Kronos‘un evlatları Zeus‘un önderliğinde birleşip babalarına ve eskilere meydan okuduğunda; evren büyük bir savaşın içine girmişti. Kronos’un kardeşi Iapetus ve diğer tüm Titanlar, bu yeniyetme gaspçılarla mücadele etmek için kollarını sıvamıştı fakat biri hariç: Iapetus’un kurnaz evladı Prometheus. Titanomachia (Titan Savaşı) olarak geçen bu harpte Olimposlular, Titanlara kafa tutmuş ve galip gelmişti. Olimposluların bu zaferinde, onlarla beraber savaşan Titan Prometheus‘un da büyük bir katkısı vardı.
“Önceden görme” veya “geleceği görme” (İng: forethought) anlamlarına gelen ismiyle Prometheus, Zeus’un kehanetini bilmesi ve insanlık öyküsünde merkez noktada bulunması açısından, Yunan mitolojisinde oldukça önemli bir yere sahiptir. Ayrıca bu kahin Titan, yaptıklarından ve yapmadıklarından dolayı eşsiz ve korkunç bir işkenceye maruz kalmasıyla da bilinmektedir.
Evet, ölümlüler için neler bulmuşken,
Bugün zavallı ben, bulamıyorum yolunu
Kendi başımı dertten kurtarmanın.
-Aiskylos, Zincire Vurulmuş Prometheus, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Çev. Azra Erhat – Sabahattin Eyüboğlu
Prometheus Ateşi Çalıyor

Edith Hamilton‘ın aktardığına göre, insanın yaratılış öykülerinden birine Prometheus ve kardeşi Epimetheus öncülük etmektedir (Mythology, 85). Anlatılana göre Prometheus, tıpkı adı gibi, oldukça bilgeydi hatta tanrılardan bile daha bilgeydi ama kardeşi Epimetheus onun tam zıttıydı. “Sonradan düşünmek” veya “sonradan akla gelen düşünce” (İng: afterthought) anlamlarına gelen ismiyle Epimetheus, içgüdüsü neyi söylüyorsa onu yapan ve sonradan fikrini değiştiren bir varlıktı. Bu dağınık beyinli Titan, insanları yaratmadan önce hayvanlara en güzel nimetleri bahşetti. Bu nimetlerin arasında: güç, atiklik, cesaret, kurnazlık, kürk, tüy ve kanat gibi hayatî şeyler bulunmaktaydı. Fakat insanlığa verebileceği hiçbir şey kalmamıştı, hayvanlarla denk olmalarına yarayacak bütün niteliklerden mahrumlardı artık.

Her zamanki gibi yaptıklarından pişman olan Epimetheus, kardeşinden yardım istedi ve böylece Prometheus yaratılış görevini üstlenmiş oldu. İnsanlığı üstün kılmanın yollarını düşündü. Onları dik bir biçime soktu. Tanrılara benziyorlardı artık. Daha sonra Prometheus, Hephaistos ve Athena‘nın Olimpos Dağı‘ndaki atölyesine gitti ve oradan ateşi çalıp bu nimeti insanlığa bahşetti. Pek çok zanaatın kapısını aralayan bu şey, hayvanlara verilen bütün özelliklerden kudretliydi onların gözünde.
Zeus’un Kandırılışı ve Pandora
Prometheus’un insanlık için yaptığı sadece ateşi çalmakla sınır kalmayacaktı zira onlara; tanrılara kurban edilmiş hayvanların en iyi kısımlarını kendilerine ayırmasını, en kötü kısımlarını ise tanrılara vermelerini öğütlemişti. Bir öküzü açtı ve yenilebilir güzel taraflarını deriyle örttü. İç organlarını da bu parçaların üstüne yerleştirerek onları bir güzel gizledi. Kurnaz Prometheus daha sonra bu etlerin yanına, o parlak ve yağlarla kaplı görünüşleriyle, kemikleri koydu. Ardından Zeus’a bir seçim yapmasını söyledi, hayvanın hangi tarafını adak olarak almalıydı? Zeus beyaz yağlı kemikleri tercih etti etler yerine. Şeytanî bir plan sonucu kandırılmıştı. Bu olaydan sonra tanrılara sadece hayvanın yağları ve kemikleri adak olarak yakıldı. Prometheus sayesinde insanlar, hayvanın iyi kısmını kendilerine saklamayı başarmışlardı.

Ya toprağın insanlardan sakladığı hazineler?
Tunç, demir gümüş, altın ve bütün madenler,
Kim buldum diyebilir bunları benden önce?
Hiç kimse, yalan söyler kim buldum derse.
Uzun sözün kısası şunu bilmiş ol:
Bütün sanatları Prometheus verdi insanlara.
-Aiskylos, Zincire Vurulmuş Prometheus, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Çev. Azra Erhat – Sabahattin Eyüboğlu
Aslında bir insanlık yoktu dünyada o sıra, daha ziyade “erkeklik” vardı çünkü henüz kadın yaratılmamıştı. Meşhur Pandora’nın Kutusu üzerine olan anlatıya ek olarak diğer bir hikâyeye göre: Prometheus’un erkeklere fazla değer verdiğini bilen Zeus; insanları “cezalandırmak” için onların bakmaktan gözlerini alamayacağı, tatlı, sevimli ve aynı zamanda kötücül bir varlık yarattı.

Bütün tanrılar, kadına -gümüşi bir elbise ve muhteşem güzellikte parlayan altın bir taç gibi- özel şeyler bahşetti. Ona verdikleri bu nimetlerden dolayı, kendisine “herkesin hediyesi” (İng: the gift of all) anlamına gelen Pandora adını verdiler. Bütün işlemler tamamlandığında Zeus; Pandora’yı dışarı çıkardı, onu gören tanrılar ve erkekler hayrete düşmüştü. İlk kadın olan Pandora’dan, “erkeklere kötülük yapma doğasına sahip” kadın ırkı gelmektedir. Hesiodos’un MÖ 700’lü yıllarda yazdığı düşünülen İşler ve Günler (İng: Works and Days) adlı eserindeki bu Pandora öyküsü bile o dönemdeki ataerkil bakışı özetler niteliktedir.
Zincire Vurulmuş Prometheus
Erkeklerden sonra cezalandırılma sırası baş günahkâr Prometheus‘ta idi. Her ne kadar Zeus Titanları alt etmesine yardım ettiği için Prometheus’a çok şey borçlu olsa da, bu borcunu umursamadı ve hizmetkarlarına onu yakalayıp Kafkaslara götürmesini ve onu oraya “Kimsenin kıramayacağı sağlam zincirlerle” (Hesiodos, Theogony) bağlamalarını emretti.

Yunan tanrılarının belki de en zayıf yönü kaderin önüne geçememeleriydi. Prometheus’un işkenceye maruz kalmasının başka bir sebebi de bu durumla alakalıydı zira Zeus’u ve Olimposluları tahtından edip kaderin döngüsünü devam ettirecek çocuğun (ki bu yine Zeus’un bir evladı olacaktı) kim olduğunu bir tek o biliyordu.
Zeus, Prometheus’un sırrını açıklaması için Hermes‘i onun yanına gönderdi. Prometheus ise ona şöyle cevap verdi:
Git ve deniz dalgasına kırılmaması için onu ikna et
Zira beni artık öyle kolay kolay ikna edemezsiniz.
(Hamilton, 91)
Buna karşılık olarak Hermes, konuşmamakta ısrar ederse onun daha da korkunç şeyler yaşayacağını söyledi:
Kanlı kırmızı bir kartal
Gelecek yanına, davetsiz misafir olacak ziyafetine
Bütün gün vücudunu lime lime edecek
Kararmış ciğerinde öfke dolu bir ziyafet çekecek.
(Hamilton, 91-92)
Hiçbir tehdit Prometheus’u yıldıramadı çünkü sadece bedenini esir almışlardı onun, ruhunu değil. Asla boyun eğmeme hususunda kararlıydı.

Edith Hamilton, nesiller sonra Prometheus’un serbest bırakıldığını söylüyor fakat nedeni tam olarak bilinmiyor. Her ne kadar ölümsüz olsalar da Centaurların (Yunan mitindeki insan başlı at) en bilgesi olan Chiron‘un Prometheus için ölmeye razı olduğuyla alakalı bir anlatı vardır. (92)
Ayrıca, Zeus’un evladı yarı tanrı Herkül’ün Prometheus’u yiyen kartalı öldürüp onu zincirlerinden kurtardığı ve Zeus’un buna razı olduğu da bu hikâyenin başka bir versiyonudur fakat Zeus’un neden fikir değiştirdiği meçhuldür. Meçhul olmayan tek şey ise boyun eğen tarafın Prometheus olmadığıdır.

Prometheus ismi günümüze kadar gelmeyi başarmıştır. Onun bu eşsiz nâmıysa adaletsizliğe, zulme ve tiranlığa karşı mukavemetin bir sembolü hâline gelmiştir.
Prometheus’un Vulcan Tarafından Zincire Vuruluşu, Dirck van Baburen, 1623

Utrecht ekolünden gelen Dirck van Baburen’in bu yağlı boya tablosunda çarpık ayaklı demircilik tanrısı Vulcan’ı (Hephaistos) atölyesinde, korkuyla inleyen Prometheus’u zincirlerken görüyoruz. Yanlarında ise sırıtan bir şekilde ve elinde kadüsesi ile (İng: Caduceus) tüccarların, hırsızların ve seyyahların koruyucusu Merkür (Hermes) bulunmaktadır. Ayrıca sağ üst köşede, Prometheus’un karaciğerini sonsuza kadar yemekle görevlendirilecek kartal yer almakta. Utrecht ekolünden gelen sanatçıların, yani Hollanda’daki Utrecht şehrinde okumuş ya da oralı olan sanatçıların, bir ortak özelliği ise ünlü İtalyan sanatçı Caravaggio’dan etkilenmiş olmalarıdır. Van Baburen de bu konuda istisna değildi zira kullandığı dramatik aydınlatmalarda, kullanılan Barok chiaroscuro tekniğinde, figürün güneşten yanmış ellerinde ve yüzlerinde Caravaggio’nun etkilerini görmek mümkündür (Rijk Museum).

