Orpheus ve Eurydice: Mitolojiden Sanata

spot_img

-İlk paragraf, Portrait of A Lady on Fire filmini izlemeyenler için sürprizbozan içerir.-

Geçtiğimiz yıl çıkan ve festivallerde büyük yankı uyandıran Portrait of a Lady on Fire filminin iki sahnesinde dikkatimizi çekiyor Orpheus ve Eurydice’ın hikayesi. İlkinde Heloise, Marianne ve Sophie şömine başında otururlarken Heloise bir kitap okuyor. Okuduğu, Orpheus ve Eurydice’ın hikayesi. Sonrasında Orpheus’un neden arkasını döndüğünü tartışıyorlar. Bir diğer sahnede ise, filmin sonuna doğru Marianne’ı bir sergide görüyoruz. Orpheus ve Eurydice’ın hikayesini resmetmiş. Bir sanatsever ona bu hikayenin genellikle Orpheus dönmeden, ya da Eurydice ölürken resmedildiğini, ancak bu çizimde vedalaşır gibi durduklarını söylüyor.

Peki bu filmde bu mitolojik hikayenin seçilmesi sadece küçük bir ayrıntı mı? Kesinlikle değil. Hikayenin tamamını dinlediğinizde fark ediyorsunuz ki aslında film bir Orpheus ve Eurydice hikayesi. O zaman gelin bu hikayeye bir göz atalım.

Orpheus, bir rivayete göre Kalliope’nin ilham perilerinden olma oğluyken bir diğer rivayet ise onun Apollon’un oğlu olduğu yönündedir. Orpheus’u Yunan mitolojisinin ünlü hikayelerinden birinin başkahramanı yapan ise lir çalmadaki sıra dışı ustalığıdır. Bu öyle bir ustalıktır ki onun lirini dinleyen insan, hayvan ya da bitki ayırt etmeksizin bütün canlılar kendilerinden geçerler.

Orpheus’un hüzünlü hikayesi ise sevgilisi Eurydice ile evlendikleri gün başlar. Çünkü Eurydice, daha o gün ayağından bir yılanın sokması sonucu ölür. Orpheus bunun üzerine çok büyük bir hüzünle lirini çalar. Çaldığı lirin etkisiyle bütün tanrılar ve tanrıçalar, hatta yer altı dünyasının tanrıçası Persefon bile ağlar. Ona acıyan tanrılar, Eurydice’ı yer altı dünyasından geri getirmeyi kabul ederler. Ancak tek şartları, yer altı dünyasından çıkarken Orpheus’un Eurydice’ın yüzüne bir kez olsun bakmamasıdır. Orpheus bunu kabul eder. Eurydice’a yeniden kavuşacaktır. Ancak tam yer altı dünyasından çıkacaklarken onun iyi olup olmadığını merak ederek arkasına döner. Eurydice o anda yok olur ve yer altı dünyasına geri döner. (Hikayeye daha ayrıntılı göz atmak isteyenler, sitemizdeki bu yazıya göz atabilirler: Trajik Bir Aşk Mitolojisi: Orpheus ve Eurydice

Şimdi, filmde geçen diyalogdaki “sıklıkla resmedilir” ayrıntısına dikkati çekmek istiyorum. Çünkü bu nokta kesinlikle kurgu gereği söylenmiş bir replikten ibaret değil. Orpheus ve Eurydice’ın bu hüzünlü hikayeleri, pek çok sanat eserine konu olmuş. Şimdi gelin bu mitolojik hikayeyi konu alan heykel ve resimlere bir göz atalım. Dilerseniz bu sırada, Arcade Fire grubunun 2013 yılında yine aynı hikaye için yazdığı şarkıyı da dinleyebilirsiniz:

 

1. Auguste Rodin

Bu heykel, modern heykelin babası olarak görülen Rodin tarafından mermer bloğa oyma ile yapılmış. Günümüzde New York’taki Metropolitan Sanat Müzesi’nde bulunuyor. İlk başta Rodin’in ünlü Cehennem Kapıları eserinin bir parçası olmak üzere başlanan heykel, sonradan bu eserden bağımsızlaştırılmış.

Burada Rodin, Orpheus’un dönüp bakmasından hemen önceki tereddüt anını yansıtıyor. Eurydice ise bir ölüye uygun şekilde, havada asılı bir ruh olarak tasvir edilmiş.

2. Antonio Canova

Orpheus ve Eurydice, Antonio Canova’nın henüz 18-19 yaşlarında ortaya koyduğu ilk eserlerinden. Eser iki ayrı mermer sütundan oluşuyor ve günümüzde Venedik’te, Museo Correr’de bulunuyor.

Sanat yaşamı boyunca Barok’tan zaman içinde Klasisizm’e doğru kayan Canova’nın bu eserinde, Barok tarzının teatral aşırılığını görmek mümkün. Rodin’in eserinden farklı olarak burada Canova, Orpheus’un Eurydice’a yüzünü çevirdiği andan hemen sonrasını tasvir ediyor. İkisinin de yüzlerinde yaşadıkları dehşet anını görmek mümkün.

3. Arno Breker

1944 yılında yapılmış bu heykel, günümüzde Almanya’nın Nörvenich kentindeki Arno Breker Müzesi’nde yer alıyor.

Arno Breker bu eserde, pek çok eserinde olduğu gibi yüksek rölyef şeklinde çalışmış. Tıpkı Canova gibi, Orpheus’un arkasını döndüğü anı betimliyor. Orpheus’un da Eurydice’ın da hüznünü yüzlerinden okumak mümkünse de, Canova’nın heykellerindeki teatral ifadeleri burada göremiyoruz. Bunda da Barok farkından bahsetmek mümkün.

