“The Smiths fans die young”
Yaptıkları şarkılarla bir neslin üzerinde büyük etkiler bırakmış ve bırakmaya da devam eden The Smiths‘e gelin biraz yakından bakalım.
Nasıl Kuruldu?
The Smiths; solist Morissey ve gitarist, besteci Johhny Marr‘ın bir araya gelmesiyle oluştu. Sonrasında ise Andy Rourke, Mike Joyce ve Craig Gannon gruba dahil oldu. Şarkılarıyla bizleri derinden yaralayan bu grubun ismi ise oldukça sıradan. Morissey, bu konu hakkında sıradan insanlara sıradan olduklarını göstermek istedikleri için böyle bir isim tercih ettiklerini açıklamıştır. Tamamı İrlandalı olan grubun, en yaygın İngiliz isimlerinden olan “Smiths“i tercih etmeleri ironi mi yoksa tepki mi çözmek oldukça zor diyebiliriz.
Grup, bir döneme yankı uyandırdıktan sonra Morissey ve Johnny Marr arasında çekişmeler başlayınca farklı istekler de ortaya çıkmaya başlamıştır. Bu gibi birçok neden grubun dağılmasına yol açmış ve sanatçıları solo kariyerlere yöneltmiştir.
The Smiths
İlk albümleri olan The Smiths, 20 Şubat 1984 yılında piyasaya sürülmüştür. Dönemin popüler müziğine aykırılığı nedeniyle oldukça sevilmiş ve kendini öne çıkarmıştır. Katman katman yazılmış gitar akorları, derin şarkı sözleri ile dinleyicilerin son derece ilgisini çekmiştir.
Albümde her şarkıya ayrıca değinsek yeridir ancak “This Charming Man” şarkısı, hem akıl dolu sözleriyle hem de melodisiyle dinleyenlerin ilgisini çeken şarkıların başını çekiyor diyebiliriz.
(Yolcu koltuğundaki)
(Deri pürüzsüzken)
Hatful of Hollow
Albüm, 1984’de yayımlanan grubun derleme albümüdür. Oldukça beğenilmiş ve yankı uyandırmıştır.
Bu albüm, Smiths’in kendi özgü tarzı, Morissey’in muhteşem vokalinin ön plana çıkması ve kendini kanıtlaması açısından grubun kariyerinde büyük rol oynamaktadır.
Albüm şu an popüler olan pek çok şarkıyı içerdiği gibi, grubun radyo kanalında söylediği şarkıları ve daha önce kaydettikleri singelları da içerdiğinden son derece önemli bir yere sahiptir.
Albümde her şarkı şaheser niteliğinde ancak özellikle “Heaven Knows I’m Miserable Now” şarkısı The Smiths’in tarzını yansıttığından oldukça önemlidir.
Why do I give valuable time
(Neden değerli zamanı veriyorum)
To people who don’t care
(Yaşamamı ya da ölmemi)
If I live or die?
(Umursamayan insanlara?)
Albümde yer alan bir diğer şarkı olan “Please, Please, Please, Let Me Get What I Want” şarkısı da hissettirdikleriyle oldukça beğeni kazanmış bir şarkı.
Good times for a change.
(Bir değişimin tam zamanı)
See the luck I’ve had, can make a good man turn bad.
(Görüyorsun ki bendeki bu şans iyi bir adamı kötü birine dönüştürebilir)
Meat is Murder
Bu albümleri ise 11 Şubat 1985 tarihinde yayımlanmıştır. Bu albümleriyle de adlarından söz ettirmeyi başarmışlardır.
Albüm genel olarak politik ve sosyal mesajlar içerdiği gibi et alım ve satım endüstrisine karşı eleştirel bir bakış açısı da sermektedir.
İngiltere’de bir numaraya yükselen albüm, eleştirmenlerden tam puan almış ve hem müzikal hem de lirikalite bakımından oldukça sevilmiştir.
Albümde her şarkıya ayrıca bakabiliriz ancak albümün en ünlü şarkısı olan “The Headmaster Ritual” şarkısına yakından bakalım.
Okul sistemine dair eleştiriler içeren şarkının sözleri Morissey‘e, bestesi Johnny Marr‘a ait. Disiplin, şiddet ve otoriteye dair sağlam eleştiriler içeren şarkı, albümün en sevilen parçalarından biridir.
(Burada kalmak istemiyorum)
(Eğitimi kötü bir hata olarak görüp vazgeçin)
The Queen Is Dead
The Queen Is Dead, The Smiths’in belki de en sevilen albümü desek yalan olmaz!
Albüm 1986 yılında yayımlanmış ve oldukça beğeni toplamıştır. Hem politik hem kişisel konuları içermesiyle yine eleştirmenlerden tam not almış ve dinleyenlerin tekrar hayranlığını kazanmıştır.
