Taxi Driver: Bir Taksicinin Günlüğü

Editör:
Işılay Güzel Yılmaz
spot_img

”Bir gün iyi bir yağmur yağacak ve bütün bu pislikleri temizleyecek!”
– Taxi Driver, 1976

Kült filmlerin efsanelerinden biri olan Taxi Driver, Paul Schrader’in iki haftada yazdığı akıllara durgunluk getirecek senaryosu ve Martin Scorsese’nin altın vuruşuyla sinema tarihinin yalnız şoförü olarak akıllara kazınmıştır.

Yeniden keşif kapsamında değerlendirdiğimiz eserin analizine başlamadan evvel bazı değerli bilgileri siz değerli okurlarımıza aktarmakta fayda var. İzlediğimiz filmde olayların çoğu aslında Schrader’in başından geçen olayların kurgulanmış versiyonudur. Kendi adına işlerin sarpa sardığı bir zaman diliminde daktilonun başına oturur ve masaya bir de silah bırakır. Kendi kendine verdiği söz doğrultusunda iki haftada ortaya güzel bir senaryo çıkarması gerekmektedir. Aksi halde masadaki silahla kendini vuracaktır. Geçen iki hafta sonucunda ortaya muazzam bir eser olan Taxi Driver çıkar. Sonrası malum…

Robert De Niro (Travis Bickle) – Jodie Foster (Iris) – Cybill Shepherd (Betsy) gibi isimler o döneme damga vurdukları gibi, eser içerisinde de karakteristik olarak hayat verdikleri isimlerle özdeşleşmişler. Eserde kendini hissettiren bir başka unsur ise kamera yönetimi ve sahneler arası müzik kolektifliği diyebiliriz.

Vietnam savaşından yeni dönmüş olan Travis, yaşadıklarının etkisiyle yeni dünya düzenine alışmakta zorluk çeker. Boş boş dolanmaktansa taksi şoförü olup para kazanarak dolanmayı yeğler. Günler birbirini kovalarken Travis de hayatını sade, uykusuz ve yalnızlıkla idame ettirir. Kendi içinde kocaman bir evreni varken dışarıda yapayalnız bir insan olması onu bazı farkındalıklara iter. Bu farkındalıklar sonrasında Travis artık alık bir insandan ziyade, patlamaya hazır bir 44’lük Magnum gibidir.

”Ben tanrının yalnız adamıyım.”
– Taxi Driver, 1976

Filmde geçen bu replik aslında karakterin kendi ağzıyla benliğini tanımlaması olayıdır. Fakat bu repliğin başka bir özelliği ise karakterin bunun farkında olduğunu anlamamızı sağlamasıdır. Tam anlamıyla bir öz yıkım filmi olan Taxi Driver’ın bazı sahnelerinde ana karakter Travis’in uzun uzun bir nesneye, bir kişiye veya boşluğa karşı dalıp gittiğini görürüz. Bu sahneleri derinlemesine incelersek Travis’in uzun uzun izlediği şeyleri kendi iç benliğiyle bağdaştırıldığını söyleyebiliriz. Aslında bu sahnelerde karakterin tüm stresi, varoluş sancıları ve çeşitli etkileri yansıtılmak istenmiştir.

Devam eden sahnelerde kirli paraların temiz işlerde kullanıldığını, farklı bir ayrımcılık, ırkçılıkla iç içe geçmiş bir kutuplaşma temasını ve geleceğin ön gösterimi olan ”Hoşça kal katil.” gibi repliklerin kullanıldığına şahit oluruz. Bu ara sahneler senaryo içerisinde ustalıkla donatılmış ince detaylar olmakla beraber, fazla betimlenmeseler bile kendilerinden çok daha büyük bir anlatıma ev sahipliği yaparlar.

Düzensizliğin Düzenini Bozan Adam Travis Bickle

Toplumsal bir figür olarak fazla aykırı bir adamın yaşantısının da çok düzgün gitmesi beklenemez. Kendini porno filmlere ve taksi şoförlüğüne adayan Travis’in kadınlarla anlaşma konusunda çok iyi olduğunu söyleyemeyiz. Bu kanıya çıkma teklif ettiği politikacı Betsy ile arasında geçen kısa ilişkisinden varabiliriz. Betsy’nin çalıştığı binayı gözetleyen Travis bu oyunu kendi kurallarına göre oynar. Kırmızı ceketiyle bir gün iş yerine dalar ve manipülatif cevaplarla Betsy ile bir randevu ayarlar. Bu noktada kırmızı ceketin önemi büyük. Öyle ki kırmızı güçlü bir renk olmasının yanı sıra, cinsel güç, hırs, sevgi ve nefret gibi iki zıt kutbu da temsil eder. Dolayısıyla karakterin iç dünyasına yine bir gönderme yapılmış ve o anki ruh hali betimlenmiştir. Bu olguya Travis’in değişim evresi ve dış dünyaya başkaldırı süreci diyebiliriz.

