Geçtiğimiz yüzyılın en büyük imparatorluklarından biri olan Sovyetler Birliği, 1991 yılında yıkılmıştır ve bu yıkılış beraberinde devletin birçok köşesinde çatışmaya sebep olmuştur. Bunlardan en büyüğü şüphesiz Kafkasya’da gerçekleşmiştir. Tarih boyunca Ruslarla sürekli olarak mücadele eden Çeçenler, Sovyetler Birliği’nin çözülmesi ile birlikte özgürlüklerine kavuşmak üzere son sürat isyana girişmişlerdir.
Çeçenleri Anlamak
Tüm bu yaşanan savaşları ve tarih boyunca süren anlaşmazlıkları anlamak için ilk olarak Çeçenleri ve komşu halkları anlamamız gerekir.

Çeçenler, Kuzey Kafkasya’da yaşayan bir halktır. Kendilerine ait özel bir kültüre ve dile sahip olan bu halk genel olarak, Rus halklarının yaşadığı bölgelere yakın olmalarına rağmen 16. yüzyıla dek Rus hâkimiyeti altına girmemişler ve nispeten özgür bir bölge olmuşlardır. Doğu ve Batı arasında bir köprü olarak da görev yapması nedeniyle Altın Orda Devleti ve Moğol İmparatorluğu ile tarih boyunca mücadele etmişlerdir. Her ne kadar bir dönem Gürcü etkisiyle Hristiyanlaşma dönemine girseler de daha sonraki yıllarda hızla Müslümanlaşmaya başlamışlardır.
Rusça’yı andıran ancak kesin çizgilerle ondan ayrılan Çeçence adında bir dil konuşan Çeçenlerin kültürü, Anadolu-Türk kültür anlayışına benzerlik gösterir. Büyüklere saygı, anne-babaya değer vermek gibi çoğu Türk kültürüne dair kavramlara Çeçen kültüründe de rastlamak mümkündür.
“Bela” ile İlk Karşılaşma
Rusların tarihinde çok önemli bir yere sahip olan IV. İvan ya da herkes tarafından bilinen adıyla Korkunç İvan döneminde Rus saldırganlığı hat safhalara ulaşmıştı diyebiliriz. Kendisi Moskova Knezliği‘ni kaldırarak Ekim Devrimi’ne dek ayakta kalacak Rus Çarlığı‘nı kurmuştur. Tüm Rusya’nın Çar’ı sıfatıyla kendisini Rusya’nın ilk Çar’ı ilan etmiş; böylece Rusya, Çarlık sistemine geçmiştir.

Tam da bu sırada, Çeçenistan kendi iç meselelerini çözmekte zorlanıyordu ve yardım için Korkunç İvan’a bir heyet gönderildi. Bunu fırsat bilen Çar, evlilik ile bir ittifak kurarak kendisini Çeçenistan’ın iç işlerine karışmakta hak sahibi yaparak bir nevi “işgal” etmiştir.
Bundan sonraki yıllarda Çeçenler, Ruslara karşı günümüze dek sürecek bir mücadeleyi başlatmışlardır. Rusların Hristiyan baskılarına karşın İslam, Çeçen halkı arasında bir “isyan” mücadelesinin bir parçası olarak görülerek daha da çok kabul görülmeye başlanmıştır. Bu sebeptendir ki neredeyse Rus topraklarında bulunan tüm bölgelerde yaşayan halklar öyle ya da böyle kendi dinlerini bırakmışken, Çeçenler günümüze kadar ulaşmayı başaran, zaman zaman aşırılığa kaçacak şekilde Müslüman olarak yaşamaya devam etmişlerdir.
Şeyh Mansur: İlk Örgütlü İsyanın Lideri
Yıllarca süren özgürlük mücadelesinden sonra Çeçenler ilk defa örgütlü bir isyana kalkıştı: Şeyh Mansur, aşırı-islamcı bir tavır ile kontrolü ele alarak isyanın ateşini yaktı. Ruslara karşı bu savaşı, yüzyıllar sonra bile anılacak olan “cihat” adı altında başlatmıştır. İmamların önderliğinde başlatılan bu harekete Müridizm adı verilmiştir. Rus savaşçıların 5 ay boyunca sert bir kayaya çarpmasını sağlayan Şeyh Mansur, mücadelesinin sonunda St. Petersburg‘a getirilip hapsedilmiştir ve 1794 yılında vefat etmiştir.

Her ne kadar Gazi Muhammed ve Mücahit Hamza gibi isimler daha sonra Müridizm hareketini devam ettirmeye çalışsalar da pek başarılı olamamışlardır. Bugün bile Kuzey Kafkasya halkları tarafından bir efsane olarak “Kafkas Kartalı” ya da “Rusya’nın Kâbusu” gibi lakaplarla anılan Şeyh Şamil‘in başa geçişine dek Rus boyunduruğu altında kalmaya devam etmişlerdir.
Bitmeyen İsyan Ateşi
Daha sonraki yıllarda Çeçenler, Rus-İran savaşları arasında ölüm kalım mücadelesi vermeye başlamıştır. Bu süre boyunca Mansur Uşurma gibi birçok dini lider de Kuzey Kafkas halklarının özgürlüğü için savaşmaya devam etmiştir. Hiçbiri elle tutulur bir sonuç elde edememiş ve sonucunda Rusların bölgede olan hâkimiyeti daha önce hiç olmadığı kadar güçlenmeye devam etmiştir.

Tüm bu süre boyunca Çeçen halkına faydası olan lider Şeyh Şamil olmuştur. Neredeyse 25 yıl süren mücadelesi Ruslara bıkkınlık getirdi denilebilir. Ele geçirildiğinde dahi serbest bırakılıp kendisinin affedilmesi gibi birçok farklı yol denenmesine rağmen Ruslar, Çeçenlerin Şeyh Şamil önderliğindeki isyanını uzunca bir süre kırmayı başaramamıştır.
Şey Şamil’in kaderi kendinden önceki liderlerden çok da farklı olmamış ve o da Kuzey Kafkasya‘nın özgürlüğü yolunda canını vermiştir.