Serin Mavi: Behçet Necatigil’den Eşine Mektuplar | 30 Alıntı

spot_img

Behçet Necatigil, Edebiyatımızda İsimler Sözlüğü adlı antolojisinde kendini “Şiirde kırk yılını, doğumundan ölümüne, orta halli bir vatandaşın, birey olarak başından geçecek durumları hatırlatmaya; ev-aile-yakın çevre üçgeninde, gerçek ve hayal yaşantılarını iletmeye, duyurmaya harcadı.” sözleriyle tanımlıyor. Evler şairinin ailesine yazdığı mektuplardan oluşan Serin Mavi isimli kitaptan 30 alıntıyı sizler için derledik, keyifli okumalar!

  1. Her şey gibi bu mektubu da sana -belirtmeye pek lüzum yok ya- o çıfıt çarşısından farksız, eşyalar mezarlığı geniş, rezil ve muhterem odanın, üstü tornavidalar, paslı çiviler, bileği taşları ve binbir şeyle dolu ezeli masanın başında yazıyorum. Sabahtır; vaziyet FECİDİR. (Son kelimenin aramızda, karşılıklı gurur ve onurlarımızı bilemek için numara olduğunu unutma.) Ve beni hiç merak etme Eskimo: “Işıyan bir köşe ergeç benim / Sen benim geçidimsin beyaza”. Ben sadece kalemi yola getirmeye çalışıyor, şiir yazmaya hazırlıyorum. Ben belki de, bu tatil başka hiçbir şey yapmayacak, esaslı beş altı şiir yazmaya bakacağım (Tanrı izin verir de yazabilirsem). Ve nedir biz “küçük aile” nin kazancı, hayattan? – Birbirimize karşı derinlerde sevgi ve şiirlerden başka? (s.11)
  2. Eğer bu mektubumda, bundan sonrakilerde sana günlerimi nasıl geçirdiğimi yazmayacaksam, bundan, kuruntulu, üzgün tahminler çıkarmaya kalkışma. Sırf lüzumsuz bulduğum için böyle yapıyorum. Günlerin hikâyesini bir bir veya kısaltarak yazmak bir nevi, kahvelerde avare yarenliği olacaktır. Sadece sahiden iyi olduğumu, kendimi her bakımdan kolladığımı belirtmekle yetiniyorum. Değil mi ki geçecek günler değil,
    kalacak şeylerdir asıl mühim olan. (s.11)
  3. “Anlatmak için çırpındığım gecelerde / Siz yoktunuz” diyor Özdemir Asaf, aklımda yanlış kalmamışsa. Ve seneler geçti ve yaz ayları geçti ve gençlik geçti. Ve kızgın sabahlarda, kızgın öğlelerde, ikindilerde, gece bazan saat 9’lara kadar ter içinde tercümelerde geçti, bir şeyler umarak; birikecekti paralar… Ve seneler sonra rahata… kavuşulacaktı. Ellerde kalan? Hiç! Ve aptallıktır harcamamız kendimizi delicesine. Çünkü hiçbir şey birikemeyecektir elimizde? Beş sene oldu evleneli, belki altı, belki yedi (sayılan boşver, zamansız!) Kalan ne? Evler alınamayacaktır, çünkü ikimiz çıplak doğmuşuz dünyalara.(s.13)
  4. Sen beni yanlış anladın, ben yanlış anlaşılmaya mahkûmum bu dünyada. (Şayet cehennemliksem beni zebaniler de anlamayacaktır.) Ve sıhhat, her şeyin başı, anladım, gerisini boşver. Ama kurtulmak da kabil değil dünya hırslarından. (Benim hırsım ne mi? İhtiyarlıkta sürünmemek, ismimin ayaklar altında rezil, çiğnenmemesi!) (s.13)
