Onur Saylak: Dertli ve Didaktik Bir Yönetmen

Editör:
Sedef Hızlan
spot_img

Arif Onur Saylak (d. 12 Mayıs 1977, Ankara) Türk oyuncu ve yönetmendir. Ankara’da doğmuştur. Üniversite eğitimine Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Fizik Bölümünde başlar ancak sonrasında buradan ayrılarak tamamen farklı bir alan olan Ankara Üniversitesi, Siyasal Bilgiler Fakültesi, Kamu Yönetimi Bölümünde şansını dener. Bu arada üniversitenin Tiyatro Kulübüne (İletişim Fakültesi Tiyatro Topluluğu) katılarak oyunculuğa başlar. Burada amatör tiyatro oyunlarında yer alır. Bundan sonra hayatının geri kalanını oyuncu olarak sürdürmeye karar verir ve Bilkent Üniversitesi, Tiyatro Bölümünü kazanır.

İlk Projeleri

Üniversite eğitimi sırasında Ankara Devlet Tiyatrosunda “Getto” ve “Üç Kuruşluk Opera/Die Dreigroschenoper”, Bilkent Tiyatrosunda Nazım Hikmet’in “Her Şeye Rağmen” oyunları da dahil olmak üzere birçok tiyatro oyununda yer alır. Aynı zamanda üniversite korosuna katılır ve “Biedermann” ve “Kundakçılar” gibi müzikal tiyatro oyunları ile ilgilenir. “Hisarbuselik” ve “Kod Adı” dizileri ile ise daha geniş kitlelere ulaşır. Sonrasında oyunculuk kariyeri “Asi”, “Gönülçelen”, “Ağır Roman Yeni Dünya”, “Vatanım Sensin” gibi diziler ile devam edecektir. Sinema dünyasına ilk kez 6 Haziran 2008 tarihinde 15. Altın Koza Film Festivali kapsamında gösterilen ve oyuncu olarak yer aldığı “Sonbahar/Autumn” adlı uzun metrajlı filmle adım atar. Film, Altın Koza Film Festivali kapsamında gösterilir ve En İyi Film Ödülü dahil olmak üzere birçok ödüle layık görülür. Daha sonra “Güz Sancısı” filminde de rol alır. 2009 yılında Yılmaz Güney Özel Ödülü’nü kazanan Nesli Çölgecen’in yönettiği “Denizden Gelen” filminde başrol oynar. 

Yönetmenlik Projeleri

İlk yönetmenlik deneyimi TED Koleji’nde tiyatro yönetmenliği olan Onur Saylak, 2015 yılında B.i.t arts adlı bir şirket kurar ve film sektörüne girer. Sonrasında ise birçok film ve dizi için yönetmelik serüveni başlar. Çektiği filmler “Orman”, “Daha” ve “Boğa Boğa” iken, dizi yönetmenliği geçmişinde ise “Şahsiyet” ve “Uysallar” adlı iki yapım bulunmakta. 

Saylak, “Orman” adlı yapımı ile Berlin Bağımsız Film Festivali’nden En İyi Kısa Film Ödülü’nü; “Daha” ile Valladolid Uluslararası Festivali’nde Jüri Özel Ödülü’nü, Kıbrıs Film Günleri Uluslararası Festivali’nden Onursal Üstünlük Ödülü ve East End Film Festivali’nden En İyi Film Ödülü’nü alır. 

Filmleri yoğunlukla dram ve gerilim ağırlıklı olsa da, suç, komedi ve gizem de Saylak’ın işlemeyi sevdiği temalardandır. Saylak’ın yönetmenliğini yaptığı tüm işlerde birlikte çalıştığı görüntü yönetmeni Feza Çaldıran ise göz alıcı çalışmaları ile seyirciye unutulmaz bir sinematik deneyim yaşatır. Öyle ki seyirci hikaye içinde kaybolduğu kadar, ekranda gördüğü sinematografik anlatımın içinde de kaybolur.