Rönesans sanatında, sakin ve dingin sahneler yaratmak için yumuşak ışık kullanılmaktaydı fakat Barok Dönemi sanatçıları dram ve yoğunluk yaratmak için sert ışık kullanarak chiaroscuro stilini geliştirdiler. Çok büyük ihtimalle en büyük chiaroscuro sanatçısı Michelangelo Merisi da Caravaggio‘dur. Bu 17. yüzyıl İtalyan ressamı tablosunda yer alan arka plandaki büyük bölümleri karartırken, ön taraftaki odak noktasını ise parlak bir şekilde aydınlatırdı (My Modern Met).
Prometheus, Gustave Moreau, 1868

19. yüzyılın önemli Fransız sembolistlerinden olan Moreau’nun 1868’de yaptığı bu tablo, çeşitli sanatçıların yaptığı Prometheus’un acı dolu vaziyetindeki tasvirlerden farklıdır zira bu tabloda kahin Titanımızın yüzü, çekmiş olduğu korkunç ızdıraba rağmen, kayıtsızdır. Salvator Rosa, Peter Paul Rubens ve Dirck van Baburen gibi Barok sanatçılarının Prometheus algısı daha çok insanlığa ders olması ve tanrının sözünden çıkılmaması için bir uyarı niteliği taşıyor olabilirdi çünkü çizimlerinde Prometheus; dehşet verici bir işkence altında korkarken, bağırırken veya acı çekerken görülmektedir. Fakat bu durum Moreau’nun Prometheus tablosunda farklıdır. Prometheus’un yüzünde herhangi bir acı ifadesi yoktur, sanki bedensel duygularından arınmış gibidir. Vücudu onun için önemsiz, basit bir et yığınıdır; onun o uzaklara dalıp giden düşünceli gözleri, tiran Zeus’un ve yardımcılarının yıldıramadığı inatçı iradesi ve düşünceleri zincire vurulamamamıştır.
Ayağının dibindeki ölü akbaba, bu sürecin uzun süredir devam ettiğine işaret etmektedir. Ayrıca Moreau’nun genel mit anlatısında ve diğer tablolarda yer alan asil ve kudretli bir kartal imajı yerine leşlerle beslenen ve asillikten tamamen uzak olduğu düşünülen akbabayı tercih edişi de Prometheus’a verilen hükmün ne kadar aşağılık ve yanlış olduğuna dair bir işaret olabilir. Fransız sanatçının bu Prometheus tasviri, antik Yunan tragedya yazarı Aiskhylos’un tanrılara korkusuzca başkaldıran ve yaptıklarından hiç pişman olmayan Prometheus betimlemesiyle paralellik göstermektedir. Kafasının üstündeki insanlığa bahşettiği ateşin simgesiyle Prometheus, yaptıklarından hiç pişman değil gibidir.
Varın saldırsın üstüme çatal dilli alev,
Yarılsın gökler yıldırımla,
Azgın yeller sarsın dört bir yanı,
Dünyayı kökünden koparsın solukları,
Denizler uğultuyla dalgalarıyla
Silip süpürsün yıldız yollarını göklerde!
Atsın sonunda beni karanlık Tartaros’a,
Girdapların amansız kucağına!
Ne yaparsa yapsın öldüremez beni.
-Aiskylos, Zincire Vurulmuş Prometheus, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları. Çev. Azra Erhat – Sabahattin Eyüboğlu

Kaynakça
Hamilton, Edith. Mythology. Amerika: Back Bay Books, 1998.
Hesiod. Çev. M.L. West. Theogony and Works and Days. Oxford: Oxford University Press, 1998.
Ovidius. Çev. Mary M. Innes. The Metamorphoses. İngiltere: Penguin Books, 1955.
“Prometheus.” New World Encyclopedia. Erişilme Tarihi: 30 Mart 2024.
Cartwright, Mark. “Prometheus.” World History Encyclopedia. 20 Nisan 2013. Erişilme Tarihi: 30 Mart 2024
“Prometheus Being Chained by Vulcan, Dirck van Baburen, 1623.” Rijk Museum. Erişilme Tarihi: 29 Mart 2024.
Taggart, Emma. “How Chiaroscuro Emerged From the Dark to Become One of the Most Iconic Painting Styles.” My Modern Met. 31 Temmuz 2022. Erişilme Tarihi 30 Mart 2024.
Aiskylos. Çev. Azra Erhat – Sabahattin Eyüboğlu. Zincire Vurulmuş Prometheus. İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2022.