Avrupa’da başlayıp hızla gelişen ve türlere ayrılan Roman akımı, en başından beri döneminin tarihinden, inançlarından, siyasal ve kültürel değişimlerinden etkilenerek dönüşüme uğramıştır. Fantastik edebiyat bu türler arasında en yeni kabul edilebilecek türlerden olma niteliğindedir. Milenyum yılları ile sıçrayışa geçen fantastik edebiyat, bilimkurgu, ütopya ve gotik roman türleri ile karıştırılmış, bir tanım karmaşası ortaya çıkmıştır.

Batı toplumlarında Sanayi Devrimi ve Rönesans hareketleri sonrası oluşan manevi boşluğun ve sanatsal arayışın yerini doldurma özelliğini barındırdığı için, fantastik edebiyatın kabul görmesi fazla zor olmamıştır. Zamanla büyüyen bu akım, Türk edebiyatı ile Tanzimat döneminde tanışmış fakat, anlaşılması ve kabullenilmesi batıya nazaran zor olmuştur. Bunun nedenleri arasında Fantastik edebiyatın batı ekolü olarak görülmesinden dolayı ön yargıya sebebiyet vermesi yer alır. Hatta Namık Kemal‘e göre fantastik edebiyat ciddi olmayan bir tür’dür. 2000’li yıllara kadar edebi bir nitelik taşımadığı iddia edilerek popüler kültür kabul edilmiştir.
Fantastik unsurların Türk geleneğindeki başlangıcı genellikle Orta Asya’ya dayanır. Efsane, destan, halk hikayeleri, masal, menkıbe ve mitos metinler ile doğan örnekler arasında; Oğuz Kağan’dan Alper Tunga’ya, Ergenekon’dan Gılgamış’a kadar birçok destan sayılabilir. Roman akımının Türk edebiyatına dahil olması ile de ilk roman denemeleri yazılmaya başlanmış fakat bir hayli zaman almış ve bunun sonucunda ilk fantezi romanlarımız ortaya çıkmıştır.
‘..Modern zamanların güçlü ve etkili anlatım biçimlerinden olan romanın kendi
içinde gösterdiği çeşitlilik, ayrıldığı türler bazen destan, efsane, masal bazen hikâye,
mesnevi vb.den etkilenerek gerçeküstü, olağanüstü unsurlarla bezenmiş ve
tabiatından uzaklaşmış bazen de tanımı içinde, çizilen sınırlara sadık kalarak
yaşanmış ya da yaşanması mümkün unsurlar etrafında şekillenmiştir. Bu çift yönlü
tutum özellikle 2000 sonrasında birincinin lehinde gelişim göstermiş ve fantastik
roman örnekleri Türk edebiyatında yazılması ve okunması bakımında talep ve tercih
edilen bir mecraya girmiştir.’ ( Nuran Özlük, İstanbul Üniversitesi Tezi,s.5,2010)
Fantastik Öğenin Tanımı
Fantastik kelimesi Latince Phantasticus kökünden gelir ve anlamı ‘hayali’dir. Yunanca phantasein kelimesi ise, ‘görünür kılmak, gibi görünmek, olağanüstü’ anlamlarına gelmektedir.
TDK‘daki anlamı ise ikiye ayrılır: Gerçekte var olmayan, gerçek olmayan, hayali. 18.yy’dan başlayarak Fransa’da gelişen bir edebi tür.
‘…Gerçekliğin, zaman , mekan, karakter ve canlı cansız ayrımını tanımayan, bildik dünyamızın ötesinde alternatif bir dünyayı içine katan anlatıların tümüne verilen ad.'( Berna Moran)
Fantastik Anlatımın Özellikleri
Konu hayal ürünüdür, olağanüstü olaylar gelişebilir. Zaman belirli ya da belirsiz olabilir, mekan düşsel öğelerden oluşur, abartı ve varsayım vardır. Kişiler çoğu zaman gerçekten uzak kişilerdir. Olağanüstü özellik ve yetenekte olabilirler. Bilinen ve duyulan geçmiş zaman kipi kullanılır.
Fantastik edebiyatın amacı ise, gerçekçi edebiyatın erişemediği noktalara erişmek, salt gerçekleri dile getirmek yeni ufuklar, evrensel mesajlar verebilmek, bilinçaltı ve hayal gücünü görünür kılmaktır. Fantastik edebiyat bilimkurgu ile karıştırılabilir fakat evren oluşumları tamamen farklıdır.
