Edebiyatımızın önemli toplumcu gerçekçi yazarlarından biri olan Sabahattin Ali, yayımladığı üç romandan biri olan Kuyucaklı Yusuf adlı romanını 1931 yılında Aydın Hapishanesi’nde tanıştığı Yusuf’un hayatından etkilenerek kaleme almıştır. 1931-1932 yılları içinde tamamlandığı söylenen Kuyucaklı Yusuf, üç cilt olarak tasarlanmış olsa da sadece bir cildi basılabilmiştir. Genellikle hikâyeleriyle bilinen Sabahattin Ali’nin bu ilk romanı, 1937 yılında yayımlanmış ancak aynı yıl “halkı aile hayatından ve askerlikten soğuttuğu” gerekçesiyle toplatılmıştır, daha sonra ise bilirkişi raporlarıyla tekrar basılmıştır.
Sabahattin Ali

Sabahattin Ali, 25 Şubat 1907’de Bulgaristan Gümülcine’de dünyaya gelmiştir. Öğrenim hayatına İstanbul’da başlayan yazar, İstanbul Erkek Öğretmen Okulundan mezun olduktan sonra girdiği bir sınavla Almanya’ya gitmiştir. Yurt dışında bulunduğu sırada dünya edebiyatıyla tanışmış ve çeşitli yazarlardan etkilenmiştir. Alman faşizmine şahit olan Sabahattin Ali, anti-faşist bilinci ve sosyalizm düşüncesini benimsemeye burada başlamıştır. İstanbul’a döndüğünde ise ilk öyküleri ve şiirlerini yayımlayarak edebiyat dünyasına ilk adımını atmıştır.
Sabahattin Ali, yazın hayatı boyunca Nâzım Hikmet ve Aziz Nesin gibi isimlerle dergi yayımcılığı da yapar. Çıkardığı siyasal mizah dergileri gibi çeşitli nedenlerle tutuklanır, hapis yatar ve sürgün edilir. Pek çok dergide yayımladığı şiir ve öyküleriyle Kuyucaklı Yusuf, İçimizdeki Şeytan ve Kürk Mantolu Madonna isimli romanları edebiyatımıza damgasını vurur. Düşünceleri, ideolojisi ve toplumcu bakış açısıyla da öne çıkan yazar, metinlerinde halkın yaşadığı problemleri, sınıf farkını ve Anadolu köylüsünü tüm gerçekliğiyle ele alır. Sabahattin Ali, siyasi baskılardan uzaklaşmak için yurtdışına kaçma girişiminde bulunduğu sırada hapiste tanıştığı Ali Ertekin tarafından trajik bir şekilde öldürülür ve 41 yaşında hayata veda eder. Kamuoyu ise bunu ancak aylar sonra duyabilir.
Sabahattin Ali’nin romanlarında ana karakter toplumsal yapıdan ve yaşadığı çevreden ayrı bir noktada tutulmaz aksine onlardan etkilenir. Coğrafyanın sorunları, köy ve kasaba yaşamı, sosyal adaletsizlik ve ezen-ezilen çatışması gibi toplumsal meseleler bireyin hayatında önemli bir yer tutar. Bu bağlamda Sabahattin Ali bireyci bir yazar değildir ancak bireyi toplumun bir aynası olarak kabul eder. Birey ve toplum etkileşim içindedir. Sabahattin Ali romanlarında insan, özünde iyi bir varlık olarak görülse de çıkar ilişkileri, sömürü ve toplumla yaşanılan çeşitli çatışmalar bireyi yozlaşmış bir toplumun içine sürükler. Bu nedenle romanlarında iyilik ve kötülük iç içedir. Ayrıca Sabahattin Ali’nin karakterlerinde toplumsal yabancılaşma da öne çıkmıştır. Çeşitli sebeplerle oluşan toplum baskısından, ahlaki çöküş ve çürümüşlükten boğulan karakter, çareyi bu toplumdan uzaklaşmakta bulur. Bu kaçışın en detaylı işlendiği romanlardan biri ise Kuyucaklı Yusuf’tur.
Kuyucaklı Yusuf Romanı
Kuyucaklı Yusuf, küçük bir çocuk olan Yusuf’un ailesinin eşkıyalar tarafından öldürülmesiyle başlar. Bunun üzerine Kaymakam Selahattin Bey Yusuf’u evlat edinir. Yusuf’un hayatındaki bu dönüm noktası, onun Kuyucak Köyü‘ndeki yaşamından ayrılmak zorunda kalıp kasabaya gitmesiyle derinleşir. Sosyal içerikli bir roman olan Kuyucaklı Yusuf, Yusuf karakterinin yaşadığı mücadeleleri anlatırken Anadolu’nun toplumsal gerçekliğine ve güçlü-güçsüz farkına da ışık tutar. 1900’lü yılların başında geçen bu roman, dönemin toplumsal ve kültürel yapısını arka plana alarak köy yaşamına alışkın olan Yusuf için kasaba hayatının zorluklarını ve onun Muazzez’e duyduğu aşkı konu alır.
Muazzez, Yusuf’un evlatlık olarak gittiği evin kızıdır. Aralarında zamanla oluşan duygusal yakınlık başta Muazzez’in annesi Şahinde olmak üzere kasabanın ileri gelenlerini rahatsız eder. Şahinde’nin tek amacı kızını zengin biriyle evlendirmektir ve Yusuf onun için doğru damat adayı değildir. Tüm bu engellere rağmen Yusuf ve Muazzez evlenebilseler de mutlulukları kısa sürer. Şahinde ve Muazzez’in Yusuf’un yokluğunda kasabanın zenginleriyle gece eğlenceleri düzenlemesi Yusuf’u oldukça rahatsız eder. Bu durum, romanı kaçınılmaz sona sürükler. Bir cinayetle başlayan roman, yine bir cinayetle sona erer.
Psikolojik Bağlamda Yusuf Karakteri

