No Country For Old Men, Cormac McCharty’nin aynı adlı romanından Coen kardeşler tarafından beyaz perdeye uyarlanan 2007 yapımı suç-gerilim filmi. İlk gösterimini Cannes Film Festivali’nde yapan film, En İyi Film Oscar ödülü başta olmak üzere toplamda 4 oscar ve onlarca ödüle layık görüldü. Josh Brolin, Javier Bardem, Tommy Lee Jones ve Woody Harrelson gibi yıldız isimlerin rol aldığı film, modern sinema klasikleri arasında gösteriliyor.
Gerilim Dolu Bir Kovalamaca
Karısıyla birlikte yaşamını sürdüren Llewellyn Moss, kurak bir arazide geyik avladığı bir gün Meksikalıların uyuşturucu pazarlığından geriye cesetlerle birlikte bir çanta dolusu para kaldığını görür ve çantayı alıp kaçmaya karar verir. Amerikalıların, çantayı bulması için Anton Chigurh isminde gizemli kiralık katili tutmalarıyla film, gerilim dolu bir kovalamaca hikayesine dönüşür.

Film, Şerif Ed Tom’un idama gönderdiği bir genç ile olan hikayesiyle açılır. Gencin, 14 yaşındaki bir kızı öldürdükten sonra olayın gazetelere “Aşk Cinayeti” şeklinde yansıdığından fakat gencin aslında uzun zamandır birini öldürmeyi planladığı ve serbest bırakılsa yine yapacağını söylediğinden bahseder. Aslında bu olay hikayenin devamında tanışacağımız kötü adamın tüm bu cinayetleri neden işlediği hakkında bizlere ipucu verir. Çoğu zaman işlenen suçlarda anlam aranmamasından, birinin sadece saf kötü olduğu için bile tüm bu suçları işleyebileceğinden ve bu suçlara karşı önlem almanın zorluğundan bahseder.

Filmin ilk dakikalarında Anton, polis tarafından tutuklanmasına rağmen kolayca polisi öldürür. Bu sayede film, devamında “Katil neden polise yakalanmıyor?” gibi soruları ilk sahneden ortadan kaldırır. Film, kötü adamın polis tarafından yakalanmasını filmin finaline saklamak yerine, cesur bir kararla daha ilk sahneden verir.

Moss, çantayla evine gittiğinde aynı günün gecesinde uyuyamayıp hayatta kalan son yaralı Meksikalıya su götürmeye karar verir. Bu hareketi yüzünden kimliği açığa çıkar ve hedef haline gelir. Anton ile Moss arasında kelimenin tam anlamıyla kovalamaca başlar.

Anton, önüne çıkan insanları alışılagelmiş silahlar yerine basınçlı tüp ile öldürür. Şerif, filmin bir kısmında sığırların artık eskisi gibi çekiçle değil, basınçlı tabanca ile öldürüldüğünden ve kurbanın ne olduğunu anlamadığından bahseder. Aynı şekilde Anton da yolda durdurduğu adamı basınçlı tüp ile öldürürken adamın kurbanlık sığır gibi hazırlıksız yakalandığı görülür. Coğrafyadan dolayı daha çok tüfek kullanıldığı için kiralık katilimiz de tüfek kullanıyordur ama alışılagelmişin dışında gürültüsüz modifiye bir tüfek.

Şerif karakterimiz, geride bırakılan cesetlerden katilin psikolojisini ve ruh halini çözümlemeye çalışır. Film boyunca Anton ve Moss’un hep bir adım gerisinden gelir. Kahramanlık yapmak gibi bir niyeti yoktur.
İkonik Benzinlik Sahnesi

Dükkan sahibinin öylesine sohbet başlatmak için Anton’un geldiği yer hakkında soru sormasıyla Anton, dükkan sahibini kafasında kurban konumuna getirir. Tehditvari ve saldırgan konuşmasıyla adamı kelimenin tam anlamıyla köşeye sıkıştırır. Yazı tura atıp adamı seçim yapmaya zorlar. Ne için oynadıklarını bilmeyen dükkan sahibi, yazı turanın sonucunu doğru tahmin eder. Anton’un da deyimiyle aslında her şeyi kazanmıştır, yani yaşamını. Yazı turanın sonucunu doğru bildiği için bozuk parayı adama verir fakat diğer bozuk paraların arasına karıştırmamasını söyler. Yoksa verdiği para, diğer paralar gibi sıradan bir para olacaktır onun için. Aslında kendisinin verdiği bozuk para da sıradandır. Kendisi bir anlam yüklediği için değerlidir.
Anton Karakteri Hakkında

Anton Chigurgh karakterine filmin antagonisti denebilir. Film boyunca kendisi hakkında çok bilgiye sahip olmadığımız Chigurh, tuhaf saç kesimi ve sinir bozucu konuşmasıyla oldukça garip biridir. Film boyunca nerden geldiği asla bilinmez. Soğukkanlı, empatiden yoksun ve en önemlisi durdurulamaz olması, kötü adamımızın bu yönleriyle klişe bir kötü adam kavramından oldukça uzak olduğunu gösterir. Gri bir karakter değil, tam tersine saf kötüdür.

