1- Sinematografi İnsan Yüzüdür- Ingmar Bergman
”Ben daima yüzlerle ilgilenirim. Şimdi şuraya oturup bir insan yüzüne bakmanızı istiyorum. Eğer yüz çok geri planda kalmışsa, yüz çok fazla ileriye taşınırsa, gözleri göremiyorsanız, ışık çok sanatsal bir şekilde kullanılmışsa, o yüz kaybolur. Bana göre, sinematografinin en büyük hediyesi, insan yüzüdür.”
”Ben bir dikizciyim. Birine bakmak, onun derisinin, gözlerinin nasıl değiştiğini görmek, kaslarının, dudaklarının sürekli değişimini izlemek benim gözümde daima bir dramadır. Asıl temamın hep insanlar arası ilişkiler olması da buna bağlıdır. Yine bu yüzden, mesleğimde başvurduğum tek araç, sezgilerimdir.”
Daha önce, tiyatro ve sinema hayatını anlattığı Büyülü Fener kitabıyla bilinen 20. yüzyılın büyük sinema yönetmenlerinden Ingmar Bergman’ın sinemaya, tek tek filmlerine ve hayata dair görüşlerini anlattığı söyleşilerinden oluşan bir kitap…
Agora Kitaplığı
Türkçesi: Selim Özgül
2- Sinemada Anlam Yaratma- Seçil Büker
Görüntü belirli bir içeriği aktaran bir anlatım aracı, sinemanın en küçük anlamlı birimidir. Görüntünün tözü, gözümüzle gördüğümüz tüm nesneler, biçimiyse alıcının belli bir açıdan gösterdiği nesneler. Görüntüdeki nesne gerçek dünyadakinin tıpatıp benzeri değil. Kimi kez yönetmen nesnel gerçekliği çok az değiştiriyor, gerçek dünyadaki nesne ile görüntüdeki nesne birbirine çok benziyor. Ama bu görüntünün de bir biçimi var. Çünkü yönetmen görüntüdeki nesneleri belli bir açıdan, belli bir ışık altında gösteriyor. Yani bu görüntü de yönetmenin bakış açısını yansıtıyor. Görüntünün biçimi ile görüntünün fiziksel görünüşü ayrı şeyler. Çünkü fotoğraf büyütüldüğünde ya da küçültüldüğünde fiziksel görünüş değişir, ama biçim aynı kalır…
Hayalperest Yayınevi
3- Sinema Dersleri- Sergey M. Eisenstein
Sovyetler Birliği’nin en büyük sinemacılarından Sergei Mihailoviç Eisenstein’ın ‘‘Sinema Dersleri’’, öğrencisi Vladimir Nijni‘nin derslerde tuttuğu notlardan oluşuyor. Eisenstein’ın sinema eğitimi verdiği öğrencilerle soru-cevap yöntemi üzerine kurulan kitap, sahne tasarımı tekniklerinden, bir kitabın ya da öykünün filme nasıl aktarılacağından, sahneye koyma, sahne üzerinde planlama, çekim teknikleri ve oyunculuk gibi sinemasal sahneleme üzerine derslerden oluşuyor. Sinema yönetmenliğinden önce hem ABD’de hem de SSCB’de dekor hazırlayan, sessiz ve sesli sinema dönemlerinde mesleğin tozunu yutmuş Eisenstein’ın derslerinde öğrenciler, usta yönetmenin sinemaya kazandırdığı yenilikleri öğrenmenin yanı sıra, Eisenstein’la birlikte Balzac’ın Goriot Baba‘sından, Dostoyevski’nin Suç ve Ceza‘sına, Haiti’deki ayaklanmayı anlatan Dessalines‘den, Potemkin Zırhlısı‘na, sahnelemenin senaryolaşma aşamalarını, çerçevelerin kullanımını deneme-yanılma yöntemiyle öğreniyorlar.