  5. Ve gün nedir, hafta nedir, ay nedir? Geçer herkes uyurken. (s.15)
  6. İplik-ince akan su bir çanakta birikti. Ve sıcak ve Temmuz. “Uzağınızda içtiğim hamam suyu, sıcak su.” Geceleri bazı saatler müstesna. Ve uzundur ağır, inatçı, geçmeyen günlerin hikayesi. Bir büyük defter tutar. (s.15)
  7. Anlı şanlı ve zindanlı evdeyim, âciz. En yırtıcı ve koparıcılar bile bu yıl okuldan oda alamadılar. Benim için bundan daha âlâsı olamazdı. Ne yapacaktım tek başıma okullarda? Baharı neyleyim gül olmayınca. Böyle daha iyi. – Yalnızlık gururu besliyor. (s.15)
  8. Ve kavanozda reçelin duruyor, gardıropta ütüleyip bıraktığın gömlekler duruyor, odalarda, yataklarda kokun duruyor. Ve hayaline sarılarak yattığım geceler olmuştur ve Tombul’un
    resmine bakarak düşündüğüm olmuştur. Ve günler bu minval üzere geçerken şiir yazdığım olmuştur. (s.16)
  9. Ve bizim en büyük suçumuz zamanlardan faydalanmamak olmuştur. Gururun da bir derecesi vardı, bizdeki çok zaman eşeklik derecesini buluyor ve dünyayı bize zindan ediyordu. Ve her şey boşunadır, fâni dünya malları. Ve kal bayram ertesine. Size göre değil bu kavuran sıcak, bu tozlu sokak. Benim için, bilirsin, bir hali devam ettirememektir korkunç olan. (s.16)
  10. Her şeyde bir hikmet var. Ve güneşin doğuşunda ve kuşların uçuşunda ve senin beni buluşunda ve başağrılarımda ve Selma’nın gülüşünde… her şeyde bir hikmet var. Şikâyet Tanrıya isyandır ve saadet küçük şeylerde. (s.20)
  11. İçim gölgelerin koyulaştığı şu saatte -akşam erken olmaya başladı- bir huzurla dolu; geceye günlük gayesini gerçekleştirmiş (Tanrı inayetiyle) bir insan olarak girebileceğim için. (s.20)
  12. Dünya! (Bilirsin en sevdiğim kelime.) Dünya! (s.21)
  13. Ankara’da eski şûride günleri boş yere aradım. Yok o günlerin biri – o kalp, o heyecan hani? Boş caddeleri hayal gecelerin ürpertilerini yâdederek dolaştım. Kalbim helâ takunyalarındaki kemerler gibi kösele. (s.24)
  14. Araya gece girdi, yüksek yastık, kırık cam, yırtık yorgan girdi. İsmail’le karşı karşıya bekârlık günlerinin mayhoşluğunu, evlilik yıllarının dömisek burukluğunu yâdederek, eski sevgililerin göründükleri sokaklarda ufak bir gezintiden sonra uyuduk. Odada ve ceplerimizde saat olmadığı için sabahın takribi bir zamanında uyandık. Odada ve çantalanmızda takvim olmadığı için yine takribi: – Bugün cuma olsa gerek! dedik. Evet, cumadır; şehrin adı da Ankara. Genç şair, ayaküstü yazmaya devam ediyor. (s.24)
  15. Bizden sana âcizane tavsiye şudur ki; Herakles’in dünyanın batı ucundaki Hesperid’lerin altın elmalarını çalışı gibi orda felekten gün çalmaya bak, çünkü burda da bütün günler bize varana kadar nice açık gözler tarafından çoktan çalınmıştır. (s.28)

