Eski Yunan Edebiyatı denildiğinde akla gelen ilk isimlerden biri Homeros oluyor. Yunan Edebiyatı’na ışık tutup kurucusu sayılan Homeros, destan türünün de bilinen ilk ve en önemli temsilcilerinden biri. Aynı zamanda modern bilinç akışı tekniğini ilk kullananlar arasındadır. Aslında “Homeros” diye anılmasının sebebi “kör” olmasıdır. Kimliği hakkında fazla bilgi bulunmuyor. Kör ve yaşlı olduğu ve sürekli oradan oraya gezerek şiir söylediği, hakkında bilinenler arasındadır. Sakız Adası’nda uzunca bir müddet kalmıştır ve genelde Ege Bölgesinde yaşadığı bilinen şair Ege Denizi’nin küçük adalarından birinde hayatını kaybetmiştir.
Ondan geriye bizlere bıraktığı ve gerçek anlamda onu “destanların babası” olarak anmamızı sağlayan İlyada ve Odysseia destanları kalmıştır. Bu destanlar, Batı Edebiyatının temeli ve öncüsü sayılmaktadır.
İlyada Destanı’nda 24 bölüm yer alır. Bu bölümlerde temel konu Troialılar ve Yunanlılar arasında gerçekleşmiş olan Troia Savaşı’dır. Bu savaşın olma nedeni ise Isparta kralının eşi olan Helena’nın Troia’ya kaçırılmasıdır. Dokuz yıl süren savaşın destanda sadece 51 günlük bölümü anlatılmakta ve tüm içerik bu 51 günde verilmektedir. İlyada’nın Odysseia’dan ayrılan en temel özelliklerinden biri de İlyada da pek çok kişinin bulunması, hatta doğaüstü bir olay olarak görülecek olan Tanrıların da bu savaşa katılmasıdır. Fakat Odysseia Destanı’nda tek bir kişinin, sadece Kral Odysseus’un öyküsü anlatılır. Troya Savaşı kahramanlarından olan Odysseus’un ülkesi olan İthake’ye dönme çabası, on yıl süren bu çabanın nasıl sonuçlandığı ve bu çaba gerçekleşirken ülkesinde ne olup ne bittiği tek tek anlatılıyor.
Binbir Gece Masalları ile olan ilişkisini anlayabilmek adına biraz Odysseia’nın içeriğine bakacak olursak şunları söyleyebiliriz: Odysseus ülkesine dönmeye çalıştığı sırada komşu adaların kral ve prensleri Odysseus’un eşi olan “Penolope” nin gönlünü kazanmaya çalışırlar. Fakat Penolope eşine o kadar bağlı ve sadakatlidir ki bütün kral ve prenslerin teklifini geri çevirir. Onun isteğini önemsemeyenler Penolope ile birlikte olmak için direnirler. En sonunda Penolope’nin aklına bir fikir gelir. Kayın babası Leartes için bir kefen bezi dokuması gerektiğini ve bu bez bittikten sonra kimi seçtiğini hemen açıklayacağını söyler. Sabah dokuduğu bezi akşam sökerek zaman kazanmaya çalışır. Kölelerden birinin bu durumu öğrenmesiyle bu hilesi son bulur. En son ise kocası Odysseus’un yayını gerip on iki halkanın içinden bir ok geçirebilenle birlikte olabileceğini söyler. Bu zamanlarda da kocası kaçmayı başarmış ve kılık değiştirerek ok atmak için gelmiş olacaktır. Odysseus oku halkalardan geçirir ve oradaki bütün prensleri öldürerek onu sadakatle bekleyen karısına ve oğlu Telemakos’a kavuşur.
Bu destanla bağlantılı olan üç noktayı söylemek gerekirse; ilk olarak Odysseus’un tek gözlü devler mağarasında olmasını, Dede Korkut Hikayeleri’ndeki “Tepegöz” ile bağdaştırabiliyoruz. İkinci nokta ise Fenalon’un yazdığı ve Yusuf Kamil Paşa’nın Türkçe’ye çevirmiş olduğu Telemak isimli eserle Odysseus’un oğlu “Telemakos” arasında bir bağlantı olduğunu görüyoruz. Üçüncü nokta ve en önemli nokta ise Binbir Gece Masalları ile olan ilişkisi oluyor.
Binbir Gece Masalları’nda Şehrazad isimli bir prenses ve Şehriyar’ın öyküsü anlatılıyor. Şehriyar eşinin onu aldattığını öğrendiğinde bütün kadınlardan intikam almak istiyor ve her gün bir bakire kız ile evlenip ertesi sabah kızı vurarak öldürttürüyor. Bir gün yolları Vezir’in kızı Şehrazad ile kesişiyor ve Şehrazad çevresindeki tüm uyarılara rağmen Şehriyar ile evlenmeyi kabul ediyor. Şehrazad’ın aklında elbette bir fikir var ve bu fikir her gece Şehriyara masal okumak. Her gün ona bir masal okuyor ve en heyecanlı yerinde masalı keserek geç olduğunu yarın devam edeceğini söylüyor. Şehriyar da masalın devamını merak ettiği için her gün bir gün daha yaşamasına izin veriyor. 1001 gece bu şekilde devam ediyor ve en son masalının kalmadığını söylese de Şehriyar artık Şehrazad’ı sevdiğini fark edip onu öldürmüyor. Şehrazad böylelikle onu masallarıyla eğitmiş, bambaşka biri yapmış oluyor.
Binbir Gece Masalları’nın içeriğine de baktığımızda Odysseus’un sadakatli olan eşi Penolop ile Şehrazad arasında bir ilişki kurabiliyoruz. İki içerikte de eşlerine olan sevgi ve bağlılıklarından dolayı saf bir hileyle onlarla bağını koparmamak için savaşan kadınlar görülüyor. Odysseia Destanı’nda günlerce dokuyup dokuyup, dokuduğunu sökerek zaman kazanmaya çalışan bir Penolope ve Binbir Gece Masalları’nda okuduğunu her gün yarım kesip ertesi güne bırakarak zaman kazanmaya çalışan bir Şehrazad karakterini görüyoruz. Yani Binbir Gece Masalları’ndaki kadın figürünün Batı dünyasındaki karşılığının Homeros’un Odysseia destanında Odysseus’un öldüğünü sandığı halde hala başkası ile evlenmeye razı olmayan Penolope olduğunu söyleyebiliyoruz. İki hikaye de bu kadınların çabasıyla “gerçek aşk” sembolünü okuyuculara kazandırarak ve çabanın her daim galip geldiğini gözler önüne sererek bitiyor.
Kaynakça
Demiralp, D. (2010). İlkçağ Anadolu Efsanelerinin “En Güzel i”: Troyalı Helena. Gazi Akademik Bakış, (07), 201-213.
Kasımoğlu, S. (2017). Binbir Gece Masalları’nda Kahraman İzleği. Ankara: Ürün Yayınları.