Breaking Bad 2008-2013 yılları arasında yayınlanan Amerikan yapımı suç/dram dizisidir. Yönetmeni Vince Gilligan olan dizinin başrollerinde Bryan Cranston, Aaron Paul, Anna Gunn, Bob Odenkirk yer almaktadır. 62 bölüm olarak yayınlanan Breaking Bad tüm zamanların en çok izlenen dizi olmuştur. 20’den fazla dalda 269 adaylık ve 169 ödül alan dizi, dünya çapında en çok izlenen ilk 10 dizi arasındadır.
Yazımız spoiler içermektedir!
Dizi kimya öğretmeni Walter White’ın, eski öğrencisi Jesse Pinkman ile meth üreterek uyuşturucu ticaretine girme hikayesidir. ABD’nin Albuquerque eyaletinde geçen dizide, hepimizin normal bir aile babası olduğunu düşündüğü Walter White karakterinin nasıl soğukkanlı bir meth tüccarına dönüştüğü, başarılı yönetmen Vince Gilligan’ın gözünden anlatılır.

Breaking Bad, 2013’te bitmesine rağmen yeni jenerasyonla beraber hâlâ yeni izleyicilere ulaşmakta, dijital platformlarda izlenmektedir. Dizinin ardından, 2 spin-off dizi çekilmiş, ana karakterler internet kültüründe de yer bulmuştur. Görsel öğelerden, göz ardı edilen detaylara kadar ince düşünülmüş bu dizi ilk sezondan son sezonuna kadar izleyiciyi kendine çekmeyi başarabilmiştir. Amerika’nın herhangi bir eyaletinde yaşayan bir kimya öğretmeni ile uyuşturucu bağımlısı öğrencisinin kurduğu bu meth ticaretinin hikâyesinde herkes kendinden bir parça bulabilmiş, insan egosunun ne kadar olabileceğini görebilmiştir. Peki bu hikâye nasıl bu kadar çok izlendi? Gelin bu diziyi iyi yapan 10 sebebi açıklayalım:
1. Karakterler

Bir senaryo oluştururken sorulan en önemli soru “neden”dir. Karakterin yapacağı her aksiyonun, onun her özelliğinin, her alışkanlığının bir sebebi olmalıdır. Breaking Bad izlerken cevapsız kalan bir neden sorusu yoktur. Her sorunun bir cevabı vardır ve bu cevaplar karakteri tamamlar. Breaking Bad dizisinde her karakterin motivasyonları ve zaafı bulunur, bir derinliği vardır. Walter White karakterinde “Ben tehlikede değilim. Ben tehlikenin ta kendisiyim.” sahnesinde, gözlerinde ve sözlerinde görebiliyoruz.
2. Başarılı Oyunculuk

Bu kadar dolu ve özgün karakterleri yaratmak kadar yansıtabilmek de önemlidir. 2008 yılına göre düşünecek olursak, o zamanın ünlü isimlerinde kimseyi göremiyoruz dizide. Breaking Bad dizisinden önce Malcolm in the Middle adlı aile komedisinde yer alan Cranston, o zamana kadar göze çarpan bir yapımda bulunmamıştır. Dedikodulara göre, Cranston’nun dram dizisinde oynayacak olması diziye karşı bir ön yargı oluşturmuştur. Fakat Cranston, yeteneği ile adeta karakteri yaşamış ve diziyi bir üst seviyeye çıkarmıştır.
3. Sinematografi

Bir dizide veya filmde kamera açısı, o filmi veya diziyi hangi açıdan izlememizi söyler. Bu yüzden en önemli tamamlayıcı öğedir görsel anlatılarda. Breaking Bad’de sinematografik öğeler tamamlayıcı olduğu kadar hikâye anlatıcılığında da büyük rol oynamıştır. Kişinin bakış açısından yapılan çekimler, seyirciyi karakterin gözünden bakmasına yardımcı olur. Renklerin kullanımı da çok yerindedir. Gilligan bir röportajında, renklere verdiği önemi karakterler üzerinden anlatmıştır. Walter’ı ilk sezonda çoğunlukla bej ve krem gibi dikkat çekmeyen renklerde görürken, son sezonda benliğinin öne çıkmasıyla yeşil tonlarının içinde daha sık görülüyor Mr. White. Özellikle “Ben tehlikenin ta kendisiyim” sahnesinde kırmızı tişörtü ile öfke duygusunu pekiştiriyor. Duyguyu artıran kadar yatıştıran çekimler de mevcuttur dizide, adeta gözlerinizi dinlendirir. Benim en etkilendiğim sahnelerden biri olan, 5. sezon 7. bölümde, Mike ve Walter’ın kavga sonrası derenin yanında oturdukları sahnenin fotoğrafını yukarıda görebiliyorsunuz. Her şeyin adım adım bittiğini anlayabileceğiniz anlardan biriydi, şahsen çok etkilenmiştim.
4. Müzik

Müziğin dizide kullanımının yerinde örneklerinden biridir Breaking Bad. Duygusal anları es geçmeyip müzik ile pekiştiriyor, bu anlarda karakter ile seyircinin arasındaki bağ güçlenmiş oluyor. Müziğin etkisiyle Walter White ile bağ kurabiliyorsunuz. Müzik ile aynı zamanda karakterin iç dünyasına tanıklık edebiliyorsunuz. Jesse’nin madde kullandığı, özellikle Jane’in ölümünden sonraki sahnelerinde elektronik müzik, Jesse’nin iç dünyasının ne kadar karmaşık olduğunu anlatmaya yetiyor. Seyirci olarak alakanız olmadığı karakterlerle bağ kurabilmek nasıl yapılır, işte onu anlatır Breaking Bad.
5. Mizah

