Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

Editör:
Mehmet Samet Acar
spot_img

Kavimler göçü sonrasında istikrarı bozulan Avrupa’da Roma İmparatorluğu’nun çökmesi ile başlayan Orta Çağ, bundan sonraki yüzyıllarda adından “karanlık çağ” olarak bahsettirecekti. Bu çağa karanlık çağ denmesi elbette ki boşa değildi. Bunun en önemli sebeplerinden biri Papalık tarafından kendi çıkarları doğrultusunda ustaca kontrol edilen din korkusu ile halkların cahil bırakılmış olmasıydı.  Ekonominin çöktüğü ve eğitimin yalnızca belli bir zümreye, kilisenin belirlediği sınırlarda verildiği düşünüldüğünde halk için tek seçenek yaşamak için çalışmak zorunda kalmaktı.

Bu yaşam içerisinde dönemine göre normal gelse de bu çağdan baktığımızda “anormal” ya da “absürt” sayılabilecek pek çok inanç, gelenek ve adet vardı. Bu yazı serisinin ilk bölümünde Orta Çağ Avrupası’nda eğitim, gündelik yaşam ve adalet düzeni, özellikle de dikkat çekici bir mahkeme türü olarak hayvan mahkemelerine değinmiştik. Şimdi ise bu trajikomik çağın evlilik, boşanma ve eğlence kültürüne bakalım; ama onun öncesinde küçük bir not ekleyelim: “Ben senin için yaşamayı göze aldım.” diyenleriniz varsa, itinayla yazıyı onlara gönderip, “Sıkıysa Orta Çağ’da yaşasana.” diyebilirsiniz 😊

Aşk Eski Bir Yalan…

Jan van Eyck tarafından yapılan Giovanni Arnolfini ve karısının portresi
Jan van Eyck tarafından yapılan Giovanni Arnolfini ve karısının portresi oggusto

Orta Çağ Avrupası’nda hem kadın hem de erkekler için evlilik yaşı ergenlik belirtilerini göstermesine bağlı olarak 12 ile 14 yaş arasında değişiyordu. Evlilik konusunda halktan birisinin evliliği ile üst sınıftan birisinin evliliğinin amaçları farklılıklar taşıyabiliyordu. Eğer üst tabakadan birisiyseniz, yapacağınız evlilik büyük bir olasılıkla siyasi çıkarlar doğrultusunda gerçekleşecek, aşk arayışlarınız gizli kapılar ardında yaşanacaktı çünkü bu evliliklerde aşktan çok ekonomik kazanç ön plandaydı. Böyle bir evlilik yaptığınızda ise ilk gecenizin mahremiyet sınırları içerisinde gerçekleşmesi sizin için düşünülemez bir durumdan ibaretti. Evlilik sonrası çiftin birlikteliği üst tabakaya mensup konuklar tarafından izleniyordu. Buradaki amaç evliliği resmiyete dökmekle birlikte yatırım amacı taşıyan bu evliliğin gözler önünde onaylanmış olması ve doğacak çocukların meşru sayılacak olmasıydı.

Eğer halktan biriyseniz bu sefer de evliliğinizin resmiyete dökülebilmesi için olduğunuz bölgenin en güçlü kişileri olan lord ile evlendiğiniz kadının ilk geceyi birlikte geçirmesine razı olmaktan başka çareniz yoktu. Halkın emeğinin karşılığında onları koruyan ve bölgenin altyapısal sistemlerini kurduğu söylenilen feodal sistemin lordları ürettiğiniz meyve, sebze ve yetiştirdiğiniz hayvana hatta savaş dönemi kocanıza ya da babanıza el koyabiliyordu. Aynı lord, Jus Primae Noctis yani ilk gece hakkı” (Droit du seigneur-Lordun hakkı) ile de karşınıza çıkabiliyordu.

Orta Çağ Avrupasında lordların ilk gece hakkı aish

Evliliklerin bu şekilde resmiyete dökülmesi anlayışının arkasında ise bir Orta Çağ gerçeği vardı. Bu dönemde evlilikler resmî bir törenle yapılmadığı için evliliğin bir izne ihtiyacı yoktu. Hal böyle olunca çiftler karşılıklı rızalarını belirttikleri sürece herhangi bir yerde ve herhangi bir şekilde evlenmiş olabiliyordu. Bu durum ise çiftlerin gerçekten evli olup olmadıklarının anlaşılmasını güçleştiriyordu. XII. yüzyıla gelindiğinde bu sebeple insanların gözü önünde gerçekleştirilen ilk gece ile bir nevi bu evliliğe Tanrı’nın ve konukların huzurunda şahit olunmuş olunuyordu.  İlk gece hakkının resmi kayıtlara geçmiş bir belgesi ya da herhangi bir kanun kaydı bulunmadığı için durum tarihçiler tarafından hala daha tartışmalıdır. Buna rağmen Rönesans sanatçılarının metinlerinde sık sık bu adete yönelik metinler yer almış, Fransız İhtilali zamanında bu hikayeler anlatılarak halkın monarşiye olan öfkesi bilenmiştir.

