Osmanlı İmparatorluğu’nu büyük bir iç savaşa sürükleyerek dağılma eşiğine getiren ve İstanbul’un fethini geciktiren Ankara Savaşı, devletin yaşadığı en büyük hezimetlerden biridir. Ankara Savaşı’ndan önce gerçekleşen Niğbolu Savaşı’nı ve bu savaş sonrası yaşananları anlattığımız yazının devamı niteliğini taşıyan bu yazımızda, Ankara Savaşı’nı inceliyoruz.
Savaş Öncesi Dönem
İki büyük hükümdar, biri Rumeli’nin meliki diğeri ise Orta Asya’nın hakimi: Yıldırım Bayezid ile Sahipkıran Timur. Yıldırım Bayezid, özellikle Haçlılar ile giriştiği mücadeleler sonucu kazandığı itibarı sayesinde Anadolu’daki beylikleri teker teker Osmanlı’nın himayesine almaktaydı. Kazandığı zaferler ve devleti merkezileştirme girişimlerinden dolayı pek çok düşman edinmişti. Bizans ve Avrupa, Yıldırım’ı hiç sevmezdi ki hem onu hem de Osmanlılar’ı Balkanlar’dan atmak için son bir kez daha büyük bir Haçlı ordusu toplayıp Niğbolu önlerine gelmişlerdi. Ayrıca Yıldırım, devleti merkezileştirme girişimleri ile de Anadolu’daki pek çok itibarlı aileyi karşısına aldı ve bu ailelerin çoğu, Ankara Savaşı’nda taraf değiştirerek ya da savaş meydanını erken terk ederek savaşın kaybedilmesine sebep oldular.

Timur ise cihangirlik iddiasındaydı ve bu iddiayı iki temel unsur ile destekliyordu. Birincisi, Timur kendini Cengiz Han ile özdeşleştiriyordu. Hatta Cengiz Han ile olan bağını kuvvetlendirmek için Cengizhan’ın soyundan gelen Saray Mülk Hanım‘ı nikâhına almış ve damat anlamına gelen Küregen lakabını kullanmıştır. Cengiz gibi cihangirlik iddiasında olan Timur, en az onun kadar acımasız olabiliyordu. Timur’un bir diğer iddiası da İslâm Alemi’nin hamisi olmasıydı. Hem cihangir olma çabası hem de İslâm Alemi üzerindeki iddiaları Timur ve Cengizhan’ı karşı karşıya getirmişti.
Timur, düzenlemeyi planladığı Çin seferi öncesinde arkasında güçlü bir rakip bırakmak istemiyordu. Ankara Savaşı öncesinde Hindistan’ı ele geçirmiş, İran’ı yedi yılda elde etmiş ve Bağdat’ı zabt etmişti. Hem Bağdat hükümdarı Sultan Ahmed ile hem de Karakoyunlu Türkmen Reisi Kara Yusuf ile karşı karşıya gelmişti. Bağdat’ı ele geçirmesine rağmen şehri elinde çok uzun tutamayan Timur, burayı birkaç kez kuşatmak zorunda kaldı. Sultan Ahmed ile Kara Yusuf’un Timur’dan kaçıp Osmanlı’ya sığınması sonucu Timur ile Bayezid arasında başlayan mektuplaşmalarda Sultan Ahmed ile Kara Yusuf’un iadesi isteniyordu.

