Nefes Almayı Öğrenmek: Yürümenin Felsefesi – 30 Alıntı

spot_img

Yürüme eylemi her gün yaptığımız ancak koşuşturmalarla geçen hayatımız içinde üstüne çok düşünemediğimiz bir eylem. Oysa Frederic Gros bu eylemin derin bir felsefesi olduğunu savunur. Bu savunmayı da tarihteki çok önemli düşünürleri örnek göstererek yapar. Zira Nietzsche, Henry David Thoreau, J.J. Rousseau gibi isimler de yürümenin önemine vurgu yapmışlardır. Yazarın örneklerle arkasını sağlamlaştırdığı Yürümenin Felsefesi kitabından 30 alıntıyla baş başa bırakıyoruz şimdi sizleri. Keyifli okumalar ve sonrasında keyifli yolculuklar Söylenti Ailesi!

  1. “Yürümek spor değildir. Bir ayağı diğerinin önüne atmak çocuk işidir. Yürüyenler karşılaştığında ne bir sıralama vardır ne de puanlama. Yürüyen hangi yoldan geldiğini, en güzel manzaranın hangi patikadan görüldüğünü anlatır, görüşün hangi noktada daha iyi olduğunu bahseder.” (s. 9)
  2. “Yürümüyoruz artık, “trekking yapıyoruz”. Yürüyenleri kayakçı özentisi gibi gösteren ince değnekler bile satılmaktadır. Ama bu iş çok yürümez. Yürümemelidir de.” (s. 10)
  3. “Yürümek öncelikle erteleme özgürlüğünü sunar. Şöyle bir dolaşmaya çıkmak bile endişelerin ağırlığını hafifletmeyi, işleri bir süreliğine unutmayı sağlar.” (s. 11)
  4. “Aynı’nın sıkıcılığından, tekrarın yıpratıcılığından, tuzu kuruların ataletinden ve değişime besledikleri nefretten kurtulmak. Delilik ve rüyalar nasıl hayata geçmek isterse, nihayetinde hareket etmek ve kurallara başkaldırmak da kışkırtılmak ister.” (s. 13)
  5. “Nietzsche yorulmak nedir bilmeyen hatırı sayılır bir yürüyüşçüydü. Sık sık yürüyüşten bahsederdi. Açık havada yürüyüş yapmak, Nietzsche külliyatının doğal bileşeni, yazarlığının da değişmez refakatçisiydi.” (s. 17)
  6. “Onca insan kitaplarını sadece başka kitapları okuyarak yazmıştır; o kitapların pek çoğu havasız kütüphanelerin kokusunu taşır.” (s. 23)
  7. “Yürümek dışarıda, ‘açık hava’ dediğimiz yerde olmaktır. Yürümek şehirli insanın mantığını, hatta en yaygın şartlanmışlıklarını bile tersyüz eder.” (s. 34)
  8. “İyi yürüyüşçü süzülerek gider ve adımları yarım daireler çizer. Kötü yürüyüşçüyse bazen hızlı ilerleyebilir, süratlenebilir, sonra yavaşlayabilir. Hareketleri kesik kesiktir, adımları köşeli açılar çizer.” (s.38)
  9. “Birlikte yürürken adımlar çarpışır, aksar, yanlış hızda gider. Yürürken öncelikle temel ritminizi bulmanız, onu korumanız lazımdır. Doğru temel ritim size uygun olan, sizi yormayan ve tükenmeden on saatten fazla yürümenize olanak veren ritimdir.” (s. 53)
  10. “…bizi yalnızlığa sürükleyen çoğunlukla başkasıyla karşılaşmaktır.” (s. 54)
  11. “Doğaya dalıp gitmek dikkatinizi dağıtır. Her şey sizinle konuşur, sizi selamlar, sizden ilgi ister: ağaçlar, çiçekler, yolların rengi. Rüzgârın iniltisi, böceklerin vızıltısı, derelerin çağıltısı, adımlarınızın sesi… Hepsi varlığınıza yanıt veren mırıltılardır. “ (s. 55)
  12. “Gördüğüm, görebildiğim her şey bana aittir. Ne kadar uzağı görüyorsam, o kadar çoğuna sahibim. Yalnız değilim: Dünya bana ait; benim için ve benimle var.” (s. 55)
  13. “Ve son olarak, yürürken hiçbir zaman yalnız değilizdir çünkü yürüdüğümüzde çok geçmeden iki kişi oluruz, özellikle de uzun süre yürüdükten sonra. Demek istediğim, tek başımıza da olsak, bedenimizle ruhumuz arasında bir diyalog vardır her zaman.” (s. 56)
  14. “Hatırlamak dışında ne yapacak ne de inanacak bir şey kalmadığında, yürümek, bütün umutlardan ırak ve beklentilerle zehirlenmemiş mevcudiyetin o mutlak yalınlığına dönebilmeyi sağlar.” (s.63)
