Performans Sanatının Büyükannesi Marina Abramović: The Artist Is Present İncelemesi

Editör:
Seval Hacoğlu
spot_img

2012 yılında gösterime girmiş olan belgesel sayesinde MoMa’da (Museum of Modern Art) gerçekleştirilen “Marina Abramović: The Artist Is Present” sergisinde bir yolculuğa çıkıyor aynı zamanda Marina Abramović’in ruhuna doğru uzanan inişli çıkışlı dünyasına tanıklık ediyoruz. Bu yolculukta sanatçıyla bütünleşiyor ve onun sanatına başka bir perspektiften bakıyoruz.

Performansa Hazırlık Aşaması

Marina Abramović The Artist is Present 2010 Performance The Museum of Modern Art Kaynak lissongallerycom

Kariyerinin doruk noktasında olan Marina Abramović’in tam üç ayını alacak bir performansa hazırlanırken bu süreci gözlemlemek, performansına için hazırlığına şahit olmak, adeta birebir deneyimlemek ve hissetmek gibi.

MoMa’da gerçekleşen performans sadece Marina’nın tek kişilik işinden değil, eski performanslarından da parçalar içeriyor. Serginin asıl hedefi Marina’nın ses getiren ve sansasyon yaratan performanslarının müzenin altıncı katında yeniden hayata geçirilirken, aşağı katta Marina’nın ziyaretçilerle birebir bağ kurduğu bir performans gerçekleştirmek.

Hazırlık aşamasında, Marina kendi gösterisinin yanında eski performanslarının yinelenmesi için otuz genç sanatçı seçiyor. Bu genç sanatçılar Marina’nın kırsaldaki evine gelerek uzun bir eğitime ve antrenmana tabi tutuluyor. Fakat belgesel ilerledikçe en zor işin yine Marina’ya ait olduğu görülüyor çünkü gerçekleştirmek istediği performans; üç ay boyunca, haftanın altı günü ve her gün yedi buçuk saat sürecek bir iş. Performans süresince yalnızca oturması ve minimum hareketle karşısına oturacak ziyaretçinin hissiz bir şekilde gözünün içine bakması planlanıyor. Altta yatan felsefe hiçliğe yakın bir iş yaratmak. Bu tarz bir iş izleyen için oldukça basit gelse de belgesel ilerledikçe bunun ne kadar zor bir süreç olduğu idrak edilmeye başlanıyor.

Marina’nın Ruhunun Derinliklerinde Saklı Çocukluğu ve İlk Gençliği

Performance Artist Marina Abramovic on Her Belgrade Youth Kaynak wsjcom

Sırp asıllı bir sanatçı olan Marina, Yugoslav partizanı bir aileye doğmuştur. Anne ve babasının Tito’nun komünist partisine sadakatle bağlı olması, Marina’nın hayatında önemli izler bırakmıştır. Ailesinin askeri bir nizamda yetiştirmeye çalıştıkları biricik kızları, uyurken dahi yatış pozisyonunun yarattığı dağınıklık yüzünden annesinin onu uyandırdığından bahsediyor.

Anne ve babasından yeterli sevgi göremeyen Marina her zaman ilgi görme arzusu taşıyan bir çocuk olarak büyümüştür. Hayat hikayesi göz önünde bulundurulduğu zaman performansın kendisi için ne kadar önem arz ettiğini anlayabiliriz. İlgi görme arzusunu, hayatını adadığı sanatı ve seyircileriyle bastırmaya çalışıyor. Onların gözlerinin ve benliklerinin içerisine bakarak ruhlarına karışmak ve yalnız olan küçük Marina’yı sarıp sarmalamak istiyor.

Ulay İle Yaşadığı Fırtınalı Aşk

Marina Abramovic and Ulay AAA AAA 1978 Kaynak dazeddigitalcom

Bu performansın Marina için en önemli kısımlarından biri, belki de yıllardır görmediği büyük aşkı Ulay ile tekrar bir araya geliyor olması. Henüz hazırlık aşamasında New York’ta bulunan dairesine ilk kez gelen ve performansın ufak bir bölümünde yer alacak olan Ulay ile karşılaştıkları an, izleyici için belki de ilk yürek burkan an oluyor.

Belgeselin ortalarına gelindiğinde, Ulay ile Marina’nın yıllara meydan okuyan yürek bağı ve aralarındaki ilişkinin geçmişi gün yüzüne çıkıyor. Marina’nın kariyerinin en ses getiren işleri şüphesiz ki Ulay ile gerçekleştirdiği performanslardır. On iki yıllık birlikteliklerinde yaptıkları işler, yaşadıkları doludizgin aşk ve sürdürdükleri mütevazi hayat, başarı onları esareti altına aldığında bozulmaya başlıyor.

On iki yıl boyunca tek eşliliği tatmış olan Ulay’ın kafasında soru işaretleri oluşmaya başlaması ve ilişkinin dinamiklerinin bozulmasıyla bu aşk da sona eren diğer hikayelerin yanına tozlanmaya bırakılıyor. Bu aşk masalının sonu birlikte gerçekleştirdikleri Çin Seddi performansının sonunda Ulay’ın Marina’ya, onu aldattığı kadının hamile olduğunu söylemesiyle yazılıyor.

