Orpheus, babası sanat tanrısı Apollon ve ilham perisi olan Kalliope‘nin oğludur. Eurydike ise güzelliğiyle adını duyurmuş bir orman perisidir. Aralarında yaşanmış olan trajik aşk, dillere destan bizlere de bir mit olmuştur.
Orpheus ve Eurydike
Bu mitin başlangıcı Orpheus’un çok güzel lir çalması desek yalan olmaz. Öyle güzel lir çalarmış ki onu duyan herkes için sular dururmuş. Etrafta bulunan her canlı ona kulak kabartıp kendilerini melodilerin büyülü uyumuna bırakırmış. Bu kadar güzel çalmasının sebebi, liri yapanın Hermes olmasından kaynaklı olduğu da düşünülür. Günlerden bir gün Orpheus yine ormanda lir çalarken bu sefer çaldığı melodiler çok güzel bir perinin kulaklarına ilişmiştir: Eurydike.

Duyduğu müzikten aniden etkilenen Eurydike, Orpheus’u görmeye gitmiştir. Gördükleri gibi iki tarafta birbirine aşık olmuştur. O günden sonra Orpheus’un lir çalışı aşkıyla daha da güzelleşmiş ve etraflarında çiçek açtıracak hale gelmiştir. Günler böyle mutlu mesut geçerken en sonunda evlenmeye karar vermişlerdir. Evliliklerini de evlilik tanrısı Hymenaios kutsamıştır. Düğünleri her ne kadar neşeli geçse de Hymenaios bu evliliğin uzun sürmeyeceğine dair bir kehanet haberi almıştır. Bu kehaneti de paylaşmayı es geçmemiştir.
Eurydike’nin Ölümü
Gerçekten de kehanette dendiği gibi bu evlilik ne yazık ki uzun sürmeyecektir. Düğünden sonra birçok alternatifi bulunmak üzere bu evliliği hazin bir son beklemektedir. İlki, kır tanrısı Aristaeus, Eurydike’yi kaçırmak ister. Bu yüzden Orpheus’a saldırır. Bu esnada da Eurydike ormana kaçar fakat kaçtığı yerde bir yılan saklanmıştır. Yılanın kendisine saldırmasıyla hayatını kaybeder. Diğer alternatifte ise evlilik sonrasında kutlama yapmak için perilerle ormana gittiğinde dans ederlerken farklı bir yılan tarafından ısırılmasıdır.
Bir başka alternatifte ise Eurydike, bahçesinde meyve toplarken bir Satir‘in (yarı keçi yarı insan) saldırısına uğrar. Ondan kaçarken de yılanlarda dolu bir uçuruma düşmüş ve ısırılarak hayatını kaybetmiştir.
Eurydike’in ölümünden sonra büyük bir hüzne kapılan Orpheus, hayatının aşkının ellerinden kayıp gitmesini kaldıramamıştır. Önce lirini daha önce hiç çalmadığı kadar kasvetli ve melankolik çalmış, acısıyla böyle baş etmeye çalışmıştır. En sonunda bunlar da işe yaramayınca ölüler dünyasına gitmeyi aklına koymuştur. Yani yeraltı tanrısı Hades‘e gidip biricik sevgilisini geri getirmek için yalvaracaktır.
Orpheus Ölüler Dünyası’nda
Ölüler dünyasına giderken bile çaldığı lir sayesinde kahrını etrafa yaymıştır. Bu yüzden Styx mağarasını geçmesinde de en çok işine yarayan liri olmuştur diyebiliriz. Çünkü, normalde Charon‘u geçmek için ölülerin ağzına para konularak geçiş izni alınır.
Ona rağmen etkileyici şarkısıyla Charon Orpheus’un ücretsiz geçmesine izin vermiştir. Sonra karşılaştığı engel ise Kerberos olmuştur. Kerberos, ölüler dünyasının üç (kaynaklara göre 100 ve daha fazla da olabilir) başlı bekçi köpeğidir. Bu engeli de yine şarkılarıyla geçmeyi başarmıştır.
