The Batman incelemesinde filmden spoiler bulunmamaktadır.
The Batman, izleyebileceğiniz en orijinal, mahallenin en sert delikanlısı imajından sıyrılmış, tüm gerçekçiliği ile Batman çizgi roman dizilerindeki o Batman’e odaklanmış aslında.
Comics üzerinde Batman’in suç ile ikinci yılı denilen bir süreci ele alan The Batman’de “kötü adam” olarak da aslında daha önceki film serilerinde bahsedilmemiş fakat, Bruce Wayne’in çocukluğu dönemini ele alan daha çok “Gordon” üzerine odaklanmış olan Gotham dizisinde de gördüğümüz bir villain ile karşılaşacağız.
The Batman’in Kötüsü: Riddler
Riddler‘ın filmin ana kötü karakteri olacağını filmin yönetmeni Matt Reeves da açıklamıştı. Zaten fragmanda görülen soru işaretleri, bilmece odaklı bir anlatım olduğunu, Batman ve Gordon’un bir dedektiflik sürecine gireceğinin işaretçisiydi. Elbette tüm villain’ları düşününce karşımıza Nygma’dan başkasının gelmesi bizi şaşırtırdı.
Ayrıca Paul Dano, film içinde tüm karakterlerden daha çok karaktere oturmuş bir seçim olmuş. Karakterin psikolojik yapısını, Riddler’ın tüm özelliklerini kendinde toplamış adeta.
Alışık Olmadığımız Bir Batman
Alışılagelmiş bir Bruce Wayne ve Batman ile karşı karşıya değiliz The Batman’de. Bu filmde, Robert Pattinson, biraz ucube, biraz içine kapanık bir Batman’i çok iyi canlandırmış. Batman; şehirdeki ikinci yılında, kendi gücünü biraz da korku imparatorluğu ile kurmuş, gökyüzünde parlayan logosu ile küçük kötüleri korkutuyor. Ayrıca halktan kopuk, geceleri uyuyamayan, aile şirketini açıkça idare etmeyen ve içindeki gücü dizginleyemeyen bir karakter olarak karşımıza çıkıyor.
Normalde alışık olduğumuz, Christian Bale ve Ben Affleck’in egolu, güçlü, tanrımsı görünümlü Batman’lerin aksine Pattinson Batman’i, iç kavgaları bulunan, kendine ve gücüne güven duygusunu inşa etmemiş ama yine aynı güçte ve savaşçı bir Batman. Sonuçta daha henüz Batman olarak ikinci yılı ve arka planda onun omuzlarında büyük bir manevi miras da var.
Tabi, acemi bir Batman ile karşılaştığımızdan, az önce de bahsettiğimiz gibi o tanrısal güçlere erişmiş, dokunulmaz ve zarar görmez Batman yerine dayak yiyen, zor şifrelerde geride kalabilen, bazen burnunun dibindeki bariz olanı göremeyen bir Batman izlemek de farklı bir seyir keyfiydi.
Aslında Seline Kyle da henüz Catwoman’a dönüşmemiş, orta ölçekli hırsız ve arka planda gizli ilişkileri olan bir karakter olarak karşımızda. Dizide tüm derdi geçmişte yaşadıklarının intikamını almak ve bu süreçte Batman ile çıkar ilişkisine girmesi aslında. Ayrıca belirtmeden geçmeyelim, Zoë Kravitz‘in filmdeki oyunculuğu, Catwoman konusunda doğru bir tercih mi, kafalarda soru işareti bıraktı.
Büyük Yozlaşma ve Dedektif Batman
Gotham City içinde yer altında saklanan bir yozlaşmayı bir cinayet ve mesaj ile keşfetmesi ile başlayan süreç, parçaları birleştirerek sonuca gitmesinden oluşuyor aslında hikaye. Zaten Nygma yani Riddler’ın varlığını konuşuyorsak, bu karaktere karşı Batman tamamen bir dedektif kesilmekte. Nasıl ki Penguin ve Falcone‘a karşı acımasız bir polise, Joker karşısında onun baskılarına rağmen akıl sağlığını korumaya çalışan bir süper güce dönüşüyorsa, Riddler’ın karşısında da bulmacayı çözen bir Batman’i görmek mümkün.
