Liderlik tarih boyunca karmaşık bir kavram olmuş ve insanların aklını soru işaretleriyle donatmıştır. Lider ve liderlik kavramları her ne kadar fazlaca konuşulan kavramlar olsa da tanımı sorulduğunda insanı uzun düşüncelere iten türden kavramlardır. Lideri ve liderliği tanımlamak fazlasıyla öznel bir durum olacağı için tarih boyunca sayısız farklı tanımı yapılmıştır. Öyle ki; sadece 20. yüzyılda 5000’den fazla çalışma yapılmış ve 350’den fazla lider ve liderlik tanımı ortaya konulmuştur (Erçetin, 2000).
Lider her dönemde dönemin kendi şartları içerisinde kendisine yer bulmuş, kimi için bir kurtarıcı kimi içinse bir kahraman niteliği taşımaktadır. Zamandan etkilenmemesi ve eskimiyor olmasını ise aslında zamanla birlikte tanımının da değişmesine borçludur. Bir zamanlar hükümdarlara atfedilen liderlik sonrasında siyasetçilere ve hatta apolitik azınlıkların kurucularına atfedilmiştir. Toplumlar sürekli değişim içerisinde kendilerini tanımlamaya çalışırken liderliği de günün şartlarına göre farklı şekillerde tanımlamaktadırlar (Eren, 1993).
Lider en sade haliyle toplulukları etkisi altına alıp onları hareket ettirme yeteneğine sahip kişi olarak tanımlanabilirken liderlik ise bu hareket ettirme sürecini tanımlamaktadır. Lider örgütlerin belirlenmiş amaçları etrafında örgüt üyelerini birleştirerek onlara bu amaç yolunda rehberlik eden ve önce yürüyen kimsedir. Liderler içlerinde bulundukları örgütün üyelerine ihtiyacı oldukları ortamı sağlamakla yükümlüdürler ve örgütün üyelerinin mutluluğu liderlik konumlarını koruyabilmeleri için önemli bir etkendir.
Liderlik kavramına üç farklı yaklaşım mevcuttur. Bunlar; özellikler yaklaşımı, davranışsal yaklaşım ve durumsallık yaklaşımıdır. Özellikler yaklaşımı ile anlatılmak istenen liderlik becerisinin insanın sahip olduğu bazı özellikler ile ilgili olduğu, liderlerin diğer insanların sahip olmadığı birtakım özelliklere sahip olması gerektiği ve hayattaki amaçlarının liderlik etmek olduğu bunun aslında onlar doğmadan önce kendilerine yüklenmiş bir hediye ve bir sorumluluk olduğu düşüncesidir. Fakat liderlik sürecindeki tek değişkeni lider olarak gören bu teorinin başarısızlığa uğraması kaçınılmaz olmuştur (Bakan – Büyükbeşe 2010).
Davranışsal yaklaşım ile anlatılmak istenen ise kişinin sergilediği birtakım davranışlar ile diğer insanlar üzerinde bir güce sahip olduğu kanaatindedir. Liderler etkileyecekleri insanlar ile iyi iletişim kurabilme gibi yetenekleri sayesinde örgüt içerisinde kabul görür ve kendilerini öne çıkarırlar. Bu yaklaşıma göre esas liderlik ölçütü liderin sahip olduğu özelliklerden ziyade liderlik sürecini nasıl kullandığıdır.
Durumsallık yaklaşımında ise önemli olan konu liderin ortaya çıktığı zamanın ve mekanın özellikleridir. Lider ortaya çıkan olağandışı bir durumdan doğar ve bu yüzden de farklı koşullar farklı liderlik tarzlarını gerektirir. Lider okuduğu belli başlı bilgileri her ortamda uygulayamayacağının farkındadır. Bu yeni tanımlamayla birlikte görülmüştür ki lider etrafında değişen koşullara ayak uydurabilmeli, statik değil dinamik bir yaklaşım ile kendini süreçle birlikte durmadan yenilemelidir.
Örtük Liderlik veya Örtülü Liderlik kuramı ise liderliğe karşı olan bakışa yeni bir soluk getirmektedir. Örtük liderlik, liderlerden çok takipçilerin lideri nasıl tanımladığı ile ilgilenmektedir. Örtük liderlik ile birlikte lideri takip eden örgüt üyeleri artık pasif bir halde değillerdir. Süreç onlarla birlikte anlam kazanacak ve yine onlarla birlikte başlayıp sonlanacaktır. Örtük liderlik kuramına göre bir grupta potansiyel bir lider, ancak takipçilerin kendisine bu görevi verip onu lider olarak tanımlaması ile lider olabilecektir (Tabak & Kızıloğlu & Polat, 2010). Bu kuram ile birlikte liderlik algı zeminine oturtulmuş ve Büyük Adam Kuramı’nın aksine takipçilerin de süreçte aktifliği ihmal edilmemiştir. Artık lider aktifken diğer tüm katılımcılar uzaktan izlemeyecek herkes sürecin bir parçası olacaktır.
Bu yaklaşıma göre lider takipçilerinin onu nasıl ve ne kadar süreyle lider olarak tanımladığı üzerinden kendisine bir rol ve yetki kazanır. Öyle ki takipçileri lideri kendilerinin ona verdiği süre kadar takip eder ve yine kendilerinin ona verdiği yetkiler kadar dinlerler. Bu liderin topluluk üzerinde herhangi bir gücü olmaması olarak algılanmamalıdır. Aksine Örtük Liderlik kuramında lider diğer tüm liderlik yaklaşımlarından daha fazla yaptırım gücüne sahip olabilecektir. Çünkü takipçileri onu kendi istekleri ile lider olarak seçmiş ve demokratik bir ortamda ona bu sorumluluk onu takip edecekler tarafından verilmiştir. Bu sebeple lideri denetleyecek ve güç sarhoşluğundan sakınmasının önüne geçecek olanlar da yine takipçilerinden başkası değildir. Örtük Liderlik için takipçilerin liderden beklediği davranışlar demek doğru olabilir. Hepimizin zihnindeki lider portresi bizim örtük liderlik anlayışımızı ortaya sermektedir.
KAYNAKÇA
Bakan, İ., & Büyükbeşe, T. (2010). Liderlik “türleri” ve “güç kaynakları” na ilişkin mevcut-gelecek durum karşılaştırması. Karamanoğlu Mehmetbey Üniversitesi Sosyal ve Ekonomik Araştırmalar Dergisi, 2010(2), 73-84.
Erçetin, Ş., (2000), Lider Sarmalında Vizyon, 2.Baskı,
Nobel Yayın Dağıtım, Ankara.
Eren, E., (1993). Yönetim Psikolojisi, Beta Basım Yayım,
İstanbul.
Tabak, A., Kiziloğlu, A., & Polat, M. (2010). Türkiye’de örtük liderlik kuramı: İçeriği ve yapısı. Çağ Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 7(2), 72-86.