Aslında sevgililer günü aşkla, sevgiyle ilgili değil. Kökeni Pagan geleneklerine dayanan bu günün amacı bereketi ve doğurganlığı kutlamak. Erkekler soyunup keçi ve köpek kurban ederlerdi. Kana bulanan deriler alınır ve kadınlar bu ölü hayvanların postlarıyla kırbaçlanırdı. Bu da doğurganlığı arttırırdı.
Tabii bunun doğurganlıkla alakası olmadığından ve kurban etmek kavramı çok eskide kaldığından, artık bunları yapmaya gerek yok. Artık sevgililer günü kendimizi sevmek, arkadaş grubunda eğlenmek, partnerimizle zaman geçirmek, birbirimizi hediyeye boğmak, lüks restoranlara gitmek olarak anılıyor. Bu kapitalizmle mi yoksa Pagan geleneklerinin yok edilmesiyle mi ilgili bilinmez. Biz kendi keyfimize bakalım.
Öyleyse modern dünyada bu günü kutlamanın bir yolu da romantik korku filmleri izlemek diyebiliriz. Hepinize şimdiden iyi seyirler dileriz!
The Addams Family (1991)
Yönetmen: Barry Sonnenfeld
Morticia (Anjelica Huston) ve Gomez (Raul Julia) birbirlerini delice seven bir çifttir. Kızları Wednesday (Christina Ricci) ve oğulları Pugsley (Jimmy Workman) ile başkalarınca garip bulunan ama aslında hepsinden daha sağlıklı bir bağa sahip özgün bir ailedirler. İlk filmde Gomez’in uzun süredir kayıp olan erkek kardeşi kılığında gelen bir dolandırıcıyla (Christopher Lloyd) karşı karşıya kalırlar.
Bram Stoker’s Dracula (1992)
Yönetmen: Francis Ford Coppola
Genç avukat Jonathan (Keanu Reeves) Doğu Avrupa’da gizemli bir kasabada ölümsüz vampir Dracula (Gary Oldman) tarafından kaçırılır. Londra’ya gittiklerinde Harker’ın nişanlısı Mina’yı (Winona Ryder) gören Dracula tek bakışta aşık olur. Yakın arkadaşı Lucy’den (Sadie Frost) başlayarak Mina’yı ele geçirmekle sonlandırmayı düşündüğü planına başlar. Kaçınılmaz olarak da yeni düşmanı Van Helsing (Anthony Hopkins) ile uğraşmak zorundadır.
Warm Bodies (2013)
Yönetmen: Jonathan Levine
İnsanoğlu 8 yıldır süren zombi saldırısının esiri durumundadır. Sayıları gittikçe azalan ve artık karşı koyamayan insanlar yüksek duvarların arkasında yaşamaktadır. Adını dahi hatırlamayan biricik zombimiz R (Nicholas Hoult) arkadaşı diyebileceğimiz M (Rob Corddry) ve diğer zombilerle birlikte havaalanını mesken edinmiştir. Bir gün avlanmaya çıkan R, kendisini öldürmeye çalışan Julie (Teresa Palmer) isimli genç kıza aşık olur, gönlü onu yemeye el vermez. Kızı kaçırır, zombi evine/havaalanına götürür. Elbette aşk yanında bazı insani duyguları da geri getirmiştir.
Beetlejuice (1988)
Yönetmen: Tim Burton
Birbirine deliler gibi aşık Barbara (Geena Davis) ve Adam (Alec Baldwin) hayatlarını kaybettiklerinde, kendilerini evlerinde hayalet olarak bulurlar. Artık sahipsiz olan evlerine taşınan yeni aileyi (Catherine O’Hara, Winona Ryder ve Jeffrey Jones) sevmezler ama onlardan kurtulmaları için gerekli “korkunç hayalet” rütbesini henüz alamamışlardır. Onlar da Beetlejuice‘ten (Michael Keaton) yardım istemeye karar verirler.
