Modern sanat koleksiyonu ile sanat dünyasında adından söz ettiren Amerikalı ünlü koleksiyoner Peggy Guggenheim, hayatı ve koleksiyonunda bulundurduğu birbirinden ünlü sanatçıların eserleriyle karşımıza çıkıyor. Abstract Expressionism (Soyut Dışavurumculuk) akımı ve akımın beraberinde getirdiği kübizm ve sürrealizm akımlarını inceleyerek Guggenheim’ın gözünden sanat dünyasına bir adım atıyoruz!
Kültür ve Sanat Kraliçesi Peggy Guggenheim

“Benim yaşamım birbirine taban tabana zıt iki dünya arasında geçti; sanat dünyası ve smokinli dünya. Ben her ikisini de doyasıya yaşadım.”
Amerikalı ünlü sanat koleksiyoncusu Peggy Guggenheim 26 Ağustos 1898 yılında New York’ta dünyaya gelmiştir. Varlıklı bir ailenin kızı olan Guggenheim, toplumda popüler bir sosyete üyesiydi. Onu bekleyen yıllarda Marcel Duchamp gibi sanatsever arkadaşları sayesinde sanat dünyasına ilk adımlarını güçlü bir şekilde attı ve Modern Sanat Koleksiyoncusu Guggenheim, birçok sanatçının eserlerini barındırdığı Peggy Guggenheim Koleksiyonu (Peggy Guggenheim Collection) ile büyük bir üne kavuştu. Oluşturduğu bu koleksiyonuyla bilinmesine karşın sanata dair birçok adımda etkili olması, onu sanat alanında en ünlü isimleri arasında yer almasını sağladı.

Peggy Guggenheim’a göre sanat, modern ve yenilikçi olmalıdır. Bunun önemli bir göstergesi ise koleksiyonunda birçok ünlü sanatçının fikirlerini yansıttığı tablolarıdır. 1930’lu yılların sonlarında Avrupa’da sanat Hitler tarafından zarar görmeye meyilli bir hale gelmiştir. Modern sanatın tabir caizse düşmanı olan Hitler, sanatın ve sanatçının da moderniteyi ve sanattaki yenilikleri inkâr etmesini amaçlamıştır. Çağdaş bir sanat koleksiyoncusu olmasının yanı sıra Guggenheim, sanatın zarar görmemesi için Nazilerin iktidara geçmesinin ardından Londra’da kısa süre varlığını koruyan Guggenheim Jeune adlı bir sanat galerisi açmıştır. Sanatı korumak amacıyla birçok adıma yön veren Guggenheim, amcası Solomon R. Guggenheim’ın New York’taki vakfına bağlı bu müzeyi kurmaya karar vermiştir.

Sanata ve sanatçıya daimî destek veren Guggenheim, günümüzde birbirinden anlamlı eserleriyle isimlerini andığımız sanatçıların eserlerini koleksiyonunda tutar. Sanatın en büyük destekçisi Peggy Guggenheim’ın koleksiyonunda barındırdığı eserler, çoğunlukla Abstract Expressionism (Soyut Dışavurumculuk) akımını temsil etmektedir.
Abstract Expressionism (Soyut Dışavurumculuk) Akımı Nedir?

Eserlerinde kendi duygu ve düşüncelerinin yanı sıra toplumun aynası niteliği taşıması amacıyla 1940 ve 1950’lerde New York’ta soyut dışavurumculuk akımını ortaya çıkaran sanatçılar, günümüze kadar birçok noktada gerçekçi görüşü ortaya koymuşlardır. Soyut dışavurumculuk akımıyla var olan somut nesneleri yansıtmaktan ziyade soyut kavramları, duygu durumları ve sanatçının iç dünyasını yansıtacak eserler sunmuşlardır. Sanatçıların eserlerinde beliren dışavurumculuk vurgusu, keskin olmayan fırça darbeleriyle, özgür renk ve şekillerle karşımıza çıkıyor.
Savaşın etkileriyle şekillenen toplumun korku ve endişeleri, soyut dışavurumculuk akımına eşlik eden duyguların sanata abartılı biçimde aktarıldığı sürrealizm akımını doğurmuştur. Ayrıca sanatta kübizm adının verildiği akım, aynı zamanda geometrik şekillerin bilinmeye başlamasını sağlamış, küçük parçalardan oluşan eserler üzerinden anlatılmak isteneni sanata aktarmıştır. Görünüş itibariyle doğrudan bir anlam ortaya çıkmamasına karşın kübizm akımının bir özelliği olarak anlatılmak istenen dolaylı yoldan ve detaylı düşünerek ulaşılabileceği soyut dışavurumculuğun beraberinde getirdiği bir diğer akımdır. Soyut dışavurumculuk akımı ile tablolarında kendi düşüncelerini yansıtan bazı sanatçılar; Willem de Kooing, Franz Kline ve Mark Rothko ve Jackson Pallock’tur.
Peggy Guggenheim Koleksiyonu

Peggy Guggenheim Koleksiyonu, 1950’li yılların İtalya’sının sanat alanında üne kavuşmasındaki en büyük etkiye sahiptir. Koleksiyonunun sergilendiği Venedik’teki Palazzo Venier dei Leoni adlı saray, Guggenheim’ın günümüze kadar birçok sanatçının eserlerini barındırmaktadır. Bu saray, 18. yüzyılda yapılandırılmaya başlanmış fakat bitmemiş bir Grand Canal sarayı olmasının yanı sıra Guggenheim’ın 30 yıl boyunca yaşamını sürdürdüğü evidir.