ORMAN (2015) 

Saylak’ın ilk filmi olan bu kısa metraj, ilk planında, İstanbul’u puslu ve gizemli bir şekilde resmederek başlar. Sonrasında tanıdığımız Suriyeli Omar, sokakta kızıyla dilenerek ya da bulduğu hayvanları bir pet shop sahibine satarak hayatını geçindirmeye çalışır. Bir gün pet shop sahibi Omar’dan sazlıklarda yaşayan tehlikeli bir yılanı tutup getirmesini ister ve Omar yola koyulur. Sazlıklara varıp yılanı aramaya başlayan Omar’ı yılan ondan önce bulur ve sokar. Yere düşen Omar sessizce acı çekmeye başlar. Aynı ormanda, köpekleri Lucky ile koşuya çıkmış orta -belki de orta üst- sınıf bir çift de vardır, Dündar ile Zeynep. Lucky’nin gözden kaybolmasıyla peşinden koşturup onu arayan çift, Lucky’nin sazlıkların içinde hareketsiz yatan bir adamın başında beklediğini görür ve donakalır. Henüz ölmemiş bu adamın yanından kaçmanın bir çözüm olduğunu düşünen Dündar, köpeğini zar zor ikna edip geldikleri yöne doğru koşmaya başlar. Pek emin olamasa da Zeynep de onu takip eder ve Omar’ı orada ölüme terk ederler. 

DAHA (2017) 

Gaza, Kandalı kasabasında yaşayan genç bir çocuktur. Babası Ahad, onu insan kaçakçılığı yapmaya zorladığı için hem bu tehlikeli işe yardım etmek zorunda kalır, hem de İstanbul’da okumak için çabalar. Kaçak göçmenler ile yaşadığı ve şahit olduğu olaylar, Gaza’yı yine insan kaçakçısı olan Harmin ve arkadaşı ile ahbap olmaya ve sonrasında da zaten okul kazandığı şehir olan İstanbul’a kaçmaya iter. Fakat babasının Kandalı’da kurduğu bu hapishaneden tüm denemelerine rağmen kurtulamayan Gaza, tüm umudunu yitirir. Sonrasında ise Gaza’nın kendi cehennemini evinde sakladığı göçmenlere yaşatmasını izleriz. 

ŞAHSİYET (2018) 

Agâh Beyoğlu adındaki emekli bir adliye memuru bir gün Alzheimer olduğunu ve yavaşça her şeyi unutacağını öğrenir fakat yıllar öncesinde defterini hiç kapatamadığı bir dava vardır. Bir kız çocuğunun tecavüzü üzerine olan bu davanın sanıklarını tek tek bulup olayı hatırlatıp öldürmeye başlar. Bu cinayetlerle ilgilenen polis memuru Nevra ise olayları çözmeye çalışırken Agâh’tan notlar alır çünkü tecavüze uğramış kız çocuğunun günlüğünde onun da adı vardır. Üstelik Nevra’nın da tecavüze uğradığı ortaya çıkar, ancak kendisi travmadan dolayı olanları unutmuştur. Hem özel hayatında, hem de iş hayatında sorunlar yaşayan Nevra’nın Agâh ile karşılaşması, dava ile ilgili detayları öğrenmesi, onu çok farklı ve seyircinin beklemediği bir noktaya getirir.  

UYSALLAR (2022) 

Oktay standart bir beyaz yakalı, orta sınıf mensubu, evli ve iki çocuk babası bir adamdır ve bu tanım tüm dünya gözünde fazlasıyla mükemmeldir. İş yerinde ise yeni bir hapishane projesine başlar ve çalışma arkadaşı fazlasıyla geleneksel bir tiptir. Kendisini içinde bulduğu hayat, gençlik yıllarında hayal ettiği bir düzenin çok dışında ve monotondur. Ailesindeki iletişimsizlik, eşiyle artık solmuş olan bir ilişkisinin olması onu yeninden kendisi gibi hissedeceği bazı yollar aramaya iter ve geceleri punk tarzda giyinip kendini Beyoğlu sokaklarına atar. Öte yandan ailenin diğer fertleri de içlerinde bulundukları hayatı anlamsız bulduklarından onlar da kendilerince hayatlarını anlamlandırma yollarına giderler ve aile içinde tam bir kopukluk oluşur.