Bu mektuplaşmalar sırasında her iki taraf da kendini üstün görüyordu. Timur, bu mektuplarda Bayezid’i savaş ile tehdit ediyordu ve Osmanlı’nın kendi imparatorluğunun bir uç beyliği olmasını istiyordu; fakat Bayezid bunu kabul etmiyordu çünkü Osmanlı İmparatorluğu, Ertuğrul Gazi’ye dayanan uzun bir soydan gelmekteydi. Osmanoğulları’nın itibarı hem Anadolu’da hem de İslam dünyasında gayet iyi bir konumdaydı. Öte yandan Timur’un imparatorluğunun kurucusu Timur idi yani Bayezid’in sahip olduğu kadar şanlı bir soyu yoktu. Bu mektuplaşmaların sonunda Timur, Bayezid’den birkaç talepte bulundu ve bu taleplerinin gerçekleştirilmemesi halinde savaşacaklarını bildirdi.
Timur’un Talepleri
1-) Kemah‘ın Mutahharten‘e geri verilmesiyle ailesinin serbest bırakılması. (Mutahharten, Timur’un desteğini almış fakat Bayezid tarafından esir edilmiş Erzincan Kemah’ın hükümdarıdır. Timur, Ankara Savaşı öncesi Erzincan’ı ele geçirmiş ve burayı Mutahharten’e vermiştir. Bu olaydan sonra Timur güneye doğru hareket etmiş, Osmanlı Kemah’ı kuşatmış ve Mutahharten’in ailesini esir almıştır.)
2-) Bayezid’in şehzadelerinden birini Timur’a göndermesi. (Bu talep bir nevi Timur’un Osmanlı’yı hakimiyeti altına almak istemesinin kanıtı olarak görülebilir çünkü Timur bu madde sayesinde, herhangi bir anlaşmazlıkta esir aldığı şehzadeyi kullanabilecekti.)
3-) Metbuiyet yani Timur’a bağlılık alameti olarak Bayezid’e gönderilecek olan külâh ile kemerin kabul edilmesi. (İşte bu madde ile Osmanlı’nın tamamen Timur İmparatorluğu hakimiyeti altına girilmesi talep edilmiştir.)
4-) Anadolu beylerinden alınan toprakların eski sahiplerine verilmesi. (Bayezid’in Anadolu’da ele geçirdiği topraklarda merkezi sistem kurması üzerine bu toprakların eski beyleri Timur’a gidip, Timur’u Bayezid’e karşı kışkırtmıştır. Bu kışkırtmaların da başarılı olduğunu Timur’un bu maddeyi talep etmesiyle anlayabiliriz.)
5-) Kara Yusuf’un ve ailesinin Timur’a teslim edilmesi, Timur adına camilerde hutbe okutulması ve para bastırılması. (Camilerde Osmanlı Sultanı adına okutulan hutbelerin Timur adına okutulması ve Timur adına para bastırılması, bağımsız bir devlet olan Osmanlı adına kabul edilemez bir maddeydi.)
Bu taleplerin yanında Bayezid’e Balkanlar’da Hristiyanlar’a karşı savaşması için para ve asker de teklif eden Timur, güçlü bir Osmanlı’nın varlığını istemiyordu. Temel amacı, Çin’e doğru sefere çıkmadan önce Anadolu’da kendisine rakip olabilecek bir devlet kalmamasıydı. Bu amacı doğrultusunda önce Memlüklüler’i sonra da Osmanlı ile Bizans’ı hakimiyeti altına almıştı. Mektuplaşmalar sırasında artan gerginlik, Bayezid’in kullandığı dil ve her mektupta Timur’un taleplerini artırması iki devleti kaçınılmaz olan bu büyük savaşa sürükledi.

Savaş Sırasında Yaşanan Gelişmeler
Osmanlı ordusu, çoğunlukla yaya birliklerden oluşurken Timur’un ordusu süvarilerden ve 32 filden oluşuyordu. Ayrıca Timur, Osmanlılar’ı yenmek için başkentinden ek birlikler de getirtmişti. Orduların bu durumları göze alındığında söylenebilir ki olası bir meydan savaşı muharebesi Timur’un lehine olacaktı. Osmanlılar bu durumun oluşmaması için savaşı Sivas ile Tokat arasındaki dağlık alanlarda gerçekleştirme niyetindeydi fakat Timur, Sivas’tan Tokat’a gitmek yerine Kayseri’ye doğru hareket etti. Timur, bu hareketi ile Bayezid’i kendisine doğru çekmek istemişti fakat Bayezid bu tuzağa düşmedi.
Timur, Kırşehir’e doğru yürürken Osmanlı kuvvetlerinin kendi üstüne doğru geldiği haberini aldı. Bu durumun kendisi için bir tehdit oluşturduğuna kanaat getirince Ankara‘ya doğru hareket ederek Osmanlı’yı arkasında bıraktı ve Ankara’ya gelir gelmez kaleyi kuşattı. Kale, Yakub Bey tarafından kahramanca savunuluyordu; Timur ise Osmanlı kuvvetleri kendisine yetişmeden kaleyi almak istiyordu.

