Tevfik Fikret’in Rübâb-ı Şikeste kitabında yer alan Beyaz Yelken şiirinde şair, tabiat tasvirlerine ve sevgiliye kavuşma arzusuna yer verir. En önemli özelliği tablo altına yazılması olan bu şiirde, tabloda bulunmayan çağrışımlar da zengin bir biçimde ifade edilmiştir. Biz bugün Beyaz Yelken şiirini sizler için incelemeye çalıştık. Keyifli okumalar!
Bak şu zevrakçe-i dil-ârâmın
Cünbüş-i iltifât-perverine;
Refref-i bâdbân-ı pür-ferine
Ohh, ey neş’e, sen kanatlansan
bu kadar belki dilber olmazsın!
Tevfik Fikret ilk mısralarında okuyucuyu bu tabloyu incelemeye çağırır. Tablodaki yelkenin içini ferahlattığını, ağır ağır hareketlerinin gönlünü süslemesini anlatır. Akşamın durgunluğunun, huzurunun parlayan yelkene yakışmasından bahseder. Bu görüntü onu adeta mest etmiştir. Bir sonraki mısrada “Ey neşe” diyerek nida sanatını kullanır ve neşeye seslenir. Neşe, kanatlanıp kuş gibi uçsa bile şairi bu manzara kadar mutlu edemez, ona bu manzaranın verdiği huzuru veremez. Şair, neşe ve kuş arasında kapalı istiare yapmıştır.
Yaslanıp şöyle dûş-i emvâca
-sanki meczûb u mest ü müstağrak,
Bir serâb-ı kebûda aldanarak,
Gidiyor şâirâne, tenhâca;
Âh bilsem, götürdüğü halecân
Hangi sevdâlı kalbe âiddir!
Şair, teşhis sanatından yararlanarak yelkene insani özellikler yüklemiştir. Yelken, dalgaların kucağında kendisinden geçmiş denizin maviliğine kapılmış vaziyette gerçekleşmesini istediği hayalleri düşünen bir insan gibidir. Nasıl ki hayale kapılan insanlar yalnız, durgun bir şekilde hareket ediyorsa yelken de dalgaların arasında usul usul ilerlemektedir. Dalgaların sesi, şaire sevdalı insanların kalp çarpıntılarını anımsatır. Bu yüzden yelkenle birlikte giden dalgalar şairi hüzünlendirmiştir.
Bu şetâretle işte Marmara’nın
Bir perî-i küşâde -şeh-peridir;
Şûh pervâne-i müzehheridir
Pâk ü nevvâr olan şu manzaranın.
Gece mersâ-yı nâz olur mutlak
ona âguş-ı aşkı bir adanın…
Şiirin üçüncü bentinde yelken, Marmara denizinde kanatlarını açmış bir peri olarak tasvir edilir. Denizin o muhteşem, parlak manzarasının içerisinde işveli, çiçeklerle bezenmiş, güzel ve dikkat çeken bir kelebek gibi kavuşacağı adaya doğru ilerlemektedir. Şiirin “Gece mersâ-yi nâz olur mutlak, ona âgûş-i aşkı bir adanın” mısralarında şair, sevgilisine duyduğu özlemi okuyuculara hissettirir. Nasıl ki yelkene, bir adanın aşk kucağı liman olacaksa, sevdalı insanlara da sevgililerinin kucağı, onların bulunduğu yer en huzurlu limandır. Yelken, limanına yani sevgilisine kavuşacaktır fakat şair kavuşmanın ancak hayalini kurar.
Bir vakitler gönül ederdi hayâl
Süt beyaz bir deniz, beyaz kayalar,
mâî, lâkin heman beyâza çalar
bir semâ, sonra bir beyaz sandal.
Biz o sandalda yâr-ı cânımla
Dolaşırdık beyaz seherlerde.
Şair, dördüncü bentte bir hayalinden bahseder. Bununla birlikte sevgilisine duyduğu kavuşma isteğini tam anlamıyla okuyucuya yansıtmış olur. Denizdeki bu yelkeni görünce, hayallerinde sevgilisiyle yaptığı sandal gezintilerini anımsar. Hayalindeki her şey bembeyazdır. Gök, sandal, kayalar hatta deniz bile. Denizin beyazlığını tasvir etmek için süte benzetmiştir. Nasıl ki beyaz renk temizliği, masumiyeti temsil ediyorsa şairin de sevgilisine duyduğu aşk ve kavuşma isteği de beyaz kadar temiz ve masumdur. Bu yüzden hayalindeki her şeyi beyaz olarak anlatır. Sevgilisiyle yelken arasında bir ilişki kurar. İlk dizelerinde yelkenin parıltısı, ağır hareketleri onu nasıl mest ettiyse, sevgilisinin de yelken gibi parlak güzelliği, durgun, ağırbaşlı hareketleri şairi kendisinden geçirir. Yelkene her baktığında sevgilisiyle hayallerinde yaşadığı güzel günler gözünün önünden geçer.
Şimdi yâd ettirir o hulyâmı
ne zaman geçse pîş-i çeşmimden
böyle sâf u sefîd bir yelken.
Bana tasvîr eder o sevdâmı
bir beyaz kuş ki nevha-perverdir
bir beyaz leyl-i mâh-perverde.
Şiirin sonuna geldiğimizde şair, gözlerinin önünden ne zaman temiz, ak bir yelken geçse kendisine hayalini hatırlattığından bahseder. Mehtaplı beyaz bir gecede, yelkenin nameler yakan beyaz bir kuş gibi kendisine sevdasını tasvir ettiğini söyler. Yelkeni kuşa benzeterek teşbih sanatını da kullanmış olur.
Tevfik Fikret, bu şiirini benzetmelerden ve betimlemelerden yararlanarak oluşturmuş, kurduğu hayali ise okuyucunun zihninde canlandırmayı başarmıştır.
Sözlük
zevrakçe: ufak sandal
dil-ârâ: gönül okşayan, kalbe rahatlık veren
iltifât-perver: iltifat eden, gönül alan.
refref: ince
bâdbân: yelken
pür-fer: parlaklık, süs dolu
dûş-i emvâc: dalgaların omzu
müstağrak: batmış
kebûd: gök rengi
halecân: çarpıntı
Nevvar: nurlu, aydın
mersâ: liman
pervâne-i müzehher: çiçeklerle bezenmiş kelebek
âguş-ı aşk: aşk kucağı
Pîş-i çeşm: gözün önü
sefîd: ak, beyaz.
nevha-perver: sesli ağlayan, ağıt yakan.
leyl: gece.
mâh: ay
Görsel Kaynağı
http://www.servetifunundergisi.com/beyaz-yelken/