Ölüm Bizi Ayırana Dek…

Orta Çağ Avrupası'nda Boşanma Düelloları
Orta Çağ Avrupasında boşanma düelloları atlasobscura

Orta Çağ’da her şeyin bu kadar anormal olduğu ve uçlarda yaşandığı gerçeğiyle yola çıkarsak, diyelim ki boşandık, “Bizi ne bekliyor olabilir ki? Daha başımıza ne gelebilir ki?” diyorsanız; öyle demeyin, kendinizi bir arenada bulabilirsiniz derim 😊 Hayvanların bile yargılanabildiği bu adil (!) düzende hak, hukuk ve adaletin boşanan çiftler üzerindeki etkisi de normal olamazdı. Medenice konuşalım, anlaşıp ayrılalım demek ütopik bir düşünceden ibaret olabilirdi.

Özellikle Orta Çağ Almanyası’nda karşımıza çıkan bir boşanma prosedürü bu anlamda dikkatleri çekmektedir. Buna göre şiddete başvurulan bir yöntemle, boşanmak isteyen çiftler adeta yılların ya da yaşanmışlıkların acısını çıkartırcasına birlikte bir nevi arenaya çıkıyor ve düello yapıyorlardı. Bu düello öncesinde çiftlere genellikle sorunlarını bir veya iki ay içinde çözme seçeneği sunuluyor ve çözemezlerse düello seçeneği veriliyordu.

Hans Talhoferin Çizimleri ile Boşanma Düelloları
Hans Talhoferin çizimleri ile boşanma düelloları historyinmemes

Alman dövüş eğitmeni ve saray danışmanı Hans Talhofer’in 1467’de bu tür düellolara katılan çiftler için teknik bilgiler içeren resimli bir kitabı yayınlanmıştır. Eskrim Kitabı (Fechtbuch) isimli bu kitabın resimlerinden anlaşıldığı kadarıyla dönemine göre bir adaletin var olduğundan da bahsetmek gerekir. Buna göre kocanız beline kadar kazılmış bir çukurun içerisinde ve tek eli arkasına bağlı vaziyette, diğer elinde ise bir sopa ile bekliyor. Karınızın elinde ise beze sarılı taşlar var. Erkeğin çukurdan çıkması yasakken kadın daire içinde kalmak suretiyle hareket serbestliğine sahipti. Böylece fiziksel eşitsizliği dengelemek amaçlanıyordu ve alçak çitlerle çevrelenmiş bir dairenin içerisinde düello başlıyordu.

Talhofer’in kılavuz kitabı düello için uygun kıyafetler, her cinsiyet için en iyi teknikler ve rakibin zayıflıklarından yararlanmak için adım adım tavsiyeler sunuyordu. Alman güreşçilere taş çıkartırcasına dövüşülen bu mahkemeler çiftler arası anlaşmazlıkların çözümü olarak görülüyordu. Cermen hukukunda başlayan ve çoğunlukla kadınların kazandığı bu uygulama zamanla tüm Avrupa’ya yayılmıştır. Orta Çağ’da şiddet ve vahşet unsurlarının gündelik hayatın bir parçası olduğu düşünülürse, tek seferlik bir dövüşmeye sahne olunan bu mahkeme de bir bakıma dönemin çift terapisi gibi düşünülebilir.

Boşanma Düellolarını Betimleyen Bir Görsel
Boşanma düellolarını betimleyen bir görsel historyinmemes

Artık karşınızdaki karınız ya da kocanız değil, rakibiniz vardı ve bu düello rakibinizi ya boyun eğdirerek ya nakavt ederek ya da öldürerek sona eriyordu. Diyelim ki eşlerden birisi ölmedi, ona da çare üretilmiş. Bu sefer boyun eğen taraf başarısız sayılıyordu. Eğer boyun eğen taraf erkekse idam ediliyor, kadınsa da diri diri gömülüyordu. Sonuç olarak eşlerden birisinin ölmesi ile sonuçlanan bu vahşi boşanma uygulaması XVI. yüzyılda yavaş yavaş ortadan kalkmaya başladı.

