2021 yılında ilk sezonu yayınlanan HBO yapımı The White Lotus büyük beğeni topladı. En İyi Mini Dizi, En İyi Senaryo, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu, En İyi Jenerik Müziği dahil olmak üzere birçok ödülün sahibi oldu. İkinci sezonu ise nispeten farklı kadro ile farklı bir mekanda geçen The White Lotus bu sezonuyla da gönüllerde taht kurmayı başardı.
The White Lotus ikinci sezonunda Jennifer Coolidge‘ın hayat verdiği Tanya karakteri ve eşi Greg haricinde farklı bir kadro ile karşımıza çıkıyor. Sezonun ana karakterlerini canlandıran oyuncular arasında F. Murray Abraham, Adam Dimarco, Meghann Fahy, Theo James, Aubrey Plaza, Will Sharpe, The Sopranos’tan aşina olduğumuz Michael Imperioli ve daha pek çok isim yer alıyor.
Dizinin ikinci sezonu ilişkilerde çalkantılar, kişisel hırslar, ihanet, aile ilişkileri, maddi farklılıklar ve mutsuzluk içinde mutluluk konularını ele alıyor. İlk bölümde suda yüzen bir ceset bulunuyor. Tüm sezonu cesedin kime ait olduğunu merak ederek izleyip, final bölümünde cevaba ulaşıyoruz.
Sicilya’da White Lotus
İlk sezonda ziyaretçilerini Hawaii’de tropik otelde ağırlayan White Lotus bu sezon Sicilya‘daki otelinin kapılarını açıyor. Eşsiz Sicilya manzaraları, enfes sanatı ile ön plana çıkan saraylar, Aperol’ler, spagettiler, Sicilya lehçesi ve dahası..
Dizide White Lotus Resort olarak gördüğümüz otel 1960 yapımı L’Avventura filminin çekimlerinde de kullanıldı. Dizide Tanya karakterinin kendini filmin baş karakteri Clauida (Monica Vitti) olarak hissetmesi ve benzer kıyafetler giymesi üzerinden kült filme göndermeler yapılıyor.
Bilindiği üzere The Godfather üçlemesinden ilk filmin de büyük bir kısmı Sicilya’da çekildi. Hatta Sicilya’da Corleone adlı bir kasaba gerçekten var. Ana karakter Michael Corleone’nin Sicilya yerlisi eşi Apollonia’nın ölüm sahnesinin de çekildiği meşhur Castello degli Schiavi günümüzde ziyarete açık bir alan. Otel ziyaretçilerinden Dominic, Albie, ve Bert karakterlerini filmin çekildiği yerleri ziyaret ederken The Godfather müzikleri eşliğinde izliyoruz.
Çalkantılı İlişkiler
Mike White bu sezonda da ilişkilerdeki kısıtlamaları ve evlilik kurumunu alaycı bir şekilde eleştiriyor. Dört farklı karakter üzerinden ilişkilerdeki dürüstlük, kıskançlık, kişisel hırslar ve iletişimin önemi detaylıca inceleniyor. Üniversitede sakin ve çalışkan biri olan Ethan, pek arkadaş canlısı olmayan eşi Harper, Ethan’ın üniversiteden arkadaşı ve tam zıttı bir karaktere sahip olan Cameron ile eşi Daphne birbirleriyle kaynaşmak amacıyla Sicilya’ya tatile geliyor. İyi bir ilişki içerisinde olduklarını ve birbirlerine karşı çok dürüst olduklarını iddia eden çiftlerin hangisinin bir yalan içerisinde olduğunu anlamaya çalışıyoruz. Cameron ve Daphne oldukça neşeli ve mutlu görünürken, Ethan ve Harper’ın birbirleriyle daha az vakit geçirdiklerini ve gizledikleri sorunlar olduğunu görüyoruz. Karakterlerin aralarındaki soğuk savaşa ve ilişkilerindeki sırlara tanıklık ediyoruz.
Çiftlerin otele ilk gelişinde odalarının arasındaki kapının özellikle vurgulanması ile izleyiciye kapının kullanılacağı sinyalleri veriliyor. Ayrıca yine sezonun ilk bölümünden itibaren dikkatimizi çeken bir vazo görüyoruz. Moor’un Kafası adlı büstün konuyla ilgili bir hikayesi var. Efsaneye göre Sicilya’ya seyahat eden yaşlı bir adam burada genç bir kadına aşık olur. Ardından genç kadın adamın aslında eşi ve çocukları olan bir aile babası olduğunu öğrendiğinde öfkesine hakim olamaz ve adamın kafasını keser. Genç kadın adamın kafasını yıllarca balkonda vazo biçiminde sergiler. Daphne ve Cameron çiftinin bu hikayenin anlamını kendilerine göre yorumladığını farkediyoruz. Daphne erkeklerin sadakatsizliğini temsil ettiğini düşünürken, Cameron kendi ihanetinin bir sembolü olduğunu düşünüyor. Ethan ve Harper çifti tarafında ise vazonun anlamını farklı şekilde yorumlayabiliriz. Seyahatin son gününde çiftlerin arası düzeliyor. Ethan ve Harper’ın sevişme sahnesinde vazo düşerek kırılıyor ve çiftimiz bunu hiç umursamıyor. Vazonun çiftin sadakatsizlik korkusunu temsil ettiğini ve bu korkuyu aştıklarını anlıyoruz.
