Orhan Pamuk Okuma Rehberi

Editör:
Gaye Nur Karabay
spot_img

Sadece Türk Edebiyatı’nda değil aldığı Nobel Edebiyat Ödülü ile dünya çapında üne sahip olan yazar Orhan Pamuk‘un eserlerine nereden başlayacağınızı bilemiyorsanız, cevabı burada bulabilirsiniz!

Orhan Pamuk Kimdir ?

Orhan Pamuk'un 10 Önemli Kitabı ve Seçilmiş Alıntıları

Sadece Türk Edebiyatı Dünyası’nda tanınmakla kalmayıp aldığı Nobel Edebiyat Ödülü ile dünyaca tanınan yazar olan Ferit Orhan Pamuk,  7 Haziran 1952 yılında İstanbul’da dünyaya gelir. Pamuk ilköğretim hayatına daha önce babası ve amcasının gittiği Işık Okulları’nda başlar ve ardından IBM genel müdürü olan babası Ankara’ya taşınmaya karar verince eğitimine Ankara’da ki Mimar Kemal Anaokulu’nda devam eder. Tekrardan İstanbul’a döndükten sonra ise Işık Lisesi Orhan Pamuk’u kabul etmez ve Şişli Terakki’ye geçip buradan mezun olur ardından Robert Kolej’e kaydını yaptırır yaptırmaz 1970 yılında Robert Kolej’den mezun olur. Çocukluk yıllarında resim yapmaya başlayan Orhan Pamuk 22 yaşına kadar resim yapmaya devam eder.

Pamuk, ilk ödülünü 23 yaşında kazanır. 1975 yılında Antalya Film Festivali’nin yanında açılan öykü yarışmasında üçüncülük kazanır.  Bu ödül sayesinde büyük bir sevgi duyarak üzerinde çalıştığı Cevdet Bey ve Oğulları romanının çalışmasını hızlandırır.  Jüride bulunan Erdal Öz‘ün bu eseri çok beğendiğini ve kendisi ile tanışmak istediğini öğrenir. Kendisi ile tanışır, dost olur ve yayıncısı olur. Bu sebeple kendisini Erdal Öz‘ün keşfettiğini söyler.

Cevdet Bey ve Oğulları

“İçinde sanki görülmesi, yaşanılması gereken her şeyi kaçırmış gibi bir felâket duygusu vardı.”

Cevdet Bey ve Oğulları kitabı, Orhan Pamuk’a ilk ününü getirir. Cevdet Bey ve Oğulları İstanbullu bir ailenin yetmiş yıllık serüvenini konu olarak ele alır. 20. yüzyılın başından beri üç nesil boyunca Nişantaşlı bir ailenin ev içlerinin renklerini, günlük hayatlarını, akan zamanı ele alırken okuruna geleneksel romandan alacağı zevki tamamıyla veriyor. Abdülhamit devrinin son zamanlarında, İstanbul’un ilk Müslüman tüccarlarından olan küçük bir dükkan sahibi Cevdet Bey’in işine olan tutkusu, hem işlerini büyütmek hem de ‘Batılı anlamda’ çağdaş ve modern bir aile kurmaktır. Kökleri taşraya dayanan geleneksel Osmanlı ailesini bir yanda tutarak bu arzularını gerçekleştirmeye çalışan Cevdet Bey’in ve oğullarının hikayesi, bir bakıma çağdaşlaşma çabaları içinde yer alan Türkiye Cumhuriyeti’nin özel yaşamının hikayesidir. Bu roman, Orhan Pamuk’a ünü getiren oldukça sağlam ilk kitaptır. Cevdet Bey ve Oğulları 1983 Orhan Kemal Roman Armağanı’nı Orhan Pamuk’a getirir.

Sessiz Ev

”Bir zamanlar dünyanın güzel bir yer olduğunu düşünürdüm, çocuktum, aptaldım. Panjurları kapadım, sürgüyü çektim: Dünya orada kalsın.”

Orhan Pamuk, Sessiz Ev kitabında dağılmak üzere olan bir ailenin hikayesini Cumhuriyet ve moderleşmenin o dönemde içinde barındırdığı çatışma ve şiddeti çerçevesinde anlatıyor. Yayımlandıktan otuz yıl sonraki yeni baskısında da Pamuk, romana bölüm başlıkları koyar ve kitaptaki bazı tekrarları temizleyerek kitabı daha okunaklı hale getirir.

