Psikolojik romanlarda; ruh çözümlemeleri, kişinin iç bunalımları ve hesaplaşmaları, içten gelen dürtü ve güdüler derinlemesine anlatılır. Bu kitaplar kişinin kendinden bir şeyler bulmasını sağlar. Psikolojiyle ilgili olup okunması gereken romanlara nereden başlayacağını bilemeyenler için 7 kitaptan oluşan bu listeyi siz psikoloji severler için hazırladık.
1. Nietzsche Ağladığında – Irvin D. Yalom
“Ruh huzuru ve mutluluk arayanların inançlı olmaları gerektiğini, hakikatin peşinden koşmayı isteyenlerin ise huzurdan vazgeçip hayatlarını araştırmaya adamaları gerektiğini belirttim.”
Türkiye’de ilk kez 1996’da yayımlanan bu kitap, insan zihnini ve hayatı sorgulama yolculuğunda bizlere yardımcı olur. Bu kitap, Nietzsche’nin arkadaşının, o zamanların teşhis koymada ünlü olan doktoru Breuer‘den Nietzsche için yardım istemesiyle başlar. Bir doktorun ve hasta olduğunu kabul etmeyen birinin karşılıklı konuşmaları ve paylaşımlarıyla birbirlerini iyileştirmelerine, kendi hayatlarında hassas noktalara dokunmalarına şahit oluruz. İki taraf da aynı zamanda terapist koltuğuna oturmuş olur ve içindekilerini dökerler. Nietzsche başlarda kendini açma konusunda çok temkinli yaklaşsa da zamanla bu güvensizlik kırılır. Aslında hiç bir araya gelmemiş bu iki büyük insanın birbirlerine hayatlarını, ilişkilerindeki çıkmazları, en derin yaralarını açmaları ile mükemmel bir kurgu ortaya çıkmıştır. Akıp giden kurgusuyla kendi içinizde yeni yolculuklara çıkacak, her sayfasında hayata, bastırılmış duygularınıza, psikolojik gerçeklere dair önemli bilgiler bulacaksınız.
2. Veronika Ölmek İstiyor – Paulo Coelho
“Herkesin ne olursa olsun hayatta kalmak için savaşını verdiği bir dünyada, ölmeye karar verenleri anlamak kolay mı?”
Hayatta bir şeyler olurken bazı şeyler zor gelir, hayat anlamsızlaşır ve bazı duygular kişiyi intihara sürükler. İntihara karar vermenin altında birçok sebep bulunabilir. Hayatını sonlandırmak isteyen güzel, zengin bir kızın başarısız intihar girişiminden sonra öleceğini sanarak Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde geçirdiği günler anlatılır. Kurgunun hastane ortamında geçmesi ile farklı bir dünyanın kapılarını açmış oluruz. Kitapta Veronika ve diğer hastaların iç dünyaları çarpıcı şekilde anlatılır. Hastanede olmanın verdiği rahatlıkla içinden gelenleri istediği gibi yapan Veronika, tabularından sıyrılarak yaşamın tadına varır. Yaşamın tadına varırken ders niteliğindeki sözleri ve arkadaşlarının desteği içimizde bir yerlere dokunur. İntihara meyletmiş biri ve hastaların ruh dünyası, içinde bulundukları durumların incelenmesiyle kitap sizlere yeni bakış açıları sunacak ve insan psikolojisine dair ufkunuzu genişletecek.
3. Kırmızı ve Siyah – Stendhal
“…bir yol, iki tarafındaki çitlerde diken var diye hemen güzelliğini kayıp mı eder? Yolcu yoluna gider, dikenler de kötülükleri ile kalır.”
İlk kez 1830 yılında yayımlanan bu eser, zamanının çok ötesinde yapılan psikolojik tahlillerle dikkat çeker. Fransız Edebiyatı’nda gerçekçilik akımının öncülerinden olan Stendhal‘ın bu eseri gerçekçilik akımı nezdinde önemli bir eserdir. Eser, Napolyon Devri sonrası Fransa’nın Restorasyon Döneminde yazılmıştır ve o dönemi anlatır. Eserin baş kahramanı olan Julien‘in korku, aşk ve hırs duyguları üzerinden Fransa’daki sınıf çatışmaları, devlet yönetimindeki bozukluklara da değinir. Yazar bu bozuklukları sert bir dille eleştirir. Julien, keskin zekası sayesinde dönemin önemli işlerinde çalışır. Ancak bu işler yasak aşklarının ortaya çıkmasıyla bozulur. Baş karakter Julien‘in iç çatışmaları, hırsları ve ikiyüzlülüklerinin anlatılmasıyla okuyucuya yeni deneyimler sunarken kişinin kendisini sorgulamasına neden olur.
4. Sana Gül Bahçesi Vadetmedim – Joanne Greenberg
“Gizemleri anlamak gözyaşı demekti; yalanların gerisindeki gerçek, ölümdü.”