Performansın Mart 2010’da gerçekleşen ilk gününde Marina’nın karşısına oturan ve gözlerinin içerisine bakarak performansa dahil olan Ulay, Marina’nın gözyaşlarına hâkim olamamasına neden oluyor. İzleyicinin kalbinin paramparça olduğu an ise hiç şüphesiz ki el ele tutuştukları an. Sanki o an içerisinde Marina ve Ulay geçmişin kırgınlıklarını karşılıklı olarak affediyor ve ruhsal olarak özgürleşiyor. Ayrıca bu büyük aşkın yıllara rağmen bitip tükenmediğini gözlemlemek izleyicinin hem kalbine hem de ruhuna büyük bir darbe indiriyor.

Performans Süreci ve Marina’nın Dirayeti

Marina Abramović The Artist is Present performed at the Museum of Modern Art 2010 photo Alejandro Mallea CC BY 20 Kaynak smarthistoryorg

Mart 2010’da başlayan üç aylık performans neredeyse bir milyon ziyaretçinin katılımıyla gerçekleşiyor, bu açıdan çok büyük bir başarının kazanıldığı söylenebilir. Müzenin açılışından kapanışına kadar geçen yedi buçuk saat boyunca minimum hareketle oturmakta olan Marina, karşısına geçen bütün ziyaretçilerin gözlerinin içerisine bakıyor. Bu süre zarfında Marina’nın herkese karşı aynı saygıyla yaklaştığını görüyoruz.

Kimi ziyaretçiler gözyaşlarına hâkim olamazken kimisi de oldukça yürekten bir gülümsemeyle Marina’yı selamlıyor. Bu tek kişilik performans süresince müzenin yukarı katında gerçekleştirilen performansları da es geçmemek gerek. Marina’nın evinde uzun bir eğitime tabi tutulan otuz sanatçı da planlandığı şekilde bu üç ay boyunca Marina’nın geçmiş performanslarını canlandırıyorlar.

İlk iki ay, kare bir alan içerisinde sadece iki sandalye ve bir masayla gerçekleştirilen tek kişilik performans, üçüncü aya girildiğinde masanın kaldırılmasıyla iyice sadeleşiyor. Marina’nın isteği üzerine kaldırılan masa sayesinde ziyaretçilerle kurulan bağ çok daha güçlü bir hale geliyor.

Tepkiler ile Kitlenin Sosyolojik ve Psikolojik Durumu

Marina Abramović Rhythm 0 1974 Table with 72 objects and slide projector with slides of performance Kaynak lissongallerycom

Performans süresince binlerce farklı insan bu interaktif işe katılım sağlıyor, haliyle birden fazla karakter, birden fazla ruh ve akıl görülüyor. Kimisi performans sırasında yaşadıkları en büyük acıların yasını tutuyor, kimisi yalnızca heyecan ve mutluluk hissediyor, kimisi büyük bir merhamet duygusuyla Marina’nın bakışlarına karşılık veriyor kimisiyse ciddi taşkınlıklar yaratıyor.

Performansa dahil olan herkes dağ gibi duran bu kadının karşısında kendi kişisel deneyimini yaşıyor. Marina’nın her performansı aynı zamanda bir sosyal deney niteliği taşıyor. Özellikle Stanford Hapishane Deneyi’ni andıran Rhythm 0 isimli performansı da göz önünde bulundurulduğunda, bu performansının da bir anlamda halkın ruhsal profilini göz önüne sermekte olduğu açıkça görülüyor. Alınan dönütler çoğu zaman olumlu olsa da bu üç ay içerisinde halkın basın yayın organlarıyla bile 21. yüzyıl içerisinde Marina’nın sanatını sorgulaması ve yermesi oldukça üzücü. Yapılan eleştirilerin yalnızca Marina’nın işiyle kalmadığını bir sabah kuşağı haber programından gösterilen kesit ile görebiliyoruz. Marina’nın sanatı eleştiri topuna tutulurken Sırp olduğunun belirtilmesi hala aşılamayan ırkçılık sorununun da varlığını en sert şekilde yüzümüze vuruyor. Belgeseli izlediğimizde çağdaş sanatın varlığını kabul ettirebilmesi için daha çok yol kat etmesi gerektiğini ve toplumun dünyanın neresinde olursa olsun yeni görüşlere açık olmaktan ne kadar uzak olduğunu bir kez daha görüyoruz.

Eğer sizler de Marina Abramović’in ruhuna bir yolculuk gerçekleştirmek isterseniz belgeseli izleyebilir, bu muazzam sanatçının hayatı ve işleri hakkında bir fikir edinebilirsiniz:


Kaynakça:

  • “Marina Abramović: The Artist Is Present”. moma.org. Web. Erişim Tarihi: 25.06.2024
  • “Marina Abramović: The Artist Is Present”. smarthistory.org. Web. Erişim Tarihi: 25.06.2024
spot_img
Zeynep Alara Karagöz
Zeynep Alara Karagöz
Tutkularım, yaşamımın ve sanatımın rengidir.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.