Tehlikeli Oyunlar Nasıl Yazıldı?

Editör:
Sinem Aykın
spot_img

Postmodernist romanın Türkiye’deki öncü isimlerinden olan Oğuz Atay, romanlarında Türk aydınının değişen dünya normlarına ayak uyduramayıp yabancılaşmasını anlatır. 1973’te yayımladığı Tehlikeli Oyunlar bireyin dünyaya yabancılaşmasını ve var oluşunu sorgulayarak kimlik arayışına girmesini ele alır. Romanda hayatı bir oyun olarak gören ve oyunlarla yaşayarak, oyunlar içinde kaybolan Hikmet’in hayatı anlatılır. Peki Tehlikeli Oyunlar nasıl yazıldı? Gelin, birlikte inceleyelim!

Oğuz Atay Kimdir?

Oğuz Atay, 12 Ekim 1934’te, Kastamonu’da doğar. Eğitimini sırasıyla, TED Ankara Koleji ve İstanbul Teknik Üniversitesi gibi köklü okullarda tamamlar. İnşaat Fakültesini bitirmesiyle yazar olmasının yanında bir inşaat mühendisidir.

İş hayatına Kadıköy vapur iskelesinin yapımında çalışmakla başlayan Atay, bir süre sonra görevinden istifa eder. Ardından bugün Yıldız Teknik Üniversitesi adıyla bilinen İstanbul Devlet Mühendislik ve Mimarlık Akademisinde, İnşaat Bölümü öğretim üyesi olarak çalışmaya başlar. İnşaat alanında Topografya isminde bir kitap yazan Atay, 1975’te doçent olur.

Küçüklüğünden itibaren sanata ilgisi olan yazarın babasının engellemelerine rağmen yazılarının ve makalelerinin o zamanki gazete, dergi gibi yayın organlarında yayımlandığı görülür.

Oğuz Atay, Türk edebiyatı için bir ilk olan Tutunamayanlar romanını 1972’de yayımlamasıyla edebiyat tarihine ciddi bir şekilde kazınır. Roman, 1970 TRT Roman Ödülü‘ne layık görülür. Büyük başarısının ardından benzer bir düzlemde yazdığı romanı Tehlikeli Oyunlar‘ı 1973 yılında yayımlar. Korkuyu Beklerken, Atay’ın hikâyelerini bir çatı altında topladığı eseridir. Tiyatroya da merak saran yazar, 1973’te Oyunlarla Yaşayanlar adlı oyununu yayımlar. 1975 yılında biyografik bir roman özelliği taşıyan eseri, Bir Bilim Adamının Romanı üniversite yıllarındaki hocası Mustafa İnan‘ın hayatını ele alır.

Eserlerinde modern Türk aydının topluma yabancılaşmasına yer vermesiyle, bireyin iç dünyasını esas alması ve üstkurmaca tekniğini zeki bir biçimde romanına entegre etmesiyle postmodern romanın Türkiye’deki ilk temsilcisi olmaya hak kazanır. Yazar, gittikçe modernleşen dünyaya ayak uydurmayan insanların yalnızlığını, iç çatışmalarını, toplum normlarına tutunamayışlarını eserlerinde çok yoğun bir şekilde işler.

“Nihayet insanlık da öldü. Haber aldığımıza göre, uzun zamandır amansız bir hastalıkla pençeleşen insanlık, dün hayata gözlerini yummuştur.”

Tehlikeli Oyunlar Nasıl Yazıldı?

Tutunamayanlar‘la benzer bir kurguya sahip olan Tehlikeli Oyunlar romanının ana karakteri Hikmet Benol, modern yaşamı reddederek bir gecekonduya taşınmaya karar verir. Orada komşusu olan Hüsamettin Tambay‘la oyunlar yazar. Oyunları yazar ve oynarken araya daima Hikmet Benol’un iç hesaplaşmaları, hayalleri girer ve romanda hayal ile gerçekler ayırt edilemez hâle gelir. Geçmişiyle barışamayan Hikmet Benol, oyunlarında da bir başarı elde edemeyince intihar eder ve roman bu şekilde son bulur.

