Rus tarihinin en ilginç ve çözülemeyen kişiliklerinden biri olan Rasputin; özellikle ikna yeteneği, kadınlara olan düşkünlüğü ve ölümü ile ön plana çıkmıştır. Günümüzde hâlâ adından söz ettiren bu mistik keşiş, 1978 senesinde Boney M. grubunun “Rasputin” şarkısına da ilham olmuştur.
Bu yazımızda Rasputin’in hayatına ışık tutacağız. Gelin bu ilginç kişiliğin hayatına beraber yakından bakalım.
Çocukluk Yılları
Aslında farklı kişiliği çocukluk yıllarında belli etmişti kendini. Grigori Rasputin, 1869 yılında dünyaya geldi. Ailesiyle beraber çocukluğunu Sibirya’da bir çiftlikte geçiren Rasputin, kardeşlerini bebekken ve çocukken kaybetmiştir. Küçüklük yaşlarında da hızlıca fark edilen bir çocuk olan Grigori Rasputin, çiftlikteki hastalanan atlara dokunarak iyileştirmesiyle de köylüler arasında konuşulmaya başladı. Bir defasında çiftliklerinden bir at çalındığında Grigori, olayı görmemesine rağmen çalan hırsızın adını söyledi. Bu olaylardan sonra köy halkı tarafından dikkatleri üzerine iyice çekmişti.
Bütün bu olaylardan sonra ailesi ve insanlar onun bir çeşit doğaüstü güçleri olduğuna inanmaya başladılar. Bu yüzden ailesi onu eğitim için Rusya’da bulunan Verkhoturye Manastırı’na gönderdi. Bu manastırda dini eğitimler gören Rasputin, kısa sürede keşiş unvanını aldı; ancak gariptir ki çocukluk ve yetişkinlik hayatında okuma yazmayı hiçbir zaman öğrenmedi. Manastırdan ayrılarak gezilere çıkmaya başlayan Rasputin, gittiği yerlerde vaazlar vermeye başladı fakat bu vaazlar kehanet bulguları da içeriyordu. Gezilerinde konuştuğu insanlar bu kehanetlerin gerçekleştiğini görmeye başladığında Gregori Rasputin dönemin çoğu ülkesinden çoğu insan tarafından tanınmaya başladı.
Saraya Girmesi
Gregori Rasputin, 19 yaşında Proskovia Fyodorovna ile evlendi. Bu evliliğinden çocukları olmasına rağmen hepsini geride bırakıp manevi bir doyum aradığı yolculuğa çıktı.
1900’lü yıllarda dönemin Rus Çarı Nikolay ve Çariçe Alexandra’nın oğlu Alexei hemofili hastalığına yakalandı. Alexandra’nın genetik hemofilisi yüzünden halk Çariçe’yi suçlamaya ve nefret duymaya başladı. Bu sırada da Rasputin’in ünü yavaş yavaş saraya ulaşmıştı. Çar ve Çarice’ye çocuklarını iyileştirebileceği için önerilen Rasputin, böylece saray kapılarını kendine açmış oldu.
Gregori, hasta Alexei ile seanslar yapmaya başladı. Hemofili hastalığını tamamen iyileştirmedi ancak insanlar bu seanslar sonrası Alexei’nin günden güne toparladığını görmeye başladı. Bütün bu olanlar, saray ve çevresindeki burjuva kesiminin Rasputin’e olan hayranlıklarının gittikçe artmasını sağladı.
Günler geçtikçe Rasputin’e sarayda duyulan saygı artıyordu. Öyle ki Çar Nikolay ve Rus Hanedanı’na vaazlar vermeye başlamıştı. Bu vaazların içeriği genel olarak ülke yönetimi ve geleceği hakkındaydı. Bunlardan en önemlisi I.Dünya Savaşı’nın olacağı ve Rusya’nın da savaşa gireceği kehanetiydi. Saray mensupları üzerinde öyle bir etkisi vardı ki ne derse saygı gösteriliyor ve söyledikleri sorgulanmıyordu.
Rasputin, saray burjuvasında oldukça ünlendiği zamanlar özellikle kadınlar arasında dillerden düşmeyen biri hâline gelmişti. 2 metreye yakın boyu, renkli gözleri ve hitabet yeteneği ile kadınları kendine hayran bırakıyordu. Hatta kadınlara tek tek özel olarak vaaz veriyordu. Sekse düşkünlüğü ile de bilinen Rasputin’in kadınlar üzerinde cinsel bir hipnoz yöntemi kullandığı da iddia edildi ancak ondan etkilenen en önemli isim, Çariçe Alexandra idi.
