Türk resim sanatında batılılaşma başlıklı bir seri incelecek olursa bu seri, Osmanlı minyatür sanatına kadar uzanmalıdır. Çünkü hem tarihsel açıdan resim sanatının gelişimi, hem de resim sanatının uzandığı kökler açısından bizlere daha iyi fikir sunacaktır.
Minyatür, kendine has boyama tekniği ve anlatım dili ile çok ince işlenmiş, küçük boyutlu resimler ve bu tür resim sanatının adıdır. Genellikle minyatür el yazma metinlerinde yazıyı desteklemek amacıyla kullanılmıştır. Fakat elbette başlı başına bir sanattır ve Türk-İslam sanatlarında zirve noktasını Osmanlı döneminde bulmuştur.
Minyatür sanatının en önemli özelliklerinden birisi, anlatılmak istenen konunun eksiksiz olarak aktarılmakta olmasıdır. Bu nedenle minyatür sanatında perspektif kullanılmaz. Uzaklık ve boy, renk veya gölgelerle belirtilmez; minyatürler ışık, gölge, duygu perspektifi olmayan resimlerdir. Ayrıntı minyatür sanatında çok önemlidir. Türk minyatürlerinin kendine özgü bir özelliği, renklerin çoğu kez soyutlama aracı olarak düz, parlak ve gölgelerden arındırılmış olarak kullanılmasıdır. Diğer bir özelliği ise, sayfa kenarlarında İran minyatürlerindeki gibi ağır bir tezhibe yer verilmemesidir. Osmanlı minyatür sanatını 4 ana başlık altında toplayabiliriz. Bunlar; olayları hikaye eden minyatürler, peyzajlar, portreler ve bilimsel konulu minyatürler (Kuban 2004)
Osmanlı minyatürü sanat tarihçiler tarafından iki ana döneme ayrılmaktadır. Sultan Mehmed (Fatih) öncesi ve dönemi ile Fatih sonrası şeklindedir. Fatih öncesi dönem daha çok doğu geleneğine bağlı kalınan bir dönemken, Fatih sonrası olarak adlandırılan dönem, Sultan’ın da teşviki ile Batı tasvir geleneğine bağlı minyatürler olmuştur.
Fatih Mehmed dönemi öncesine bakılacak olursa minyatür Osmanlı tarihinde Sultan Orhan dönemine kadar uzanır. El yazamalarda hemen her zaman varlığını sürdüren minyatür bu dönemde belli merkezlerde üretilen bir sanattı. (Osmanlı döneminde çinicilik gibi birçok sanat belli başlı kentlerde daha vurgulu idi). Önce İznik’te, sonra Bursa’da sürdü. 1. Murad ve 1. Bayezıd döneminde fetihlerle gerek Doğu, gerekse Batı’nın ilgisi yoğunlaştı, bir merkez durumuna geldi. Bursa’da ve İznik’te üretilen kitap ciltlerinde, İznik çinilerinde ve dokuma alanında Osmanlı çizim, renk ve tekniğinin gelişimine, ince zevkine tanıklık edebiliyoruz. II. Murad döneminde kültür atılımı Amasya, Bursa ve Edirne’de yoğunluk kazandı; özellikle edebiyat, bilim vemimaride görülmeye başladı. 15. yüzyıl minyatürlerinden günümüze şunlar kalmıştır; İskendrname, Küliyat Katibi,Dilsuzname Cerrahiyyetü’l-Hôniyye, Nizami’nin Hamse’si




And 2002

Fatih, Batı tasvir geleneğine de ka pılarını açmıştır. 1461 ‘de Rimini’den Pisanello’nun öğrencisi Matteo de Pasti, resim ve heykel yapması için İstanbul’a çağrıldıysa da, yola çıktığında sanatçıyı Venedikliler casus zanlısı olarak tutuklarlar. Pisanello’nun bir başka öğrencisi, Contanza da Ferraro, 1477-78 yıllarında İstanbu l’a gelir. İstanbul’da bulunduğu
sürede Fatih için madalyonlar yapmıştır. Bunlardan 1481 tarihli madalyonun bir yüzünde Fatih’in portresi, öteki yüzünde Fatih’i at üstünde gösteren madalyonu yapmıştır.