Agora Kitaplığı
Türkçesi: Engin Ayça
4-Sinema ve Varoluşçuluk- Hakan Savaş
Sinemaya felsefe ile bakmak, felsefi bakışı film çözümlemesi ve eleştirisine taşımak olduğu söylenebilir. Sinema ve Varoluşçuluk, felsefe ile sinema arasında kurulacak bağda bir ilmek atıp ve felsefi bakışın sinema sanatını değerlendirme yönünde sağlayabileceği olanaklardan bir bölümünü tanıtarak, örneklendirmektedir…
Varoluşçuluk ve Sinema, okurunu sinema sanatının olağanüstülüklerle dolu dünyasında dolaştıran bir kitap. Bunu yaparken edebiyattan felsefeye, sanat ve düşünce alanlarında özgürce dolaşıyor. Sinema ve yazının ustalarını sanatın evrensel ve insani değerlerinde buluşturuyor.
Sözcükler Yayınevi
5- Mühürlenmiş Zaman- Andrey Tarkovski
“Koca bir evreni içinde taşıyan insan: işte benim tek ilgi odağım. Zira hayat, her zaman hayal gücümüzden daha zengindir. Bu yüzden gerçek bir sanatçı, ancak kendisi açısından hayati bir zorunluluksa yaratma hakkına sahiptir.”
“Ben de sinema sanatıyla seyirciye, hayatın gerçek akışını neredeyse hiç bozmadan aktarma yeteneğini taşımak istiyordum. Sinema sanatının gerçek ‘şiirsel özü’ burada yatar. Benim kurgu sinemasını reddetmemin sebebi, seyircinin perdede gördüklerini kendi deneyimleriyle bağdaştırmasına imkân tanımamasıdır.”
“Biz sanatçıların taşıdığı tek sorumluluk, kendi yapıtlarımızın düzeyini yükseltmektir. Nitekim ben de kendi filmlerimde hep, birlikte yaşadıkları insanlara bağlı olmalarına, yani özgür olmamalarına rağmen ‘içlerindeki’ özgürlüğü korumasını bilen insanları anlatmak istemişimdir.”
Agora Kitaplığı
Türkçesi: Füsun Ant
6-Sinema Benim Memleketim- Fatih Akın
Sinema tarihinde macera dolu, zevkli ve öğretici bir yolculuğa çıkmak isteyenler, yedinci sanattan vatanlarıymış gibi söz edenler için…
Kısa ve Acısız, Temmuz’da, Solino, Duvara Karşı, Yaşamın Kıyısında, Soul Kitchen gibi filmleriyle uluslararası festivallerde geniş yankı yaratan dünyaca ünlü Türk-Alman yönetmen Fatih Akın, başlangıçtan itibaren sinema yaşamının öyküsünü aktarıyor Sinema, Benim Memleketim’de…
Fakat, yalnızca sinemadan söz etmiyor elinizdeki kitap. Gurbetçi bir ailenin çocuğu olarak Akın’ın Hamburg‘daki ilk gençlik yılları, üyesi olduğu çeteler ve aile üyeleri hakkında da ilginç hikâyeler anlatılıyor.
Sinema, Benim Memleketim, sinema tarihinde macera dolu, zevkli ve öğretici bir yolculuğa çıkmak isteyenler, yedinci sanattan vatanlarıymış gibi söz edenler için…
Yayınevi: Doğan Kitap , Türkçe
7- Sinema Manifestoları- Şenol Erdoğan
Grafiyi sinema ile yaratmak noktasında karar kılmış olan adamlar, yapmak istedikleri görüntü devrimini gene de kâğıt üzerinde çerçevelemekten alamamışlardır kendilerini: 1916’lı yıllarda Fütürist Sinemacılar, 23’lerde Sine-Gözcü Vertov, Hollywood’un kutsal ağaçlarını 8mm’lik baltalarıyla parçalayan 40’ların ilk “Newyorker”ları, 60’larda geleneksel Alman sinemasının kalıplarından boğulmakta olan Yeni Alman Sineması yaratıcıları, sex, balgam, küfür ve dahi şiddetsiz bir sinemanın sinema olamayacağını savunan “ihlal” sinemacıları, “hayatı bilebilmek için, ölümü safra dolu mesanede düzmeniz gerekir ve bunun her pislik dolu anını sevmeniz gerekir…” düsturu ile yola çıkan “şizoid” sinemacılar ve nihayetinde dijital videodan internet filmciliğine değin uzanan yeniçağın güçlü, kuralsız çocukları…
Herkesin çekecek bir filmi ve yazacak bir manifestosu muhakkak olmalı, aksi taktirde “sadece mutsuz insanların öyküsü vardır” önermesini nasıl haklı çıkarabiliriz…
Yayınevi: Altıkırkbeş Yayın Basın
8- Sinema Nedir?- André Bazin
André Bazin, sinema kuramı denince akla gelen ilk isim, bir film filozofu. Bugün film çalışmaları diye bağımsız bir disiplinden, entelektüel bir uğraştan bahsedebiliyorsak, bu büyük ölçüde Bazin’in sayesinde. Fransız Yeni Dalga Akımı‘nın ve auteur kuramının fikir babası, sinema tarihindeki en etkili yayın olan Cahiers du Cinema‘nın kurucusu ve editörü, İtalyan Yeni Gerçekçi akımının en önemli kuramcılarından olan Bazin; Godard‘ın “Sinema hayattır” düsturunu kırk yıllık kısa yaşamıyla özetlemiş biri.