Timur, Osmanlı ordusunun kendisine daha geç yetişeceğini tahmin etse de Bayezid, Yıldırım unvanının hakkını vererek Timur’un hem beklediğinden daha kısa bir sürede hem de beklemediği bir yönde ortaya çıkmıştı. Timur, düşman ordusunu güneydoğudan geleceğini tahmin ederken Osmanlılar kuzeydoğudan gelmişlerdi. Timur’u hazırlıksız yakalayan Bayezid’e oğulları ve komutanları taarruza geçmesini önerdiler; fakat sultan onları dikkate almadı. Bayezid, Timur ile meydan savaşı yapmak istiyordu ve kendi gururunun gölgesinde kalarak önerileri dikkate almadı. Bunun bedelini hem Osmanoğulları hem de Bayezid ağır ödeyecekti.
Baskın yapılmadığı için büyük bir fırsat kaçırılmıştı. Bu süre zarfında Timur, ordusunu yeniden konumlandırma şansı elde etti.

Savaş, Timur’un saldırısıyla başladı ve daha çok Osmanlı’nın sol kanadına yüklenildi çünkü Kara Tatarlar bu kanatta bulunuyorlardı. İlk başta çok büyük bir ilerleme kaydedemeyen Timur’un askerleri, Kara Tatarlar’ın Osmanlı’ya ihanet etmesi ve sol kanatta bulunan Osmanlı askerini iki ateş arasında bırakmasıyla birlikte Osmanlı ordusunun sol kanadını bozguna uğrattı. Bu durum üzerine Timur ile daha önce anlaşmış olan Anadolu beylerinin orduları da savaştan çekildi. Her ne kadar kahramanca savaşmış olsalar ve Timur’un takdirini kazansalar da Sırp askerleri de geri çekilmek durumunda kaldı.
Savaşın kaybedildiğini anlayan Osmanlı vezirleri, Bayezid’e geri çekilmeyi teklif etti fakat o kesin bir dille bunu reddetti. Bunun üzerine devletin devamlılığı için Vezir-i azam Çandarlı Ali Paşa ve diğer devlet adamları, en büyük şehzade olan Süleyman Çelebi‘yi de yanlarına alarak Bursa’ya doğru hareket etti. Mehmet Çelebi de kendi birlikler ile valisi olduğu Amasya’ya doğru çekildi. Musa Çelebi de Balıkesir’e doğru hareket etti.

Bayezid, tüm bunlar olurken teslim olmaya direniyordu ve kulları yani yeniçeri askerleri ile birlikte direnmeye devam ediyordu. Danışanları tarafından savaşın kaybedildiğini ve kaçması gerektiğini anladıktan sonra gecenin karanlığında Timur’un ordularını delerek kaçma girişiminde bulundu fakat Timur’un askerleri tarafından yakalandı. Sultan-ı İklimi Rum yani Rum Diyarının Sultanı artık Timur’un esiriydi.
Kaynakça
- Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Büyük Osmanlı Tarihi I. Cilt 7. Baskı, sayfa 301-315, 16 Aralık 2022 tarihinde erişildi
- Cezar, Mustafa. Sertoğlu, Mithat. Mufassal Osmanlı Tarihi I. Cilt, sayfa 181-200, 14 Aralık 2022 tarihinde erişildi
- İnalcık, Halil. Devleti-i Aliyye, I. Cilt, 2. Baskı, sayfa 67-81, 15 Aralık 2022 tarihinde erişildi
- Hammer, Joseph. Osmanlı İmparatorluğu Tarihi II. Cilt, sayfa 74-86, 18 Aralık 2022 tarihinde erişildi
- Lamartine, Alphonse. Aşiretten Devlete Türkiye Tarihi I. Cilt, sayfa 250-270, 19 Aralık 2022 tarihinde erişildi