‘..(Fantastik edebiyat).. halk hikayesi, peri masalı ve efsanenin modern uygulaması…’
( Ursula K.Le Guin)
Ayrıca Fantastik edebiyatın genel türleri de şu şekildedir:
Comic Fantazy , Dark Fantazy , Gaweda Fantazy, Epic / High Fantazy, Fantasy Of Manners, Low Faztazy, Magic Realizm, Mythic Fantazy, Quest Fantazy, Paranormal Fantazy, Superhero, Surrealist Fantazy, Traditional Fantazy, Urban Fantazy, Country Fantazy, Historical Fantazy, Alternative History, Futuristic Fantazy, Heroic Fantazy…
Tercüme Ve Telif Dönemi
İlk olarak yabancı eserlerin tercümeleri yapılmış ve daha sonra telif eserler kaleme alınmaya başlanmıştır. Romanla yeni tanışan sanatçılarımız bu türe daha çok faydacı bir anlayışla bakmışlardır. Bu konuda Türk edebiyat kuramcısı ve eleştirmeni Berna Moran şu sözleri dile getirmiştir:
‘..Tanzimat’ta Türk romanını başlatan Ahmet Mithat, Şemsettin Sami gibi yazarlarımız bati romanını kendilerine örnek alırken, amaçları hem olgun bir insana uygar bir millete yakışır yapıtlar vermek hem de bu yapıtlarla uygarlığı aşılamaktı. Daha önceki anlatılarımızda utanılacak kadar saçma ve çocukça buldukları konular özellikle, doğaüstünü içeren yani fantastik olanlardır.‘( Berna Moran, 2001)
2000 Yılı Öncesi Başlayan Akım
Roman türünde eserler vermeden önce içinde fantastik unsurların yer aldığı eserlerimiz , Giritli Ali Aziz Efendi‘nin 1797’de yazdığı eseri Muhayyelat ile başlar.
Bu alanda ilk olma özelliğini taşıyan Muhayyelat, Aziz Efendinin Hayal adını verdiği üç bölümden oluşur. Birinci bölümde, Şehzade Kamercan’ın Çin şahının kızı ile evliliği, ikinci bölümde, İnsan-ı Kamil olmanın sırları, üçüncü bölümde ise, Tasavvufi Aşk anlatılır. Aziz Efendi kendi hayatından da izler taşıyan eserinde fantastik unsurlara dair; olağanüstü güçler, hurufilik, simya, cifr, büyü, mistik alem, tılsımlar ve gerçek hayattan harmanladığı kavramları işler.
Muhayyelat ile başlayan bu akımı, karşılaşılan zorluklara rağmen sırası ile birbirinden değerli eserler izler.
1910 yılında Şehbenderzade Ahmet Hilmi‘nin Amak-ı Hayal adlı eseri, baş karakter Raci’nin Olimpos ve Kaf Dağı’ndan Merih Gezegenine ve daha bir çok alem ve boyutlara uzanan yolculuklarını anlatır. 1912 yılında Hüseyin Rahmi Gürpınar, Gulyabani adlı eserini; cin, peri ve batıl inançları mizahi bir dil ile anlatmıştır. Konusu itibari ile çok sevilmiş ve yeşilçam sinemasına konu olmuştur. 1949 yılında Peyami Safa, Matmazel Noraliya’nın Koltuğu adlı eserin de yaşadığı toplumu materyalist ve mistik açılardan ele alıp, esrarengiz ve ürpertici olaylar örgüsü kurmuştur.
Aynı şekilde 1983 yılında Latife Tekin, Sevgili Arsız Ölüm adlı eserini, köyden şehre göç kavramını gerçek dünyaya ait mekanlarda büyülü gerçeklik anlatım tarzı ile kurgulamıştır. 1995 yılında İhsan Oktay Anar‘ın mitolojik kavramları işlediği Puslu Kıtalar Atlası, eski zaman mucitlerinin öykülerini anlattığı kurgusu Kitabu’l-Hiyel, Grotesk anlatım tekniğini kullandığı ve ana karakter olarak Ölüm kavramını seçtiği Efrasiyab’ın Hikayeleri adlı eserleri en çok okunan fantastik kurgu metinlerindendir.
Ve son olarak, 2019 yıllarında Alev Alatlı‘nın, fantastik ve bilim kurgu ögelerini işlediği Schrödinger’in Kedisi adlı eseri de örnek verilebilir.
2000 Yılı Sonrası İlk Fantastik Romanlarımız
Türk fantastik romanları iki türe ayrılır.