    Behçet Necatigil ve ailesi
  16. En güzel fiildir bu: Bakmak. Çocuğa bakmak, yemeğe bakmak, güzele bakmak… Hepsi iyi, hepsi sevap. Biz şimdilik çok meşgul olduğumuz için kavil yerlerinde güzellere bakmaya vakit bulamıyoruz, iyidir. Ve sen bak! Gözlerini dört açarak bak! İnsanın hâfızasında, ilerde açıp açıp bakacağı eski mal, halis yaşama kumaşları olmalıdır: Şam hırkaları gibi. Günü gelir anlatırsın… (s.28)
  17. Ev inşam melankolik yapar. Bilirsin, pek çok şeylerim gitti evlerde. Erkek miyim, kadın mıyım, belli değil, bilirsin. Pek çok kazançlarım da oldu, evlerde, bilirsin, hayatı küçümsemeyi öğrendim, yalnız kendime saygım arttı, sonra kapak gibi kapanmayı öğrendim, içerde, zerde. (s.32)
  18. Mediha teyze “Yıllar var göremedim, gelinimiz yine öyle güzel mi?” dedi. “Ona o güzellik benden geçti, her sene gram gram ona biraz daha güzellik veriyorum” dedim. (s.39)
  19. Ya işte böyle Bebecik, bekle!
    Boşuna değil seni sevmem
    Bu güzellikle! (s.39)
  20. Anam ağladı, dünyanın en belâlı şeyi sıkan ayakkabıdır, ne kıskanç kadın, ne âşık olamamak, ne evinden uzakta bir otel odasında sabahın beşinde çay kaynatıp kahvaltı edemeyerek aç açına 7:30’lara kadar üst üste rezil sigaralar içmek. Hiçbiri, sadece sıkan ayakkabılar. (s.43)
  21. Dedik kapatıp üstü çıkartmalı kapıyı görelim, ve geldik. İyidir. Dedik kış ayları, soba dumanları, kömür tozlan, bulaşık suları yerine, yeşil, ve geldik. İyidir. Gidilip gelinse hep günü birliğine eskiler ve yeniler arasında ve kimsenin burnu kanamasa ve taraflar hoşnut olsa ve hiç vızıltı çıkmasa, kalsa ruhumun derin kuyularında – iyidir. (s.45)
  22. İşte nerde olursan ol, zaman geçiyor, bir sürü boşluklarla. Sular akıyor, akmıyor. Sıcak azalıyor, çoğalıyor. Aşklar koyup gitmiş bizi. Artık eskisi gibi değilim. Eski mukavemetim yok, eskisi gibi çalışamıyor, çabuk yoruluyorum. (s.56)
  23. Cenab’ın şiiriydi: “Gittiniz, gittiniz, siz ey kuşlar / Şimdi dallarda mâi tüyleri kovalar / K arlar-.” Yarın haftası. Hafta hemen geçti. Nedir hafta, ay ve yıl? Nedir beyim, belki de ben bilirim. Geçer, geçer, geçer. (s.60)
  24. Dünya böyle. Ve insan dünyaya başkalarını memnun etmeye gelmiş olmalıdır… Ve tabiî sezdirmemelidir mümkün mertebe bu iş için geldiğini. (s.60)
  25. Bana göre değil bu işler. Yâdellerde ne tat var anlayamadım ben. Bu da geçer. Alışırım herhalde. (s.63)
  26. Her şey çok kısa zamanda tükeniyor. Burası da usanç vermeye başladı bana. Yu ellerini bıkkınlık sularında. (s.87)
  27. Ve her yol bir dönüştür asla. Kürkçü dükkanları bizi bekler. (s.93)
  28. Ve her yerde zaman geçer, geçiyor. Günter Eich’in bir şiirinden: “Sanki araya sonsuzluklar girdi. Kaç gün oldu sengideli? Yıllar mı? (s.93)
  29. Her şey gönül genişliğine bağlı, unutma! Koz kabuğunda gönüller, mermerde kezzap gibi, yer oyar insanı. Oyulmalar çağı geçti, artık yola koyulmalar çağı. (s.94)
  30. Misafirlik böyledir, hür olamazsın! Benim bilmediğim, ayrı bir sanat odamdan dışarda rahat olabilmek! (s.95)

Behçet Necatigil, Serin Mavi, Yapı Kredi Yayınları, 2005

 

spot_img
Asya Yüce
Asya Yüce
neşesi yeter!

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Anadolu Turnesi: Psikedelik Bir Yolculuğun Sosyolojik Yansımaları

Alternatif rock grubu Venus Music Peace Band'in Anadolu Turnesine dair bir belgesel incelemesi.

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.