Görüldüğü üzere Fatih döneminde resim sanatı direkt olarak farklı bir mecraya geçerek başka bir boyut kazanmıştır. Bundan sonra Fatih Gentile Bellini’ yi 1479 yılı Eylül ayında İstanbl’a çağırtmıştır. 1480 yılı sonuna kadar kalan Bellini de, Fatih portresini yapmıştır.

Aynı devirde Türk ressamlarından Sinan Bey, Venedik’e giderek orada çalışmış, dönüşünde
Bursalı Ahmet adında bir talebe yetiştirmiştir. Nakkaş Sinan Bey’in Fatih’i oturmuş halde, gül koklarken canlandıran Topkapı Sarayı’ndaki tanınmış portresi, büyük bir ikna gücü ile ve ölçülü renklerle, onun kuvvetli şahsiyetini ifade eder.

Bellini’nin Fatih portresi ile Nakkaş Sinan beyin Fatih portrelerine bakıldığında tek ortak noktanın sanatçıların Sultan’ın gücüne vurgu yapmak istedikleri anlaşılır. Fatih Sultan Mehmed portresi klasik Batı sanatı üslubunu yansıtırken Gül Koklayan Fatih Portresi henüz minyatür üsluptan yeni yeni çıkılmaya başlandığını gösterir niteliktedir. Sultan Mehmed’in vücudu tam olarak gerçekçi resmedilmemiş olsa da bu eser minyatür üsluptan çokça uzaktır. Sinan Bey ile başlayan portrecilik sanatı adeta Batı’nın klasik-estetik sanatının Türk sanatındaki temelleridir.
Sultan Mehmed zamanından kalan en eski minyatürlü yazma Bediüddin-i Tebrizi’nin 860 (1455-56) tarihli Dilsuzname kopyası, Edirne’de hazırlanmıştır. Buradaki 5 minyatür Türkmen üslubunun etkisini gösterir. Fakat sıra halinde figürler, iri gül tasvirleri ve kadın
başlıkları ile yüz hatları Türk resmine uygun olup çizgilerde biraz sertlik vardır.
Buna karşılık Sultan II. Bayezid zamanında Uzun Firdevsi diye tanınan Bursalı Şerefeddin’in yazdığı iki tam sayfa başlık minyatürlü Süleymanname gelişmekte olan klasik Osmanlı minyatürüne bir başlangıç olabilir. Yedi sıra figürlerle birinci minyatürde Süleyman, 6 sıra figürlü ikincide Seba Melikesi Belkis canlandırılmıştır. (Aslanapa, 2000).

Osmanlı minyatürü denildiğinde bazı önemli isimlere ve örneklere de bakmadan geçmek olmaz.


Matrakçı Nasuh Osmanlı İmparatorluğunda en ünlü sanatçılardan biriydi. Özellikle kuş bakışı kent ve sünnet düğünü törenlerinde ünlü bir isim olmuştur.

Bilim teması minyatürlerde çokça işlenmiştir.


Osmanlı minyatür sanatı çok geniş bir konu olmakla beraber hem çok fazla sanat eserinin ortaya koyulduğu bir alandır hem konu çeşitliliği çok geniştir. Din ve devlet konulu minyatürlerden düğün, sünnet düğünü, bilim temalı veya cinsellik temalı minyatürlere kadar pek çok alana hitap eden bir tasvir sanatı alanı olmuştur.
Osmanlı minyatürleri hakkında daha fazla örnek görmek isterseniz Osmanlı Minyatür Müzesi’ni (https://osmanliminyaturmuzesi.omeka.net/) online olarak ziyaret edebilirsiniz.
Kaynaklar
And Metin, Osmanlı Tasvir Sanatları 1: Minyatür, Türkiye İş Bankası Yayınları, 2002.
Aslanapa Oktay, ”Osmanlı Minyatür Sanatı”, Yeni Türkiye, Osmanlı Özel Sayısı IV, 6,34, Temmuz-Ağustos, 2000.
Kuban Doğan, Çağlar Boyunca Türkiye Sanatının Ana Hatları, Yapı Kredi Yayınları, 2004.
Sever Seçil, 15. Yüzyıl Osmanlı Minyatür Sanatı Üzerine Bir Değerlendirme, 2020, Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Enstitüsü, 2020.
Erişim: https://osmanliminyaturmuzesi.omeka.net/ Erişim Tarihi: 13.11.21