 2019). Dali aynı zamanda bu eser üzerine bir şiir de yazmıştır. Ancak eserinde olduğu gibi şiirinde de gizemli bir hava vardır. Belirsizlikler hakimdir ve kişisel yorumlara açık bırakılmıştır.
Narcissus miti, tablolarda farklı şekillerde tasvir edilmiştir ve hayat bulmuştur. Bu tasvirlerin hepsi onu yaratan sanatçının izlerini taşır, onun düşüncelerini ve bilinçaltının kırıntılarını taşır. Bu durum, sanatçının kendini ifade etme isteğinden ve kendini yansıtma isteğinden gelebilir. Bir nevi, her sanatçı kendi içindeki Narcissus’u resmetmiştir. Ancak Narcissus, kendi resmini kendine özgü bir şekilde suya bırakmıştır. Bu ifade üzerine Alberti şöyle der: “Narcissus bir ressamdı çünkü görüntüsünü, baktığı su yüzeyinde resmetti” (Alberti 1991:61).
Kaynak:
Tunç, M. (2019). Narkissos Mitinin Görsel Sanatlara Yansıması, SDÜ ART-E Güzel Sanatlar Fakültesi Sanat Dergisi, 23, ss. 271- 284
https://www.matematiksel.org/sanatin-deli-dahisi-salvador-dali-ve-narcissusun-metamorfozu/