Rock müzik camiasının belki de en bilinen ve başarılı isimlerinden biri olan Queen, kuruluşundan bugüne dek hâlâ müzik dünyasındaki etkisini sürdürüyor. Özellikle Freddie Mercury ile anılan grup, Bohemian Rhapsody ile kazandıkları büyük ivmeden sonra müzik listelerinde en üst sıralarda yerlerini korudular. Dünya üzerinde 7’den 70’e neredeyse herkesin bildiği, dinlediği Queen’in şarkılarının efsaneleşmesinin asıl nedeni; toplumla kurdukları bağ olabilir.
Etkileyici olduğu kadar empati kurmaya yardımcı sözleri, sosyal sorunlara ışık tutmaları, neredeyse her parçanın insanın kendini kaptırmasını sağlayan melodisi ve ritmi ve son olarak üyelerin samimi duruşları, bu bağı güçlendiren nedenlerden sayılabilir. Ayrıca müzikal anlamda ilkleri gerçekleştiren bir grup oluşu, vokalinin alışılmadık sesi ve grup üyelerinin müzik zekası inanılmaz derecede yükselmelerini ve daha aktifken bile yaşayan bir efsaneye dönüşmelerini sağladı. Biz de bugün sizler için Queen’in efsaneleşmiş beş şarkısını daha yakından inceledik.
1. Bohemian Rhapsody (1975)

Queen denildiğinde aklıma gelen ilk şarkı, Bohemian Rhapsody oluyor. Şarkı, çıkış yaptığında tam olarak dokuz hafta listelerde birinci sırada yerini korudu. Ardından da hem Queen’in hem de rockun en önemli parçalarından biri hâline geldi. Bohemian Rhapsody’nin belki de en önemli özelliği opera – rock anlamında bir ilk oluşuydu. Sıradan bir şarkının çok ötesinde, alışılmışın dışında olan bu eser için; kullanılan değişik teknikler ile opera ve rock türlerini buluşturan bir sanat eseri de diyebilirim. 2018 senesinde Freddie Mercury’nin hayatını anlatan filme de adını veren parça, melodisinin verdiği zevkin yanı sıra sözleri ile oldukça ilgi çekici bir hikâyeyi anlatıyor.
“I don’t wanna die.
(Ölmek istemiyorum.)
I sometimes wish I’d never been born at all.
(Bazen hiç doğmamış olmayı diliyorum.)”
Bahsettiğimiz filme adını vermesi aslında hiç de tesadüf değil. Şarkının sözlerini Freddie, daha müzik okulunda bir öğrenciyken kâğıtlara karalamaya başlamış. Kendi hayatını kâğıda dökmüş. Sonunda elinde üç ayrı şarkı ile grup üyelerine geldiğinde, bunları birleştirmenin zor olacağını düşünmüşler. Hatta uzun uğraşlar ve haftalarca çalışmanın sonunda plak şirketi şarkıyı çok uzun bularak reddetmiş. Yine de bir şekilde kısaltılmış bir versiyonu radyoda yayımlandığında, insanlar bu parçanın ismini sormaya başlamışlar. Anlayacağınız tam anlamıyla piyasaya sürülmeden önce bile popülerliğin çanlarını çalmaya başlamış. Yalnız opera bölümünü kayıt almak tam bir hafta sürmüş.
Parçada Freddie, eski kişiliğini ortadan kaldırarak ona dayatılan ve olmaya çalıştığı adamı mecazen öldürüyor. Kendi kimlik bunalımını anlatıyor. Ailesinin dini inançlarının onun üzerindeki etkisini, Mary Austin ile olan ilişkisinde yaşadığı rol karmaşasını da görmek mümkün. Yani aslında şarkının kendisi bir biyografi, daha doğrusu bir dönüşüm hikâyesi. Ayrıca Brian May bilimle ilgilendiğinden Galileo gibi ifadeleri ona atıfta bulunmak için parçaya eklemişlerdir.
“Mama, just killed a man.
(Anne, az önce bir adamı öldürdüm.)
Put a gun against his head, pulled my trigger, now he’s dead.
(Kafasına silahı doğrulttum, tetiği çektim, ve şimdi öldü.)”
2. I Want To Break Free (1984)
Grubun bir başka hit şarkısı I Want to Break Free, klibi ile gündem olmuş bir şarkıdır. Grup üyelerini kadın kılığına girmiş şekilde görürüz. Farklı rollerdeki kadınları canlandırdıkları bu şarkı için, özgürlük isteğinin müziğe bürünmüş hâli denilebilir. Bu özgürlük arzusunu özellikle geride bırakılmış, razı gelmek zorunda kalmış bir kadın modeli üzerinden anlatıyorlar. Cinsiyet rollerinin baskıcılığı ve bu tip kalıpların ortadan kalkmasını destekleyen bir şarkı. Oldukça anlamlı sözleri ile umut verici ve bir o kadar da feminizm için önemli bir hareket niteliğinde olsa da iddialara göre MTV, videonun Kuzey Amerika’da yayımlanmasını engelledi. Öte yandan Avrupa ve Güney Amerika’da özgürlük mücadelesinin marşı olarak ilan edildi.
“But I have to be sure when I walk out that door.
(Ama o kapıdan çıkıp gittiğimde emin olmalıyım)
Oh, i want to be free, baby.
(Oh, özgür olmak istiyorum bebeğim.)”
3. The Show Must Go On (1991)