Bazin, film çeker gibi, kare kare ördüğü yazılarında, sinema nedir sorusunun yanıtını; sinemanın öğelerinde, film dilinde, sinemanın diğer sanatlarla olan ilişkilerinde, Chaplin, Bresson, De Sica gibi büyük yönetmenlerde, “Yer Sarsılıyor”, “Sahne Işıkları” gibi başyapıtlarda arıyor. Sinema çalışmalarında temel metin kabul edilen Sinema Nedir?, Renoir’ın söylediği gibi, “Bir gün sinema yok olsa da yaşamaya devam edecek” bir çalışma.
Türkçesi: İbrahim Şener
Doruk Yayınevi
9-Sinemaya Giriş-Kara Film – Jennifer Fay, Justus Nieland
Genellikle Amerikan kültürüyle bağdaştırılan “kara film” aslında ortaya çıktığından beri uluslararası bir fenomendir ve biçimsel göstergeleri dünyanın karmaşık jeopolitik topolojisinde oradan oraya göç eder. Bu kitap kara filmin Avrupa sinemasıyla bağlantılarının izini sürüyor, kozmopolit edebiyat ve sinema uyarlamaları kültüründeki hareketini gözlemliyor ve İkinci Dünya Savaşı sonrasında ABD, Avrupa, Ortadoğu ve Latin Amerika‘daki yükselişini inceliyor.
Jennifer Fay ve Justus Nieland kara filmin sınırları nasıl aştığını, uluslararası izleyici kitlelerine nasıl hitap edebildiğini ve ekonomik buhran, savaş, işgal, ekonomik ve kültürel modernleşme, sömürgelerin bağımsızlıklarını kazanması ve göç gibi birçok evrensel fenomen eşliğinde yerel suçları ve yerel mekanların krizlerini nasıl dramatize ettiğini irdeliyorlar. Kara film ve evrensel kültür hakkındaki bu çalışma, aralarında The Maltese Falcon (1941), Nora inu (1949), Aventurera (1950), Out of the Past (1947), Ossessione (1943), La bête humaine (1938), C.I.D. (1956), The Lady from Shanghai (1947), The American Friend (1977), Chungking Express‘in (1994) bulunduğu birçok film üzerinden kara filmin heterojen tarzlarını tartışmaya açarak, cazibesinden hiçbir şey kaybetmeyen bu tür hakkındaki önemli akademik tartışmaları da gözden geçiriyor.
Türkçesi: Ali Nejat Kanıyaş
Kolektif Yayınevi
10- Haneke, Haneke’yi Anlatıyor- Michael Cieutat, Philippe Rouver
“(…) her zaman ilhama bir şans tanıyacaksın. Ama şans ancak çok çalıştığında gelir. Her açıdan baka baka sonunda mutlaka bir çözüm bulursun. Eğer sadece ilhamın gelmesini beklersen, çok uzun sürebilir bu bekleyiş!”
