Ölü Ozanlar Derneği ve “An”ı Yaşayabilme Sanatı

spot_img

Ölü Ozanlar Derneği, özgün adı ile Dead Poets Society adlı roman Amerikalı yazar N.H. Kleinbaum’un 1989 yılında yazdığı ve daha sonra gördüğü ilgi üzerine senaryo hâline de getirilerek film yapılan bir romanıdır. Eser, geleneksel değerlerin ve geleneksel bir toplumda bireyselliğin önemini gösterir.

Roman 1959 yılında, Vermont kasabasında yer alan Welton akademisinde geçmektedir. Welton Akademisinin müdürü Gale Nolan, akademinin lideri olarak görülür. Kendinden önceki liderlerin izinden giden Nolan, okulun açılışından beri süregelen dört ilkeyi kendi zamanında da sürdürmüştür. Okuldaki katı kuralların da sebebi olarak görülmüştür. Akademi; sunduğu iyi eğitimi, gösterdiği başarıyı dört temel ilkeye dayandırmaktadır ve aynı zamanda bu dört ilke okulun sloganı niteliğindedir; “Yetkinlik”, “Gelenek”, “Onur” ve “Disiplin”. Öğrencilerin aileleri için çocuklarının bu okulda okuması büyük bir gururdur. Ebeveynler okul yönetimiyle tamamen bütünleşmişlerdir. Yani; otoriter, disiplini esas alan, geleneksel bir anlayışa sahiptirler. Söz gelimi sanatsal faaliyetlerde çocuklarının ne düşündüğüne önem vermezler.

Katı disiplin ve otoriter bir yönetimin hakim olduğu saygın okul Welton Akademisi’ne akademinin eski öğrencilerinden John Keating edebiyat öğretmeni olarak gelir. Keating’in ilk derslerinde öğrenciler, alışılmışın dışında öğretim yöntemlerine şaşırırlar. Sonraki derslerde Keating, öğrencilere hayata farklı bir şekilde bakmanın yollarını görmek için sırayla masasının üzerinde durmalarını, şiiri derecelendirmek için kullanılan matematiksel bir formülü açıklayan şiir kitaplarının girişini parçalamalarını ve onları birey olmaya teşvik etmek için bir avluda kendi yürüyüş tarzlarını oluşturmaya davet etmelerini içerir. Keating, öğrencilerini edebiyatın ve şiirin büyülü dünyasıyla tanıştırır. Öğrencilerin ufkunu genişletmek; onların zihin sınırlarını daha da ileriye götürmek ve onları içinde bulundukları baskı ortamından kurtarmak ister. Onlara özgürlüğü, hayatı yeniden anlamayı, dünyaya farklı açılardan bakmayı öğretir.

“… öte yandan eğer işimi doğru düzgün yaparsam çok daha fazlasını öğreneceksiniz. Örneğin, dilin ve sözcüklerin tadına varacaksınız; çünkü kim ne derse desin sözcükler ve fikirler dünyayı değiştirecek güce sahiptir.”


John Keating’in yöntemleri, okul yönetimi tarafından pek hoş karşılanmaz ve bu durum okulda dengeleri değiştirir. Anı yaşamalarını, herkes gibi olmamaları gerektiğini, katı disiplini kırmaları gerektiğini hem sözel hem de eylemsel olarak birtakım yöntemlerle anlatmaya çalışır. Kimi zaman ufak tefek sorgulanmalara maruz kalsa da yöntemine şiddetle karşı çıkılmaz. Öğrencisinin intiharından sonra Mr Keating suçlu bulunur ve okuldan uzaklaştırılır.