Birinci Tür Fantastik Romanlar; okuyucuya gerçeğin, bilinenin dışında coğrafyalar, ırklar, diller ve hayatlar sunan eserlerdir. Bu türe edebiyatımızda verilebilecek bazı örnekler çıkış tarihleri itibari ile şunlardır:
2001-2002 yılları arasında ilk iki kitabını yayına hazırlayan Barış Müstecaplıoğlu‘nun dört kitap olarak tasarladığı Perg Efsaneleri serisi, bir Türk yazarın kaleme aldığı ilk fantastik kurgu serisidir. Sırası ile seri; Korkak Ve Canavar, Merderan’ın Sırrı, Bataklık Ülke, Tanrıların Alfabesi kitaplarından oluşur. Yazarımız yarattığı ırkların özellikleri, kültürleri ve yaşam tarzlarını kurgularken pek çok farklı dünya kültürünü birlikte kullanmış, lord ve hanları, ermişlerle büyücüleri aynı fantastik ortamda buluşturmuştur. Her kitapta yenileri ortaya çıkan özgün büyüler ve büyülü aletleri, onlarca hayvan ve bitki örtüsü yarattığı diyarın katman ve çeşitliliğini arttırmaktadır. Bir roman olarak temsil ettiği öncü ve örnek yapısı, sahip olduğu hayran kitlesi serinin değerini zaman geçtikçe arttırmaktadır.
Orkun Uçar‘ın üç kitap olarak tasarladığı Derzulya-Habis Üçlemesi serisi, fantastik romanlarımız içinde kesinlikle anılması gereken serilerin başında yer alır. Bilim-kurgu kısa öykü yarışması birinciliğine sahip olan Orkun Uçar’ın en çok satan, ses getiren ve ciddi bir hayran kitlesi oluşumuna sebep olan serisi ise, ABD-Türkiye savaşını anlatan Metal Fırtına serisidir.
Bir diğer örneğimiz ise, Alp Aras‘ın yazdığı Büyülü Efsaneler serisidir. Fantastik edebiyatın popüler canlıları olan Elfler bu seride ilk defa bir Türk yazarın kaleminden Anadolu coğrafyası üzerinde kaleme dökülmüştür. Kendi alanında bir ilke imza atan serinin okuyucu kitlesi oldukça fazladır.
Birinci tür fantastik edebiyatta verebileceğimiz son örneğimiz, Göktuğ Canbaba‘nın yazdığı Kuzey Kıtalar Efsaneleri, Ozanın Şarkısı eseridir. Kendi maneviyatlarını keşfetmeye çalışan bir grup arkadaşın yolculuğunu ve başlarından geçen olağanüstü maceraları anlatan yazarımız, oluşturduğu kurgu ile büyük beğeni toplamıştır.
İkinci Tür Fantastik Romanlar; okuyucuya, gerçek dünyanın içinde gerçeküstü unsurlara yer vererek, şaşırtmayı, heyecanlandırmayı ve eğlendirmeyi amaçlayan eserlerdir. Bu türde edebiyatımızda verilebilecek bazı örnekler şunlardır:
Saygın Ersin’in kaleme aldığı Yedi Kartal Efsanesi serisi fantastik gerçeküstü unsurların yer aldığı iki kitaplık bir seridir. Yazarımızın; Zülfikar’ın Ölümü, Erbain Fırtınası başlıklı kitaplarında halk efsanelerinin fantezi edebiyatı ile harmanlandığını görürüz.
İkinci örneğimiz olan, Sibel Atasoy‘un kaleme aldığı Sırıtkan Kırmızı Ay başlıklı kitabı ise, şaşırtıcı ve heyecanlandırıcı bir kurgu özelliği taşır. Kuantum felsefesi, kelebek etkisi ve bilinçaltı kavramları ayrıca işlenmiştir.
Yazımızı sonlandırırken, sizlerin de hak vereceği gibi ilk zamanlarında Türk edebiyatında fantastik romanın kabul görmesi ve yer bulabilmesi bir hayli zor olsa da, öncü yazarlarımız örnek ve ilham dolu bir çaba göstererek edebiyatımız için önemli bir türün kazandırılmasında ciddi rol oynamışlardır. Bugünkü nesillere ise bıraktıkları bu mirasa sahip çıkma görevi düşmektedir.
Kaynakça:
http://nek.istanbul.edu.tr:4444/ekos/TEZ/46619.pdf
Berna Moran, Türk Edebiyatına Eleştirel Bir Bakış
www.barismüstecaplioglu.com
www.everestyayinlari.com