Motel sahnesinde ses çıkarmamak için ayakkabısını çıkarıp çorapla yürümesinden ve cinayet işledikten sonra çorabını çıkarmasından ne kadar titiz ve planlı olduğu görülür.
Anton, toplumu sorgulamayı kendisine görev edinmiştir. Bazen öldürmek için yazı tura atıp sonucu bozuk paraya bırakabilecek kadar deli, bazen de kendisini kiralayan adamı sırf başka birini de kiraladığı için öldürebilecek kadar psikopattır. Diğer kiralanan adam Carson’un da bahsettiği gibi Anton Chigurh, kendince prensipleri olan biri. Para veya bir amaç için yapmaz, kurala bağlı kalmaz.
Eski ile Yeninin Çatışması

Eski ile yeni arasındaki fark, birbirine paralel gösterilen sahneler ile daha net anlaşılır. Şerif ve Anton iki zıt kutbu temsil eder. Şerif, iz sürerken araç yerine at kullanıp geleneksel yöntemlere başvurur. Anton ise cinayet işlerken alışılmadık yöntemler kullanır. Şerif, Amerika’nın en eski değerlerinden ikisi olan kovboy ve kızılderilileri temsil eder. Babasının ve büyükbabasının da kendisi gibi şerif olduğundan ve eskiden silah bile kullanılmadığından bahsederken Anton’un oldukça modern silahlar kullanması (basınçlı tüp ve modifiye tüfek gibi), iki karakterin birbirinin tam zıttı olduğunu gösterir. Şerifin modern dünyaya ayak uyduramadığı söylenebilir.
Anton gibi koltuğa oturup süt içer, empati kurmaya çalışır fakat yeni nesil suçluları anlamakta güçlük çeker ve anlam veremez. Filmin adından da anlaşılacağı üzere artık günümüz dünyasında ihtiyarlara yer yoktur.
Amerika ve Toplum Eleştirisi
Moss, Amerika’dan Meksika’ya geçişinde gümrükteki güvenlik uyuduğu için sınırdan elini kolunu sallayarak rahatça geçer. Tekrardan Meksika’dan Amerika’ya geçerken ise gümrükteki güvenlik Amerikan milliyetçisi olduğu için bu sefer de Vietnam’da savaştığını söyleyip sınırdan yine rahatça geçer. Sınır kapılarının yeterince denetlenmediğini ve uyuşturucu ticareti gibi suçların bu sayede rahatça işlendiği görülür.
Şerif, otobanda araç kasasında önlemsiz ceset taşıyan adamı durdurur fakat ceza yazmaz. Hotel ve motel sahipleri de yaşadıkları coğrafyadan dolayı suça alışık olduklarından hiçbir şeyi sorgulamazlar. Amerikalılar Meksikalılara karşı ırkçı bir tutum da sergilerler. Şerifin, Meksikalıların cesetlerini gördüğü sahnede “Belki de çakallar Meksikalı eti yemiyor.” söylemi, bu ırkçılığın en bariz örneğidir.
Filmdeki Bazı Detaylar
Anton, Carson’u öldürdükten sonra yerdeki kanı ayakkabısına gelmemesi için ayağını kaldırır. Aynı şekilde motel banyosunda adamı öldürürken üzerine kan sıçramaması için de perdeyi çekip öldürür. Kiralık katilimiz çok vahşi cinayetler işlemesine rağmen üstüne kurbanının kanı bulaşmaması için oldukça fazla özen gösterir.

Carla eve geldiğinde Anton’la ilk defa karşılaşır. Sırf söz verdiği için öldürmeye gelen Anton, Carla’ya yapabileceği en iyi şeyin yaşamı için yazı tura atmak olduğunu söyler. Carla ise Anton’a kendiyle yüzleşmesini, sorumluluğu bozuk paraya bırakmak yerine seçimi kendisinin yapmasını söyler. Dükkan sahibinin aksine Carla, kaderci değildir. Carla’nın ölümünü görmeyiz. Fakat Anton’un evden çıkarken ayakkabılarının altını kontrol etmesinden Carla’yı öldürdüğü anlaşılır. Aynı şekilde Moss da Carla gibi sahne dışında öldürülür.
“Para ne diyorsa benim sözüm de odur.”
Filmdeki tüm cinayetler paranın etrafında işlenir. Bu da gelişen ve değişen dünyayla birlikte paranın insanların hayatında ne kadar önemli ama bir o kadar da yıkıcı bir etkiye sahip olduğunu gösterir.
Moss yaralıyken gençlerden biri gömleğini para karşılığında verir. Sonlara doğru Anton yaralıyken ise gençlerden biri gömleğini yardım etmek için karşılıksız verir fakat parayı aldıktan sonra arkadaşıyla paylaşmak istemez. İnsanların paraya sahip olduktan sonra yozlaştığı veya en azından değiştiği görülür.

“Tüm varlığımı ortaya koyup anlam veremediğim bir şeyle karşılaşmak istemiyorum.”
Şerif, tanık olduğu tüm suç ve cinayetlerden sonra, anlam veremediği bu modern dünyanın bir parçası olmadığını anlar ve sonunda emekliliğe ayrılır.
Tüm yaşananlar şerifin bir rüyası mıydı?

Filmin finalinde şerif, emekli olduğundan ve karısına gördüğü ilginç bir rüyadan bahseder. Akıllara “Acaba tüm yaşananlar şerif Ed Tom’un rüyası mıydı?” sorusu geliyor. Yönetmenlerin bu konuda net bir açıklamaları olmadığı için rüya kısmı yoruma tamamen açık.
Teknik Özellikler
Anton’un polisi öldürdüğü sırada arkadan tren sesi duyulur. Bu gibi sesler, izleyicinin kalp atışını hızlandırmak ya da karakterin sahnedeki gerginliğini anlatmak için kullanılır. Filmin görüntü yönetimi, usta sanatçı Roger Deakins’a ait. Ayrıca bu film, Javier Bardem’in mega performansından sonra İspanyol sinemasından sıyrılıp, Holywood’a tam anlamıyla geçiş yaptığı film olma özelliği de taşıyor.