Daphne ve Harper’ın kıyafetleri de özel olarak seçilmiş. Sezon boyunca Daphne’yi umursamazlığını yansıtan çiçekli ve ışıltılı elbiseler ile görüyoruz. Harper ise 50’li yıllardan ilham alan klasik kıyafetler tercih ediyor. Klasik kıyafetler ve dik duruşu karakterin kendinden eminliğini yansıtıyor. Sezon sonunda kendini daha rahat hisseden Harper renkli kıyafetlere geçiş yapıyor.
Nesilden Nesile Baba Figürü
Dizide baba, oğul ve dede üçlüsü üzerinden kuşak çatışmalarına ve aile içi ilişkilere değiniliyor. Michael Imperioli’nin canlandırdığı Dominic, yaşlı babası Bert ve oğlu Albie ile Sicilya’ya tatile geliyor. İtalyan kökenli olan Di Grasso ailesinin Sicilya’yı tercih etmesinin sebebi akrabalarını bulmak ve atalarının yaşadığı yerleri gezip görmek.
Eşi ve kızıyla sorunlarından kaçan, eşine ihanet eden ve bir yandan da pişmanlık duyan Dominic bu tatilde ailesiyle arasını düzeltmeye çabalıyor. Çapkın babası Bert gördüğü her kadından etkilenen bir adam, oğlu Albie ise iyi niyetli ve sakin bir karakter olarak karşımıza çıkıyor. Dizinin ilerleyen bölümlerinde Albie babasından annesi ile barıştırma karşılığında yüksek meblağda bir para alıyor. Bu parayı almasının sebebi ise onun iyi niyetinden faydalanan Lucia‘ya vermek. Albie ona benzeyeceği korkusuyla babasına bir ders mi vermek istiyor? Yoksa herkes bir gün benzemek istemediği ebeveynine mi dönüşür? Soruların cevapları ise izleyiciye bırakılıyor.
Bu üçlünün The Godfather’ın çekildiği yeri ziyaret ettiğinden bahsetmiştik. Bu sahnelerin dizide yer almasının asıl sebebi ise aralarındaki düşünce farklılıklarını, karakterlerin değişken doğru ve yanlış algılarını ele almak. Bölümde The Godfather hayranlarının büyük bir kesiminin erkeklerden oluşması üzerine düşündürücü diyaloglara yer veriliyor. Ataerkil düzenin değişmesi gerektiğini ve kadınların aşağılandığı filmlerin bu denli popüler olmasının mantıksızlığını savunan Albie, üst nesillerine bunu aktarmak için çaba gösteriyor. Savunmasının üzerine babası ve dedesinin onu filmi beğenmediği için yargılaması da karakterlerin düşünce yapısını kanıtlar nitelikte.
Trajik Veda
İlk sezonda da yer alan Tanya hassaslığı, servet içinde mutsuzluğu ve gerçekler yerine yalnızca kendi istediğini duymak istemesi ile bilinen bir karakter. Maddi açıdan her şeye sahip bir insan da mutsuz olabilir mi? Partneri için her şeyi yapmayı göze alsa da ihanete uğrayabilir mi? Tanya üzerinden bu sorulara cevap bulurken bir yandan da Tanya’nın ihanetle nasıl başa çıktığını veya çıkamadığını izliyoruz. Yazının devamı spoiler içeriyor.
Tanya ve Greg bu sezonda evli bir çift olarak Sicilya’ya tatile geliyor. Ancak Tanya yardımcısı Portia‘yı da eşinden gizleyerek yanlarında getiriyor. Birkaç günün ardından sık sık telefon görüşmeleri gerçekleştiren Greg bir işi olduğunu söyleyerek geri dönüyor. Büyük bir oyunun içinde olduğundan hiç şüphe duymayan Tanya’nın mutluluk sandığı büyük mutsuzluğuna tanık oluyoruz. Her zaman buhranlar içinde izlediğimiz karakter otelde eğlenceli ve kendisiyle arkadaş olmak isteyen eşcinsel bir grupla tanışıyor ve kendi sonu olacağından habersiz bir şekilde olayların akışına kapılıyor. Sezon finalinde bu grubun Tanya’nın servetine sahip olma amacıyla Greg ile işbirliği içerisinde olduğu meydana çıkıyor. Tanya tam suikastten kurtulduğunu zannederken vahim bir kaza ile hayata veda ediyor. Böylece ilk bölümde gördüğümüz cesedin kime ait olduğunu öğrenmiş oluyoruz. Sezon Daphne karakterinin cümleleriyle kapanıyor.
“Hayatta bir kurban gibi hissetmemek için yapabileceğimiz her şeyi belki de yapmak gerekli. Belki de bu, hayatımızda hak ettiğimiz mutluluğa ulaşmak için yeterlidir.”
The White Lotus ikinci sezonuyla da insanın gizlediği kişiliği, sadakatsizliği, hırsları ve istemediği olayları görmezden gelişine başarılı bir şekilde değiniyor. Büyük bir servet ile de istenen mutluluğa ulaşmanın her zaman mümkün olmadığı izleyiciye trajik bir şekilde aktarılıyor. Tanya ve Sicilya’ya üzülerek veda ederken önümüzdeki sezonu heyecanla bekliyoruz.
Diziye ayri bu yaziya ayri bayildim, harika bir analiz olmus!