Korsanlar; deniz taşıtlarını yağmalayan, gemilere saldıran haydutlar olarak bilinirler. Osmanlı döneminde görevli korsanlar yağma yapmaz, insanlara zarar vermezlerdi. Devlet çıkarlarına destek vererek düşmanlarla savaşırlardı. Devlete hizmet etmeyen korsanlara Osmanlı terminolojisinde deniz eşkiyaları, deniz haydudu, deniz haramisi, deniz şakayısı olarak bilinirlerdi. Korsan ise Osmanlı da askeri bir sınıfı temsil etmekteydi.
Denizde iyi bir asker olmak için tecrübeli ve iyi bir eğitimden geçmiş olmak gerekirdi. Bunun yolu da korsan olmaktan geçiyordu. Korsanlıktan yetişmemiş denizciler büyük denizci kategorisine giremezlerdi. Karada akıncılar, denizlerde ise korsanlar büyük savaşlara girmiş, büyük fetihlerde devlete büyük kazançlar getirmişlerdir. Bahriyenin en korkusuz, en cesur ve en tehlikeli görevlerini hayatları pahasına yerine getirirlerdi.
1323 yılında Karamürsel’in fethiyle birlikte denizlere ulaşıldı ve Osmanlı Donanması olarak bilinen “Donanma-ı Hümayun” kuruldu. İlk Derya Beyi ise Karamürsel Bey olmuştur. Korkusuz ve gözü kara olduğu için “Kara” ünvanı verilmiştir. Karesioğulları’ndan sonra Orhan Bey‘in isteği üzerine Osmanlı donanmasında hizmete girmiştir. Osmanlı’nın savaş halinde olduğu ülkelerin gemilerini batırır, zarar verir ve korkuturlardı. İtalya ve İspanya ile savaş durumunda kıyılarında dolaşır, limanlarını basar denizlerde savaşırlardı.
Türk korsan birliğinin gerçek kurucusu ve güçlü bir birlik haline getiren II. Beyazıt’ın oğlu Şehzade Korkut‘tur. Birliğin en önemli korsanlarından olan Barbaros kardeşleri Oruç Reis, Hızır Reis (Barbaros Hayrettin Paşa), ve Turgut Reis’i birliğe almıştır. Hızır Reis İstanbul’a çağırılınca korsan ocağının başına ise Turgut Reis’i getirilmiştir. Ocağın merkezi ise Cezayir’deydi. Bunun nedeni sürekli İspanya ve Avrupa devletleriyle savaş halinde olan Osmanlı’nın Akdeniz’i himayesi altında tutması, topraklarına denizden gelecek saldırılara karşı korumasıydı. Cezayir’in karşı kıyısında İspanya bulunuyordu ve tehlikeleri önceden görmesi için Cezayir’in stratejik konumu mevcuttu.