Eğlence Kültürü

Orta Çağ'da Eğlence Anlayışı
Orta Çağda eğlence anlayışı mayaincaaztec

Her şeyin sinir noktalarımıza dokunacak kadar uçlarda yaşandığı bu dönemde bu çağın insanları “Hiç eğlenmiyor muydu?” der gibisiniz. Elbette ki kendi çağlarına ve bu çağın getirilerine uygun olacak şekilde bir eğlence anlayışları da vardı. Bunlardan bir tanesi ise Deliler Bayramı’ydı. Noel’in atası olarak bilinen ve kökeni Saturnalia’ya (Roma paganizminde Satürn onuruna kutlanan bir bayram) dayanan bu bayramda en yüksek rütbeli kişiler en düşük rütbeye geçerken, hizmet edenler efendi rolüne bürünüyordu. Bir nevi günümüzün özel sektöründeki bazı şirketlerce yapılan patronların ve çalışanların bir günlüğüne yer değiştirdiği etkinlik gibi düşünebiliriz.

Bir araya gelen kalabalık kendilerine o güne özel sözde bir kral seçiyorlardı. Bu bayram başlangıçta yalnızca kilise ile sınırlı olsa da kutlamalar halkın da katılımıyla kilise duvarlarını aşmayı başarmıştı. Komik performanslar ile parodileri andıran gösteriler yapılırken, kadınlar erkek erkekler de kadın kılığına girerek sınırsız içki eşliğinde Orta Çağ’ın kendilerine sunduğu tüm baskıdan belli bir süreliğine arınmış oluyorlardı.  Sosyal normların sorgulandığı bu festivalle birlikte insanlar kendilerini ifade etmeye çalışıyor, sınıf farklılıkları bir kenara bırakılıyor ve herkes eşitleniyordu. Bu sebeple bazı kaynaklarda adı her ne kadar “Aptallar Bayramı” olarak geçse de Deliler Bayramı sadece bir eğlence aracı değil, aynı zamanda toplumsal bir eleştiri de sunuyordu.

Otoriteye Başkaldırı Biçimi Olarak Futbol

Orta Çağda Futbol
Orta Çağda futbol historyskills

Holiganlık kavramının içinin dolu dolu yaşandığı bir futbol anlayışı söz konusuydu. Orta Çağ Avrupa’sında, özellikle İngiltere’de, futbolda şiddet ölümcül vakalara sebep olabiliyordu. Domuz mesanesinin hava ile doldurulmasıyla elde edilen top, peşinden tüm köyü sürükleyebiliyordu; çünkü futbol ​​bugün bildiğimiz düzenli ve kurallara bağlı spordan çok uzaktı. Bazen bir köyün bazen de bütün bir kasabanın katıldığı maçlarda oyuncu sayısı 100’ü aşıyordu. Güreşin çok daha kaotik bir karışımı olan bu maçlarda top yerine tekmelenen çoğu zaman rakip taraf olunca da deyim yerindeyse gole giden her yol mübah oluyordu. Kale yerine daha çok önceden belirlenmiş bir noktaya topu ulaştırabilmek asıl amaçtı.

Orta Çağ insanları için futbol bir spordan çok daha fazlasıydı. Toplumun her kesiminden insanları bir araya getirmesinin yanı sıra sosyalleşme, rekabet ve anlaşmazlıkların çözümü için fırsat sunan toplumsal bir etkinlikti. Maçlar genellikle önemli günlerde oynanıyor ve bazen tüm gün sürebiliyordu. Oyun sonrasında ise gece boyunca süren kutlamalar yapılıyordu.

Orta Çağda Futbol
Orta Çağda futbol artmajeur

Tarihi kaynaklara göre bu durum artık o kadar çok ölüme sebebiyet vermeye başlamıştı ki 1363 yılında Kral III. Edward futbolu yasakladı. Yasaklar delinmek için olsa gerek ki bu yasak halk tarafından pek de uygulanmadı.  Yasağın uygulanmamasının sebebi futbolun en önemli eğlence araçlarından birisi olmasıydı ve üzerlerindeki baskıdan bunalan halk futbol aracılığıyla otoriteye başkaldırıyordu. XVI. yüzyıla kadar bir şekilde varlığını sürdüren futbol VII. Henry döneminde çok daha keskin bir biçimde yasaklandı. Yasağın sebebi olarak ise futbolun toplumu verimsiz kıldığı, daha üretken ve faydalı faaliyetlerden alıkoyduğu ve özellikle de ulusal savunmaya yararlı olan faaliyetlerden uzaklaştırdığı inancı öne sürülüyordu. Buna rağmen halk ve hatta bürokrasi, gizli de olsa futbol oynamaya devam etti ve zaman zaman krallık yasal düzenlemeler getirerek futbolun kurallara bağlanmasının ilk adımlarını atmaya başladı.

