Robert Mapplethorpe: Sanatını Toplumun Hassas Noktalarında Yaşatan Fotoğrafçı

Editör:
Esra Şahin
spot_img

“Beklenmedik bir şey arıyorum. Daha önce hiç görmediğim şeyleri arıyorum.”

Robert Mapplethorpe, cinsellik, kimlik ve güzellik temalarını araştıran kışkırtıcı ve tartışmalı çalışmalarıyla tanınan ünlü bir Amerikalı fotoğrafçı. Derin bir zamansızlık içeren fotoğrafları genellikle toplumsal normlara meydan okuyor.

Robert Mapplethorpe Kimdir?

Robert Mapplethorpe, 1946 yılında Katolik bir ailenin İngiliz-İrlanda melezi bir oğlu olarak New York’da dünyaya geldi. Sanatçının babası Harry, elektrik mühendisi olarak çalışırken annesi Joan evde altı çocuğuna bakmış, ayrıca Mapplethorpe muhafazakar, katolik bir evde büyümüştür. Sanatçının babası amatör bir fotoğrafçıdır ve çekimlerini evlerinin bodrumunda bulunan karanlık bir odada gerçekleştirmiştir. Ancak Mapplethorpe, fotoğrafçılığa ileriki zamanlarda ilgi göstermeye başlayacaktır.

Mapplethorpe, fotoğrafçılığa olan tutkusunu keşfetmeden önce Brooklyn’deki Pratt Enstitüsü’nde Güzel Sanatlar okudu. Sanatçı, üstün başarı göstererek okulunu iki yılda bitirir. Babasının karşı çıkmasına rağmen sanat alanında okumaya devam eder. Dini kuralların olduğu katı bir ailede büyüyen Mapplethorpe, her genç gibi cinsel kimliğini belirlemeye çalıştığı bir dönemden de geçer, bu dönemde sanat kariyerine kolajlar yaparak başladığı biliniyor. Aynı zamanda, ilk fotoğraflarını polaroid makine kullanarak çekmeye başlar.

Hayatının Dönüm Noktası Olan İlişkisi: Patti Smith

Mallethorpe’un hayatındaki en dikkate değer kişisel ilişkisi ikonik rock şarkıcısı Patti Smith‘le olmuştur. İlişkileri yoğun ve çalkantılı geçmesine rağmen yakın arkadaş kalırlar. Mapplethorpe sık sık Smith’i fotoğraflamıştır. Sanatçı, Smith’i fotoğraflamasıyla ilgili şu sözleri söylüyor: “Patti inanılmaz bir konuydu, onun pek çok yönü vardı, dünya görüşümü değiştiren pek çok yönü vardı.

Ayrıca Smith, Mapplethorpe ile arkadaşlığı hakkında “Just Kids” (Çoluk Çocuk) adlı bir kitap yazmıştır. Mapplethorpe, Smith’le olan ilişkisine ek olarak, hayatı boyunca çeşitli kişilerle de bağlantılar kurmuş, bu kişisel ilişkiler, güçlü fotoğraflarında ifade bulan cinsellik ve kimlik keşfini şekillendirmede rol oynamıştır.

Hayatında Önemli Rol Oynayan Sanatçılar

1960’ların sonunda Mapplethorpe, New York’un yeraltı BDSM sahnesinin portre, natürmort ve belgelemesine odaklanarak fotoğrafçılığı bir sanat formu olarak keşfetmeye başladı. İlk çalışmaları genellikle siyah beyaz, sade kompozisyonlar ve ışıklandırmayla güçlü bir vurgu içermiştir.

Mapplethorpe’un erken dönem sanatsal stilini ve hedeflerini etkileyen sanatsal figürlerden biri Amerikalı ressam Andy Warhol’dur. Mapplethorpe ve Warhol’un yolları ilk olarak 1970’lerde kesişmiş ve ilişkileri, karşılıklı hayranlık ve sanatsal işbirliği ile tanımlanacak bir arkadaşlığa dönüşmüştür. Kışkırtıcı ve titizlikle oluşturulmuş fotoğrafçılığıyla tanınan Mapplethorpe, Warhol’un pop art ve ünlüler kültürüne yönelik öncü yaklaşımından ilham almıştır.

Andy Warhol 1983 printed 1990 Robert Mapplethorpe 1946 1989

Mapplehorpe’un aşırı hırsı ve sosyal bağlantıları, Polaroids’in ilk kişisel galeri sergisini 1973’te New York’un Işık Galerisi‘nde açmasına yardımcı oldu. Kısa bir süre sonra filmini ticari matbaalara göndermeye, gümüş jelatin baskılar üretmeye başladı ve polaroidlerini New York’ta Andy Warhol’un yanında sergilemeye başladı.

İki sanatçı arasındaki dikkate değer işbirliği, Mapplethorpe’un 1970’lerin sonlarında Warhol’un, ünlü Interview dergisinde kadrolu fotoğrafçı olarak oynadığı rol sayesindeydi.  Mapplethorpe, dergide çalıştığı süre boyunca sanat, müzik, moda ve ünlü dünyasından insanların ilgi çekici görüntülerini yakaladı.