Avrupalı Hristiyanlar bütün insanlığı tek bir çatı altında toplama gayesindeydi. Müslümanlara karşı yapılan saldırılar kutsal kabul ediliyor ve denizden saldırmak için her zaman fırsat kolluyorlardı. Müslümanlara saldıran kişiler ise toplumda saygınlık kazanıyordu. Bu durum ise Hristiyanların sürekli Osmanlı Devletine ve diğer Arap ülkelerine saldırmasının önünü açıyordu. Korsanlık Avrupa da hızla önem kazanırken, Saint Jean gibi tarikatlar kuruldu ve Akdeniz’de söz sahibi oldular.
Osmanlı’nın Baş Belası Saint Jean Tarikatı
Saint Jean Osmanlı’nın başına dert olmuştur. Saint Jean tarikatı Kudüs’te Aziz Yuanna Kilisesinde kurulan ve Kudüs’e gelen hacı adaylarının ve haçlı şövalyelerinin tedavi edilmesi için kurulmuştu. Katolik destekli olan tarikat ayrıca denizlere korsan yetiştirmek, Osmanlı ile savaşmak ve denizlere hazır donanma sağlamak için görevlendirilmişlerdi.
Saint Jean korsanı olmak için en önemli kriter ise Türk düşmanı olmak ve Osmanlı ile savaşma isteğiydi. Kıbrıs’ta önemli bir yere sahip olan tarikat Osmanlı’nın Kıbrıs’ı ele geçirmesiyle Rodos ve Malta‘ya sığınmışlardı. Osmanlı’nın Akdeniz’deki gemilerini yağmalayarak yüklüce ganimetler elde etmiş ve kendi mahkemelerini kurarak kendi kanunlarını oluşturmuşlardır. Osmanlı’nın savaş taktikleri ile tarikata darbe vurmuş tarikatı güçsüz bırakmışlardır.
Oruç Reis’in Saint Jean İntikamı
Küçük yaşlarda denizciliğe merak salan ve korsanlığa başlayan Oruç Reis gemisiyle denizlere açılır ve düşman gemilerle savaşırdı. Trablus yakınlarında denize açılan Oruç Reis Saint Jean korsanları ile savaşır ve savaşı kaybederek tarikat korsanlarına esir düşer. Kardeşi Hızır Reis tarikata fidye teklif eder. Teklifi kabul etmeyen tarikatlar Oruç Reis’in denizcilikteki hünerlerini hafife almaz ve tehdit oluşturacağını düşünerek gemide çok ağır şartlarda çalıştırırlar.
Şehzade Korkut’un desteğiyle gemiden kaçan Oruç Reis Memlük Sultanlığına sığınır ve intikamını alması için korsan birliği oluşturur ve emrine bir gemi verir. Oruç Reis denizlere açılır ve Saint Jean korsanlarını bulur ve onlara Akdeniz’i cehennem eder. Bu olaydan sonra İslam ülkeleri ve korsanlar arasında büyük bir üne kavuşur.

Trablus, Fas, Afrika ve Cezayir’i Hristiyanlardan temizlemiş ve rahat durmayan Avrupa ve tarikat üyeleri Oruç Reis’in güçsüz bir hale gelmesi için gemilerine baskın yapmıştır. İspanya hakimiyetinde olan Cezayir’in Tilimsan kentinde Osmanlı topraklarını savunmuş ve halkın ihaneti ile İspanyolların eline düşmüştür. Kendisi ile birlikte kalan kırk levendini arkasında bırakmamak için savaşmış ve son levendinin öldüğünü görünce mızrakla öldürülmüştür. İspanya kralı öldüğüne inanmamış ve askerleri Oruç Reis’in kafasını keserek krala götürmüşlerdir.
Denizlerin Piri; Piri Reis

Barbaros kardeşlerin yanında yerini alan Piri Reis ise daha çok Gelibolu da kalmış haritalar ve kitaplar üzerinde çalışmıştır. Kendi gözlemleriyle ilk dünya haritasını çizdi. Haritanın bu kadar önemli olmasının sebebi Kristof Kolomb‘un Amerika kıtası ile ilgili bilgilerini gösteren haritadır. Kitab-ı Bahriye ve Seyir Defteri’ni yazmış ve iki kitabı bir araya getirmiştir. 1533 yılında Barbaros Hayrettin Paşa Kaptan-ı Derya olunca Piri Reis de Derya Sancak Beyi ünvanını aldı.
Kaynakça
- “Osmanlılarda korsan teşkilatı” (tarih) tarihvemedeniyet.org, web 26.07.2009, https://tarihvemedeniyet.org/2009/07/osmanlilarda-korsan-teskilati.html?nggpage=2 / Erişim Tarihi: 26.11.2022
- Durak, Ahmet. “Akdeniz’de Osmanlı Korsanlığı ve Osmanlının Korsanlıkla Mücadelesi” dergipark, web 07.2016 https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/424122 / Erişim Tarihi: 26.11.2022
- Çelik, Mehmet Mazlum ” Osmanlı’nın Deniz Akıncıları: Korsanlar” İndependet Türkçe, web 20.04.2020 indyturk.com//node/139241/kültür/osmanlı’nın-deniz-akıncıları-korsanlar / Erişim Tarihi: 27.11.2022
Öne Çıkan Görsel Barbaros Hayrettin Paşa’nın denizlerin hakimi Poseidon’un Üç uçlu Mızrağı Trident’i elinde tuttuğu portresi , 16.Yy’da Avrupa’da yaplımılştır.