Welton’dayken Keating’in Ölü Ozanlar Derneği‘nin bir üyesi olduğunu öğrenen Neil, kulübü yeniden başlatır ve arkadaşları kendi besteleri de dahil olmak üzere şiir okudukları bir mağaraya giderler. Öğrenciler derste Bay Keating’den aldıkları ilham ve okudukları şiirlerin etkisiyle bir bir korkularıyla yüzleşecek, hayallerinin peşinden gitmeye cesaret edeceklerdir. ‘Ölü Ozanlar Derneğini’ keşfetmeleri onlara her şeyin mümkün olduğu bir dünyanın kapılarını aralar.

“An”ı Yaşayabilme Sanatı

Carpe Diem ifadesiyle bir felsefe aşılayan kitap, sözcüklerin ve kelimelerin dünyayı değiştirebileceğini, haksızlıklara karşı gelerek ne olursa olsun özgürlüğümüz için savaşmamız gerektiğini bizlere gösterir. Latin edebiyatının ünlü ozanı Horatius’un Odes isimli eserinde geçen carpe diem; kelime anlamı olarak anı yaşa, zamanın tadını çıkar, günü yakala, günü yaşa gibi farklı manalara gelir. Temel felsefe “mutlu olmak”tır.

Carpe Diem, tüm zamanlar ve tüm insanlar için geçerli olan “mutluluk” arayı­şı için minik bir hap reçetesi olarak okunabilir. Ölü Ozanlar Derneği’nin sonradan intihar edecek aktörü Robin Williams’ın canlandırdığı idealist öğ­retmen John Keating karakterinin yapmaya çalış­tığı da budur; öğrencilerine insanoğlunun binlerce yıldır peşinde koştuğu mutluluğun nüvesinin kendi içlerinde ve içinde yaşadıkları anın imkânları ara­sında bulunduğunu hatırlatmak: Ağlamak için de­ğil, gülmek için sebepler arayın.

Kitapta çok derin bir sistem eleştirisi de yapılır. Eğitim sistemine bir eleştiri getirmenin yanı sıra Militarist yaklaşımlarıyla evden başlayan “babalık’’ sistemine; birey olamamış, otoriteye teslim olmanın mutluluğunu yaşayan kadınlar vasıtasıyla aileye, sınıfsal kısıtlamayı maddi olarak hisseden öğrenciler vasıtasıyla topluma da eleştirel yaklaşır.

Dead Poets Society’in şiir anlatısını merkezine yerleştirdiği hikâyesiyle izleyicilere umut aşılayan roman, senarist Tom Schulman’ın okul hayatındaki tecrübelerinden esinlenerek sinemaya uyarlandı. Yazdığı senaryoyla En İyi Orijinal Senaryo dalında Oscar ödülü kazanan Schulman, Nashville’de bulunan ve tamamı erkek öğrencilerden oluşan Montgomery Bell Akademi’deki yaşadıklarını senaryoya aktarmıştır. Karakterlerinin çoğu, Schulman’ın gerçek hayattan tanıdığı insanlardan ilham alınarak yaratılmıştır. Peter Weir’in yönetmenliğini yaptığı genç dram türünde olan filmde John Keating karakterini Robin Williams canlandırmıştır.

“Carpe diem. Seize the day, boys. Make your lives extraordinary.”

“Carpe Diem. Anı yaşayın, çocuklar. Hayatınızı olağandışı yapın.” 

Bu replik, filmin felsefesine önemli bir şekilde hizmet ediyor. Sinema tarihinin unutulmaz film replikleri arasında yer alan bu replik, 2005 yılında Amerikan Film Enstitüsü tarafından en iyi 95. film repliği seçilmiştir.

 

Kaynakça:

  1. Ölü Ozanlar Derneği, Bilge Kültür Sanat Yayınları
  2. Rehberlik Servisi, Ölü Ozanlar Derneği – Kitap İnceleme
  3. Filmloverss, Dead Poets Society Hakkında Mutlaka Bilinmesi Gereken 15 Detay
  4. Carpe Diem: Anın Dibine Vurmak
spot_img
Asya Yüce
Asya Yüce
neşesi yeter!

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.