Tehlikeli Oyunlar, üstkurmaca tekniğiyle yazılır. Üstkurmaca, romanda kurmaca olanla kurmaca olmayan metinlerin birbirine karışarak bir bütün arz ettiği tekniktir. Bu tarz romanlarda yazılanların hangisinin gerçek hangisinin kurmaca olduğunu birbirinden ayırt etmek bir hayli çaba gerektirir.

Romanda Hikmet Benol dahi gerçekle hayali ayıramadığını bizzat kendisi itiraf etmiştir:

“Sevgi ile geçen gün karşılaşan ben olsaydım, gecekondu ve Bilge ve hatta Sevgi’den ayrılmış olmam gerçekliğini kaybederdi. Yoksa Sevgi’den ayrılmadım mı? Belki de sıcak bir
günün öğleden sonrasında, uzandığım kanepede uyuyakaldım.” (2014: 353)

Yunus Şahin de romanda gerçek ve kurmaca olan unsurlarının birbirine girdiğini ve belirsizliğin anlamsızlık boyutuna geçtiğini şöyle ifade eder:

“Eserin önemli özelliklerinden biri, hayatla oyunun yani gerçekle kurmacanın iç içe girmesidir. Romanda bilinçli olarak oyunla gerçek hayat karıştırılmış, neyin gerçek neyin kurmaca olduğu belirsizleştirilmiştir. Albay Hüsamettin ile eşi Nurhayat Hanım’ın gerçekten var olup olmadıkları belli değildir. Kendi içerisinde birçok alt karaktere bölünen Hikmet bile belli bir noktadan sonra kendi varlığından şüphe duymaktadır. Böylece Atay’ın üst kurmacayla yapmak istediği, her şeyin aslında bir kurgu olduğu gerçeğini vurgulamaktır. Başka bir deyişle Atay’a göre hayat bir oyundan ibarettir” (2014: 17).

Hikmet Benol‘un intiharı da bu kurmaca alemine göre şaibelidir. Çünkü Hikmet, gerçeği ve hayali birbirinden ayırt etmeden bize olduğu gibi aktarır. Hatta bazen kendisi dahi hangisinin hangisi olduğunu ayırt etmekte zorlanır. Bu konuda farklı araştırmacıların farklı teorileri vardır. Bir kısım araştırmacı intiharı kabul eder. Diğer araştırmacılar ise intiharın oyunun bir parçası olduğunu, Hikmet’in aslında intihar etmediğini öne sürer.

“Tehlikeli Oyunlar, sözgelimi, Şahin’e göre Hikmet Benol’un intiharıyla sonlanır (2014: 15). Şenocak ise Hikmet Benol’un romanın birçok yerinde uykuya daldığını romanın bazı bölümlerinin uyku ile başlayıp uyku ile bittiğini ve bu nedenle tüm romanın “uyku” parantezine alınmış olabileceğini ifade eder” (2011: 43-44).

“Anlamıyorum” diye mırıldandı Hüsamettin Bey. “Neler olduğunu hakikaten hatırlamıyorum Hikmet. Sen bana müsait bir zamanında anlatırsın olmaz mı?” Kâğıtları topladı: “İfade edemediğim bir eksiklik hissi var içimde, Hikmet oğlum. Sanki her şey başka türlü oynanabilirdi.” Odadan çıktı, kapıyı yavaşça kapadı.” (2011: 474)

Yukarıda romandan alınan alıntıda Hikmet‘in intiharıyla ilgili Albay Hüsamettin Bey‘in her şeyin başka türlü oynanabileceğini söylemesi bize bunun bir kurmacadan ibaret olduğunu göstermektedir.