Kuyucaklı Yusuf romanını psikolojik bağlamda Yusuf karakteri üzerinden okumak mümkündür. Yusuf’un yalnızlığı, ilk satırlardan itibaren roman için önemli bir noktadır. Henüz bir çocukken annesi ve babası gözünün önünde öldürülen Yusuf, yetiştiği gelenekler ve sosyoekonomik koşullar farklı olmasından dolayı kent yaşamı ve insanının içinde yabancılaşır. Küçük yaşta yaşadığı travmanın onda açtığı yaralar, romanda açıkça belirtilmese de Yusuf’un sert ve mücadeleci karakteri yaşadıklarının bir tezahürü olarak yorumlanabilir. Bir başkasının evinde yaşamak zorunda kalması, onu istemeyen evin hanımı Şahinde ve sessiz bir baba rolünde olan Selahattin Bey gibi etkenler, onun gitgide daha çok yalnızlaşmasına sebep olur. İçinde yaşadığı toplumdan uzaklaşmak istemesi, insanlarla olan iletişiminin kısıtlı olması da bu sebeplerdendir. Yakınlık kurduğu tek insan ise Muazzezdir. Küçük yaşta kaybettiği aile sıcaklığı ve ruhundaki anne şefkati eksikliğini, çevresinde bağ kurabildiği tek kadın olan Muazzez’e çevirir ve ona aşık olur. İçinde bulunduğu toplumda kendini bir yabancı gibi hisseden Yusuf, hayatı boyunca bir arayış hâlindedir. Yaşadığı ekonomik sıkıntılardan, çalışmak zorunda olmasından, zengin insanlardan ve aynı zamanda köylülerden kaçma isteği onu bu arayışa sürükler.
“Hayatında asıl aradığı şeyin Muazzez olmadığını biliyordu, fakat Muazzez olmadan bunu aramaya muktedir olamayacağını sanıyordu.”

Hümanist psikoloji her bireyin benzersiz olduğunu ve asıl amacın kendi potansiyelini gerçekleştirmek olması gerektiğini savunur. İnsanın, hayatın anlamını ve varoluşunu keşfetme çabasını teşvik eder. Bu yaklaşıma göre yabancılaşma ve hayata karşı kayıtsızlık ise bireyi anlamsızlığa sürükler. Bu bağlamda Yusuf, iç dünyası ve toplumsal normlar arasındaki çatışma nedeniyle kendini gerçekleştirememiş roman karakterlerinden biridir. İçine kapanık, insanlardan uzak ve toplumun dışında kalmış bir portre çizmesinin sebebi de budur. Geleceğe ve kendi yaşantısına dair bir umut yeşertemeyen Yusuf, farkına varmadan kayıtsızlığı tercih etmiştir. Bu bilinçdışı tercih, bir baba figürü olarak hayatında yer alan Selahattin Bey’in evliliğine ve ailesine karşı olan tepkisizliğinin bir yansıması olarak da yorumlanabilir.
Yusuf’un tüm bu umursamazlık içinde hayatında anlam yüklediği tek duygu ise Muazzez’e duyduğu aşktır. Sabahattin Ali romanlarında sıkça rastlandığı gibi aşk, ana karakterin harekete geçme isteğinin ardındaki en temel dürtüdür. Yusuf ile Muazzez’in evlilik ve sonrasında başlarına gelen olaylar ve aştıkları engeller bunun en büyük göstergesidir. Aşkı için her türlü fedakarlığı göze alan Yusuf, içindeki tüm boşlukları ve varoluşuna anlam kazandırma isteğini Muazzez’in sevgisiyle doldurmaya çalışır. Toplum baskısından ve çarpık ilişkilerden kurtulma isteği Yusuf’u Muazzez ile kaçma noktasına getirse de kaçma girişimi bu yozlaşmış toplumun Muazzez’i yok etmesine engel olamamıştır. Yaşadığı topluma yabancılaşmış olan Yusuf, romanın başında olduğu gibi sonunda da ailesini yine toplum yüzünden kaybeder.
“Birbirleri için ne kadar tabii ve lüzumlu iseler, etrafları için o kadar garip ve manasız olduklarını karanlık bir şekilde hissetmiyor değillerdi. Hislerinin şiddeti ve dünyalarının ayrılığı cihetinden yapayalnız olduklarını, birbirlerine söylemeden biliyorlar ve bunun uzun zaman devam etmesinin ne dereceye kadar muhtemel olduğunu korku ile düşünüyorlardı. … Bunun için, ancak her şeyle alakalarını keserek kendi dünyalarına döndükleri zaman rahat ediyorlar, muhitle temasta bulunmaya mecbur olunca fena hissikablelvukuların altında ezilmeye başlayarak sıkılıyorlar ve kaçmak istiyorlardı.”
Kaynakça
Ali, Sabahattin. Kuyucaklı Yusuf. Yapı Kredi Yayınları: İstanbul, 2011.
Ulusan, Ersan. Sabahattin Ali’nin Romanlarında Yabancılaşma Meselesi. Yüksek lisans tezi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019.
Parlak, Simel. Sabahattin Ali’nin Eserlerinde İnsan. Mevzu: Sosyal Bilimler Dergisi, 5 Mar. 2021, 67-87.