“(…) filmlerimde hiçbir zaman cinsel birleşme ya da şiddet uygulama sahnelerine yer vermem; çünkü seyirci bunun gerçek olmadığını, oynandığını bilir. Benim açımdan bu bir edep meselesi değil, sinemanın illüzyonuna ihanet etmeme kaygısı.”
Haneke sineması başından beri, hayatın can acıtan yanlarını didikliyor, kazıyor, kaşıyor, seyircisinin huzurunu kaçırıyor ve onu, kesin diye bildiklerini gözden geçirmeye davet ediyor. Philippe Rouyer ve Michel Cieutat tarafından Paris ve Viyana‘da iki yıla yayılan zaman zarfında yapılmış elli küsur saatlik bu söyleşide usta yönetmen Haneke kendini berraklık ve içtenlikle ifade ediyor. Haneke Haneke’yi Arılatıyor büyük bir yönetmenin insan ve yaratıcı olarak tam bir portresini çizmeyi başarıyor.
Türkçesi: Siren İdemen
Everest Yayınevi
11- Küresel Sanat Sineması- Karl Schoonover, Rosalind Galt
Sanat sineması, elli yılı aşkın süredir, izleyici, yönetmen ve eleştirmenler için, sinemayı Hollywood dışında hayal edebilmek anlamına geliyor. Buna rağmen, 1970’li yıllardan beri şaşırtıcı şekilde akademik ilgiden uzakta olan bir kavram. Son otuz yıldır da küresel bir yayılma içinde; coğrafyalar-arası, uluslar-ötesi estetikler, anlamlar üretiyor.
Sanat sineması, küreselleşme, dünya kültürü ve sinemanın uluslar-ötesi akış ekonomisinin film biçiminin yörüngeleriyle nasıl kesişebileceğine dair güncel soruların üstüne giden, eleştirel bir kategori. Küresel Sanat Sineması, böylesi karmaşık bir kategoriye nasıl yaklaşabilineceğinin cevabını arıyor. Sanat sinemasının melez kimliğini, güncel film araştırmaları için merkezi olan soruları keşfetmeyi hedefliyor. Sanat sinemasına, küresel film kültürünün hem etkin bir yanı hem de eleştirisinin vazgeçilmez bir bölümü olarak odaklanmayı hedefliyor ve sanat sinemasının yeni biçim ve sınırlarının hatlarını çiziyor.
Doğu Asya ve Latin Amerika yeni dalgalarının görünürleşmesinden, Avrupa filminin tekrar güclenmesine, İranlı yönetmenlerin başarısına ve dünya sinemasını şekillendiren film festivallerinin yükselişine, eser sanat sinemasının özündeki uluslararasılığı merkeze alıyor.
12- Perdeye Yansıyan Kavga Yılmaz Güney’den Alper’e Politik Sinema- Onur Kartal, Burcu Şenel
Kitap; Türkiye politik sinemasının Yılmaz Güney’den itibaren şekillenmeye başlayan ve günümüze kadar uzanan kimi momentlerini farklı konumlanışlar üzerinden ele alıyor. Bunu yaparken, ele alınan filmlerin bizi çağırdığı manzarayı, almaya zorladığı konumları ve tanıklık etmeye davet ettiği hakikatleri göz önüne sermekle yetinmiyor. Pürüzsüzleştirilen manzaraların, gizlenen konumların ve üzeri örtülen hakikatlerin bir dökümünü de çıkarmaya girişiyor. Bu yüzden yalnızca, perdeye yansıttığı manzarayla, gerçekliğin bizzat kendisiyle kavga eden yönetmenlerin eserlerinin analizini üstlenmiyor.
Bir yandan da siz okuyucuları, perdede verilen kavganın ne kadar layığıyla yerine getirildiğini sorgulamaya çağırarak, bizzat yönetmelerin kendisiyle de bir kavgaya çağırıyor. Kavgacı bir sinema geleneğinin kendisiyle kavga etmek gibi paradoksal bir görevi farklı disiplinlerden, farklı manzaralardan ve konumlardan yazarlar aracılığyla dikkatinize sunuyor.