Birsel Sağıroğlu da bütün elde edilen bu kanıtlardan sonra anlattığımıza benzer bir yorum yapar. Ona göre romanın tamamı bir oyundan ibarettir. Fakat içinde gerçekler de barındıran bir kurmacanın olduğunun altını çizer. Bu teorisini de şu şekilde aktarır:

“Örneğin, Sevgi ile evliliği, Bilge’ye olan aşkı ve arkadaşları gerçek dünyadan alınan parçalardır. Albay onun kurmaca dünyasına aittir, bu nedenle albayın anlatıcılığı üstlendiği son bölüm de (Albay Girer) kurmacadır. Kurmaca devam ettiğine göre kurmacanın yazarı yani Hikmet Benol intihar etmemiştir sonucuna varılabilir”
(Sağıroğlu, 2016).

Tehlikeli Oyunlar‘da kullanılan diğer bir teknik ise oyalama tekniğidir. Oyalama tekniği, gerçek, rüya, kurmacayı birbirine karıştırarak, okurun o düğümü çözmesini ister. Eco, metinde oyalanmanın nesneler, kişiler veya manzaralar gibi unsurlarla ilgili detaylı betimlemeler içerdiğini söyler. Bu tarz oyalanmaların, okuru bir sanat eseri okuduğuna inandırmak olduğunu belirtir. Yani kurmaca sanatının inceliklerine okurun dikkatinin çekilmesi sağlanmak amaçlanmaktadır. Yüksek kaliteli anlatılarda bu tür ayrıntıların kısa tutulduğunu, ancak niteliksiz anlatılarda aşırıya kaçıldığını vurgular(Eco, 2015). Anlaşılan o ki sanat eserinin değerinin daha iyi anlaşılması için, sanat eserini bulduran yoldaki ayrıntılarla okurun parçalardan bütün yapması beklenir.

“Yalnızlığın Oyuncakları” adlı bu bölümün oyalanma cümlesiyle başladığı söylenebilir “Nihayet insanlık öldü.” (2011: 255) Cümlenin devamında da araya giren başka anlatıcılarla oyalanma devam eder. “Yahu insanlık öldü mü”, “İnsanlık öldü mü”, “İnsanlık ölür mü” sözleriyle çoğalan anlatıcılarla anlatım yavaşlar”
(Sağıroğlu, 2016).

Tutunamayan Karakterler

Oğuzataynet

“Gerçekten yaşamadığımı söylemiştim.(Ukala!) Acı bir yaşantıdan sonra insan, ancak bedenine eziyet ederek günlerini sürdürebiliyor”
(Atay, 2011).

AtayTehlikeli Oyunlar romanını sanki Tutunamayanlar romanının devamı niteliğinde veya paralel evrende aynı, benzer kişiler olarak yaratmıştır. İki romanda da ana karakterler değişen dünyaya adapte olamayıp içlerine kapanır. Dünyaya tutunamayan bu kişiler, Tutunamayanlar‘da Selim Işık, Tehlikeli Oyunlar‘da Hikmet Benol‘dur.

Bu iki karakterin ortak özelliklerinden birisi de ikisinin de intihar etmiş olmasıdır. Atay, âdeta bir karakteri yazmış ve yalnız isimlerini değiştirmiş gibidir. Bu da bize Atay’ın romanlarında kendi hayatından izler taşıdığını, bir nevi kendisinin otobiyografisini yazdığını gösterir. Belki de o yalnızlaşmış, kendi içinde kapana kısılmış kişilerin toplamıdır Oğuz Atay. Atay, inşaat mühendisidir, Selim Işık da. Tehlikeli Oyunlar‘ın yazıldığı dönem yazar için ayrılıklarla doludur. Çünkü o zamanki eşinden ayrılmış ve gönül ilişkisi olan Sevin Seydi de onu terk etmiştir. Bu yüzden de Atay’ın çok karamsar bir biçimde Hikmet‘i yazdığı söylenebilir.

Tehlikeli Oyunlar‘da kullanılan diğer bir teknik bilinç akışıdır. Hikmet, hiç durmadan uzun uzadıya kendi kendine konuşur. Yazar da bu düşünceleri gerçekle ayırt etmeden bize olduğu gibi aktarır. Atay, bu teknikte şov yapan yazarlarımız arasında ön saflarda yer alır.

Doğu Batı Karşıtlığı

Tehlikeli Oyunlar ilk baskı | agahmuzayede

Birçok romanda ele alınan doğu batı çatışması Tehlikeli Oyunlar‘da da görülmektedir. Hikmet Benol‘un yaşadığı gecekondunun alt katında doğulular, üst katında da modernleşmiş bir adam olan Albay Hüsamettin vardır. Doğulu komşular çatışmaya uygun olacak şekilde daha geride kalmış, gelişmemiş şekilde tasvir edilir. Albay ise cumhuriyet modernitesine uymaktadır. Bu iki kat arasında kalan Hikmet de gerçek anlamıyla bu iki değer arasında sıkışır. Kimlik çatışması yaşarken sıkıntıdan sıkıntıya girer.

Toplum Sentezi

arkakapak

Atay, Tehlikeli Oyunlar romanında Hikmet Benol karakteri üzerinden bir toplum eleştirisi yapmaktadır. Hikmet karakteri, büyüyememiş bir çocuk gibi tasvir edilir. Hiçbir şeyi mantıksal çerçevede düşünüp irdeleyemeyen bu karakter, gerçeklik payı olmayan oyunların içinde boğulmuş ve yetişkinlerin sorumluluk katına erişememiştir. Bu bağlamda Fatma Serbes de yazarın, toplumumuzun da bu şekilde çocuk gibi davrandığının bir eleştirisini yaptığını söyler:

“Hikmet metin boyunca çocuk ego durumunda kalmıştır; hiçbir şeyi olduğu gibi, mevcut koşullar çerçevesinde değerlendirememiş, fantezilerinde kaybolmuş, kurduğu oyunların sonunu getirememiş, bağsız ve parçalı oyunlarla zamanını geçirmiş, yarı düş yarı gerçek Albay karakteriyle, bölünen Hikmetlerle uzlaşamamış ve bütünlük kuramamıştır. Yazar Hikmet karakterini; hayata ve kişiler arası ilişkilere yetişkin ego durumundan bakmayan, gerçeklik payı olmayan hayallerle yaşamını sürdüren, başkalarıyla ilgili sürekli beklenti içinde olup karışlanmadığı için de kırılan, öfkelenen, olguları kendi koşulları içinde akılcı ve gerçekçi değerlendiremeyen, sorumluluk alıp harekete geçmeyen trajik bir karakterin temsili olarak kurgulamıştır. Hikmet, bir anlamda çocuk kalmış, dünyaya bakış açısını
yetişkin ego durumuna çekememiş insan ruhunun / toplumun temsilidir. Atay, Günlük’üne aldığı notlarda millet olarak gerçeklikten uzak algımıza ve bakış açımıza, çocuk kalmış bir millet oluşumuza dikkat çeker. Toplumumuz; olayları, dünyayı mucizelere ve mitlere bağlı olarak değerlendirir ve bu dramının, trajedisinin farkında değildir. Atay; Hikmet karakterini kurban rolünde, çocuk ego durumunda, uyum sağlayamamış, farkındalığı düşük hatta hayalle gerçeği birbirine karıştıran ve çözüme varmak yerine çıkmaza sürüklenen oyunlarıyla kurgulayarak okurun dikkatini temel bu toplumsal meseleye çeker”
(Serbes, 2024).

Tehlikeli Oyunlar, dönemin toplumsal sorunlarını, bireyin topluma yabancılaşmasını, eğitim sistemindeki sorunları ironilerle eleştirir. Asla büyüyememiş, birey olamamış toplumumuzun oyunlarla oyalandığını, gerçeklere bir türlü ulaşamadığını usta bir dille eleştirmiştir. Bu yüzden Oğuz Atay, günümüzde hâlâ adının dilimizden düşmediği yazarlarımızdandır.