Dramın baskın olduğu bir dizide mizahı da kullanabilmek biraz tehlikelidir. Çünkü mizahın ucu kaçarsa drama da ciddiye alınmayabilir. Walter’ı mizah öğesi olarak kullanabilmek için bir seçenek vardı. Walter karakteri kendini gerçekleştiremeyen, pasif bir karakter olduğu için Heisenberg olma yolundayken çok defa kendini rezil etmiştir. Çok defa da tehlikeden kurtulmuştur. Saul Goodman ise diziye renk katmıştır diyebiliriz. Ama onun da bulunması gereken bir dramatik bir durum olmalıydı ki Breaking Bad evreninde yer alabilsin.
6. Tempo

Tamamlayıcı öğeleriniz olabilir fakat asıl öğeniz sağlam olmadıkça pek işe yaramayacaktır. Bazen böylesine ağır bir dram dizisinde bile tempoyu yavaşlatmanız gerekir. Breaking Bad toplamda 5 sezon, 62 bölüm sürmüştür. Bu süre zarfında Breaking Bad izlenebilirliğini kaybetmemiştir. Bazı bölümlerin durgun geçmesi, bazı bölümlerin hızlı tempoda geçmesi bu sebeptendir. Her bölüm sonu merak duygusunu seyirciye yaşatmış, bir sonraki bölüm için heyecanlandırmayı ihmal etmemiştir. Diziyi izlediğim süre boyunca, sıkıldığımı veya çoğu dizide yaşadığım “artık ilk sezonlar gibi değil” hissini verdiğini hiç hatırlamıyorum diyebilirim.
7. İyi & Kötü Dengesi

Eski yapımlarda ve günümüz yapımların bazılarında yer alan tek boyutlu karakterler 90’lı yılların yapımlarında ciddi ölçüde azaldı. İnsanın içindeki iyilik ve kötülüğü yansıtan yapımlar daha çok izleniyor çünkü gerçekte de öyle değil midir? İnsan sadece iyi veya kötü değildir. Breaking Bad bunu en iyi yansıtan dizilerden. Dizide mutlak bir iyi veya mutlak bir kötü yok. Ne Jesse tamamen soğukkanlı olabildi ne de Walter. İkisinin de seçimleri kendi sonunu hazırladı.
Aslında Walter’ın içinde de bir Heisenberg yatıyordu fakat yaptığı seçimler ve plansız hamilelik gibi durumlar, Walter’ı kendisini gerçekleştirmesine engel olmuştur. Mükemmel meth onun yapabileceği bir şeydi hatta onun yapacağı tek şeydir. Heisenberg olmak için yaptığı şeylerin hepsi aslında kendini gerçekleştirme isteğinin birer yansımasıdır. Bu yüzden dizi, kötü sandığımız karakterler ile o karakterlerin zayıf yanlarını bir arada vererek yapımı bir kat daha gerçeğe yaklaştırmıştır. Benim için Walter’ın o “kötü” yanının ortaya asıl çıktığı sahne, Gus Fring‘e olan savaşını kazandığı Face Off bölümünün son sahnesi olmuştur.
8. Semboller

Semboller ve motifler, başarılı bir yapıtın tamamlayıcı süsleri gibidir. Temeli sağlam olan bir binanın duvarına yapılan, binanın karakterini yansıtan bir heykel gibi estetik, aynı zamanda bütünlüğü bozulmayan bir yapıdır. Dizide en başarılı sembol kullanımı Fly bölümünde yapılmıştır. Fly bölümü, diğer bölümlerden farklı olarak sadece bir mekânda çekilmiştir. 3. sezonun 10. bölümü olan Fly’da laboratuvarda bir sineğin peşine düşen Walter White bütün gece sineği öldürmeye çalışır. Walter’ın bir işi yapma ve bitirme konusundaki hırsını en güzel bu bölümde görebiliriz.
9. Karakter Dönüşümü

Dizinin başında orta hâlli bir ailede baba olan, öğrencileri tarafından dikkate alınmayan ve para kazanmak için girdiği ikinci işte de saygı görmeyen bir Walter White, sonunda ise gözü hırstan kararmış, meth imparatorluğunda bir Heisenberg olarak karşımıza çıkıyor. Fakat burada dönüşen kişi gerçekten Walter White mı? İlk bölümlerde gördüğümüz Walter White’ın arada ortaya çıkan Heisenberg’ü, mağazada oğluyla dalga geçen grubu dövdükten sonra gözlerinde görebiliyoruz. Korumacı içgüdüsüyle başladığı bu macera, ailesi için zorunluluktan yaptığını söylediği bu uyuşturucu satıcılığını en son bölüm Felina’da kendi için yaptığını Skyler’a “Kendim için yaptım. Hoşuma gitti.” repliği ile itiraf ediyor. Benim fikrime göre Heisenberg hep vardı, sadece doğru anı bekliyordu.
10. Tema

“Break bad” İngilizcede kötüye gitmek, bozmak anlamında kullanılır. Bir temanın ilmek ilmek işlendiği en güçlü, en detaylı, estetik ve dolu dolu anlatıldığı nadir yapımlardan biridir Breaking Bad. Bir insanın gidebileceği en dip noktayı, hırs ve açgözlülüğü en başarılı anlatan yapımdır benim için.
Tüm zamanların en çok izlenilen ve sevilen dizisi olduğunu düşündüğüm Breaking Bad neden bu kadar iyi olduğuna dair 10 sebebi sizin için sıraladım. Final sezonundan bu yana 11 sene geçmesine rağmen hâlâ izleniyor. Ölümsüz dizi yapımları arasında “adını söylemeye” devam ediyoruz.
KAYNAKÇA
Breaking Bad: Vince Gilligan interview
Kapak Görseli: usmagazine.com