Aklına zengin olmayı koymuş bir torun, tarihçi torun ve devrimci torunun İstanbul dolaylarındaki Cennethisar kasabasındaki evinde büyükannelerini ziyaret ederler. Dedelerinin yetmiş yıl evvel sürgün olarak kasabaya gelip yaptırdığı bu evde bir hafta boyunca kalırlar. Bu zaman boyunca büyükannelerinin doksan yıla yakın anıları ile yüklü geçmişi ağır ağır aralanırken; dedelerinin Doğu ve Batı arasındaki fikir ayrılıklarını, yaşam farklılarını kapatacağına inandığını büyükçe bir ansiklopediyi yazmaya başlaması hatırlanır. Yayımladığı andan itibaren büyük bir heyecanla karşılanan bu roman pek çok dile çevrilmiştir ve 1984 yılında Madaralı Roman Ödülü‘nü kazanıp  Fransa’daki  çevirisiyle de 1991 Prix de la de-couverte europeenne’i (Avrupa Keşif Ödülü) almıştır.

‘Pamuk’un gençlik dönemi şaheseri…’

Beyaz Kale

”…tabii kendini beğenmişin tekiydi, kendinden önce yapılan şeylerin çoğunu yutmuştu, hepsine de dudak büküyordu; daha iyilerini yapacağından kuşkusu yoktu; benzersizdi; herkesten akıllı ve yaratıcı olduğunu biliyordu: Kısaca, sıradan bir gençti.”

Orhan Pamuk’un üçüncü romanı Beyaz Kale’de, 17. yüzyılda Türk korsanlar tarafından tutsak edilen bir Venedikli, İstanbul’a getirilir. Resim, fizik ve astronomiden iyi anladığı düşünülen bu köle, aynı konularla ilgilenmekten hoşlanan bir Türk tarafından satın alınır ve bu iki insan tuhaf bir şekilde birbirine çok benzemektedir.

Yeni Hayat

“Bir gün bir kitap okudum, bütün hayatım değişti”

İlk basımı 1994 yılında olan Yeni Hayat romanının ana karakteri, hoşlandığı kızın elinde gördüğü kitabı okumaya başlar ve karakter bir yolculuğa çıkar. Kitap, ana karakterin gözünden hikayenin anlatımı ile devam eder. Kitapta bahsi geçen ‘hayat değiştiren’ eser, Dante‘nin Yeni Hayat adlı eseridir. Bu kitap, 40 dilden fazla dile çevrilir. Pamuk, bu kitabında kullandığı şiirsel dil ile okurlara büyüleyici bir dünya sunar.

Kitap incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

Kara Kitap

”Boş bir ev kadar hüzünlü hissetti kendini.”

Kara Kitap‘ın ana karakteri Galip, amcasının kızı, sevgilisi, çocukluk aşkı, arkadaşı ve kayıp karısı Rüya’yı aramak için karlı bir gün İstanbul günü dışarı çıkar. Çocukluk yıllarından beri büyük bir hayranlıkla okuduğu Celal’in gazetedeki köşe yazıları bu süreçte ona eşlik eder. Galip’in kayıp karısı için yapılan araştırmayı anlatan Kara Kitap, aşk hikayesini anlatırken bir yandan da eski İstanbul cellatlarının hikayelerini, felaket günlerini ve İstanbul’un ücra köşelerinde yaşayan ailelerin gizem dolu hayat hikayelerine de yer verir. Kitap; eski cellatların hikayelerini, İstanbul’un felaket günlerini, İstanbul’un ücra köşelerindeki yaşam hikayelerini ele alan bu araştırma Galip’i hem kayıp karısına hem de hayatımızdaki gizeme doğru çeker.

Benim Adım Kırmızı

”Aşk mı insanı budala yapıyor, yoksa yalnızca budalalar mı aşık oluyor?”

Pamuk’un “en renkli ve en iyimser romanım” dediği Benim Adım Kırmızı, 1591 yılının dokuz günlük karlı İstanbul havasında geçiyor. İki oğlu arasında olan çekişmenin asla bitmediği Şeküre’nin kocası savaştan gelmez ve Şeküre kendine yeni bir koca arar. Şeküre’nin babası koca adayları nakkaşları eve çağırırken Şeküre saklandığı yerden bu adayları inceler. Eve gelen nakkaşlar aynı zamanda Osmanlı Padişah’ının gizlice yaptırdığı bir kitap hazırlar. Evlilik, aşk, eski hikayelerin arasında geçen bu aşk güzel bir okuma deneyimi sunar.

Kar

”İntihar anı kadınların yalnız olduklarını ve kadın olduklarını en iyi anladıkları zamandır.”