  15. “Sevmek hala bütün varlığınızla arzuladığınız gelecekte açan bir çiçek olduğundan, sevmeyi ‘-di’li geçmiş zamanlarda’ telaffuz edemediğiniz o yaşlarda, adımlarınız hafiftir: Yolun sonunda o büyük aşk vardır.” (s. 66)
  16. “İnsan kendini sevmeyi yeniden öğrenebilmek için uzun mu uzun bir yol tepmelidir.” (s. 72)
  17. “Kin, güvensizlik ve nefretin kaynağı ilkel vahşilik değildir. Bu duygular, dünyanın yapay bahçesine hapsolmuş bize aşılanmıştır ve o zamandan beri hiç durmadan tomurcuk vermeye, yeşermeye ve tabiatında merhametli yüreklerimizi boğmaya devam etmektedirler.” (s.73)
  18. “Yürümek hem doğruluk hem de gerçeklik meselesidir. Yürümek gerçekliği tecrübe etmektir; fiziki veya öznel anlamda gerçekliği değil, sağlamlığın gerçekliğini: dayanıklılık, direnme ilkesi. Yürümek her adımda yeryüzünün sağlam olduğunu kanıtlamaktır.” (s. 88)
  19. “Toprağın sağlamlığı ve etrafımı çevreleyen bollukta yankılanan kendi varlığımın tutarlılığı aracılığıyla gün boyu tecrübe ettiğim gerçeklik, nihayetinde bende eksiksiz bir güven duygusu yaratır. Dedikleri gibi, yürümek ‘kafayı boşaltır’. Diğer taraftan yürümek zihni başka bir amaçla doldurur.” (s. 91)
  20. “Yürümek her zaman bir başına öylesine dolanmak, amaçsızca takılmak anlamına gelmez. Tarih boyunca gidişatı, nihayeti, amacı belirli kurallara tabi çeşitli şekillere bürünmüştür. Hac yolculuğu da bu büyük kültürel yapılardan biridir.” (s.99)
  21. “İlk Hıristiyan teologlara göre, bu dünyada sadece birer yolcu olduğumuzdan, evimizi başımızı soktuğumuz bir sığınak, sahip olduklarımızı fazladan bir yük, arkadaşları da yol üstünde karşılaştığımız insanlar olarak görmemizde fayda vardır.” (s. 99)
  22. “Maddi olan şey aldatıcıdır, değişken ve görecelidir, beden bir kılıftır, hakikatse ruhta, fikirde ve zihinde gizlidir.” (s. 118)
  23. “Mutluluk kendini bir manzaranın, bir anın, bir ortamın alıcısı olarak bulmayı ve anın lütfunu almayı, kabul etmeyi, yakalamayı gerektirir.” (s. 128)
  24. “Mutluluk tekrarlanamaz olduğu için hayli kırılgandır; mutluluk anları nadirdir, bu anlar dünyanın kumaşındaki altın iplere benzer, onları yakalamak gerekir.” (s. 128)
  25. “Günübirlik bir yola çıktığınızda ve bir sonraki aşamaya varmanın kaç saat alacağını bildiğinizde, yürümekten ve yolu takip etmekten başka bir şey yapmazsınız. …Karar vermeye, düşünmeye, hesaplamaya gerek yoktur. Tek yapılacak şey yürümektir.” (s. 129)
  26. “Yürümenin ikinci yönü düzenliliktir. Kant’ın etkileyici yanı, kusursuz disiplinidir. O gündelik yürüyüşler, her gün çalışarak geçirdiği saatlerin simgesi ve refakatçisidir. Her gün bir sayfa yazı, bir fikir, bir kanıt, bir ispat demekti.” (s. 138)
  27. “İnsan kendi mahallesini duraksayarak, düzensiz bir tempoda, amaçsızca başını kaldırarak ve yavaşça dolaşma zevkini bir kere olsun tatmalıdır. İşte mucize o zaman gerçekleşir.” (s. 146)
  28. “..birçok spor faaliyetinde, yerçekimine meydan okumaktan; hız, yükseklik, cesaret, daha da iyisini yapma hırsıyla yerçekimine karşı zafer kazanmaktan sevinç duyulur. Yürümekse her adımda yerçekimini, dünyanın kaçınılmaz kütle çekim kuvvetini tecrübe etmektir.” (s. 160)
  29. “Dolayısıyla yürümek durmadan faniliğimizi hatırlatır bize; kaba ihtiyaçlarla ağırlaşmış bedenlerimiz nihayetinde toprakla bir bütündür.” (s. 161)
  30. “Bildiklerimiz Hakikatin, yapabileceklerimiz de Gücün karşısında birer hiçtir. Bu kabul haddimizi bilmeyi öğretir.” (s. 170)  

Kolektif Kitap- 2019

Frederic Gros

spot_img
İrem Nur Kaya
İrem Nur Kaya
“Yarayla alay eder yaralanmamış olan”

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.