Peggy Guggenheim koleksiyonu, başlıca kübizm, fütürizm, sürrealizm ve soyut dışavurumculuk akımlarından birçok eseri bünyesinde barındırır. Her bir tarafında önemli sanat eserlerinin yer almasının yanında birçok heykeltıraş örnekleri de bulunmaktadır. Bir zamanlar Guggenheim’ın evi olan bu saray, 1951 yılında almaya başladığı eserlerle Venedik’in büyük bir sanat müzesi haline gelir. Guggenheim’ın eşsiz sanat eserlerine yer verdiği koleksiyonunda kısa süreli bir evlilik geçirdiği, sürrealizm (sanatta gerçeküstücülük) akımın öncüsü olan Marx Ernst, tablolarında kullandığı coşkulu teknikler üzerinden öne çıkardığı mesajlarıyla önemli bir yer edinmektedir. Eski eşi Marx Ernst’in eserlerinin de yer aldığı bu koleksiyonda Picasso’dan, Rene Magritte, Man Ray ve Salvador Dali’ye sanatta dışavurumu benimseyen birçok sanatçının eseriyle muhteşem bir hava yakalanmaktadır.

23 Aralık 1979’da hayata gözlerini yuman Guggenheim; ölmeden önce Venedik’te bir zamanlar kendisinin yaşadığı saray, günümüzün müzesi haline gelen Peggy Guggenheim Koleksiyonu’nu, amcası Solomon R. Guggenheim’ın vakfına bağışlamıştır. Amcası Solomon R. Guggenheim büyük bir sanat kuruluşuna sahiptir. New York’ta bulunan Guggenheim müzesi, İspanya’da bulunan Guggenheim Museum Bilbao ve ABD’nin Las Vegas kentinde bulunan Guggenheim Hermitage Museumun yanında Peggy Guggenheim’ın Venedik’teki evinde sergilediği Peggy Guggenheim Koleksiyonu da amcası Solomon Guggenheim’ın modern sanat yapıtlarının bir parçası olmuştur. Ölümünden yaklaşık bir yıl sonra, 1980 yılında Solomon R. Guggenheim; Peggy Guggenheim Koleksiyonu’nu açar. Peggy Guggenheim Venedik’teki evi, modern sanat alanında yapılandırılan en ünlü müze haline gelir. Günümüzde her yıl 400 bin ziyaretçi ile sanat dünyasındaki yerini korumaya devam ediyor.
Peggy Guggenheim Koleksiyonundaki Ünlü Eserler
Salvador Dali / Birth of Liquid Desires (1932)

Bilinç ile bilinçaltının birleşimiyle ortaya çıkan sürrealizm akımının eserlerinden biri olan bu tablo, Salvador Dali‘nin gerçekliği ve hayal dünyasını bir tuval üzerinde yansıttığı akımın önemli tablolarından biridir. Dali, bu eserinde de kullandığı renkler, geçişler ve şekiller doğrultusunda düşüncelerini dışavurumunu sürrealizm akımının heyecanını ve olağanüstü niteliği üzerinden ortaya koymuştur.
Pablo Picasso / On the Beach (1937)

Pablo Picasso’nun düşüncelerinin dışavurumunu, bu tablosunda farklı şekillerden oluşan kadın figürleriyle karşımıza çıktığını görüyoruz. Tabloda, sahilde vakit geçiren iki kadın figürü ön plana çıkmaktadır. Sanat dünyasında çoğunlukla kübizm sanat akımı üzerine eserler ortaya koyan Picasso, bu tablosundaki kadın figürlerinin biçimlendirilmesini parçaların birleşimi üzerinden yapmıştır.
René Magritte / Empire of the Light (1954)

René Magritte‘nin yaşamının son yıllarında ele aldığı bu tablosunda gökyüzünün aydınlığı ve yerin karanlığı arasında bir zıtlık söz konusudur. Tablodan hareketle, soyut iki kavramın birbiri üzerine hakimiyet kurma çabasının meydana geldiğini söylemek yanlış olmaz.
Man Ray / Four or Five Times (1929)

Özelliklerinden biri olarak savaş ve dini hareketleri reddeden Dada sanat akımına destek veren Man Ray; bu akımın içinde gelişen sürrealizm akımının niteliklerini taşıyan birçok esere sahiptir. Man Ray, bu tablosunda ise düşüncelerinin dışavurumunu, renkli şekiller kullanarak bir insan tiplemesi üzerinden yapmıştır.
Soyut dışavurumculuk akımının beraberinde getirdiği kübizm, sürrealizm ve dada gibi akımlar, sanat dünyasında ortaya koyulan eserlerde çoğu noktada birbiriyle ilişkilendirilebilir.
Modern sanatın kraliçesi Peggy Guggenheim, sanat yolculuğundaki adımlarıyla ve birçok ünlü ressamın eserlerini bir araya getirdiği koleksiyonu ile günümüzde de sanatseverlerin ilgisini çekmektedir.
Kaynakça
Yazarın yüreğine sağlık.