Albümde yer alan her şarkının hem sözleri hem müziği insanı derinden etkilemekte ve adeta bambaşka dünyalara götürmektedir. İşte bu şarkılardan birisi de “There Is a Light That Never Goes Out” şarkısından başkası değil! Albümün en tanınmış şarkısı olan There Is a Light That Never Goes Out şarkısı, melankolik bir aşk şarkısıdır. Şarkı aynı zamanda “500 Days of Summer” filmini müziği olmuştur.
And if a double-decker bus crashes into us
(Ve eğer iki katlı bir otobüs bize çarparsa)
To die by your side such a heavenly way to die
(Senin yanında ölmek kadar muhteşem bir ölüm şekli olamaz)
Albümde yer alan ve büyük beğeni toplayan şarkılardan bir diğeri de “I Know It’s Over“. Hüzünlü bir gitar sesiyle başlayan şarkı, Morissey’in etkileyici vokaliyle birleşince adeta bizleri bambaşka dünyalara götürüyor. Her bir melodisiyle bizlere melankoliyi veren bu şarkıyı Jeff Buckley de yorumlamıştır.
I know it’s over.
(Bittiğini biliyorum)
And it never really began.
(Ve bunun aslında asla başlamadığını)
But in my heart it was so real.
(Ama benim kalbimde, çok gerçekti)
Strangeways, Here We Come
Albüm 1987 yılında grubun dağılmasından kısa bir süre önce piyasaya sürülmüş ve yine farkını ortaya koymuştur.
Albümde yer alan şarkılar, Morissey‘in kendine özgü vokaliyle adeta bambaşka bir seviyeye gelmiş ve grubun kariyerinin son zamanlarında yayımlanan bir başyapıt albümü olmasına neden olmuştur.
Albüm eleştirmenler tarafından her zamanki gibi yine olumlu notlar almış ve oldukça beğenilmiştir. Albümde yer alan her şarkının yeri ayrıdır ancak “Girlfriend In a Coma” şarkısı bizlere çok fazla şey anlatıyor. Şarkı için trajik tanımını yapmamız son derece yerinde olacaktır. Zira şarkı, komada olan bir kız arkadaşa yazılıyor ancak şarkıda fazlasıyla kara mizah görmek mümkün. Tüm bunların yanında özlem duygusunu almamız da bize ne hissedeceğimizi şaşırtıyor adeta! Morissey’in derinden hissederek söylediği bu şarkıyı mutlaka dinlemenizi öneriyoruz.
There were times
(Şöyle zamanlar oldu)
When I could have strangled her
(Onu öldürebileceğim zamanlar)
But you know
(Ama biliyorsun)
I would hate anything to happen to her
(Ona olan her şeyden nefret ederim)
Louder Than Bombs
Louder Than Bombs, grubun çeşitli şarkılarını bir araya getirerek hayranlar için yeni bir yelpaze oluşturmuştur. Albümün içerisi adeta şaheserlerle doludur. Her şarkının ayrı ayrı güzelliği ve etkileyiciliği mevcuttur.
Albüm yayınlandıktan sonra grubun Amerika Birleşik Devletleri’nde hayranları daha da artmış ve ticari açıdan büyük bir başarı elde etmiştir. Herkes tarafından oldukça beğenilmiş ve The Smiths’in vazgeçilmez albümlerinden biri haline gelmiştir.
Bu noktada “Back to the Old House” şarkısına değinmenin zamanı geldi. The Smiths’in kariyerinde büyük bir yer kaplayan bu şarkı, dinleyenlerin geçmişe dönmesini ve hüzünlü bir atmosferi yakalamasına sebep oluyor.
The saddest thing I’ve ever seen
(Bu gördüğüm en üzücü şey)
And you never knew
(Ve sen asla bilmeyeceksin)
How much I really liked you
(Senden ne kadar hoşlandığımı)
Şarkılarıyla bizlere farklı dünyalar aralayan; hem içimizden biri gibi hissettiğimiz hem de hiç tanımadığımız, görmediğimiz ve bizlere bambaşka gelen hisleri bizlere hissettiren bu grup bir ironi miydi yoksa insanlığa doğan bir tepki miydi? Her ikisini de içinde bulunduran bu grup, bir müzik grubundan çok daha fazlasıydı aslında. Hem toplumsal konulara değinen hem de bireyin sorunlarına ışık tutarak şarkı sözleriyle bizlere bunları ulaştıran grup, hala dünyada oldukça bilinen ve sevilen bir grup. Eğer siz henüz tanışmadıysanız, mutlaka dinlemenizi öneririz!
Kaynakça: