Dünya üzerinde ve yaşamın her alanında karşılaştığımız büyük ve belki de en önemli sorun; toplumsal cinsiyet kodlamaları ve politik farklılıklar. Bu farklılıklara karşı bir duruş, bir düşünce şekli; Feminizm. Kadının konumunun sorgulanmadığı bir dünya hayal edip sonra da onu yaratmak. Bunu hiç değilse sanatla mümkün kılmak; Feminist Sanat.
1960’larda siyasi ve sosyal sebeplerle kadın özgürlüğü hareketinden doğmuş olan feminist sanat, sistematik şekilde cinsiyetçi tavır sergileyen sanat tarihini yeniden yorumlayarak kadınların sanata ve kültüre katkısını desteklemeyi amaç edinmiştir. Kadınlar tarih boyunca sanat yapmışsa da yaptıkları sanat (seramikler, takılar, dokumalar gibi) geleneksel olarak zanaat adıyla sınıflandırılmış, resim ve heykel gibi güzel sanat eserleri kadar değerli bulunmamıştır. Feminist sanatçılar, tıpkı Rönesans sanatçılarının 16. ve 17. yüzyıllarda sanatçının statüsünü yükselttiği gibi, zanaatların da statüsünü yükseltmeyi amaçlamıştır.
1960’lar ve 1970’lerde erkekler sanat galerilerine orantısız şekilde egemendi; bu nedenle kadın sanatçılar kendi eserlerini tanıtıp desteklemek için kendi gruplarını ve kolektif galerilerini kurdular. Feminist sanat grupları arasında WAR (Women Artists in Revolution, Devrimde Kadın Sanatçılar) ve öncü feminist sanatçılar Judy Chicago (1939-) ve Miriam Schapiro (1923-2015) tarafından Güney Kaliforniya‘da kurulan Feminist Sanat Programı yer alır. Erken dönem feminist hareket içinde çalışan sanatçılar minimalizm, kavramsal sanat ve yerleştirme sanatı gibi başka akımlar ve üsluplarla da ilişkilidirler.
Akşam Yemeği Partisi, Judy Chicago
İlk kez 1979‘da sergilenen ve dünya turuna çıkan Akşam Yemeği Partisi, sanatçı Judy Chicago tarafından yapılmış şaheser bir yerleştirmedir. Akşam Yemeği Partisi, dişilik sembolü olan eşkenar üçgen şeklinde kocaman bir eserdir. Üçgenin 14,6 metre uzunluğundaki her bir kenarında on üç yemek takımı bulunur; bu, Son Akşam Yemeği‘ndeki servis takımı sayısını yansıtır. Mısır Kraliçesi Hatşepsut‘tan Virginia Woolf ve Georgia O’Keeffe‘e kadar tarihteki 39 önemli kadın anısına, toplam 39 yemek takımı tek tek tasarlanmıştır. Uzun nakışlı masa örtüsü Chicago’nun yönetimi altında 100 kadın tarafından ortaklaşa dikilmiştir ve seramikten yapılma üçgen şeklindeki ‘anma zemini’ 999 kadının isimlerini içerir. Akşam Yemeği Partisi tarihte kadınların çoğu zaman unutulan rolünü hatırlatır ve kadınların yaratıcılığı ile sanatsal geleneklerini över. Öte yandan bu eser eleştirilerden de uzak kalamamıştır. Bazıları, eseri dar kapsamından, beyaz heteroseksüel deneyime ağırlık vermesinden ötürü eleştirmiştir. Ne olursa olsun Akşam Yemeği Partisi güçlü bir feminist söyleme sahiptir ve Judy Chicago’nun en ünlü eseridir.