Son olarak da Hades’i ve eşi Persephone‘u içten ve acıklı çaldığı melodilerle etkilemeyi başarmıştır. İsteğini yeraltı dünyasına girdiğinde zaten bilen Hades, bu büyülü melodiler karşılığında da ne kadar aşık olduğunu anlamıştır. Yaşadığı aşka hayran olan Hades, isteğini kabul edip Eurydike’yi diriltmeyi kabul etmiştir. Yalnız tek bir şart koşuluyla: Eurydike Orpheus’la birlikte yeryüzüne çıkarken yol boyunca Orpheus önden gidecek ve arkasına hiç bakmayacaktı.

Trajik Bir Son
Başta çok kolay gibi görülen bu şartın asıl amacı Orpheus’un direncini ve inancını sınamaktı. Orpheus’a arkasından gelenin Eurydike olduğuna dair verilen tek dayanak Hades’in sözleriydi. Orpheus da yeryüzüne yaklaştıkça arkasından gelen kıza daha şüpheli yaklaşmaya başlamıştı. Tuttuğu el sevgilisinin değil de başka birininse diyerek içi içini yiyordu.
Tam günyüzüne çıkacakken daha fazla dayanamayıp Orpheus arkasını dönmüş ve Eurydike’ye bakmıştır. Baktığı ve göz göze geldikleri an, Eurydike yeniden yeraltı dünyasına gönderilmiştir: Bir daha çıkmamak üzere. Orpheus’un biricik sevgilisini son görüşü de orada gerçekleşmiştir. Kaynaklara göre Eurydike’nin son sözleri ise şöyle olmuştur:
“Bu ne, Orpheus, bu ne?
Bu ne çılgınlık böyle seni de yok eden, zavallı beni de?
İşte yine geri çağırır beni zalim kader,
Uyku kapatır kararan gözlerimi,
Dört yanımı saran gece götürür beni, elveda!
Giderim işte uzata uzata ellerimi sana,
Artık senin olmayan güçsüz ellerimi.”
Eurydike’yi yeniden kaybetmeyi kaldıramayan Orpheus, eskisinden daha da kötü bir şekilde acı çekmeye başlamıştır. Çaresizce kaçamadığı gerçeği kabul etmek zorunda kalmıştır: Eurydike’yi bir daha göremeyecekti. Kendince bulduğu tek çözüm sevgilisinin mezarında ağıtlar çalıp acısını müziğe aktarmaktı. Fakat bu sefer de çaldığı müzikten etkilenenler Dionisos‘a tapan kadınlar olmuştu.
Bu kadınlar, kendisinin liri bu denli ahenkli ve eşsiz çalmasına tutulmuştur. Sonrasında da aşklarını itiraf etmişlerdir ama Orpheus’tan cevap alamamışlardır. Çünkü o hâlâ sevgilisine aşıktır. Reddedilmeye dayanamayan kadınlar ise Orpheus’un canına kıyıp onu bir nehre atmışlardır. Sonraki zamanlarda da Orpheus’un cansız bedenini bulan periler, kendisinin lirini alıp gökyüzünde bir takımyıldızı olarak gizleyip tamamen ölümsüzleştirmişlerdir.
Bu mitoloji de kimi yerde şüpheye, güvensizliğe belki de fazla heyecana kapılmamaya dair bir temkin olarak görülmüştür. Dahası, her ne kadar Orpheus sevdiğiyle birlikte yeryüzüne dönemese de yeraltından günyüzüne kadar ona çaldığı müziğin hâlâ dolaştığı düşünülmektedir.
Kaynakça
- Kalender, Gamze. “Talihsiz Bir Aşık: Orpheus”. arkeopolis. 22.02.2017, Talihsiz Bir Aşık: Orpheus – Arkeopolis. Erişim Tarihi: 19.09.2023
- Orion. “Orpheus ve Euridice”. orionunevi. 24.07.2016, Orpheus ve Euridice (weebly.com). Erişim Tarihi: 19.09.2023