Nazım Hikmet’in Yatar Bursa Kalesinde isimli kitabında 1929-1951 yılları arasında yazdığı, ama sağlığında yayımlanan kitaplarında olmayan şiirleri yer almaktadır. Toplumcu gerçekçi şiirin en önemli temsilcisi olan Nazım’ın kitabında, eşi Piraye ile olan mektuplarına da yer verilmiştir. Biz de kitaptan bazı dizeleri sizler için derledik, keyifli okumalar diliyoruz!
- “Sen istersen
Okuma, anlama bizi
Yağsız bir şaft yatağı gibi yanan kalbimizi
Biz haykıralım
Sen kes sesini
Açtık yeni sanatın 4’üncü vitesini
Coşuyoruz artık
Şiirimiz bizim
Konstrüktivizm.” (sf.12) - “Artık bir daha
bir kahkaha
gibi gülmeyecek gözünüzde gözümüz.” (sf.13) - “Minnetim ve borçluluğum yalnız sana kalsın.
İyi günlerimde benim unuttuğum insan eli
Nasılsın?” (sf.15) - “Elbette ben
böyle demirlerle bölünmeyen
aya
kavgaya
ve sana kavuşacağım
günün birinde…” (sf.16) - “Görünmeyen kuşlar gibi aşarak
dağı, denizi,
yalnız hatıralar
bağlıyor bizi…” (sf.18) - “Yüküm ağır değil:
bir kitap
bir resim
bir defter.
Gidelim
kardeşim
gidelim;
dünya dolaşmağa değer!” (sf.26) - “Biliyorum,
ne kadar büyük, ne kadar güzel şey varsa,
insanoğulları daha ne kadar büyük
ne kadar güzel şey yaratacaklarsa,
yani o korkunç hasreti, daüssılası içimin
güzel gözlerindedir” (sf.32) - “Ve onlar
karanlık uykularından uyanıp
birdenbire anladılar ki
bir büyük kavgada bir büyük dünya vardır.
Ve kendileri kendi yüreklerini yiyen
tilkiler ve çakallardır.” (sf.51) - “Ne lüzumundan fazla korkak,
ne lüzumundan fazla cesurduk.
Daha bir gün yaşasaydık
ve her şeye rağmen
nefes alsaydık
bahtiyar olurduk…” (sf.55) - “Yoksa ölmeye de mi alışıyoruz
ihtiyarlamaya alıştığımız gibi.
Bence bunun sebebi şu:
her birimizdeki kısalığına rağmen
yaşamak daha kuvvetli ölümden…” (sf.97) - “Bu günler belki gelirim sana.
Konuşmak için değil
sadece yüzüne bakmak için.
Belki senin yüzünde bulurum aradığımı.
Bütün gördüğüm yüzler lakayıtSenin yüzün nasıl?” (sf.106) - “Her kadın saçmadır sevdiği zaman,
bırak da içimden seveyim seni
açığa vurmadan.” (sf.116) - “Dayanmanın ne olduğunu anneler bilir,
bir anne gibi dayanıyor bu şehir.” (sf.119) - “Şu anda dünya
iyi insanlarla ağzına kadar dolu gibi geliyor bana.” (sf.126) - “Vaatler vardı havada,
verilmiş sözlerle yüklüydü toprak.
Kurbağalar için bile bir bahtiyarlıktı yaşamak.” (sf.131) - “Kardeşim
sonu tatlıya bağlanan kitaplar yollayın bana
onların dedikleri çıkacak
eninde de sonunda da…” (sf.138) - “Bir ölünüz var.
Yatağınızda boş kalan yeri
korkunç bir kederdi ilkönceleri.
Sonra eskidi keder
eskiyen çarşaflarla beraber” (sf.143) - “Gözünü hırs bürümüş demek;
rüzgarlığa heveslenmek neyse ne,
fakat su olmayı istemek?” (sf.148) - “Öfkeden ağlanasıya sersem,
gaddarcasına bedbahtız
fakat asla umutsuz değil.” (sf.154) - “Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak, yani ağır bastığından.” (sf.164) - “Her akşam mutlaka misafirim var,
kapım bütün şarkılara
alabildiğine açık.” (sf.173) - “Tahir olmak da ayıp değil Zühre olmak da
hatta sevda yüzünden ölmek de ayıp değil,
bütün iş Tahirle Zühre olabilmekte
yani yürekte.” (sf.191)
Yatar Bursa Kalesinde, Nazım Hikmet
Yapı Kredi Yayınları, 2002