Edebiyatımızda ve kültürümüzde önemli bir yeri olan rakı kavramının arka yüzünü araştırdığımız bu yazımızda, bakalım rakı hepimizin hayatına nasıl girmiş?
Rakının Anlamı Nedir, Kökeni Nereden Gelir?

Rakı kelimesi Arapçadır. Ve “damıtılmış” anlamına gelen “arak” kelimesinden türemiştir. Arak, “terlemek, terini damlatmak” anlamına gelir. 11.yüzyıldan itibaren Arap coğrafyasında damıtılmış içkilerin genel adı olarak kullanılmıştır.
Damıtılmış her içki rakı olarak kabul edilir. Ancak bugün her içkiye rakı demiyoruz, ve böyle demek ne kadar doğru tartışılır. Peki esas mesele olan, kültürümüze ait olan “Türk Rakısı” için neler söylenebilir? Türk diliyle rakının tanımı şu şekildedir: Üzüm suyunun mayalanmasıyla beraber elde edilen alkolün damıtıcıda bir defa damıtıldıktan sonra anason tohumuyla dinlendirilip tekrar damıtılması ve sonra ikinci damıtma işleminde “göbek” diye bahsedilen en lezzetli kısmın ayrılıp güzel bir su ile 40-45 derecede beklemesiyle elde edilen içkidir. Bu işlem taze üzümle veya kuru üzümle de yapılabilir. Aynı zamanda ev yapımı “boğma” diye tabir edilen rakıyı da hesaba katarsak meyveli tüm damıtım ürünlerine rakı dendiğini söyleyebiliriz.
Morfolojik Olarak Rakı

Damıtılan ürün anlamına gelen arak kelimesine aitlik özelliği veren -ı (îyy) eki eklenir. Yani kelime “araki” halini alır. Meyveli rakıların çeşidine göre eski dönemlerde rakı, “üzüm arağı, hurma arağı” gibi ifadelerle dile getirilirdi. Bu nedenle “arakîyy” tabiri zamanla araki’ye dönüşmüştür. Türk dilinde bulunan ulama özelliğiyle ise zamanla “üzüm araki, üzüma raki” diye telaffuz edilmeye başlanmıştır. Büyük ünlü uyumundan dolayı da “raki” kelimesi zamanla “rakı” halini almıştır. Geçmişten günümüze değişerek sonunda bu hale gelen ve hâlâ aynı şekilde kullanılan rakı, diğer dillerde de raki, rakı ve benzeri şekillerde kullanılmaya devam etmiştir. Arapçaya benzer dillerde ise arak ve araki ismi korunmuş ve değiştirilmemiştir.
Rakı Kültürü’ne Farklı Yorumlar

Kelimenin geçmişten günümüze morfolojik gelişimi Türk kültüründeki yerini ifade eder. Ancak rakının kelime kökenine dair farklı tezler de bulunmaktadır. Örneğin adını Razaki üzümünden aldığı söylenir. Ancak üzümden başka meyvelerle de yapılan rakının neden ismini üzümden aldığını düşünmek gerekir. Razakiden rakıya herhangi bir morfolojik dönüşüm de söz konusu değildir. Bir de rakının Irak isminden geldiği söylenir. Ancak yine Irak ve rakı kelimesinin alakasına dair bir kanıt veya araştırma yoktur.
Rakı’nın Tarihi

Tahminlere göre Araplar 9.asırdan beri damıtım yaparlardı. Araplardan aldığımız rakıyı, meyve çeşitlerimizle ve coğrafi konumumuzla birleştirerek Türkiye’de zengin bir kültür haline getirdik. Evliya Çelebi’nin 1630’larda yazdığı eserine bakarsak, rakı 400 yıldan daha uzun zamandır ülkemizde varlığını sürdürmektedir. Yazarın eserinde arakçıyan diye bahsettiği rakının üreticileri o dönem Ermeni’lerdir. Lakin bu kesin bir bilgi değil, yalnızca kullanımdan dolayı yapılmış bir çıkarımdır. Rakının günümüzdeki anasonlu haline ise nasıl geldiği bilinmemektedir. Aslan sütü adını alması ise yine eskilere dayanır. 17.yüzyıl Divan Edebiyatında bile ‘şir-i mey’ yani aslan sütü olarak bahsedilir. 19.yüzyıla kadar küçük işletmelerde sürdürülen rakı ilk kez 1880’li yıllarda Sarıcazâde Ragıp Paşa’nın kurduğu fabrikada üretilmeye başlamıştır. Muz, şeftali, dut, nar ve daha birçok meyveden rakı üretimi yapılmıştır. 14 Eylül 1921’de Men-i Müskirat kanunuyla ülkeye alkol üretimi ve satış yasağı gelmiştir. 22 Mart 1926’da ise yasak kaldırılmıştır. Bu beş yıllık süreç boyunca halk kendi içkisini yapmak için adeta bir sebep bulmuştur diyebiliriz. Yasak kalktıktan sonra ise rakı üretimi devlet kontrolün altında devam etti. 2003 yılından itibaren ise özel sektöre rakı üretimi izni getirildi ve 2000’li yıllardan günümüze kadar rakı üretimi hâlâ varlığını sürdürmektedir.
Rakı’nın Edebiyattaki Adı: Edip Cansever

Bu başlık altında biraz kendi yorumlarımdan bahsetmek isterim. Bana göre rakı demek, rakı içmeyi en çok seven edebiyatçılar arasından Edip Cansever demektir. Bu ün bence en çok ona yakışıyor. Rakının etimolojisinden bahsettik. Şimdi biraz da Edip Cansever’in rakı sevgisinden bahsedelim.
“Örneğin rakı içiyoruz, içimize bir karanfil düşüyor gibi…”
-Edip Cansever
Bir İstanbul aşığı olan Edip Cansever, şehri gezmeyi sever, her semtte içkili meyhane ve lokanta bulur, düzenli olarak oraları ziyaret edermiş. Gittiği mekanlar arasından benim favorilerim ise şu şekilde: Beyoğlu’nda Çiçek Pasajı, Kadıköy’de Todori, yine Kadıköy’de Hatay Meyhanesi‘dir. Hatta Hatay Meyhanesi Defteri’nde Cemal Süreya’nın çizdiği ve “Sevgili, Edip!” ithaflı bir resim dahi vardır…
Edip Cansever, kendisiyle ilgili bir yazısında şiir ve içki konusunda şöyle tatlı bir yorum yapar: “Bugüne kadar içkiliyken tek satır yazmış değilim. Ben çok sağlıklı bir kafayla yazarım. Hem sağlıklı bir kafayla, hem de küçük, ufak tefek mutluluklarla şiir yazmayı deniyorum, ya da yapabiliyorum. Alkolle katiyen…”
Kaynakça
“Rakı Nedir”. Keyif Lobisi. İçki, & Kültür Sanat, Rakı. 14 Nisan 2019. Web. 26 Eylül 2024.
“Edebiyatın İyi İçenleri Nasıl İçerdi”. Ters Dergi. Edebiyat. 20 Ağustos 2020. Web. 26 Eylül 2024.