Emily Brontë‘nin tek romanı olan Uğultulu Tepeler (Wuthering Heights), gotik edebiyat özelliklerinin yanı sıra, romantik döneme ait oldukça önemli bir klasiktir. Hemen ilk bölümde kitabın isminin nereden geldiğini anlıyoruz. Uğultulu Tepeler, Bay Heathcliff’in konutunun adı, ve coğrafi konumundan dolayı bu isme sahip bir konut. Eser yalnızca bu konutta geçmiyor fakat ana mekan burası. Eğer okumadıysanız karakterler başta karışık gelebilir fakat okudukça herkesi tanıyacağınıza eminim. Yazının devamı, kitabın içeriği hakkında bilgiler içerecektir.
Emily Brontë bu eserde çerçeve anlatı kullanmış, Nelly Dean bütün olaylara tanıklık eden bir karakter olarak geçmişten günümüze Linton ve Earnshaw’ların hikayesini, okuyucuya ileten Bay Lockwood’a anlatıyor. Yazarın kullandığı bu anlatım yöntemi bence romanı daha gerçekçi kılıyor ve bu açıdan oldukça başarılı.
Heathcliff kötü bir karakter mi?
Heathcliff hakkında daha fazla konuşmak gerekirse Bay Earnshaw onu sokakta bulur ve Uğultulu Tepelere getirir. Heathcliff gizemli bir geçmişe sahip olan yetim bir çocuktur. O ve Bay Earnshaw’ın küçük kızı Catherine çocukluklarında arkadaş olurlar. Fakat kimse onları sosyokültürel açıdan birbirine uygun bulmaz. Bu görüşler Heathcliff’i zamanla daha da yabanileştirir. Onun yaşadığı her şey, hor görülmesi ve dışlanmış hissetmesi ile başlar ve sonrasında ruh eşinin, ondan daha iyi olarak görülen biri olan komşuları Edgar ile evlenmesi ile en üst seviyeye taşınır. Edgar, Heathcliff’in aksine, güzel görünümlü, eğitimli ve kültürlü bir çocuk olarak büyümüştür. Catherine ise Edgar’a karşı maddi duygular besler ve onunla evlenir fakat her zaman büyük bir tutku ile Heathcliff’e aşıktır.
Küçük Cathy ve bir yeniden doğuş
Heathcliff, Catherine ile Nelly’nin konuşmasını duyduktan sonra evden kaçar. Bu konuşmada Catherine, Edgar ile evleneceğini söyler fakat bir yandan da Heathcliff’e olan aşkını itiraf eder. Bunu duyan Heathcliff kaçtığında ise hastalanır ve daha sonra Edgar ile evlenir. Heathcliff geri döndüğünde, Edgar ve Heathcliff arasında kalan Catherine tekrar hastalanır ve ruhunu teslim ederken dünyaya bir çocuk getirir, “küçük Cathy” doğar. Heathcliff ona hep kötü davranır çünkü büyük aşkı Catherine’in ölümü için onu suçlar. Küçük Cathy, annesi Catherine’in yeniden doğmuş hali gibidir ve geriye bıraktığı tüm yükü o taşır.
Romantik ve Gotik unsurlar
Doğaüstü unsurlar romantik edebiyatta kendine sıkça yer bulur. Hayaletler genellikle yaşam ve ölüm arasındaki bulanıklığı simgeler.
Bu romandaki gotik unsurlar genellikle Catherine karakteri üzerinden kendine yer bulmuştur. Anlatıcımız Bay Lockwood’un Uğultulu Tepeler’de kaldığı romanın başındaki geceye dönersek, orada ilk gotik unsurları görebiliriz. Hikayeyi bilmeden önce Catherine’i rüyasında görür. O hikayeyi öğrendikçe, biz okurlar da romanı okudukça bu hayal ve rüyaları çözebiliyoruz. Rüyasında Catherine’in ruhuyla konuşuyor.
Ayrıca Heathcliff, Catherine’in ölümünü hiçbir zaman kabullenmiyor. Onunun ruhunun dolaştığını, hatta ona arkadaşlık ettiğini söylüyor ve zamanla aklını yitiriyor. Hatta hastalıklı bir şekilde onun ölü bedenine olan aşkını da romanda görebiliyoruz.
Heathcliff öldüğünde ise sivri dişleri ve soluk görünümü ile bir vampire benzetiliyor. Hatta ölmeden önce de Nelly onu vampire benzetiyor çünkü hiçbir şey yemiyor, uyumuyor, geceleri kayboluyor ve vampir gibi etrafta dolaşıyordur. Bölge halkı, öldükten sonra Heathcliff’in Catherine’in ruhu ile birlikte dolaştığına inanır. Bu inanış sadece gotik bir unsur değil, aynı zamanda oldukça romantik bir unsur çünkü onların hikayesi zamanla bir folklor haline geliyor.
Romantik edebiyatın diğer bir özelliği de izolasyon unsurudur. Tüm roman şehirden uzakta bir pastoral ve izole bir bölgede geçiyor. Ayrıca Catherine ve Heathcliff doğaya olan sevgileriyle dikkat çekiyorlar. Ve ikisi de aslında doğaya en yakın karakterler.
Özetle, Uğultulu Tepeler, Emily Brontë’nin ilk ve son romanı, oldukça etkileyici ve iz bırakmış bir roman. Bize ölümsüz ve saplantılı bir aşk hikayesinin yanı sıra, iki ailenin tarihi geçmişini anlatan bu romanda, romantik ve gotik unsurları iç içe geçmiş ve güzel kurgulanmış bir şekilde okuyoruz.