Mapplethorpe’un farklı sanatsal tarzı ve titiz kompozisyon yaklaşımı, konularının özünü özetleyen görsel olarak çarpıcı portreler yaratmasına olanak sağlamıştır. Interview dergisi için çektiği fotoğraflarda, fotoğrafını çektiği kişilerin benzersiz kişiliklerini ve yaratıcı enerjilerini yakalama becerisini sergilemiştir.  Daha sonraki yıllarda toplumun kıyısında yaşayan birçok hevesli genç sanatçılar gibi Mapplethorpe, bohem bir yaşam tarzı yaşamaya başladı.

Mapplethorpe, 1971’de bir akşam yemeğinde, Metropolitan Sanat Müzesi’nde fotoğraf ve baskı küratörü James Mckendry ile tanışır. Mapplethorpe ve McKendry, Mapplethorpe’un sanatsal gidişatını büyük ölçüde etkileyen profesyonel bir ilişkiye sahip oldular.

Bu işbirliği, Mapplethorpe’un 1973’te Museum of Modern Art’da düzenlenen “The Gilded Cage: Views of American Women by Women Photographers“da dahil olmak üzere birçok önemli sergiye dahil olmasına yol açar.

Profesyonel ilişkileri önemli olsa da, Mapplethorpe ve McKendry aynı zamanda kişisel bir dostluğu da paylaştılar. Hayatları boyunca yakın bir bağ kurdular ve Mapplethorpe, McKendry’yi en önemli destekçilerinden biri olarak görmüştür. Daha sonraki yıllarda Robert Mapplethorpe önemli bir sanatçı olan Sam Wagstaff ile tanışır ve Wagstaff’la ilişkisi, Mapplethorpe’un sanatsal yolculuğunu derinden etkileyen dönüştürücü bir ilişkidir.

Sam Wagstaff and Robert Mapplethorpe

Mapplethorpe ve Wagstaff ilk olarak 1972’de bir araya gelmiş ve kısa süre sonra romantik ve profesyonel bir ortaklık geliştirmiştir. Wagstaff’ın etkisi, Mapplethorpe’un sanatına kadar uzanır ve onu daha kışkırtıcı temaları araştırmaya ve cinsel ifadenin sınırlarını keşfetmeye teşvik eder.  Mapplethorpe’un çalışmalarını galerilerde sergilemişler ve bu, onun önemli bir sanatçı olarak konumunu sağlamlaştırmıştır.

Mapplethorpe ayrıca Wagstaff’ın eşcinsel bir erkek olarak cinsel kimliğine daha fazla güven duymasına yardımcı olmuştur. Mapplethorpe ve Wagstaff’ın cinsel içerikli ve mahrem fotoğrafları, birbirlerine duydukları güveni ifade etmektedir. Ayrıca Wagstaff, birçok yazılı çalışmasında ve röportajında Mapplethorpe’un aykırı fotoğrafçılığını meşrulaştırmıştır.

Ne yazık ki, Wagstaff’ın hayatı 1987’de hastalık nedeniyle trajik bir şekilde yarıda kalmıştır. Ölümü Mapplethorpe’u derinden etkilemiş ve bu, onun sanatsal yörüngesinde bir dönüm noktası olmuştur. Mapplethorpe’un sonraki çalışmalarında ölümlülük ve insan vücudunun kırılganlığı keşfi, önemli bir tema haline gelmiştir.

Dönemin Tartışmalı Fotoğrafları

Robert Mapplethorpe’un en tartışmalı sanat eserleri, 1960’ların sonları- 1970’lerin başlarında New York’ta gelişen eşcinsel erkek BDSM alt kültürünü titizlikle belgeleyip araştırdığı çalışmalarıdır.

1960’ların sonlarında New York City’deki gey erkek BDSM alt kültürü, şehrin LGBTQ+ topluluğunun önemli ve canlı bir parçası olmuştur. Günümüzde de zorluklar yaşayan bu alt kültür, 1960’lı yıllarda daha da fazla zorbalığa uğruyordu. Merakı ve sanatsal vizyonuyla hareket eden Mapplethorpe, elinde kamerasıyla korkusuzca alternatif cinsel ifadeler dünyasına dalmış, alt kültürün mahrem anlarını, güç dinamiklerini ve ritüel unsurlarını belgelemiştir. Fotoğrafları, insan cinselliğinin uzun süredir marjinalize edilen ve yanlış anlaşılan bir yanını ortaya çıkarmıştır.

Mapplethorpe, New York’un yeraltı BDSM sahnesini belgeleyerek yalnızca topluluk içindeki güzelliği ve çeşitliliği sergilemekle kalmamış; alternatif cinsel ifadelerin daha iyi anlaşılmasına ve kabul edilmesine de katkıda bulunmuştur.