Bu gelişmelerle beraber Travis hem kendi hayatında hem de toplum düzeninde yanlış bir şeylerin olduğunu açıkça kavrar. İnsanların birbirlerine karşı olan tavır ve tutumları onu oldukça rahatsız eder ve bir gece vakti şoförlük yaparken yaşadığı bir vaka Travis’te büyük bir etki bırakır. Artık başkaldırı süreci tamamlanmış, psikolojik olarak yalnızlığın kollarında köşeye sıkışmış ve fiziksel değişim süreci katı bir biçimde başlamıştır.

İlk olarak olaylara karşı tarafsız olmayı bırakıp, kendini korumaya yönelik adımlar atar. Her gün günlük rutin olarak spor yapar, sağlıklı beslenir ve en önemlisi baştan aşağı silahlanır. Daha sonra unutulmayan ikonik saç modeli ile iç benliğini dışarıya vurmayı başarır. Travis artık bir taksi şoförü değil, kendi sınırlarını aşmayı başarmış tanrının yalnız adamıdır. (Bu sahneler arasında De Niro’nun sanki aynaya karşı konuşuyormuşçasına kendiyle konuştuğu bir sahne mevcuttur. Aslında bu sahneye senaryoda replik yazılmamıştır. Yönetmen Scorsese, De Niro’nun karakteri ne kadar özümsediğini görünce doğaçlama yapmasına izin vermiştir.)

Bu sırada sürekli sokaklarda denk geldiği Iris’le tanışır. Betsy’nin aksine Iris 12 yaşında bir hayat kadınıdır. Travis bu çirkinliğe şahit olmaktansa Iris’in evine dönebilmesi için ona yardım etmeye, yanında durmaya çalışır. Bir nevi ona akıl hocalığı yapar. En sonunda ona bir mektup yazar ve mektuba bir miktar da para sıkıştırır.

Ardından kendi ölümünü kucaklamaya koşar adım ilerleyerek Betsy’nin desteklediği başkana suikast düzenlemeye çalışır. Fakat yapmak istediği şeye henüz başlayamadan yetkililer tarafından fark edilir ve tüm cesaretsizliği ile olay yerini terk eder.

Yeni saç kesimi ve değişen psikolojisiyle Travis için artık hayat basit bir filmden ibarettir. Iris’i alıp ailesine götürmek adına onun bulunduğu genel eve gider. Iris’in pazarlayıcıları ile şiddetli bir çatışmadan sonra ardında 2 ceset bırakır. Son kurşunu da kendi kafasına sıkmaya yeltenir; fakat mermi bitmiştir ve oturduğu koltukta bilincini yitirir.

Tek atımlık kurşununu bir ömürle harcayan Travis, gazetelerde ‘’Taksi şoförü gangsterlerle çatıştı!’’ başlığı altında kendi camiasında kahraman ilan edilir. Bu olayla bir taksi şoförünün dahi kokuşmuş toplum düzeninde nasıl bir etki yaratabileceğini gözler önüne sermeyi başarır. Hayatın neler getireceğini kim bilebilir?

Filmin son sekansında Betsy, Travis’in taksisine biner. Aralarında standart, kısa bir diyalog geçer. Betsy taksiden inince Travis’i evine davet etmek ister gibi bir ruh halindedir, fakat Travis o aşamaları kafasında çoktan aşmıştır. Neticede zamanında hor görülen insanlar, bir başarı elde ettikleri takdirde bir zamanlar karşılık bulamadığı insanlar tarafından değer arz eder. Mavi dünyanın, kara düzeni…

Söylenti Dergi ekibi olarak Martin Scorsese’in Taxi Driver filmini ‘’Yeniden Keşif’’ kapsamında sizler için analiz ettik. Hepsi ve daha fazlası için Söylentiyle kalın efendim.

spot_img
Emre Eren Alptekin
Emre Eren Alptekin
Konya'nın Seydişehir ilçesinde doğdum ve aslen Şanlıurfalıyım. Çocukluk ve eğitim hayatımın birçoğu Seydişehir'de geçti. Bu sürelerde içimdeki yazma hissiyatı beni çepeçevre kapladı. Özellikle bu süreçte kısa öyküler ve sanat sineması için analizler yapmak hayatımın odak noktası oldu. Asla yazı yazarak para kazanmak gibi bir gayem olmadı. Sadece içimden geldiği şekli ile kendi görüşlerimi insanlara aktarabilmek ve bir nebze de olsa dünyada bir iz bırakabilmek için yazmaktayım. Her zaman farklı bakıştaki insanların eserlerimi olumsuz ya da olumlu yönde eleştirmelerini isterim. Çünkü bu davranışın benim yazın hayatımda etkili bir ilerleme olacağını düşünürüm. Bunlara ek olarak şu anda yaşantıma İzmir'de devam ediyorum ve Dokuz Eylül Üniversitesi/Arkeoloji bölümünde eğitimimi sürdürüyorum.

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Magnum Fotoğrafçısı Elliott Erwitt: Sıradışı Perspektif

Magnum fotoğrafçılarının yeni yazısında Elliott Erwitt'in hayatına ve eserlerine doğru bir yolculuğa çıkıyoruz.

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.