Her hafta bir yeni kitabın sayfaları arasında yolculuğa çıkıp kaybolduğumuz Söylenti Kitaplığı serimizin bu haftaki kitabı; Mahir Ünsal Eriş‘ten Kara Yarısı!
1980 yılında Çanakkale’de doğan Mahir Ünsal Eriş, genç yaşlarından itibaren çeviriler yapmaya başladı. 2012 yılında ilk kitabı Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde ile edebiyat dünyasına giren yazar, hemen peşi sıra da okurların dikkatini çekmeyi başardı. Neredeyse her sene bir yeni kitap ile karşımıza çıkan Eriş, öykü türündeki eserleri ile herkesçe tanınır bir seviyeye ulaştı. 2013 yılında yayımlanan ikinci kitabı Olduğu Kadar Güzeldik ile 60. Sait Faik Hikâye Armağanı‘nın sahibi de oldu aynı zamanda. Birkaç yıllık durgunluğun ardından 2015 yılında Dünya Bu Kadar adlı romanı ile karşımıza çıktı. Hikâyelerinin yanı sıra romanlarıyla da okurlarının gönlünü fetheden yazar, bu türden de eserler kaleme almaya başladı. Yıl 2017 olunca Öbürküler adlı romanıyla yeniden raflarda yerini aldı. İki yılın ardından biriktirdiği onlarca öyküsü olduğunu fark eden Eriş, Sarıyaz ve Kara Yarısı kitaplarını yayımladı. Yazmaya kendini adamış biri olarak hemen hemen birer yıl arayla Diğerleri, Gaip ve Acaip adlı üç romanını daha okurlarıyla buluşturdu. Güçlü kaleminden çıkacak olan sonraki eserleri, okurları tarafından şimdiden büyük bir merak konusu.
Kara Yarısı, üç bölüme ayrılan bir kitap; birinci kısım birbirinden bağımsız öykülerden oluşurken ikinci bölüm “Erduran Abi’nin Beni Kurtardığıdır.” başlığı altında birbirine bağlı üç öykü barındırmakta. Üçüncü bölümdeyse “Dört Şehir” başlığı altında birbirinin devamı dört hikaye karşımıza çıkıyor. Genelde birkaç sayfadan oluşan bu öyküler, sayfa çevrildikçe okuru içine daha fazla çekmeyi başarıyor.
“(…)
bütün felsefesi dünyaya çarpıp dağılmış
çocukluğumun karar verilmeden yapılmış
bir hata
ilkgençliğimin geleceksizlikle geçmiş
olmasına kafa yorarak
(…)”
Her bir öykünün, okurda kendine has izler barındırması, karakterlerin ve yaşananların tam olarak içimizden olmasıyla ilgili. Mahir Ünsal Eriş bunun yanına bir de yalın dilini ekleyince on yedi öykünün on yedisinden de etkilenmemek mümkün olmuyor. Kendi halinde yaşayan insanların kendi dünyalarında boğuştukları sorunlarına, içinden çıkamadıkları sınırların çizgisinde yaşamaya mahkum oluşlarına, insanın başına gelenlerin her zaman onunla ilgili olmadığına, toplumsal normlara, baskılara, gelecekle ya da hayallerle bağını çoktan koparmış çocuklara, yanlış anlaşılmalara kısacası insanoğlunun hep bir içinden çıkamadığı, debelenip durduğu çırpınışlarını aktarıyor okura Eriş. Bazen en başından veriyor ipucunu, sonunu gizlemeden bazen de çok ters bir noktadan yakalıyor okuru şaşırtarak. Hayatın bize yaşattıkları gibi sürprizlerle dolu bir yolculukta bir sonraki adımın bazen öngörülebilir olması durumu Mahir Ünsal Eriş‘in hikâyelerini kaleme alışı.
“(…)
dünyayı ölmüş birini hatırlarmış gibi
hatırlayarak
(…)”
Kitabında memleketin her köşesinden insanlara yer veren Mahir Ünsal Eriş, yazdığı öyküleri kimi zaman şahit olduğu anlardan kimi zaman da tamamen hayal gücünden faydalanarak kaleme alıyor. Karakterlerle arasına koyduğu mesafeden dolayı kendini kitabın dışında tutarak olayları üçüncü kişinin ağzından anlatıyor. Eriş‘in kullandığı üslubun akıcılığı okurları kendine hayran bırakacak cinsten. Bunun sayesinde okurları bir çırpıda okunacak öykülerle baş başa bırakırken karakterlerin yaşadıkları ile de çoğunlukla kendimizi kitabın bir parçası olarak görmekten alıkoyamıyoruz.
“(…)
tekrar söylüyorum; eski hikâyeler yeniden
yanlış hatırlanacak,
tekrar söylüyorum; tarih en baştan yanlış
anlaşılacak,
tekrar söylüyorum; filmin sonu bu kez de
değişmeyecek:
seni seviyorum, hepimiz öleceğiz.
(…)”
Eriş, Mahir Ünsal. Kara Yarısı. Can Yayınları, İstanbul: 2022.