70’li yıllarda Mapplethorpe, Patti Smith’in ilk stüdyo albümü Horses için fotoğraflamıştır. Mapplethorpe bu çekimde, gelişen siyah beyaz stilini sergiler. Fotoğrafta, canlı siyah kot pantolon, içine tıkıştırılmış beyaz bir gömlek ve boynunda bol dökümlü çözülmüş bir kravat hakimdir. Hem albüm hem fotoğraflar çok ses getirir. Eleştirmenlerce beğenilen albüm ve albüm kapağı, hem Smith hem de Mapplethorpe’u yıllardır ulaşmayı hedefledikleri seviyeye getirir.

Mapplethorpe bir süre sonra yeni bir ilgi alanına atılır. Lisa Lyon adında bir kadın vücut geliştiricisinin fotoğraflarını çekmeye başlar. Mapplethorpe, sporcunun kaslı ama kadınsı imajından çok etkilenmiştir. Sanatçı sporcu hakkında şu sözleri söylüyor:“ ilk defa böyle bir form görüyorum. Bu tamamen yeni bir alan. Onu ilk gördüğümde, bu küçük kızın bu forma sahip olabileceğine inanmak zordu. Lyon ayrıca bana, Michelangelo’nun Rönesans döneminde yarattığı heykel gibi klasik etkilerini de hatırlattı.” Lyon’un portföyü, Mapplethorpe’un yalnızca erkeklerin fotoğrafçısı veya pornografi fotoğrafçısı olmadığını, aynı zamanda heykel olarak beden konusunda resmi bir usta olduğunu kanıtlamasına yardımcı olmuştur.

Lisa Lyon

80’ler boyunca Mapplethorpe, cinselliğe yönelik keşiflerinin yanı sıra, çiçekler, ünlüler ve sanatçılar, müzisyenler ve yazarlar gibi etkili kültürel simgeler de dahil olmak üzere çok çeşitli konuları yakalayarak fotoğraf dünyasında nam saldı.  Eski Yunan figürlerindeki gibi heybetli erkek ve kadın nülerine, çiçek fotoğraflarına ve sanatçı portrelerine ağırlık vermiştir. 1983 yılında Cibachrome adı verilen gümüş boya ağartıcı baskıları, platin baskıları, tuval üzerine platin baskıları, büyük boy platin baskıları ve diğer nüanslı teknikleri denemiştir.

Mapplethorpe, sanatsal katkılarına ek olarak politik konularda da karşımıza çıkar. Çalışmaları, özellikle 1989’daki tartışmalı “The Perfect Moment” sergisiyle, sanata yönelik sansür ve kamu finansmanını çevreleyen tartışmalara karışır. Bu sergi, onun müstehcen fotoğraflarından oluşan bir koleksiyonu içeriyordu ve ülke çapında bir tartışmaya yol açarak, sanatsal özgürlük ve sanat üzerine tartışmalara yol açmıştır.

Mapplethorpe’un hayatı, 1989’da 42 yaşında HIV/AIDS’ten kaynaklanan komplikasyonlara yenik düştüğünde trajik bir şekilde yarıda kalmıştır. Ölümü, eserleri üzerinde hüküm süren kamusal söylemi daha da yükseltti. Fotoğraflarını çevreleyen tartışmalara rağmen, insan formunu korkusuzca keşfetmesi ve tavizsiz sanatsal vizyonuyla tanınan bir fotoğrafçı olmuştur. Sanatsal özgürlük, sansür ve açık imgelerin sınırları hakkındaki tartışmalara yaptığı katkılar, onu çağdaş sanat tarihinde önemli bir figür haline getirmiştir.

Kaynak

  • ”Robert Mapplethorpe”. Artmajeur. Web.25.07.23
  • ”Karşı Kültür’ün İkonik Yüzü: Robert Mapplethorpe Kimdir?”. Sanatperver.com. Web.24.07.23
  • ”Robert Mapplethorpe”. Lincheap.com. Web. 24.07.23
  • ”Robert Mapplethorpe”. Sozkimin.com. Web.25.07.23
spot_img
Melek Yağan
Melek Yağan
Soyez le changement que vous voulez voir dans le monde.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Geyik: Türk Mitolojisinin Derinliklerindeki Ruhsal Rehber

Türk mitolojisinde geyik, doğa ile insan arasındaki ilişkiyi simgeler. Ruhsal yolculuk, rehberlik ve dönüşüm figürü olarak geçmişten günümüze derin bir anlam taşır.

Alıntının Hikâyesi: Livaneli’den Aşk, Travma ve Unutabilmek Üzerine

“Aşk, bir uçurum kıyısında gözü bağlı yürümektir.”

Müziğin Kalbinin Attığı O Yer: Royal Albert Hall

1871'de açılan Royal Albert Hall yıllar boyunca birçok sanat etkinliğine tanıklık etmiştir.

İngiliz İç Savaşı: Sebepleri ve Sonuçları

17. yüzyılda İngiltere'de yaşanan iç savaş, kısa bir süreliğine de olsa Cromwell liderliğinde askeri bir yönetimi meydana getirdi.

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!