Orta Çağ’dayız ama Kafamız Nasıl Güzel…

Hendrik Hondiusun vebadan etkilenen kişileri tasvir eden gravürü Pieter Brueghelin orijinal çizimine dayanan çalışma Wikimedia Commons

Eğlenceden olmasa da değinmekte fayda var ki insanları ölümüne dans ettiren bir olay da bu çağ kayıtlarına geçmiştir. 1518 yılının temmuz ayında Strazburg’ta, Frau Troffea isimli bir kadının kasaba meydanında tek başına, ateşli bir şekilde dans etmesiyle başlayan bu olay gün geçtikçe kalabalıklaşarak devam eder. Dans etmek iyi güzel elbette ama buradaki sorun şu ki dansa kendisini kaptıran kişiler ne yemek yer ne de bir şey içer.

İnsanların günlerce ayakta adeta trans halinde sadece dans edip daha sonra da ölümleriyle sonuçlanan bu olay tarihî kaynaklarda farklı ihtimallere dayandırılır. Bunlardan biri toplumsal baskının bir sonucu olarak psikolojik bir çöküşün yansıması yönündedir. Kimileri bu durumu toplu bir histeri olarak tanımlıyorken kimileri de dönemin batıl inançlarının çokluğu sebebiyle halkın bunu dinsel bir ritüel gibi gördüğünü ifade eder.

Orta Çağ ve Bergot Mantarı Sebebiyle Dans Eden İnsanlar
Orta Çağ ve bergot mantarı sebebiyle dans eden insanlar stephenliddell

En bilimsel yaklaşım ise 1518 yılında bölgedeki çavdar ve tahıllarda sık sık görülen ergot mantarı zehirlenmesi durumunun yaşandığıdır. Bu bilgi ışığında bu mantar türü tüketildiğinde halüsinasyonlar peşi sıra gelmeye başlıyordu. Bölge halkı da benzer ürünleri tükettiği için toplu bir halüsinasyon vakası görülmeye başlanmış diyebiliyoruz. Strazburg yönetimi bu konuda ölümlerin önüne geçebilmek için çalınan müziğin ritmini bozmaktan tutun da farklı meydanlarda eğlenceler düzenleyerek kitle halinde kendinden geçerek dans eden kalabalığı ayırmaya çabalasa da sonuç maalesef yüzlerce insanın açlıktan, susuzluktan ve de kalp krizinden ölümü ya da felç vakaları ile sonuçlanmıştır.

Bütün bu karmaşa ve şiddet ortamı Orta Çağ Avrupası’nda devam ederken “keşke çağlar arası geçiş yapabilsek” diyenlerin durup düşünmesine neden olacak olaylar, tıbbi vakalara yaklaşım şekilleri ve de Orta Çağ’da kadınlık ve erkeklik olgularına ise gelecek yazıda devam edeceğiz.


Kaynakça:

William, Charles ve Oman, Chadwick. Karanlık Çağ Tarihi. İstanbul: Say Yayınları, 2022.

“Love and Marriage: Medieval Style”. medievalists. Web. 20.04.2025.

“Inside Nine Of The Weirdest Medieval Customs That Range From The Bizarre To The Downright Sadistic”. allthatsinteresting. Web. 20.04.2025.

“Divorce Duels: Medieval Trial by Combat”. historyinmemes. Web. 20.04.2025.

“Medieval Divorce by Combat: Guaranteeing ’til Death do us Part'”. ancient-origins. Web. 20.04.2025.

“Ortaçağ Avrupası’nda tuhaf bir adet: Aptallar festivali”. indyturk. Web. 20.04.2025.

“The people who ‘danced themselves to death'”. bbc. Web. 20.04.2025

“Why did Henry VIII ban people from playing football?”. historyskills. Web. 20.04.2025.

Kapak Görseli

spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.

Zülfü Livaneli – Zor Yıllar | Şiir Tahlili

Zülfü Livaneli'nin kaleminden hislerimize 'sığınak' olan Zor Yıllar şiirini çözümledik!

Sokak Hayvanları İçin Ne Yapabiliriz?: Gönüllülük ve Destek Yolları

Sokak hayvanları; sevgi, koruma ve destek bekler. Onlara barınak, mama, su ve şefkat sunarak birlikte daha merhametli bir dünya kurabiliriz.

Neil Gaiman – Koralin ve Gizli Dünya I 10 Alıntı

Oldukça farklı ve ürpertici bir hikâyeye sahip olan Koralin ve Gizli Dünya'dan 10 alıntı sizlerle!

4 Farklı Yazardan Varoluşçuluk Teması

Varoluşçuluk, bireyin özgürlüğü, seçimleri ve yaşamın anlamını sorgulaması üzerine kurulu edebî bir akımdır. Anlam, bireyin eylemleriyle oluşur.

Coastal Granddaughter: Sahil Esintili Bir Stil Yolculuğu

Deniz ve kumsalın kalbinden doğan bu eşsiz stili keşfedin! Sahil esintili şıklığın sırlarını aralayalım, zarafetin yeni yorumuna ulaşalım.