Batman zaten, Gotham City’nin ona hangi konuda ihtiyacı varsa ona dönüşebiliyor. Filmde vandalları etkisiz hale getiren Polis Batman’i, bulmacaları çözen Dedektif Batman’i, insanları tek tek kurtaran AFAD Gönüllüsü Batman’i de görmek mümkün.
Sinematik Evrenin En Fiyakalı Şehri: Gotham City

Batman serilerinde Gotham, bir mekandan öte kurgunun üst zincirinde yer alan, yan karakterlerin önünde, ana karakterlerin bir arkasında yer alan mükemmel bir karakter aslında. Gotham bir karakter olarak incelendiğinde, Bruce Wayne ve Batman’i neredeyse birebir yansıtmakta.
Yönetmen Reeves zaten Liverpool tarzında, amerikanvari olmayan bir Gotham göreceğimizi söylemişti. Fakat yönetmen, bu kadar mükemmel bir sinematografik mekan kurgusu olduğunu söylememişti. Yağmurun, çamurun, kasvetin eksik olmadığı şehirde, film sonrası sanki orada saatlerce ıslanmış ve olayları şehrin içinde izlemiş gibi hissediyorsunuz.
Michael Giacchino’un Karakteri: Müzikler
Gotham City ne kadar bir karakter ise film müzikleri de bir o kadar ete kemiğe bürünmüş, Michael Giacchino‘nun karakterine dönüşmüş. Üstte Spotify bağlantısını verdiğimiz müziğin yanında, Nirvana’nın Something in the Way esintileri de filmin içinde gerilimi ve duyguyu harikulade tutan çalışmalar olmuş.
Oyunculuklar ve Seçimler
The Batman, beklenen bir senaryoya sahip olmayan, iyi ve kötü arasında bir savaşa değil, manevi kaygıların içine sıkışmış kısmen süper bir kahramanın hislerine odaklanıyor. Bu nedenle Robert Pattinson Bruce Wayne / Batman için mükemmel bir seçim diyebiliriz.
Zoë Kravitz seçimini ise biraz eleştirmek isteriz… Oyuncu elbette fazlasını katmaya çalışmış fakat Seline Kyle karakterine mi yoksa gelişimini tamamlayıp dönüşmüş bir Catwoman’a mı sahip bunu aktaramadığını hissettiriyor.
Son olarak Riddler rolü ile izlediğimiz Paul Dano karakteri arşa çıkarmış diyebiliriz. Normalde Nygma/Riddler rolünde zekası ile ön plana çıkmayı seven bir karakter görmeyi beklerken Paul Dano bu karakteri olabildiğince zekası ile fark edilemeyen, geri planda kalmayı tercih eden bir karaktere çevirmiş.
Sonuç olarak…
Film, uzunluğunu oluşturan 10-15 saniyelik olayı çözmeye odaklı olmayan bakışma ve geçiş sahneleri ile biraz uzamış fakat bunların da varlığını ağır ilerleyen psikolojik bir gerilim olmasından dolayı kabul ettiğimizi söylememiz gerekir. Gotham sokaklarında evrimini tamamlamamış bir Batman ile dedektiflik yoluna çıkmak için The Batman’i seyredin, seyrettirin.
The Batman incelemesi hakkında yorumlarınızı sizler de burada yapabilirsiniz!
Spoiler vermeden yorum yapmak çok zormuş onu anladım.:) Bana kalırsa bir film tekrar izlemeye değer görülüyorsa iyidir değilse kötü olarak nitelendirilebilir. The Batman tam bu ikisinin arasında olmuş. Bence izleyecek olanlar beklentilerini buna göre şekillendirsinler. Pattinson’un iyi bir oyuncu olduğu da keşfetmiş oldum ancak filmin aksiyon sahnelerinde “aha şimdi vampire dönüşecek” beklentisini zihnimden atamadım:). Kötü karakterin daha kötü olmasını dilerdim. Bane ve Joker’e kıyasla karizmaktik olmadığı bir gerçek. (Umarım bu spoiler sayılmaz). Sonuç olarak bence daha iyi olabilirdi diyor ve keyifli seyirler dilerim.