Bir kitabı baştan sona okuyamamak mümkün mü? Teknik olarak bir okumadan bahsetmiyorum; kitabı birinci sayfadan itibaren son sayfaya kadar kendi iradeniz dışında okuyamadığınızı düşünün. İlginç değil mi? Hayatta kaç an vardır, iyi ki orada değildim ya da keşke ben de orada olsaydım dediğiniz? Hayatta yaptığımız seçimlerde geri dönüşlerimiz mümkün olsa ya da her seferinde bize bu seçimler sunulsa insanın özgür iradesi yepyeni bir boyut kazanırdı; çünkü her karar, nihai bir son değil, sonsuz olasılıkların kapısını aralayan bir başlangıçtır. Ve öyle de oldu! Şahane Hatalar, insan doğasına dair derin bir anlayış ve mizahi bir bakış açısı sunan, eğlenceli, düşündürücü ve farklı bir kitap. Öyle ki kitap, hayatımızda yaptığımız hataların, aslında bize ne kadar değerli dersler sunduğuna dair güçlü bir mesaj veriyor. Yazar, hataların sadece kaçınılmaz değil, aynı zamanda büyümek ve öğrenmek için de önemli bir fırsat olduğunu vurguluyor.
McElhatton, kitabında pek çok farklı karakterin yaşamına ışık tutarak, onların hatalarını ve bu hatalarla baş etme şekillerini irdeliyor. Hem kişisel hem de toplumsal düzeyde hataların insanlar üzerindeki etkilerini inceleyen yazar, bu hataların bazen birer dönüm noktası haline geldiğini gösteriyor. Kitap, aynı zamanda kendi hayatımıza dair düşündürürken, bir yandan da hayatı daha hafif ve eğlenceli bir perspektiften görmemizi sağlıyor. Şahane Hatalar, sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve onlara nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alıyor. Yazarın mizahi dili ve derinlemesine karakter analizleri, kitabı okunması keyifli ve aynı zamanda içsel bir yolculuğa çıkma fırsatı sunan bir eser haline getiriyor. Kitabın tadına varınca, farklı hikayeleri merak ederseniz de 6 sayılık devamı sizleri bekliyor.

Kitabın tanıtımında, ’’ Bu kitabı okumaya normal bir kitap gibi birinci sayfadan başlayın. İlk bölümün sonunda, önünüzde bir yol ayrımı çıkacak. Kararınızı verin ve ilgili bölüme gidin. Her bölümün sonunda seçimlerinizle kaderinizi kontrol etmeye devam edeceksiniz.’’ dediği kısma geliyoruz. Şimdi hazırsanız, farklı sonlara ulaşmak üzere seçimler yapıp kitabın bazı kesimlerine yolculuğa çıkalım.
Kader Diye Bir Şey Vardır Ve Sizin Seçimlerinizle Değişir
1. bölümde büründüğünüz kahraman mezun oluyor. Sonrasında onu bekleyen hayat ya akademide ilerlemek ya da ara verip yolculuğa çıkmak. Üniversite seçimiyle hayatını garantileyebilirken bunu sonralayıp bir yolculukla maceraya atılabilir. Kendinizi onun yerine koyun. Ama şimdi olasılığı sizin yerinize ben seçiyorum.
’’Tercih sizin. Büyükannenizle büyükbabanız mezuniyetiniz nedeniyle size biraz toplu para vermiş. Hangi yolu seçerseniz seçin, başlamanıza yetecek kadar paranız var.”
Üniversiteye gitmeye karar verirseniz, 2. Bölüme gidiniz.
Yolculuğa çıkmaya karar verirseniz, 3. Bölüme gidiniz.’’