Orhan Pamuk‘un yedinci kitabı olan Kar 2002’de yayımlanmıştır. Pamuk bu kitap için ‘ilk ve son siyasal kitabım ‘ demiştir. On iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka memleketi Kars’a geri döner. 1980li yıllar çerçevesinde geçen bu roman o dönemi siyasi sorunlarına, Türk-Kürt çatışmalarına, dönemin aşk hikayelerine  de yer verir. Pamuk, bu kitabı ile 12 Ekim 2016 yılında Nobel Edebiyat Ödülü kazanır. 1980 yıllarının siyasi çatışmalarını, Türk-Kürt konusunu ele alan on iki yıldır Almanya’da sürgün olan şair Ka’nın bir şekilde Kars’a düşen yolunda dönemin siyasi çatışmalarına, aşklarına tanık olduğumuz bu roman, Pamuk’a 12 Ekim 2016’da Nobel Edebiyat Ödülü‘nü kazandırır.

Masumiyet Müzesi

”Hepimiz en olmadık kişiye tutuluyoruz…”

2008 yılında yayınlanan bu kitabı Pamuk, kızı Rüya’ya ithaf eder. Masumiyet Müzesi, New York Times tarafından ‘2009 Yılının En İyi Kitapları’ listesinde yer almaktadır. Kitap, 1970’li yıllardan 2000’li yıllara kadar uzanan bir aşk hikayesini anlatır. Ana karakterler Füsun ve Kemal’in aşkını anlatan kitaptan esinlenerek kitapta geçen objeler ile 2012 yılında ‘Masumiyet Müzesi’ kuruluyor. Çukurcuma’da olan Masumiyet  Müzesi 2014 senesinde Avrupa Müze Forumu tarafından ‘Avrupa Yılın Müze Ödülü‘ne layık görülür.

Kitabın incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

Kafamda Bir Tuhaflık

“Ne yapsam bu alemde yapayalnız hissediyorum kendimi”

Bu roman hem bir aşk hikayesi hem de modern bir destan. Pamuk, bu romanın üzerine altı yıl çalışır. Roman 1960’lı yaşların başlarında Konya Beyşehir’den İstanbul’a göç eden Karataş ve Aktaş ailelerinin İstanbul’da elli yıllık hayata tutunma hikayesini toplumsal dönüşüm ve varoluş süreçleri çerçevesinde anlatır. Bozacı Mevlüt’ün İstanbul’da ki sevgilisine üç yıl boyunca yazdığı mektuplarla ona olan aşkını anlatır. Mevlüt’ü diğer karakterlerden ayıran yönü, kafasındaki tuhaflığı sürekli merak etmesidir.

Kırmızı Saçlı Kadın

“İçime döndüm… Dünyayla arama uzaklık koydum.”

Orhan Pamuk‘un 2016 yayınladığı bu romanda, Pamuk yine tarihi motiflerle bezeli bir hikaye sunar.  Bu roman, yıllar boyunca süren efsaneler ile güncel hikayeleri bir araya getirerek kıskançlık, baba-oğul, aşk ilişkilerini tarihsel olaylar üzerinden anlatır. Okur kitabın ilk sayfalarında kendini seksenli yıllarda bulur. Cem adlı karakter edebiyat ile bezeli hayatında Kırmızı Saçlı Kadın ile tanışır ve hikaye aşk, kıskançlık, baba-oğul efsanesini ele alır.

Kitabın detaylı incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

Veba Geceleri

“Bir insan inanmadığı bir şeye kendini kandırmaya muktedir midir?”

Veba Geceleri, merkez – çevre arasındaki ilişkinin veba salgını altında kopuşunu anlatmaktadır. 1901 yılında Osmanlı İmparatorluğu sınırları içinde yer alan Minger Adası‘nda veba salgını başlar. Sultan Abdülhamit önce Sağlık Başmüfettişi kimyager Bonkowski Paşa’yı ve ardından Doktor Nuri Bey ile eşi Pakize Sultan’ı Minger’e yollar. Romanda olayların geçtiği adada Ortodoks ve Müslüman ağırlıklı bir demografik denge vardır ve veba hastalığında anne – babalarını kaybeden çocuk çeteleri de eserde yer alırken roman karantinadaki veba günlerini aşk ile harmanlayarak anlatır.

Kitabın detaylı incelemesine buradan ulaşabilirsiniz.

Kaynakça

Bianet. “Orhan Pamuk’tan Uzak Dağlar ve Hatıralar” Web

Pamuk,Orhan. Kırmızı Saçlı Kadın, Yapı Kredi Yayınları, 2016

Pamuk, Orhan. Kafamda Bir Tuhaflık, Yapı Kredi Yayınları, 2014

Pamuk, Orhan. Masumiyet Müzesi, Yapı Kredi Yayınları, 2013

Pamuk, Orhan. Kar, Yapı Kredi Yayınları,2013

Pamuk, Orhan. Yeni Hayat, Yapı Kredi Yayınları,2013

Pamuk, Orhan. Benim Adım Kırmızı, Yapı Kredi Yayınları, 2013

Pamuk, Orhan. Sessiz Ev, Yapı Kredi Yayınları, 2013

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.