Alexandra ve Rasputin
Çariçe Alexandra, oğlunu iyileştirmesinin ardında Rasputin’e karşı büyük bir güven ve tutku duymaya başladı. Tam olarak bilinemese de aralarında bir ilişki oluşmaya başladı. Bu ilişki, Çar Nikolay’ın sarayda olmamasından dolayı da hızla ilerledi. Gizli mektuplarla ilerleyen ve tam olarak doğrulanamayan ilişkileri saraydakileri rahatsız etmeye başladı. Etraftaki insanlar, Rasputin’in Çariçe’ye bir kara büyü yaparak onu kendisine bağladığını düşünmeye başladılar.
Suikast
Çariçe ile Rasputin arasındaki dedikodular çoğaldıkça etrafı rahatsız etmeye devam ediyordu. Dedikodular, Çar Nikolay’ın yeğeniyle evli olan Prens Felix Yusanov, kuzeni Grandük Dimitri Pavlovich ve Duma vekili Deputy Vladimir Purishkevich tarafından fark edildi.
Bu 3 adam, Rasputin’in Çariçe Alexandra’yı kara büyüyle etkilemesi ve monarşiyi düşürecek vaazları yüzünden Rasputin’e bir suikast girişiminde bulundu. Prens Yusanov, Rasputin’i St. Petersburg’daki mülküne, sözde bir buluşmaya çağırdı. Mülkün mahzeninde ona şarap ve sevdiği tatlıdan ikram etti ama şarapta siyanür vardı. Rasputin şarabı afiyetle içti. İlginç olan kısmı, içildiği anda zehirlenmeye yol açan ve güçlü bir zehir olan siyanür, Rasputin’e bir şey yapmamıştı.
Şaşkınlığın ardından üst kata çıkıp onu nasıl yok edeceklerini düşündüler. Ardından vurarak öldürmeye karar verdiler. Prens Yusupov, aşağıya indiğinde ise Rasputin’in oldukça enerjik ve ayakta olduğunu görünce daha da dehşete düştü. Tabancasını çıkardı ve Rasputin’i göğsünden vurdu. Acı içinde yere yığılan Rasputin’in öldüğünü zannetti ve tekrar diğer komplo girişimcileriyle buluşarak ne yapacaklarını tartışmaya başladılar. Kontrol için geri döndüklerinde ise Rasputin ayaklanarak Prens Yusupov’a saldırıp kaçtı. Arkasından kovalayarak birkaç el ateş eden Purishkevich’in bu atışlarından biri Rasputin’in kafasına isabet etti. Suikastı başarıyla gerçekleştirmelerinin ardında Rasputin’in bedeni Prens’in adamları tarafından nehre atıldı.

Rasputin’in cesedi nehirden çıkarıldı ve bedenine otopsi uygulandı. Rasputin’in cesedi bulunduktan çok sonra fotoğraflandığı için ceset yumuşamıştı. Halk arasında yanlış olarak bilinen bir bilgi de nehire atıldıktan sonra canlı kalmış olmasıdır; hâlbuki yapılan otopside alnından vurulduktan sonra öldüğü kesinleşmiştir. Ceset üzerinde üç farklı silahtan ateşlenmiş üç mermi yarası vardır: Sol göğüsünün altında, sırtının sağ tarafından altta ve alnının tam ortasında.
Rasputin ve Çariçe Alexandra’nın mektuplaştığı dönem Çariçe’ye, “Eğer beni öldürürlerse sizin aileniz de en geç 2 sene içinde öldürülecektir.” mesajını barındıran bir mektup yazdı.Tüyler ürperticidir ki Rasputin’in ölümünden tam 2 sene sonra Çar Nikolay ve Çariçe Alexandra, çocuklarıyla beraber bir suikast sonucu hayatlarını kaybettiler.
Ölümü de yaşamı kadar ilginç olan Rasputin, Şubat Devrimi sonrası da cezasını bulamadığını düşünenler tarafından tekrar hatırlanıldı; mezarından çıkarılan bedeni yakılarak imha edildi.