3. Bölümdeyiz. Çünkü yolculuğa çıkmaya karar verdik.
3. Bölümde ” Gitme zamanı geldi, peki, nereye? Avrupa’yı görmek istemiştiniz hep: Taş binaları, Rönesans resimlerini, bronz tenli adamlar. Kaliforniya’ya da gidebilirsiniz. Kaliforniya’da kim eğlenmez ki? Hatta orada kalacak yeriniz bile var; geçen yıl mezun olan bazı arkadaşlarınız Los Angeles’ta bir ev aldı ve size gelip istediğiniz kadar kalabileceğinizi söylediler.” detayları ile başka bir seçim hakkınız var. Bu seçeneklerden biri bana daha cazip geliyor şimdi. Tarih merakıyla ben yerinize Avrupa‘ya gitmeyi seçeceğim.
“Avrupa’ya gitmeye karar verirseniz, 6. bölüme gidiniz.
Arabayla Kaliforniya’ya gitmeye karar verirseniz, 7.bölüme gidiniz.”
7.bölümde, 6 sayfa atlamış olduk. Oldukça kalabalık ve sürprizlerle dolu bir hayatın içinde haliyle aileniz de endişeleniyor. Siz de bunlara pek kulak asmayıp bir yandan da maceranızı bir gezgin ruhuyla başka bir şehirde devam ettirmek istiyorsunuz. Duvarlarınızdaki haritalardan bazı şehirleri işaretliyorsunuz. Mimarisi ve krallık tarihi için İngiltere‘ye, yemekleri, Rönesans resimleri için ise İtalya‘ya gitmek istemiştiniz hep. Bir önceki seçimime tarihe olan merakım yön vermişti, şimdi ise İtalya’ya bir kez daha gitmek istediğimden İtalya’yı seçiyorum. Öyleyse sayfalar arası yolculukta 12. bölüme gidiyoruz.
12. bölüm, Roma‘nın tadına vardığınız, tam bir gezgin olup yorgun düştüğünüz bir macera sarıyor sizi. Roma’nın kalabalığından sonraki durağınız Floransa oluyor. Burada bir ressamla tanışıyorsunuz. Güzel giden bir ilişkiden zamanla sıkılıp karşınıza başka biri çıkıyor. Bu yeni heyecan size Floransa’da en iyi, en pahalı yemeklerden birine davet ediyor. Kabul ediyor muyuz? Ben sizin yerinize bu bayı reddedip 25. bölüme geçiyorum.
25.bölümde ayrılmaya karar verdiğiniz erkek arkadaşınızla karşılaşıyor fakat yine uzaklaşıyorsunuz. Bu kaçışla başınız İtalyan polisiyle belaya girince o şehre ait olmadığınızı iyice anlıyorsunuz. ”Yepyeni bir ülke deneyeceksiniz. İstasyona ulaştığınızda kapanmak üzere olduğunu ve sadece iki tren kaldığını görüyorsunuz. Biri Berlin’e, diğeri de Fransa’ya ama tam olarak nereye olduğunu anlamıyorsunuz. Bütün bildiğiniz lanet olası İtalya’dan gitmek istediğiniz. ” Paris’e gitmeye karar veriyorum.
“Fransa’ya giden trene bineceksiniz 135. Bölüme gidiniz.
Berlin’e giden trene bineceksiniz, 136. Bölüme gidiniz.”

135. bölüm, en kaos dolu bölüm olabilir çünkü, trende uyuyakaldığınızda fark ediyorsunuz ki sırt çantanız yok. Belgeleriniz, pasaportunuz, paranız, her şeyiniz onun içindeydi. Telaşla trenden inince orada bavullarla ilgilenen biriyle tanışıyorsunuz ve durumunuzu anlayıp size elçiliğe gitmeniz gerektiğinizi hatırlatıyor. Bu sırada da onunla vakit geçirmenizden başka bir seçeneğiniz de kalmayınca önce bir partiye katılıyor sonra dışarıda kalmamak uğruna aslında tam da dışarıda kalıp onun kaldığı teknede geceyi geçiriyorsunuz. Gidecek başka bir yeriniz olmadığından bir süreliğine teknede yaşamaya başlıyorsunuz ve alışık olmadığınızdan bir gün Sen Nehri‘ne düşüveriyorsunuz. Bu alışılmışın dışında ve hareketli hayata alışıp, para kazanmaya başlayacağınız bir bilet alım satım işine başlıyorsunuz. Gitgide bu hayatı sevmeye başlıyorken bir gün bu suda geçen hayatın size biraz daha büyüğünü teklif ediyorlar: dünyanın etrafını dolaşan gemilerden birinde çalışmak.
“Gemiye gidecekseniz 204. bölüme gidiniz.
Paris’te kalacaksınız 205. bölüme gidiniz.”
205. Bölümde, Paris’teyiz sevgili okurlar. Böylece kitapta yaklaşık 220 sayfa atladık. Sen Nehri kenarında son erkek arkadaşınızdan evlilik teklifi alıyorsunuz. Evlilik hayatına ayak uyduruyorsunuz; çocuklarınız, işiniz, eşiniz istediğiniz gibi. Sade hayatınızda işinizden emekli olduğunuz gün size kontrol edilmeyen bir paket geliyor ve siz, tam da bir şiiri hatırlamaya çalışıyorken, büyük bir patlama sonucu hayatınızı kaybediyorsunuz.
Kaynakça
Mcelhatton, Heather. Şahane Hatalar. A.P.R.I.L Yayıncılık. 2011, İstanbul.