Phoenix Yayınevi
13- Senaryo Yazımı- John Costello
Hikaye yaratma ve senaryo yazma konusunda gelişmek isteyen herkesin başucu kitabı olacak bir yapıt. Senaryo yazarken dikkat edilmesi gereken noktalar, karakter yaratımı ve gelişimi, hikayenin iniş çıkışları için önemli ipuçları ve bilgiler veren bir kitap.
Pek çok filmin senaryosunu yazan Andrew Davies; hikaye geliştirme konusunda sıkıntı çeken senarist adaylarına “Hayatınızın en rahatsız edici ve en utanç verici deneyimleri; birilerine anlatmayı bırakın düşünmeye bile tahammül edemediğiniz şeyler; gizli rüyalarınız, en karanlık tutkularınız; tüm bunlar sizin temel malzemenizdir.” diyerek cesaret vermektedir. Ünlü oyun yazarı Colette ise “… bir yazar kendi süprüntüsünü acımasızca yargılayabilen ve çoğunu çöpe atabilen kişidir.” diyerek yazdıklarımızı dışarıdan bir göz ile yargılamamız ve kendimize tolerans göstermememizi ister.
Çeviri: Barış Baysal
Kalkedon Yayınları
14- Senaryo Nasıl Yazılmaz?- Denny Martin Flinn
“Bu kitabı iyi senaryo yazabildiğim için değil kötü olan binlercesini okumak zorunda kaldığım için kaleme aldım. Senaryo metni edebiyat değildir ve bana inanın kimse senaryo okumaktan keyif almaz. Okuyanların amacı filme dönecek bir öykü arayışıdır ve bu insanlar film yapmayı severken okumaktan hiç hoşlanmazlar. Senaryo okuyanların çok geçmeden fark ettiği bir nokta varsa, o da kötü senaryodur. Düzgün yazılar senaryonuzu okumayı bir keyif hâline getirdiği hâlde aslında bir film için taslak hazırladığınızı unutmamalısınız.
Büyük ihtimalle senaryo hakkında yarım deste kitap okudunuz ve nelerin bilinmesi gerektiğinin farkındasınız. Bu sebeple bu kitabın mı size iyi bir senaryo yazmayı öğreteceğini düşünüyorsunuz? Hayır, bu kitap size iyi yazmayı öğretmeyecek. Bu kitap size kötü senaryoların görünmez tehlikelerinden kaçınmayı ve hedefe zarar görmeden ulaşmayı öğretecek. Eğer bir yazar olacaksanız fikirlerinizi ve stilinizi zaten geliştireceksinizdir.
Gereğinden fazla, sayfalar dolusu hata topladım. Fark ettim ki ortak noktaları bulunuyor. Burada topladığım hatalardan kaçınabilirseniz yine de iyi bir senaryo yazamayabilirsiniz. Ancak kötüsünü de yazamazsınız. Hatalardan kaçındıktan sonra gerisi size kalıyor.”
Çeviri: Ali Kerem Gülermen
Kalkedon Yayınevi
15- Sinema Kuramları 1-2
İki cilt olarak yayımlanan Sinema Kuramları kitabı, sinema kuramlarını tarihsel gelişimleri içerisinde bir bütün olarak, karşılaştırmalı ve kapsamlı bir biçimde açıklamaktadır. Kitabın “Beyaz Perdeyi Aydınlatan Kuramcılar” alt başlığı ile yayımlanan birinci cildi, sinemanın doğuşundan bu yana, sinemanın temel sorunlarını çözmeye uğraşan, iz bırakmış kuramcılara ayrılmıştır.
İkinci cildi, 1950’li yılların sonundan başlayarak, günümüze kadar sinemada tartışılagelen, önemli film kuramlarını incelemektedir. Birinci ciltteki temel kuramcıların bıraktığı yerden, sinema üzerine geliştirilen daha güncel kuramları ele almaktadır
Alanlarında uzman olan ve farklı üniversitelerde ders veren değerli akademisyenleri buluşturan bu çalışma sinema ile ilgilenen herkesin başucu kitabı olabilir.
Su Yayınevi