Queen’in son albümünden bir şarkı olan The Show Must Go On, grubun efsaneler listesindeki bir başka şarkı. Parçanın çıktığı 1990 yılında Freddie Mercury AIDS hastalığına yakalanmıştı. Hayranlarına ve çevresine belli etmemeye çalışsa da günden güne kötüye giden Freddie, son zamanlarında ne kadar zorlansa da sahneye çıkmayı bırakmadı.
The Show Must Go On, onun ölümünden sonra ilk çıktığı zamanki gibi yine en çok dinlenenler listesine girdi ve uzun süre yerini korudu. Ki kendisi henüz şarkıyı canlı olarak söyleyemeden aramızdan ayrılmıştı. Parçanın ilk canlı performansını onun yerine vokal olarak Elton John ve grubun diğer üç üyesi gerçekleştirdi. Freddie’nin ani ölümü tüm sevenlerini, dinleyicilerini ve özellikle Queen’i derinden yaraladı.
“My make-up may be flaking,
(Makyajım akıyor olabilir.)
But my smile still stays on.
(Fakat gülümsemem hâlâ yerinde.)”
Şarkı, hem grup üyelerinin hem de Freddie Mercury’nin gözünden onun son zamanlarını anlatıyor: Ne yaşanırsa yaşansın vazgeçmemeyi, hayat ne kadar zorlaşsa da hâlâ gülebilmeyi ve şovun her zaman devam etmesi gerektiğini. Yazılışı üzücü bir zamanda gerçekleşse bile motivasyonu en iyi hissettiren şarkılardan biri olmuştur.
4. We Will Rock You (1977)

News of The World albümünün en sevilenlerinden biri olan We Will Rock You, grubun efsane şarkıları listesinde birinci sırayı garantiledi diyebiliriz. Şarkıda bir adamın hayatının üç evresi anlatılıyor. Adam ilk başta küçük bir çocuk, sonra genç bir yetişkin en sonunda ise yaşlı bir adam olarak nitelendiriliyor. Brian May, bu adamı hep bir şeyler yapmak isteyen ve sürekli bunun hakkında konuşan, ancak sonunda bir aksiyon almamış şekilde betimliyor. Gençken değiştirmek istediğimiz çok fazla fikir ve düşlediğimiz çok fazla hayalimiz olsa da bazen ironik bir biçimde bambaşka yollarda yürüyebiliyoruz. Ayrıca grup, seyircilerin de müziklerine katılması için özellikle bu şekilde ritimli ve eşlik edilebilecek bir parça çıkarmış. Konserlerinde seyircilerin yalnızca ayaklarını yere vurmalarını değil tamamen katılmalarını istemişler. We Will Rock You, alkış ve koro kısmı ile de tam istedikleri etkiyi vermiş olsa gerek.
“Buddy you’re a young man hard man
(Dostum, sen genç bir adamsın, zor bir adamsın.)
Shoutin’ in the street gonna take on the world some day
(Sokakta bağırıyorsun, bir gün dünyayı ele geçireceksin.)”
5. Love Of My Life

Love of My Life, Queen’in diğer hitlerine bakılırsa biraz daha slow tarza sahip bir şarkı. Oldukça duygusal olan bu parça, Freddie Mercury’nin uzun bir dönem beraber olduğu Mary Austin için yazılmış. Mary bir giysi dükkanında çalışırken tanışan ikili daha ilk andan birbirine ısınıyor. İlk başlarda ilişkileri gayet iyi ilerlese de Queen’in parlamaya başladığı dönemde sorunlar da baş gösteriyor. Freddie artık evinden ve ailesinden bağımsız yaşadığından, kendi istek ve fikirlerini yeni yeni hayata geçirebiliyordu. Tam da bu dönemlerde cinsel yönelimini keşfetmeye başladı. Sevdiği kadına biseksüel olduğunu söylediğinde, Mary çoktan onun gay olduğu kanısındaydı. Freddie onunla beraber yaşamaya devam etmek istediyse de Mary bunu kabul edemedi. Hatta bir süre karşılıklı binalarda oturdular. Söylenenlere göre Freddie için Mary sahiden hayatının aşkıydı. Onu başkasıyla gördüğünde bile ayrılmış olmaları, bunu hazmetmesi için yeterli değildi. Parça hayatımızın aşkını kaybededilme ihtimalinin korkusunu ve içten içe hep onunla olma isteğini anlatıyor.
“When I grow older ,i will be there at your side to remind you
(Yaşlandığımda, sana hatırlatmak için yanında olacağım.)
How I still love you
(Hâlâ seni nasıl sevdiğimi.)
(I still love you)
(Seni hâlâ seviyorum.)”