Şizofreni ile mücadele konusunu ele alan bu kitap yazarının hayatından da izler taşır. Yazar yaşadıklarını çocuklarından gizlemek için kitabını takma adla yayımlamıştır. Genç yaşta şizofreni teşhisi alan genç kızın mücadelesi, iç dünyası ve çevresindekilerle ilişkileri anlatılır. Genç kız aile baskısının yanında Yahudi olması nedeniyle karşılaştığı zorluklardan kendini korumak için şizofreniye kayar. Gerçek ve hayal dünyaları arasında gidip gelir. Romanda hastalıkla yüzleşme, aile desteği, toplumun hastalığa bakış açısı ve terapi süreci işlenir. Empati ve anlayış kavramlarını içimize işleyen yazar, kurmaca ile gerçeği birbirine karıştırıp benzersiz bir anlatım sunmuştur. Gerçek yaşamdan izler taşıması bu kitabı daha çekici kılmaktadır.
5. Divan – Irvın D. Yalom
“…Ama -bak bu bir meslek sırrıdır- en disiplinli analistler bile hastalarını daima yanlarında taşır ve bazılarıyla seanslar arasında sessiz konuşmalar yaparlar.”
Terapist ve hastalarının ilişkisini şeffaf bir şekilde ortaya koyan Yalom, psikoloji severler için bir başucu kitabı daha ortaya koymuştur. Genç doktor, hastasıyla cinsel ilişkiye girmekle suçlanan bir doktoru sorgulamakla görevlendirilir. Suçlanan psikiyatrist ise katı kuralları olan doktor-hasta ilişkisinin aşılması gerektiğini savunmaktadır. Genç hekimin bu görüşmeyle birlikte hakikat, otorite, kibir, hınç üzerine tüm bakışı değişir ve içsel yolculuğu başlar. Terapi sürecinde terapist-danışan ilişkisini ele alan bu kitapta etik konusu hakkında çok fazla şey öğrenecek ve kendi doğrularınızı sorgulayacaksınız. “En mahrem konularımızı anlattığımız terapistler insan olarak bu anlatılanlarla ne yapar? Kendi benliğinde ne gibi değişimlere sebep olur? Bir terapistin mahremiyet konusunda ne gibi görevleri vardır?” gibi sorulara yanıt bulacağınız bu kitapta daha bir çok şey keşfedeceksiniz. Okuru içine çeken kurgusuyla bir başyapıt olan bu eseri elinizden hiç bırakmak istemeyeceksiniz.
6. Açlık – Knut Hamsun
“Öyleleri vardır ki ufak tefek şeyler onları yaşatır da sert bir söz onları öldürür.”
Bu roman, yazarın kendi yaşam mücadelesini anlatması sebebiyle otobiyografik roman özelliği taşır. Fizyolojik ihtiyaçların karşılanma durumunun yaşama etkisi ve yazarın “açlık”tan esinlenerek yazma hayatına katkısı anlatılır. Açlık, duygusal açlık, utanma, mahcubiyet gibi duygular kusursuzca işlenir. Okurların empati becerilerini geliştirmesine yardımcı olur. Kahramanımızın kemiğe muhtaç kalacak şekilde açlığa maruz kalır. Ancak başka bir işte çalışmaz. Bunun sebebi yazma tutkusu gibi görünse de aslında gururundan taviz vermemesinden kaynaklanır. Psikolojik açıdan duyguların işlenmesi ile kendi duygularınıza yeni bir bakış açısı geliştireceksiniz.
7. Otomatik Portakal – Anthony Burgess
“Küçücük deliklere tıkılan insanlar birbirinin içinde, insanlık dışı bir yaşam sürdürüyorlardı.”
Hayatın, kötülük üzerine kurulu olduğu bir dünya olarak anlatıldığı bu kitap, distopik bir roman olup geleceğe dair türlü kehanetler içerir. İnsan psikolojisinin yanı sıra toplum psikolojisini de ele alır. Anlatılan gelecek dünya görüşü, kötülüğün kol gezdiği, kimsenin kimseye insafının olmadığı bir zamanı anlatır. Geceleyin etrafına dehşet saçan gençlerin yaptıkları, çete liderlerinin hapse girmesi sonucunda orada yaşadıkları anlatılır. Kahramanımız, hapishanede bir deneyde kobay olarak kullanılıp iradesi olmadan iyi bir kişiliğe dönüştürülür. Eski haline hemen geri döndüğünde, kitabın sonunda kendi iradesiyle doğruyu bulabilecek midir? “Kötülük nedir? İrade dışı yapılan iyilik gerçek bir iyilik midir? Seçimlerimizde irademizin etkisi nedir?” sorularına cevap bulacağınız bu kitapta iyilik ve kötülük kavramlarının üzerine yeniden düşünme fırsatı bulacaksınız. Bu kitap olağanüstü kurgusuyla okuyucularında derin bir iz bırakacak.