Çiçek Buketlerim Tutsaklar İçindir, Miriam Schapiro – Enriqueta Pena
‘Mimi’ lakaplı ressam ve heykeltraş Miriam Schapiro, feminist sanat hareketlerinin öncülüğünü yaparak 1970’lerdeki kadın hareketlerine ilham vermiştir. Schapiro ve beraberindeki birçok kadın sanatçının buluntu kumaş parçaları ve akrilik boyayla gerçekleştirdikleri kolaj-resimler, dönemin feminist terminolojisi içinde famaj (femmage) olarak tanımlanıyordu. Famaj kadınların kendileriyle özdeşleştirilen malzeme ve teknikleri kullanarak gerçekleştirdikleri kadın kolajlarıydı. Bu ortak işlemeli kolaj çalışmalardan biri de My Nosegays Are For Captives / Çiçek Buketlerim Tutsaklar İçindir adlı famajdır. Çalışmada yer alan yazı, Enriqueta Pena tarafından işlenmiştir. Tutsaklar simgesel olarak evcimenlik içine hapsolmuş ev kadınlarıdır ve görsel olarak mutfak önlüğüyle temsil edilmektedirler. Çalışmanın dantel ve el işinden oluşu kadınsılığı vurgulamaktadır. Öte yandan da, bu işlemeli kolajlardan kadınların antropolojik olarak gelenekselliği devam ettiren bir role sahip oldukları çıkarılabilir. Çünkü aynı zamanda folklorik olan bu işlemeler kadının içinde yer aldığı kültürel kimliği temsil etmektedir.
Womanhouse
Womanhouse (Kadınevi), Judy Chicago ve Miriam Schapiro tarafından düzenlenen feminist bir sanat enstalasyonu ve performans alanı olmakla beraber Feminist Sanat‘ın ilk halka açık sergisidir. Kaliforniya, Hollywood‘daki 553 Mariposa Caddesi‘nde bulunan gerçek bir evdir. Evin projesini Kaliforiya Sanat Enstitüsü‘ndeki Feminist Sanat Programı yürütmüştür. Yirmi altı kadın, yıkılması planlanan bir evi marangozluk becerilerini kullanarak onarmış ve kadınların sanat yapmasına elverişli bir mekana dönüştürmüştür. Sonuçta ortaya çıkan yapı başlı başına bir sanat eseri olmuştur. Womanhouse odaları içinde Sevecen Mutfak gibi on sekiz tane yerleştirme vardır. Beklemek gibi performanslar, kadını evi çekip çevirme rolünü sorgular. Ev 1972’de halka açılmış ve yaklaşık on bin ziyaretçiyi kendine çekmiştir. Sergiler tamamlandığında ev de dahil olmak üzere burada yapılan çoğu sanat eseri imha edilmiştir.
Faith Ringgold
Harlemli bir Afro-Amerikalı sanatçı olan Faith Ringgold (1930-) resimleri, hikayeleri, yorganları ve yumuşak heykelleriyle tanınır. Afrika sanat gelenekleri ve üsluplarından ilham alan eserleri hem ırksal ve cinsel kimlikleri hem de insan hakları meselelerini işler. Ringgold, dokuma sanatçısı olarak anılsa da çok çeşitli malzemeler kullanmaktadır. Amerikalı İnsanlar Serisi‘nden bir resim olan Siyah Gücün İlerleyişi, ABD’nin posta pulu olarak basılmıştır. Ringgold daha sonra siyahi kadınların sanat kolektifi olan ‘Where We At’e katıldı. Tibet thangkalarından ilham alarak 1980’lerde ‘hikayeli yorganlar’ yapmaya başladı. En ünlü hikayeli yorganı Tar Beach (1988), 1991’de resimli kitap haline getirilmiştir ve babası bir sendika işçisi olan sekiz yaşındaki Cassie Louise Lightfoot‘un hikayesini görsel olarak anlatır. Kahramanımız Harlem’de bir çatıdayken hayalinde uçmaya başlar. Bir versiyonu kitaplaşan hikayenin metni bir yorganın kenarına yazılmıştır.
Feminizm günümüzde bazı kesimlerce ‘erkek düşmanlığı’ olarak algılansa da feminizmin savunduğu bu sığlıkta bir düşünce değildir. Feminist görüşte kadının erkekten üstün olduğu da savunulmaz. Feminist görüşe göre kadın ve erkek eşittir, sanat da dahil hayatın her alanında. Sanat tinseldir, cinsel değil.
K: DİCKERSON, Madelynn. A’dan Z’ye Sanat Tarihi
İstanbul: Say Yayınları, 2018