Shaun of the Dead (2004)
Yönetmen: Edgar Wright
Shaun (Simon Pegg) en yakın arkadaşı Ed (Nick Frost) ile yaşamaktadır. Kız arkadaşından (Kate Ashfield) da ayrıldıktan sonra onun için her şey bitti derken hayatını düzene sokmaya bu defa kesin olarak karar verir. Kanepesinden kalkma vakti gelmiştir. Bu sırada bir de en yakın arkadaşını, eski sevgilisini (ve onun sinir bozucu arkadaşlarını), annesini (ve onun yeni eşini) zombi saldırısından kurtarmalıdır.
Life After Beth (2014)
Yönetmen: Jeff Baena
Zach (Dane DeHaan) kız arkadaşı Beth‘i (Aubrey Plaza) yeni kaybetmiştir. Ancak kısa süre sonra Beth, mezarını gerçek anlamda tırnaklarıyla kazıyarak geri döner. Sorun şu ki yeni Beth eskisinden çok farklıdır. Artık kesinlikle daha fazla et yemek istemektedir.
Bride of Chucky (1998)
Yönetmen: Ronny Yu
Chucky, kız arkadaşı Tiffany‘i öldürür ve gerçekleştirdiği ritüelle onu da kendisi gibi sevimli bir oyuncak bebeğe dönüştürür. Sonra da balayına çıkarlar…
A Girl Walks Home Alone Late at Night (2014)
Yönetmen: Ana Lily Amirpour
Bad City‘nin tekinsiz sokaklarında ismini öğrenemeyeceğimiz bir kadın (Sheila Vand) yaşamaktadır. Aslında, kendince kötü diye düşündüğü insanlardan beslenen, onları acımasızca öldüren bir vampirdir. Suçluların peşindeki bu gizli kanun koruyucu bir gece (tam da yemeğin ortasındayken) Arash‘la (Arash Marandi) karşılaşır. Aralarındaki bu garip ilişki sonrasında vampirimiz, sevginin sunduklarını görecek ve Bad City’de dahi güzel şeyler olabileceğini fark edecektir.
Nina Forever (2015)
Yönetmen: Ben Blaine, Chris Blaine
Kız arkadaşı Nina (Fiona O’Shaughnessy) öldükten sonra intihar girişiminde bulunan Rob (Cian Barry), bir süre sonra yaşananları geri bırakıp yoluna devam etme kararı alır. Bu sırada iş arkadaşı Holly’e (Abigail Hardingham) âşık olur. Öbür dünyada rahata eremeyen Nina, dünyaya dönmeye karar verir. Yeni çift ne zaman cinsel ilişkiye girse onları (alay edercesine) rahatsız eder. Yeni çiftimiz eski ölü kız arkadaştan kurtulmanın bir yolunu bulmalı, bu rahatsız edici duruma bir anca son vermelidir.
Return of the Living Dead 3 (1993)
Yönetmen: Brian Yuzna
Julie (Melinda Clarke) ve Curt (J. Trevor Edmond), birbirlerine sırılsıklam âşık adrenalin bağımlısı iki genç. Yaşadıkları motosiklet kazası sonucunda Julie hayatını kaybeder. O da bu durumu düzeltmek için bilim insanı babasının (Kent McCord) çalıştığı gizli devlet üssüne girer. Nihayetinde o üstte ölüler canlandırılmaktadır, Curt’un istediği de tam olarak budur. Ancak yaptığı bu hareketle diğer ölüleri de serbest bırakmış olur.
The Love Witch (2016)
Yönetmen: Anna Biller
Modern zaman cadısı güzeller güzeli Elaine (Samantha Robinson), beyaz atlı prensini bulmaya kararlıdır. Ancak erkekleri baştan çıkarırken yaptığı bu büyüler fazlasıyla güçlüdür ve bir dizi talihsiz ölümle suçlanır. Sonunda biri aşkından intihar ettiğinde olaya Dedektif Griff (Gian Keys) karışır.