Kaynakça

  1. Oğuz Atay. Tehlikeli Oyunlar. İletişim Yayınları, 2011.
  2. Sağıroğlu, Birsel. “Tehlikeli Oyunlar’a Biçimci Yaklaşım.” Söylem Filoloji Dergisi 1. 1 (2016). Erişim Tarihi: 03.09.2024
  3. Şenocak, Ahmet Erdem. Girard’ın Roman Kuramı Işığında Bir Oğuz Atay Uyarlaması: Tehlikeli Oyunlar. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tiyatro Eleştirmenliği ve Dramaturji Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi (2011). Erişim Tarihi: 03.09.2024
  4. Serbes, Fatma. “Tehlikeli Oyunlar’da Oyun Kavramının Psikanalitik Yaklaşımla İncelenmesi.” Rumelide Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi. Feb. 2024, pp. 522–534. Erişim Tarihi: 03.09.2024
  5. “Tehlikeli Oyunlar Kitabından 10 Önemli Detay”. Storytel. Web. Erişim Tarihi: 03.09.2024
  6. “Oğuz Atay”. Türk Edebiyatı İsimleri Sözlüğü. Web. Erişim Tarihi: 05.09.2024
  7. Umberto Eco. Anlatı Ormanlarında Altı Gezinti. İstanbul Can Yayınları, 2017.
  8. Şahin, Yunus. Varoluş ve Bireyselleşme Bağlamında Oğuz Atay’ın Eserlerinin İncelenmesi. Fatih Üniversitesi Sosyal Bilimler Karşılaştırmalı Edebiyat Doktora Tezi (2014). Erişim Tarihi: 03.09.2024
spot_img

Yorum Yap

Yorum girişi yapınız.
Adınızı girin

Star Wars Sith’in İntikamı: Bir Trajedinin Epik Kapanışı

Skywalker'ın öyküsü, galaktik düzenin çöküşünü, dostlukların sonunu ve aşkın trajedisini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Macbeth Sendromu: Hırsla Yoğrulan Bir Kimliğin Çöküşü

Macbeth Sendromu, bireyin hırs uğruna kimliğini ve vicdanını yitirerek psikolojik çöküşe sürüklenmesini anlatan patolojik bir durumdur.

You’ya Veda: Önceki Sezonda Neler Oldu?

You, beşinci sezonuyla son kez ekranlara gelirken, önceki sezonlarda neler oldu hatırlayalım.

Altı Çizilenlerde Bu Ay: Ahmed Arif | Hasretinden Prangalar Eskittim

Söylenti Edebiyat editörleri, Altı Çizilenler serisinde bu ay, doğum gününde, şiirin aykırı sesi, toplumcu gerçekçiliğin öncülerinden, Türk edebiyatının benzersiz şairi Ahmed Arif'e yer veriyor!

Orta Çağ Avrupası’nda Evlilik, Boşanma ve Eğlence Kültürü

"Ben senin için yaşamayı göze aldım" diyenleriniz varsa, itinayla "Sıkıysa Orta Çağ'da yaşasana" diyebilirsiniz çünkü bu çağda yaşamak sanıldığından çok daha zor.

HBO Max’te İzleyebileceğiniz Yapımlar

İşte HBO Max'te izleyebileceğiniz yapımlar.

Exulansis: Anlaşılamamanın Getirdiği Vazgeçiş

Exulansis, kişinin anlaşılamayacağını düşünerek kendini anlatmaktan vazgeçişini konu alır.

Şahane Hatalar : Kendi Maceranı Kendin Yarat

Sadece hataların sonuçlarına odaklanmak yerine, bu hataların insanları nasıl şekillendirdiğini ve nasıl birer öğrenme fırsatı sunduğunu ele alan sıra dışı kitap: Şahane Hatalar.

Yahya Kemal Şiirlerinde Yedi Farklı Tema

"İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar." Türk edebiyatına hayalinden kelimeler armağan ve miras bırakan Yahya Kemal Beyatlı.

Kayıp Seslerden Yazının Öznelerine: Virginia Woolf’un Eserlerinde “Kadın” Teması

Woolf’un dilinde "kadın", tarihin dışına itilmiş bir sesin geri çağrılması, unutulmuş bir hakikatin dile gelmesidir.