4. Peter Paul Rubens

Rubens bu eserinde Orpheus ve Eurydice hikayesini tuval üzerine yağlı boya ile resmetmiş. Tarihi 1636-38’e kadar uzanan bu tablo, günümüzde Madrid’deki Prado Müzesi’nde bulunuyor.

Diğer eserlerden farklı olarak bu tabloda iki ana karakterimizin yanında yer alan iki karakter daha görüyoruz. Bunlar, yer altı tanrısı Pluto ve eşi Proserpina. Hemen altlarında, yer altı dünyasının kapılarını koruyan üç başlı köpek Kerberos’u da görmek mümkün. Pluto ve Proserpina’nın Orpheus’u uyarırcasına tavırları tabloda dikkat çekiyor. Bu yüz ifadelerini ve tablodaki hareketli sahneyi de yine Rubens’in en önemli temsilcilerinden olduğu Barok tarzına borçluyuz.

5. Christian Gottlieb Kratzenstein-Stub

Bu tablo da Rubens’in tablosu gibi tuval üzerine yağlı boya ile yapılmış. 1806 yılına tarihlenen tablo, günümüzde Kopenhag’da Ny Carlsberg Glyptotek isimli sanat müzesinde yer alıyor.

Yine bu tabloda da sahnelenen an, Orpheus’un kendisini tutamayıp Eurydice’a dönmesinden hemen sonrası. Sağ üst köşeden süzülen ışık huzmesi, sahneye “yer altı dünyasından çıkmadan hemen öncesi” dramasını katıyor. Bakışmalarından sonra Eurydice’ın yeniden yer altı dünyasına doğru kaybolduğunu görmek mümkün. Yine bu tabloda da Rubens’in tablosu gibi Barok etkisiyle hem Orpheus’un hem Eurydice’ın yüzlerinde dehşet ifadesini görebiliyoruz.

6. Edward Poynter

Poynter’in 1862 tarihli bu tablosunda akademizm ve romantizm izleri görmek mümkün. Önceki iki tablo gibi bu da tuval üzerine yağlı boya çalışılmış. Tablo günümüzde özel bir koleksiyonda yer alıyor.

Tabloyu incelediğimizde bu kez Orpheus’un Eurydice’a henüz dönmemişken betimlendiğini fark ediyoruz. Bu tabloda yer altı dünyasına dair de pek çok tasviri fonda görmek mümkün. Ayrıca tablonun alt kısımlarında, Eurydice’ın ölümüne gönderme yapan bir yılanı da görebiliriz.

7. Jean Raoux

Tuval üzerine yağlı boya ile yapılmış bu tablonun 1709 yılında yapıldığı düşünülüyor. Tablo günümüzde Los Angeles’ta J. Paul Getty Müzesi’nde yer alsa da güncel olarak sergilenen eserler arasında değil.

Bu tabloda da gerek ışıklandırma gerek hareketli sahne ile Barok izlerini rahatça görebiliyoruz. Orpheus’a baktığımızda, bu kez elinde çalgısı ile Eurydice’a yüzünü çevirdiği an resmedilmiş. Eurydice’ta da bunun dehşeti var. Sahnenin sol üstünde, tıpkı Rubens’in yaptığı gibi yer altı tanrısı Pluto ve eşi Proserpina bulunuyor. Bunun dışında yer altı dünyasının başka sakinlerini de sahnenin farklı köşelerinde görmek mümkün. Sahnedeki fazla sıkışmış hissinin sebebi ise 20. yüzyılın başlarında tuvalin yanlardan kesilmesi.

8. Emil Neide

Neide’nin bu tablosu da önceki tablolar gibi tuval üzerine yağlı boya. Günümüzde bu tablo özel bir koleksiyonun bir parçası.

Tabloya baktığımızda Orpheus’un muzaffer bir edayla, elinde liri ile birlikte Eurydice’ı ölüler diyarından çıkarmakta olduğunu görüyoruz. Henüz kendisine engel olamayıp geriye dönmemiş. Yer altı dünyasının kapısında da üç başlı Kerberos yer alıyor, buradan çıkışa ne kadar yakın olduklarını anlamak mümkün.

Orpheus ve Eurydice’ın mitolojik hikayesini, onları farklı yaklaşımlarla betimleyen bunca sanat eserini gördükten sonra, özellikle Portrait of a Lady on Fire’ı izleyenlerin yeniden düşünmesini rica ediyorum. Sizce filmde iki kez bu hikayeye referans verilmesi bir tesadüf müydü? Filmi henüz izlememiş olanlar da bana kalırsa bu yaklaşımla izleyebilirler. Zira ben asla bir tesadüf olduğuna inanmıyorum. Heloise ve Marianne’ın hikayesi, başlı başına bir Orpheus ve Eurydice hikayesi.

spot_img
Tayfun Tatar
Tayfun Tatar
Gömlek cebinde şiir, fotoğraf ve biraz da sonbahar taşıyan bir basit adam

2 YORUM

  1. müzikle dağları taşları etkilemek zor olsa gerek ama imkansız da değil..Aşk olması gerekir ama günümüzde çok zor çünkü insanlığın çivisi çıkmış

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.

Zülfü Livaneli – Zor Yıllar | Şiir Tahlili

Zülfü Livaneli'nin kaleminden hislerimize 'sığınak' olan Zor Yıllar şiirini çözümledik!