BOĞA BOĞA (2023) 

Yalın, eşi ile birlikte memleketi olan Asos’a yerleşmiş, bir zamanların ünlü bankeridir. Ülkede bir çok insanın yatırım amaçlı parasını verdiği bu adam, paraları batırmış ve davasından da kıl payı kurtulmuştur. Asos’ta paralarını çalan bu adama neredeyse herkes alacaklı olarak yaklaşırken, entelektüel grubun kendisiyle böylesi bir ilişkiye girmediğini görürüz. Eşi hayatına devam etmek isteyen bir kadındır fakat Yalın için her taraftan gelen tehditler onu rahat bir ruh halinde olmaktan alı koyar. Bu huzursuzluk durumu tırmandıkça Yalın tamamen yalnızlaşır ve oldukça karanlık işler yapmaya yönelir. 

Temalar

Peki tüm bunları anlatan Saylak sinemasının asıl derdi nedir? Bu soru sorulduğunda genel olarak adalet ve varoluş kavramlarıyla ilgili anlatmadan duramadığı dertlerinin olduğu hemen fark edilir. ‘‘Orman’’ filminde mülteciler ile rahatını(!) bozmak istemeyen orta sınıf; ‘‘Daha’’ filminde kaderini değiştirmek isterken kaderinin tuzaklarına düşmüş genç bir erkek; ‘‘Şahsiyet’’ dizisinde hak ettiği yargıyı ve adaleti asla bulamamış bir durum ya da durumlar silsilesine gayrimeşru adalet getirenler; ‘‘Uysallar’’da kapitalizmin sattığı hayali boş bulup bunu yine kapitalizmin yollarından çözmeye çalışan karakterler ve ‘‘Boğa Boğa’’da insanlık tarihinin çok da değişmeyen yüzü olan, bizi bu döneme getiren mutlak güçten yani “para”dan dem vuran Saylak’ın, bazı yönetmenlerin aksine, verdiği mesajlar ve eserlerinden çıkartılan sonuçlar fazlasıyla nettir.

Yıllar içinde çektiği filmlerde gördüğümüz değişim ve gelişim, daha yüzeysel bir yorumla, yönetmenin bazı belirli dertlerden çıkıp daha genel ve zamansız varoluşsal dertlere yöneldiğinin sinyalini de verir. Öte yandan yönetmen, toplumun kangren olmuş konularında, tarafların tutum ve duruşunu çok net bir şekilde gösterir. Bu tutum ve duruşlar seyirciye çok yabancı gelmez, bu da bazı eleştirmenler tarafından ortaya yeni bir bakış açısı getirmediği gerekçesiyle eleştirilir. Ekranda görülen ve yoğunlaşılan karakterlerin çoğunlukla erkek olması da belki eleştiriye açıktır ama Onur Saylak‘ın ve çoğu işinde birlikte çalıştığı yazar Hakan Günday‘ın dünyaya kendi bakış açılarından hikayeler anlatmak istemeleri kadar da doğal bir durum yoktur. 

Sinemamızın önemli yönetmenlerinden Onur Saylak’ın, bize deneyimlettiği hikayesel ve görsel doyum dolu dakikaların gelecek eserlerinde de devam etmesi dileğiyle…

 

Kaynakça: 

Onur Saylak – IMDb 

Orman – Altyazı Sinema Dergisi (altyazi.net) 

Sessiz Bir Çığlık: Daha – Eleştiri – İzlenim, Sinema Yazıları – Fil’m Hafızası (filmhafizasi.com) 

Uysallar Dizi Konusu ve Yorumu – Netflix – Blog-Okur

Taşranın ‘Eubulus’u’: Boğa Boğa (cumhuriyet.com.tr)

Boğa Boğa Film İncelemesi: Yılanın Hikayesi (psikolojiarsiv.com)

Onur Saylak – FilmAffinity

spot_img
Meral Gümüş
Meral Gümüş
dışardan bakınca içine atılcam gibi geliyo

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.